53
dilediklerinde onları azarlayarak, ‘ kalbini açıp da baktınız mı?’ dedi. Çok geçmeden
yukarıda ki ayet-i kerime nazil oldu. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) adamı öldüren
kişiye maktulün diyetinin ödenmesini, malının ve koyunlarının geri verilmesini
emretti, ayrıca bu öldürme şeklini de hata ile öldürme kabul ederek öldüren şahsa bir
köle azat etmesini söyledi.
214
İslam, savaş durumunda dahi sınırları aşmamak ve zulmetmemek ilkesini
benimsemiştir. Rabbimiz savaşan Müslümanlara kimlerle ve ne şekilde savaşmaları
gerektiğini açık bir şekilde Kur’an-ı Kerim’de ifade buyurmuştur:
ُﻢُآﺎَﻬْﻨَﻳ ﺎَﻟ
ُﻪﱠﻠﻟا
ْﻢُآﻮُﻠِﺗﺎَﻘُﻳ ْﻢَﻟ َﻦﻳِﺬﱠﻟا ِﻦَﻋ
ﻢُآﻮُﺟِﺮْﺨُﻳ ْﻢَﻟَو ِﻦﻳﱢﺪﻟا ﻲِﻓ
نَأ ْﻢُآِرﺎَﻳِد ﻦﱢﻣ
ﱠنِإ ْﻢِﻬْﻴَﻟِإ اﻮُﻄِﺴْﻘُﺗَو ْﻢُهوﱡﺮَﺒَﺗ
َﻪﱠﻠﻟا
َﻦﻴِﻄِﺴْﻘُﻤْﻟا ﱡﺐِﺤُﻳ
{}
ُﻢُآﺎَﻬْﻨَﻳ ﺎَﻤﱠﻧِإ
ُﻪﱠﻠﻟا
ِﻦَﻋ
ﻢُآﻮُﺟَﺮْﺧَأَو ِﻦﻳﱢﺪﻟا ﻲِﻓ ْﻢُآﻮُﻠَﺗﺎَﻗ َﻦﻳِﺬﱠﻟا
ْﺧِإ ﻰَﻠَﻋ اوُﺮَهﺎَﻇَو ْﻢُآِرﺎَﻳِد ﻦﱢﻣ
نَأ ْﻢُﻜِﺟاَﺮ
َﻚِﺌَﻟْوُﺄَﻓ ْﻢُﻬﱠﻟَﻮَﺘَﻳ ﻦَﻣَو ْﻢُهْﻮﱠﻟَﻮَﺗ
َنﻮُﻤِﻟﺎﱠﻈﻟا ُﻢُه
{}
“ Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara
iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli
olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan
çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim
onlarla dost olursa işte zalimler onlardır. ”
215
Ayet-i kerime açık bir şekilde ‘Müslümanlarla barış yapan, tarafsız davranan
kafir ve müşriklerle savaşmayı bırakın onlara iyilik yapılması ve onlara karşı da adil
davranılması’ hususunu dile getiriyor. Son derece önemli olan bir husus ise şudur ki;
peygamberimiz (s.a.v.) barış öneren, tarafsız davranan veya savaş meydanından
çekilen müşriklerle savaşılmasını emrettiği; barış önerisini reddettiği ya da savaş
esnasında eman dileyen birinin emanını kabul etmediği konusunda herhangi bir
haber rivayet edilmemiştir.
216
Ebu Bekir (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurdu;
“ kim (kendisine eman verilerek) antlaşma yapılan bir kimseyi vakti dışında
214
Cassas, Ebu Bekir Ahmed, Ahkamu’l-Kur’an, II/309, Darul-Kütüb el-ilmiyye, Beyrut, trsz. ; ibn
Kesir, a.g.e. ; Nesefi, Abdullah ibn Ahmet, Tefsirun-Nesefi, I/356, Daran-Nefaes, Beyrut, 2006;
Derveze, a.g.e. , VI/191.
215
Mümtehine Suresi, 60/8-9.
216
Kutub, Tefsir, XIV/424; Mevdudi, Tefsir, VI/221; Derveze, a.g.e. , VI/198.
54
öldürürse, Allah ona cenneti haram eder.”
