25
Demografik özellikler ülkeler arasında da fark etmektedir. Arjantin, Şili ve
Uruguay’da beyaz nüfus çoğunluktayken, And ülkeleri; Bolivya ve Peru yerli
nüfusun, mestizo nüfusundan daha az olmasına rağmen, en yoğun olduğu ülkelerdir.
Meksika, Kolombiya, Ekvator, Venezüella, Paraguay ve Orta Amerika ülkelerinde
mestizo
lar yoğunluktayken, Brezilya ve Küba’da mulattolar ve beyazlar
çoğunluktadır. Haiti nüfusunun tamamına yakını ise siyahîlerden oluşmaktadır
(Kapiszewski, 2002: 175). Ülkelerin etnik yapısı ile yaşam pratikleri arasında
paralellikler vardır. Arjantin ve Uruguay’da Avrupa ülkelerine benzer nitelikleri olan
bir toplum gözükürken, yerli halkın yoğun olduğu bölgeler daha kapalı toplumlardır.
Brezilya ve Küba gibi ülkeler ise kültürel melezliğin en yoğun olduğu bölgeler
konumundadır. Son yıllarda kıta içinde göçlerin yoğunlaşması ile bölgenin ekonomi
merkezlerine doğru yeniden bir kayma görünmekte ve etnik yapının melezliği daha
da artmaktadır.
Sınıfsal olarak bütün beyazlar üst sınıfa mensup olmasalar da, Latin
Amerika’nın zengin nüfusunun çoğunluğunu sömürgecilik döneminden itibaren
beyazlar oluşturmaktadır. Beyazların az olduğu bölgelerde ise mestizolar üst sınıfı
oluşturmaktadır. Özellikle, yerli nüfusun da yoğunlukla yaşadığı Peru, Bolivya ve
Venezüella gibi ülkelerde ırksal ayrımcılığa kadar varan sorunlar bulunmaktadır ama
Latin Amerika halen öteki kıtaları tahrip eden etnik siyaset ve etnik ulusalcılığın kısır
döngüsünün dışında kalmaya devam etmektedir (Hobsbawm, 1996: 417).
Melezlik, kültürel ürünler üzerinde çok etkili olmaktadır. Kültürel ürünler
melez yapıdan, farklı geleneklerden, inançlardan etkilenmektedir. Ama diğer yandan,
26
Latin Amerika’nın her tarafında aynı melez karışımın olmaması, toplumlar arasında
ayırt edici bir özellik olarak öne çıkmaktadır. Bölgede, ülkeler arasında
bulunabilecek en önemli farklılıkların başında bu gelmektedir. Bu farklılaşmanın
sonucunda, Latin Amerika’nın farklı bölgelerinde benzer ama farklı kültürler
oluşmakta ve bu durum, bölgenin kültürel zenginliğini artırmaktadır.
1.2-)
BAĞIMSIZLIK
Latin Amerika ülkelerinin bağımsızlığı 19. yüzyılın ilk 25 yılı içerisinde
gerçekleşmiştir. 1800 yılında bağımsız hiçbir Latin Amerika devleti yokken, 1825’te
kıtanın çoğunluğu bağımsızlığını kazanmış durumdadır. Bağımsızlıktan önce, Latin
Amerika ülkeleri ürünlerinin ve kazançlarının büyük çoğunluğunu spanya ve
Portekiz’e vergi olarak göndermektedir. Bu durum Latin Amerika egemen sınıfları
içinde gerginlik yaratmıştır. Avrupa’da da Fransız devriminin etkisiyle bağımsızlık,
ulusalcılık rüzgarları esmektedir. deolojik olarak bu fikirlerden etkilenen Latin
Amerika, aynı zamanda spanya ve Portekiz’in de siyasal ve ekonomik olarak
zayıflamasıyla bağımsızlığına kavuşabilmiştir. Bağımsızlık genellikle bir iç savaş
sonrasında gelmiştir (Rouquie, 1986: 56). ç savaşın tarafları, Avrupa’ya bağımlılığı
sürdürmek isteyenlerle bağımsızlık yanlılarıdır.
Latin Amerika devletlerinin bağımsızlığında itici güç konumunda zengin
sınıflar bulunmaktadır. Bağımsızlığını ilk kazanan ülke olan Haiti dışında, diğer
ülkelerin bağımsızlığında halktan, tabandan gelen bir etki söz konusu değildir.
27
Haiti’de bağımsızlık halk ayaklanmasıyla başlamış ve sonucunda 1804’de bütün
dünyada sömürgecilikten bağımsızlığa geçen ilk devlet Haiti olmuştur (Ferro, 2002:
196). Kıtanın geri kalanında, sömürgeci dönemde de yönetici, toprak sahibi
konumunda olan insanların etkisiyle bağımsızlık gerçekleşmiştir. Bu kişilere kreol
ismi verilmektedir. Kreoller, spanyol ve Portekizli olmalarına rağmen, Latin
Amerika’ya yerleşmiş ve kendilerini anavatandan daha çok yeni vatanlarına ait
hisseden üst sınıftan kişilerdir (Ferro, 2002: 365). Dünyanın diğer bölgelerindeki
sömürgeciler kendilerini sömürge toprağı ile tanımlamazken, Latin Amerika’da bu
durum görülmemektedir.
Kreol
lerin çoğunluğu Latin Amerika’ya geldikten sonra zenginleşmişler ve
zamanla yeni vatanlarının Avrupa’ya bağımlı olmasından dolayı rahatsızlık duymaya
başlamışlardır. Bu rahatsızlık hem ekonomik hem de politik bir rahatsızlıktır.
Gelirlerinin büyük bir kısmını Avrupa’ya göndermek zorunda olan egemen sınıf aynı
zamanda spanya ve Portekiz’deki gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir. spanya
ve Portekiz ise, o dönemde, uluslararası konjonktürde güç kaybetmektedir ve ülke
içinde de ‘’sömürgeler verimli mi’’ tartışmaları başlamış, iç muhalefet artmıştır
(Ferro, 2002: 365). Avrupa devletlerinin içinde bulunduğu bu durum, Latin Amerika
ülkelerinin bağımsızlık sürecini hızlandırmıştır. lk bağımsızlık hareketleri artık yerli
nüfusun kalmadığı Rio de Plata
4
ve Venezüella gibi yerlerde 18. yüzyılın son
çeyreğinde başlamıştır (Ferro, 2002: 365). Ama başarıya ulaşmaları için, iç
savaşların yaşanması ve aradan 20 yıldan fazla sürenin geçmesi gerekmektedir.
4
River Plate havzası: Günümüzde, Arjantin ve Uruguay
Dostları ilə paylaş: |