24
o c a k 1 1
Lübnan’da eski Başbakan Refik Hariri suikastını
soruşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler des-
teğiyle kurulan Lübnan Özel Mahkemesi’nin
yarattığı gerginlik sürüyor. Çarşamba günü
muhalefetteki 8 Mart İttifakı’na mensup ba-
kanlar, kabinedeki görevlerinden istifa edip
Lübnan hükümetinin düşmesine sebep oldu.
Şii Hizbullah ve Emel Partileri ile Marunî
Özgür Vatansever Hareketi’nin ön plana çık-
tığı koalisyon, Başbakan Saad Hariri’den Özel
Mahkeme’yi tartışmak için 18 Aralık’tan beri
toplanamayan kabineyi acilen toplamasını ve
mahkemeden desteğini çekmesini talep edi-
yorlardı. Hariri’nin önünde iki tane seçenek
vardı. Birincisi, Lübnan’da iç karışıklığı en-
gelleyecek ve Hariri hükümetinin yıkılmasını
önleyecekti. Bunun için Hariri, 8 Mart’ın çağ-
rısına mukabele edecek ve Suudi-Suriye girişi-
mini destekleyip Özel Mahkeme’yi askıya ala-
caktı. İkinci seçenekte ise hükümet yıkılacak
ve ülke siyasi kaosa sürüklenecekti. Bunun için
de Hariri’nin ABD’yi hesaba katıp mahkeme
sürecini desteklemeye devam etmesi gereki-
yordu. Hizbullah’ı baskı altında tutmak isteyen
ABD, Özel Mahkeme’nin askıya alınmasını
hiçbir şekilde kabul etmeyeceğini vurgulayarak
Suudi Arabistan- Suriye girişimini başarısız-
lığa uğrattı. Bunun üzerine Hariri, mahkeme
Hizbullah’ı suçlasa bile Hizbullah’a sahip çıka-
cağını söylediyse de bu konuda tavizsiz bir ta-
vır takınan ABD’yi karşısına almak istemedi ve
başbakanlığı kaybetmek pahasına ikinci seçe-
neği kabul etmek durumunda kaldı. Hariri bu
tercihiyle aslında üzerindeki iki tane külfetten
en azından şimdilik kurtulmuş oldu. Öncelikle
babasının öldürülmesini araştıran komisyonu
rafa kaldırmayarak özellikle ABD’nin “adaletin
üstünü örtme” eleştirisinden kurtulmuş oldu.
Diğer yandan ise Hizbullah yetkililerinin tu-
tuklanmasıyla sonuçlanabilecek bir mahkeme
sürecindeki sorumluluğunu hafifletmiş oldu.
Bir diğer deyişle Hariri, mahkemeyi rafa kaldır-
mayarak Hizbullah’la arasını açtıysa da mahke-
menin kararlarını uygulayacak Başbakan ol-
maktan vazgeçerek Hizbullah’la direk çatışma
ihtimalini de azaltmış oldu.
SETA YORUM
Yine Yeni Yeniden: Lübnan’da
Kriz
Hariri, mahkemeyi rafa kaldırmayarak Hizbullah’la arasını açtıysa da mahkemenin
kararlarını uygulayacak Başbakan olmaktan vazgeçerek Hizbullah’la direk çatışma
ihtimalini de azaltmış oldu.
UFUK ULUTAŞ
lübnan’da kriz
25
l ü b n a n ’ d a k r i z
lübnan’da kriz
12 OCAK 2011 -
14 Şubat 2005’te Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’ye düzenlenen
suikasta ilişkin 2007’de kurulan Lübnan Özel Mahkemesi’nin yürüttüğü soruşturma, Hizbul-
lah liderliğindeki 8 Mart Grubu ve Saad Hariri liderliğindeki 14 Mart Grubu arasındaki anlaş-
mazlığı artırdı. Gerginliğin tırmanması nedeniyle 30 bakandan oluşan kabinedeki Hizbullah ve
Hizbullah’ı destekleyen 11 bakanın istifa etmesiyle 12 Ocak’ta Saad Hariri hükümeti düştü.
Ülkedeki dini gruplara göre şekillenen siyasi yapısı nedeniyle hükümet kurmanın zor olduğu
Lübnan’da, Necip Mikati’nin Hizbullah’ın desteğini alarak Temmuz ayında hükümet kurmasına
kadar siyasi boşluk yaşandı. Türkiye bu süreçte tüm taraflara eşit mesafede durup arabulucu rol
oynayarak Lübnan’daki istikrarı destekleyici bir tutum sergiledi.
AA
26
o c a k 1 1
Bundan sonra ne olacak?
Hükümetin dağılması Lübnan’da aylar süre-
bilecek bir hükümetsizliğin başlangıcı olacak.
Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman parlamentoda
görüşmeler yapacak ve hükümet kurmaya en
yakın koalisyona hükümeti kurma yetkisini ve-
recek. Hariri ve Lübnan Ordusu’nun lideri Sa-
mir Geagea’nın başını çektiği 14 Mart İttifakı,
Hariri aksini istemedikçe Hariri’yi tekrar aday
gösterecek; 8 Mart İttifakı ise İsrail’e direniş ile
ön plana çıkmış bir ismi aday göstermeyi plan-
lamakta. Hariri 2009’da hükümeti kurduğunda
61 milletvekiline sahip 14 Mart İttifakı, Dürzî
Velid Canpolat liderliğindeki 10 milletvekilli
İttihatçı Sosyalist Parti’nin (İSP) desteğiyle 128
sandalyeli parlamentoda çoğunluğa sahip ol-
muş ve hükümeti kurabilmişti. Fakat yaşanan
mahkeme krizi sürecinde Canpolat’ın Hariri’yi
dış güçlerin etkisinde kalmakla eleştirmesi ve
hükümetin dağılmasının sorumluluğunu da
Hariri’ye yüklemesi, İSP’nin bu sefer 8 Mart
İttifakı’nı destekleyebileceğinin sinyallerini ver-
mekte. Bu durumda ise Hizbullah’ın başını çek-
tiği 8 Mart İttifakı çoğunluğa sahip olacak ve
adaylarını başbakan olarak seçtirebilecek. Yine
de Hizbullah’ın işi kâğıt üstünde göründüğün-
den daha zor olacak. Zira Doha Anlaşması’yla
belirlendiği gibi 30 bakanlığın 11’inin muha-
lefet partilerine verilmesi gerekmekte. Bu da
Hariri’siz ve muhalefetle mutabakata varılma-
dan bir kabinenin kurulmasını zorlaştırmakta.
Ayrıca, yine muhalefetin sahip olduğu bu 11 ba-
kanlık muhalefete 8 Mart İttifakı’nın daha yeni
başvurduğu gibi kabineden çekilerek hükü-
meti yıkma kozunu da vermekte. An itibariyle
Hariri’nin Lübnan Özel Mahkemesi konusunda
geri adım atması ve bir mutabakatla bağımsız,
yeni bir mahkemenin kurulması dışında devam
ettirilebilir bir çözüm görünmemekte.
Bu süreçte Türkiye, yüksek düzeyli stratejik
işbirliği içinde olduğu Lübnan’a azami destek
verecektir. Suudi-Suriye girişiminin başarı-
sızlığa uğramasıyla birlikte Türkiye’ye özel bir
önem atfedilecektir. Çatışmanın tüm tarafla-
rıyla konuşabilme özelliği ve Lübnan halkının
Türkiye’ye olan itimadı, Türkiye’yi bu süreçte
Lübnan meselesinde fazlasıyla görünür kıla-
caktır. Hariri’nin sürpriz Ankara ziyareti de
bu yolda atılmış önemli bir adımdır. Lübnan’ın
fazlasıyla alışık olduğu bu siyasi kaos 8 Mart ve
14 Mart İttifaklarından birisi taviz verene kadar
devam edecek ve Lübnan bağlamında bu aylar
boyunca sürebilecektir. Bu süreçte muhtemelen
taviz verecek taraf ise 14 Mart İttifakı olacaktır.
Hariri aylar sonra vermek zorunda kalacağı bir
tavizi şimdi verip Lübnan’daki siyasi kaostan
medet uman bölgesel aktörlere fırsat verme-
meli. Zira, Hizbullah’ın İsrail’in her tarafını vu-
racak binlerce füzeyi temin ettiği haberlerinin
gazetelerde sıklıkla yer bulduğu şu günlerde
ortaya çıkacak siyasi kaos, Sünni-Şii çatışması
ve Hizbullah’ın hedefe konulması Lübnan’a yeni
bir saldırının zeminini hazırlayacaktır
Sabah, 15 Ocak 2011
“
Çatışmanın tüm taraflarıyla ko-
nuşabilme özelliği ve Lübnan halkının
Türkiye’ye olan itimadı, Türkiye’yi bu
süreçte Lübnan meselesinde fazlasıy-
la görünür kılacaktır.