217
Yine bir başka rivayette Allah Rasulü
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“ Kim antlaşma yapılan bir kimseye zulmeder veya hakkını tenkis eder veya
takatının fevkinde emreder veya onun rızası dışında bir şeyini alırsa, kıyamet günü
aleyhine ben delil olacağım. ”
218
Peygamber (s.a.v.) bir orduya birini komutan tayin edip sefere gönderirken, ona
özellikle Allah’tan korkup sakınmasını ve emrindeki Müslümanlara iyi davranmasını
tavsiye eder, sonra şöyle derdi: ‘Allah yolunda Allah’ın adıyla savaşın. Allah’ı inkâr
edenlerle savaşın, savaşın ama aşırı gitmeyin, hainlik etmeyin, öldürdüğünüz
düşmanların organlarını kesmeyin, çocukları ve (savaşmayan) kadınları
öldürmeyin.’
219
Hz. Peygamber (s.a.v.) savaş sırasında bir kadının öldürülmüş olduğunu görünce,
‘Bu kadın savaşmıyordu’ diyerek hoşnutsuzluğunu belirtmiş, öncü birliklerin başında
bulunan Halid b. Velid’e haber göndererek kadın ve çocukların öldürülmemesini
emretmiştir.
220
Hz. Peygamber (s.a.v.) yine bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Allah her
konuda güzellik ve iyilikle hareket etmemizi emretmektedir; öyleyse öldürürken bile,
en güzel biçimde öldürünüz.”
221
İslam Peygamberinin kişisel olarak içinde
bulunduğu ilk savaş olan Bedir’de, bu emir yerine getirilmiştir. Gereksiz işkence
yoluyla öldürme, kadın ve çocukların öldürülmesi, fiilen savaşa katılmayan düşman
personelinden aşçı, hizmetçi ve benzerlerinin öldürülmesi kesinlikle yasaklanmıştır.
Bu da İslam’ın savaş anında dahi ahlakiliğini ve de estetiğini göstermektedir.
222
Aynı sebebe bağlı olarak, âlimler savaşta çocuk, yaşlı, kör ve hastalarla din
adamları ve çiftçiler gibi savaşamayan veya fiilen muharib olmayanların da
öldürülemeyeceğini hükme bağlamışlardır.
223
217
Ebu Davud, a.g.e. , Cihad 165; Nesai, a.g.e. , Kasame 14.
218
Ebu Davud, a.g.e. , Harac 33.
219
Derveze, a.g.e. , VI/199.
220
İbn Mace, a.g.e. , Cihad 30; Hâkim, II/122.
221
Müslim, a.g.e. , Cihad 11.
222
Hamidullah, Muhammed, Hz. Peygamberin Savaşları, ( çev. : Nazire Erinç Yurter), trsz. , s. 41.
223
TDV İslam Ansiklopedisi, Cihad Md. , VII/529.
55
Sonuç olarak savaş (cihad) ile ilgili özetle şunları ifade edebiliriz; islam’da
savaşa, Allah’a, Peygamberine, İslam’a ve Müslümanlara saldırı durumunda
müsaade edilmiştir ve açık bir düşman olmadığı müddetçe Müslümanlar savaştan
men edilmiş, savaş esnasında dahi Müslümanların aşırı gitmemeleri, Allah’tan
korkup sakınmaları tavsiye edilmiştir. İslam davetinin amacı insanlardan bazılarının
diğerleri üzerinde rableşmesini önlemek, hakların sahiplerine ulaşmasını sağlamak ve
onları mutluluğa ulaştırmaktır. Ancak bazen insanla bu mutluluk arasına maddi veya
manevi engeller girebilir. İşte genel anlamda cihadın ve gerektiği takdirde ise savaşın
amacı İslam’la insanlar arasındaki bu engellerin kaldırılması çabasıdır. İşte bu
vesileyle düşmanların, zulümlerine, saldırganlığına son vermeleri, insanlarla Allah’ın
dininin arasından çekilmeleri ve Müslümanların dini özgürlüklerinin kısıtlanmadığı
bir ortam oluşturulması mümkün olabilir.
224
IV. CİHADIN ÖNEMİ
Cihad kavram olarak genel anlamda inanan bir kimsenin yaşam tarzıdır ve aynı
zamanda bir ibadettir. Bu yaşam tarzı dünya hayatında düzenin sağlanmasında ve
ahiret hayatının kazanılmasında bir ölçüdür:
“Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması
olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve
kerem sahibidir.”
225
“Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere
yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini)
diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol
bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah,
kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç
şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir. Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine
224
Ebu Zehra, Muhammed, İslam’da Savaş Kavramı, ( çev. : Cemal Karaağaçlı), Fikir Yay. İst. 1985,
s. 12-13; Ece, Cihad Bilinci, s. 78.
225
Bakara Suresi, 2/251.
Dostları ilə paylaş: |