Burhan Baran
42
Kelime, kız kardeşin çocuğu, yeğen anlamlarındaki çıkana varyantıyla Bursa- negöl’den (DerS:
1165) derlenmiştir.
eçi
“inili eçili kikşürtükin üçün...” (KTD 6): Erkek kardeşlerle ağabeyleri birbirlerine düşürdüğü
için...
Hem Eski Türkçedeki şekil ve anlamıyla hem de ede (I-1.) varyantıyla yirmiden fazla yöreden
(DerS: 1663) derlenmiştir.
ekinti
“ekinti kün kop ölürtüm.” (BKG 1): kinci gün tamamıyla öldürdüm.
Türkiye Türkçesinde ikinci (TS: 948) şekliyle kullanılan kelime, ekindi varyantıyla Konya-
Kadınhanı’ndan (DerS: 1694) derlenmiştir. Bu varyantta kelime başı e sesinin korunduğunu; ses
değişmesi olarak sadece +nti ekindeki t ünsüzünün yumuşadığını görüyoruz.
ıra
“ıra bodunug ança yagutur ermiş.” (KTG 5): Uzak halkı böylece yaklaştırır imiş.
Türkiye Türkçesinde ırak, ıraklaşmak, ıraklık (TS: 913) ve benzeri şekilleriyle kullanılan kelime
ırak
şekli ve varyantlarıyla yirmiden fazla yöreden derlenmiştir: ırak, ıraħ, irağ iraħ, irak: uzak (DerS:
2480-2481); ıraklık: uzaklık; ıraksanmak, ıraksamak, ıraksımak, ıraksınmak: uzak sanmak; ıramak,
ıraklaşmak, ıralmak, ıraşmak
: uzaklaşmak (DerS: 2481).
Ayrıca Diyarbakır (Erten 1994: 159), Erzurum (Olcay 1995: 122), Çüngüş ve Çermik yöresi
ağızlarında (Özçelik-Boz 2001: 243) >ħ değişmesiyle ıraħ; Urfa merkez ağzında > değişmesiyle ıra
şeklinde (Özçelik 1997: 261) kelimenin varlığı tespit edilmiştir.
kemi
“al unı kemi birlä singürür.” ( KPÖ XVII.3.): Tümünü gemiyle birlikte yutar.
Türkiye Türkçesinde k>g değişmesi sonucu gemi (TS: 745) şeklinde kullanılan kelime, kelime
sonu i>e değişmesiyle keme (IV) şeklinde Tokat-Reşadiye ağzında (DerS: 2738) yaşamaktadır.
oy
“ oy la zın ulatı tınlı -ları ölürür…” ( KPÖ III.1.): Koyun, domuz ve diğer yaratıkları
öldürdüklerini…
Kelime, aynı anlam ve şekliyle Tokat ve Konya’dan derlenmiştir: koy (II): koyun (DerS: 2941).
kör-
“ono bodun emgek körti.” (BKD 16): On-Ok halkı eziyet gördü.
“balı taştın tarı çı-lara körür erti.” ( KPÖ I.3.): Şehir dışında çiftçileri görüyordu.
Birinci örneğimizde deyimin bir parçası olarak, ikinci örneğimizde ise temel anlamıyla geçen kör-
fiili Türkiye Türkçesinde k>g değişmesiyle gör- (TS: 781) şeklinde kullanılmaktadır. Bu fiil, Eski
Türkçedeki şekliyle Konya-Kadınhanı’ndan (DerS: 2967) derlenmiştir.
kötür-
“...teñri töpüsinte tutup yügerü kötürti erinç.” (BKD 10): ... şüphesiz göğün tepesinde tutup yukarı
kaldırdı
.
Eski Türkçede kaldırmak, yükseltmek anlamlarında kullanılmış olan kötür- fiili, fiilden isim yapan
ekleri almış varyantları ve kaldıraç anlamıyla ağızlarda yaşamaktadır. kötürge (I) Afyon, Burdur, Denizli,
Eski Türkçeden Anadolu Ağızlarına Ulaşan Bazı kelimeler
43
Aydın, Manisa, Çanakkale, Sivas, Antalya, Muğla, Kırklareli; kötürgü Eskişehir, Edirne; kötürğe
varyantı Ankara-Başhöyük ağızlarında (DerS: 2982) yaşamaktadır.
Bu kelimenin kötürge varyantı ise Uşak ili ağızlarında (Gülsevin 2002: 383) değirmende taşı
indirip bindirmeye yarayan değnek
anlamıyla varlığını sürdürmektedir.
köz
“körür közüm körmez teg bilir biligim bilmez teg boltı.” (KTK 10): Görür gözüm görmez gibi
eren aklım ermez gibi oldu.
“ekki közi körmäz erti.” ( KPÖ XXIV.5.): ki gözü görmez idi.
Türkiye Türkçesinde k>g değişmesiyle göz (TS: 786) şeklinde kullanılan kelime, Ankara-Mühye
ağzında bu ses değişmesini geçirmeden birleşik isim şeklinde yaşamaktadır: köz kesimi: göz kararı
(DerS: 2985).
kün
“yadag süsin ekinti kün kop ölürtüm.” (BKG 1): Piyade ordularını ikinci gün tamamıyla
öldürdüm.
“küniŋä ol uçı-lar üzülmädi.” ( KPÖ VII.2.): Günden güne para isteyenlerin arkası kesilmedi.
Eski Türkçede güneş, gün anlamlarında kullanılmış olan kün ismi Türkiye Türkçesinde k>g
değişmesiyle gün (TS: 809) şeklinde kullanılmaktadır. Tokat-Reşadiye ağzında yapım eki almış
varyantıyla kündüz şeklinde (DerS: 3037), Konya-Kadınhanı ağzında birleşik isim şeklinde künorta
varyantıyla (DerS: 3039) varlığını sürdürmektedir. Kelimenin bu varyantı, günün ortası diye
düşünebileceğimiz öğle vakti anlamıyla Derleme Sözlüğü’nde yer almaktadır.
öd
“ol ödke kul kulluk bolmış erti.” (KTD 21): O zamanda köleler köleli olmuş idi.
Eski Türkçedeki anlam ve şekliyle Balıkesir’den derlenmiştir: öd (I): zaman (DerS: 3309).
öl
“ uru yerig suvayu öl yerig tarıyu...” ( KPÖ I.4.): Kuru yeri sulayıp nemli toprağı ekerlerken...
Eski Türkçede yaş, nemli anlamlarında kullanılmış olan öl kelimesi Afyon, Isparta, Burdur,
Denizli, zmir, Bilecik, Eskişehir, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Konya, Antalya, Muğla’dan
derlenmiştir: öl (I): toprağın nemi, tav (DerS: 3328). Burdur, Denizli, Sivas, Nevşehir, Niğde ve
Konya’dan ise yapım eki almış varyantıyla tespit edilmiştir: öllü: yaş, nemli (toprak için) (DerS: 3332).
ötün-
“inçä tep ötünti.” ( KPÖ IV.7): Şöyle diyerek dileğini sundu.
Eski Türkçede saygılı bir biçimde anlatmak, arz etmek, dilemek, bir dilek sunmak anlamlarında
kullanılmış olan ötün- fiili aynı şekliyle Derleme Sözlüğü’nde yer almaktadır: ötünmek: yalvarmak,
dilemek ( dil Ural göçmenleri- stanbul) (DerS: 3359).
sab, sav
“bitig bilmez kişi ol sabıg alıp yagru barıp öküş kişi öltüg.” (KTG 7): Cahil kişiler, o söze kanıp
yakın gidip çok kişi öldünüz.
“ol ödün aŋı an bu ötüg sav eşidip näŋ kiginç berü umadı.” ( KPÖ XV.7.): O anda babası han,
bu rica sözlerini işitince hiç cevap vermedi.
Kültigin Yazıtı’nda sab şeklinde söz, haber anlamlarıyla geçen kelime, yi ve Kötü Düşünceli
Prens Öyküsü’nde b>v değişmesiyle sav şeklinde kullanılmıştır. Bu şekliyle söz, lâf, dedikodu
anlamlarıyla Bolu, Bitlis, Urfa, Hatay; karşılıklı konuşma, sohbet anlamlarıyla Van, Niğde; bilgi, haber
Dostları ilə paylaş: |