100
bulmak zorunda kalmıştır. Marjinal Sinema yönetmenleri ise alternatif sinema
arayışlarını günümüze kadar devam ettirmeye çalışmaktadır.
2.4.3-) ARJANT N’DE ÜÇÜNCÜ S NEMA
Arjantin’de “üçüncü sinema” fikri, Fernando Solanas ve Octavio Getino’nun
1968 tarihli “Üçüncü Sinema Manifestosu” adlı makaleyi yayınlamaları ve manifesto
filmleri olan Fırınların Saati (La Hora De Los Hornos
13
, Arjantin, 1968) ile ortaya
çıkmıştır. Bu makalede Solanas ve Getino bir yandan sinema eylemini yeniden
tanımlarken, diğer yandan sinema-seyirci ilişkisini yeniden betimlemeye çalışırlar,
aynı zamanda militan ve gerilla sinemasının nasıl olması ve yapılması gerektiğini de
açıklamaya çalışırlar. Sinemanın halkı harekete geçirme gücü olduğuna inanırlar.
Sinema emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı koymanın en önemli mecralarından
birisidir. Sinema politik olmalıdır. Filmlerin dünyayı değiştirme yetisi vardır
(Mestman, 2003: 119).
‘Üçüncü Sinema Manifestosu’, ideolojik olarak Marksizm’den yola
çıkmaktadır. Arjantin’in, diğer Latin Amerika ülkelerinin ve genel olarak bütün
Üçüncü Dünya ülkelerinin, sömürgeciliği atlatmış olsalar dahi, kültürel ve ekonomik
olarak yeni-sömürgeciliğin etkisi altında olduğunu savunurlar. Dünya çapında bir
özgürleşme hareketi Üçüncü Dünya’da şekillenecek, kültürün sömürgecilikten
13
Yüzyıllar boyunca la hora de los hornos (fırınların [yemek ateşlerinin yakılma] saati) ifadesi Latin
Amerika tarihçileri ve şairleri tarafından kullanılmış ve son olarak Che Guevara tarafından anti-
emperyalist bir çığlık haline getirilmiştir (MacBean, 2006: 171)
101
kurtulması Ernesto Che Guevara’nın sembolü olduğu yeni insan sayesinde olacaktır.(
Solanas, Getino, 1968)
Sömürgecilik ve yeni sömürgeciliğin biçimlendirdiği eski sinema biçimlerinin
yıkılması ve yeni sinemanın yaratılması, doğrunun her biçimini yakalayan, yaşayan
gerçekçiliğin oluşturulması gereklidir (Armes, 1987: 99). Sanatın mükemmel
sunumları burjuva kültürü tarafından belirlenmiş olduğundan, bağımlı bir ülkede bu
sanatı yapmaya çalışırsan kültür, teknik ve başarının en temel unsurları eksik kalır
(Armes, 1987: 99). Devrimci sinemanın temeli belgeseldir. Gerçekçi bakış ilk politik
adımdır (Armes, 1987: 83).
Üçüncü sinemacılar bu kavramı kullanırken siyaset bilimindeki Üçüncü
Dünya ülkeleri kavramından ayrılırlar. Ekonomik ve ideolojik tabanlı Üçüncü Dünya
ülkeleri kavramsallaştırmasını sinemasal alana uyarlarken, Solanas ve Getino
sinemasal biçimleri de göz önünde tutar. Solanas ve Getino’ya göre, “birinci sinema”
Hollywood merkezli, ticari sinemadır. Birinci sinema bütün dünyadaki gösteri
sinemasını kapsar, Üçüncü Dünya ülkeleri dâhil her tarafta ortaya çıkabilir. “Birinci
sinema”da önemli olan ürün değeri ve elde ettiği ticari başarıdır. Seyirci
memnuniyeti ve ticari başarı en önemli veri kaynağıdır (Solanas, Getino, 1968).
“ kinci sinema”, Avrupa merkezli auteur sinemasıdır. Yabancılaştırmaya
dayalı ikinci sinema da aynı şekilde Kuzey Amerika’da, Üçüncü Dünya ülkelerinde
ve her yerde görülebilir. Latin Amerika’daki Cinema Novo hareketi gibi, temsilcileri
102
de vardır. Solanas ve Getino, Cinema Novo’yu da “ikinci sinema”nın içinde sayar.
Bu sinema yönetmene bağlı bir sinemadır (Solanas, Getino, 1968).
“Üçüncü sinema” ise, tanımı gereği Üçüncü Dünya ülkelerinde ortaya
çıkacaktır, ama diğerleri gibi Avrupa’da ve Kuzey Amerika’daki yeraltı sinemacıları
da dâhil olmak üzere birçok yerde temsilcileri bulunabilir. “Üçüncü sinema” politik
bir sinemadır. Amaçları arasında, halkı bilgilendirmek ve emperyalizme karşı
bilinçlendirmek vardır. Bunu yaparken ülkedeki gerçeklerden hareket ederler.
zleyici ise aynı zamanda filmin içine katılır. Filmde aralar verilerek izleyicinin
fikirlerini söylemesi, film üzerine düşünmesi ve film eylemine katılması istenir.
Sonuçta, sinemanın amacı halkın devrimine yardım etmektir. Sinema, halk üzerinde
en fazla etkili olabilecek sanat dalıdır ve sinemanın bu özelliği toplumun değişimine
öncülük etmelidir. Sinemanın halkı hareketlendirmek gibi bir misyonu olduğundan
dolayı halkın anlaması gerekmektedir ve bunun içinse sinema yalın olmalıdır.
“Üçüncü sinema”nın ikinci sinemadan en fazla ayrıldığı noktalardan biri burasıdır,
sinema herkesin anlayabilmesi için alt metinlerden ve göndermelerden uzak durmalı,
söyleyeceğini doğrudan söylemelidir.
“Üçüncü Dünya’daki anti-emperyalist mücadele ve emperyalist ülkelerdeki
onların eşdeğerleri bugün dünya devriminin eksenini oluşturuyor. “Üçüncü
sinema”, bize göre, zamanımızın en büyük bilimsel ve sanatsal manifestosunu
sağlayan sinemadır. Başlangıç noktasında özgürleşmiş kişilikleri oluşturma
olanağı olan “üçüncü sinema”, toplumsal adalet, sınıf farklılığı, etnisite ve
ulusal kimlik peşinde olmalıdır” (Solanas, Getino, 1968).
“Üçüncü sinema” sosyal değişimlerin ve yeni bir kültürün dile getirilmesidir. Genel
olarak, “üçüncü sinema” gerçekliğin ve tarihin bir tanımını verir. “Üçüncü sinema”
103
filmleri Nillson’dan daha Arjantinli ve Birri’nin sosyal taahhütlerine uygun olmalıdır
(Armes, 1987: 179). Fernando Birri, üçüncü sinemacılar üzerinde en fazla etki yapan
sinemacıdır. 1960’lardan önce belgeseller çekmeye başlayan ve bir sinema okulu
kıran Fernando Birri, özellikle Arjantin sinemasının şekillenmesinde önemli bir yer
tutmaktadır. Yaptığı filmlerden çok, bir öğretmen olarak Latin Amerikalı genç
belgeselciler üzerinde etkisi fazladır (Armes, 1987: 76). Santa Fe’de bir sinema
okulu kurmuş (Elena, Lopes, 2003: 4) ve bu okul bünyesinde filmler çekmiş ve genç
sinemacıların yetişmesini sağlamıştır. Birri sinema anlayışını, “gerçekle yüzleşmek
ve bunu bir kamerayla belgelemek, gerçekçi, eleştirel ve halkın açısından
azgelişmişliği filme çekmek”, diye tanımlar (Armes, 1987: 80).
Avrupa ve ABD dışından çıkan tek sinema teorisi olan “üçüncü sinema”,
Brezilya’nın toplumsal bilinçli Cinema Novo’su, Küba devrimi, Afrika nüfusunun
soykırımı ve Peronist sosyalizm gibi birçok şeyden etkilenmiştir (Guneratne, 2003:
4). Teorik olarak ise Frantz Fanon, Che Guevara, Ho Chi Minh, Amilcar Cabral’ın
teorileri önemlidir (Guneratne, 2003: 4). Sinemasal olarak, “üçüncü sinemanın”
erken örnekleri saydıkları Cezayir Savaşı (La Battaglia di Algeri, Gillo Pontecorvo,
talya, 1966) ve Ben Küba gibi filmler esin kaynakları olmuştur. (Guneratne, 2003:
15).
Fırınların Saati
, “üçüncü sinemanın” manifesto filmidir. Bu film üç
bölümden oluşmaktadır. Filmde, daha önceden Fernando Birri gibi yönetmenlerin
çektikleri görüntüler de kullanılmaktadır. Film daha çok eski görüntülerin yeni bir
kolajı görünümündedir. Haber görüntüleri, görüşmeler, belgesel malzemesi,
Dostları ilə paylaş: |