31
Bilim, yirminci yüzyılda gelişimine devam ederken, bilime eleştirel bakan
görüşler de ortaya çıkmıştır. Bu görüşler, bilimselliğin insanı ve toplumu nesne haline
getirdiği, değerden dolayısıyla anlamdan yoksun kıldığına dair görüşlerdir. Bilimin
soğukluğu insana dokunurken zarar verici bir etkide bulunmaktadır artık. Katıksız bilim
taraftarlığına dair bilimin geldiği nokta kilisenin yerine lâboratuvarları koymak
olmuştur. Bu noktada Feyarebend’e göre; bilim, eskiden din nasılsa o hale gelmiştir.
65
Bilimsel doğrular da artık şüpheli görünmektedir. Özellikle bilimden evrensellik yerine
özel çıkarlar gözeten grupların doğruları manipüle etmekte oldukları söylenebilir. Bilim
felsefecisi olan Thomas Kuhn’un bilimsel görüşler ya da doğrular noktasında ortaya
koyduğu ‘paradigma’ anlayışı, bilimsel doğrularının kesinliğini bozmuş ve dönemsel
olarak bilim adamlarının oluşturmaya çalıştığı bir sanı olduğunu ileri sürerek, bilimin
üstündeki sihri kaldırdığını söyleyebiliriz.
Paradigmalar, dönemsel olarak bilim
çevrelerince belli bir süre için bir model sunan, evrensel ve bilimsel doğrular olarak
kabul edilen görüşlerdir (bariz bir örnek olarak dünya merkezli bir kozmos anlayışından
güneş merkezli bir kozmosa geçiş gösterilebilir).
Aydınlamanın/modernitenin bir dayanak noktası olan bilim, şu halde kesin bir
teminattan yoksun görünmektedir. İnsanın bir uğraşı olarak var olan bilim, aynı insanı
(ve toplumu) bilimsel nesne ve denek haline getirmektedir. İnsan, artık modernitenin
yaratıcısı olan özne olmaktan çok uzakta olup, bilimin kıskacında sıradan bir varlık
haline girmiştir.
66
Sonuçta bilimin doğruları insana ve topluma evrensel kesinlik ve
gelecekte daha iyi bir toplumu sağlayacak araçlar sunmaya çalışırken, evrenselliği
yakalamıştır. Ama aslında evrenselleşen şey, bilimin siyaset ve ekonomi ile olan
ilişkisinden doğan acı sonuçlardır.
Dostları ilə paylaş: