İstanbul arel üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/28
tarix23.09.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#1372
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   28


 
cevaplarında  ne  kadar  dürüst  olduklarıyla  ilgili  görüşülmüş,  kimlik  bilgisi 
sorulmamış ve kapalı zarf sistemi uygulanmış olmasına karşın katılımcılar tam 
olarak  dürüst  davranamadıklarını  belirtmişlerdir.  Bunun  üzerine  anket 
verilerinin sadece internet üzerinden toplanılmasına karar verilmiştir.  
Orijinal anketleri hazırlayan Freund, Alman asıllıdır ve İngilizcesi çok 
iyi  değildir.  Soruların  gerçek  anlamını  ve  amacını  kaybetmemesi  amacıyla 
üzerinde çok fazla değişiklik yapılmaması için çaba gösterilmiş, sorularda bazı 
anlam sorunları olması dolayısıyla Türkçeye çevirmekte de sorunlar yaşanmıştır 
(Blanchard,  2009).  Bu  sorunların  üstesinden  gelmek  amacıyla  yapılan  anket 
çevirisi  30  kişilik  bir  gruba  uygulanmış  ve  sorulardaki  anlam  karmaşaları 
giderilmiştir. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 



 
2.
 
BÖLÜM 
KURAMSAL TEMELLER 
 
2.1. Cinsellikle İlgili Kavramlar 
2.1.1.
 
Cinsiyet:  İnsanları  kadın  veya  erkek  olarak  tanımlayan  biyolojik 
karakteristiklerdir (World Health Organization [WHO], 2006a). 
2.1.2.
 
Cinsellik:  İnsan  olmanın  merkezi  yönünü  seks,  cinsiyet  kimlikleri  ve 
rolleri, cinsel yönelim, erotizm, haz, yakınlık ve üreme kapsar. Cinsellik 
düşünceler, fanteziler, arzular, inançlar, tutumlar, değerler, davranışlar, 
uygulamalar,  roller  ve  ilişkiler  içinde  deneyimlenir  ve  ifade  edilir. 
Cinsellik  bu  boyutların  hepsini  içerebilirken  hepsi  her  zaman 
deneyimlenmez  veya  ifade  edilmez.  Cinsellik  biyolojik,  psikolojik, 
sosyal,  ekonomik,  politik,  kültürel,  hukuki,  tarihsel,  dini  ve  manevi 
etkenlerin etkileşiminden etkilenir (WHO, 2006a).  
2.1.3.
 
Cinsel Sağlık: Cinsellikle ilişkili olarak fiziksel duygusal akli ve sosyal 
iyi olma durumudur; sadece hastalık fonksiyon bozukluğu veya sakatlık 
yoksunluğu değildir. Cinsel sağlık cinselliğe ve cinsel ilişkilere pozitif 
ve  saygılı  bir  yaklaşım  gerektirir.  Aynı  zamanda  baskı,  ayrımcılık  ve 
şiddet  olmadan  zevkli  ve  güvenli  cinsel  deneyim  şansı  sunulmalıdır. 
Cinsel sağlığın elde edilmesi ve muhafaza edilmesi için, herkesin cinsel 
haklarına saygı duyulmalı, hakları korunmalı ve karşılanmalıdır (WHO, 
2006a). 
2.1.4.
 
Sadizm: Sadizm, bir başkasına bedensel ya da ruhsal acı çektirmekten, 
yineleyici bir biçimde, cinsel olarak uyarılma olarak tanımlanmaktadır 
(DSM-5, 2013). DSM-5’te (2013) Cinsel Elezerlik (Sadizm) Bozukluğu 
adı  altında,  Cinsel  Sapkınlık  (Parafili)  Bozuklukları  başlığı  altında  yer 
almaktadır. 
2.1.5.
 
Mazoşizm: Mazoşizm, aşağılanmaktan, dövülmekten, bağlanmaktan ya 
da başka bir biçimde acı çekmekten, yineleyici bir biçimde çok uyarılma 
şeklinde  tanımlanmaktadır  (DSM-5,  2013).  DSM-5’te  (2013)  Cinsel 
Özerlik (Mazoşizm) Bozukluğu adı altında, Cinsel Sapkınlık (Parafili) 
Bozuklukları başlığı altında yer almaktadır.  
2.1.6.
 
BDSM: Sadomazoşistik ilişki türlerinin tamamını karşılar. “B”; bondage 
and  discipline  (esaret  ve  disiplin),  “D”;  dominance  and  submission 



 
(hâkimiyet  ve  itaat),  “S”;  sadism  (sadizm)  ve  “M”  masochism 
(mazoşizm)  kelimelerinin  karşılığıdır.  Güdücü  (2013)  doktora  tezinde 
BDSM’i “Rızaya dayalı sadizm” olarak adlandırmıştır. 
 
2.2. Cinsellik 
İnsanlık  tarihinin  başından  beri  cinsellik  bir  tabu  olmuştur.  En 
dokunulmaz  alanlardan  biri  olması  bu  alanda  çalışmalar  yapmayı  da 
güçleştirmiştir.  Garat’ın  (2001)  da  dediği  gibi,  cinselliği  ele  alırken  belli  bir 
rahatsızlık duymamak mümkün değildir. Bununla birlikte konuşulması ve ikinci 
bir  kişiyle  paylaşılması  bu  kadar  zor  olmasına  karşın  cinsellik  tarih  boyunca 
merak  uyandırmıştır.  Günümüzde  cinsel-takıntılı  bir  toplumda  yaşadığımızı 
söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda kişinin cinsel yaşamının dünyada varoluş 
tarzını  yansıtıyor  olduğunu  düşünürsek,  cinselliğin  insan  hayatındaki  yerinin 
kilit nokta olduğunu söyleyebiliriz. Günlük hayatımızda çevremizden ve hatta 
kendimizden  gizlemeye  çalıştığımız  ötekinin  reddi,  reel  olanın  yadsınması, 
saldırganlık, korku gibi içsel zayıflıklarımız cinsellik sırasında tüm çıplaklığıyla 
açığa çıkarak kişinin partneri karşısında savunmasız kalmasına sebep olur (Garat 
ve Giese, 2001).  Bu bakış açışıyla cinselliğin çift ilişkilerindeki önemini daha 
iyi kavramak mümkün olacaktır. Kişiler cinsellikte bir başkasınınkinden farklı 
şeyler arzulayabilir ancak bunu sapıkça bulduğundan eşinle dahi paylaşmayarak 
mastürbasyon  veya  pornografiye  başvurabilir  (Cinsel  Eğitim  Tedavi  ve 
Araştırma Derneği [CETAD], 2006). 
Her uygarlık cinselliği farklı şekilde kavrar. Ford ve Russell’dan (2001) 
birçok  toplumda  cinselliğin  halen  bir  tabu  olduğunu  buna  rağmen  bazı 
uygarlıkların  cinselliğe  farklı  toplumsal  adetlerle  yaklaşmakta  olduğunu 
öğreniyoruz.  Bunlara;  Orta  Asya’da  Kazaklar,  Sibirya’da  Yakutlar  arasında 
çocukların,  ebeveynleri  tarafından  sakinleşmek  için  mastürbasyon  yapmaya 
teşvik edilmesi, aynı şekilde Polinezi’de Papukanlar arasında da evlilik öncesi 
hamileliğin doğurganlığı ispatlamak olarak algılandığından takdir görmesi örnek 
olarak gösterilebilir. Bu gibi istisnaların dışında gelişmiş toplumların çoğunda 
cinsellik biyolojik bir olgu olarak algılanmaktadır (Ford ve Russell, 2001). Buna 
rağmen  cinsel  içgüdünün  insanlarda  hayvanlarda  olduğu  gibi  belli  dönemlere 
bağlı  olmaması  ve  duygusal  yoğunlukla  beraber  daha  şiddetli  yaşanıyor 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə