|
Şİİr diLİ edebî sanatlar
|
səhifə | 1/9 | tarix | 01.07.2018 | ölçüsü | 6,3 Mb. | | #52852 |
|
ŞİİR DİLİ
Şiir şairin muhayyilesinde hayat bulur. Kelimeler, yani dil göster-geleri sınırlıdır; fakat hayal gücü ile derûnî hisler faz-lasıyla yoğundur.
Kelimelerin yalın halleriyle hayal gücü ile derûnî his-leri ifade etmeye yetmedi-ği durularda şair kelimeler üzerinden yeni anlam bu-luşları gerçekleştirir.
İMGE Doğal dil dediğimiz günlük konuşma dili bazen insanın duygu, düşünce, hayal, coşku ve heyecanlarını anlatmaya yetmediği bir durumlarda şiir dili devreye girer. Şair dildeki kelimelere yeni anlamlar yükler. Böylece duygu ve düşüncelerine bir derinlik kazandırmış olur. Bunu yaparken de “imge”den yararlanır.
Sen geldin benim deli köşemde durdun Bulutlar geldi üstünde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu Bulutlar geldi altında durduk Konuştun güneşi hatırlıyordum Gariptin yepyeni bir sesin vardı Bu ses öyle benim öyle yabancı Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı Sen geldin benim deli köşemde durdun Bulutlar geldi üstünde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu Bulutlar geldi altında durduk Konuştun güneşi hatırlıyordum Gariptin yepyeni bir sesin vardı Bu ses öyle benim öyle yabancı Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı Dişlerin öpülen çocuk yüzleri Güneşe açılan küçük aynalar Sert içkiler keskin kokular dişlerin İçinden geçilen küçük aynalar Ve güldün rengarenk yağmurlar yağdı İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı
Veda (1923) Elimde, sükûtun nabzını dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin! Saçlarımdan tutup kor gözlerinle, Yaşlı gözlerime dalıver gitsin! Yürü, gölgen seni uğurlamakta, Küçülüp küçülüp kaybol ırakta, Yolu tam dönerken arkana bak da, Köşede bir lâhza kalıver gitsin! Ümidim yılların seline düştü, Saçının en titrek teline düştü, Kuru yaprak gibi eline düştü, İstersen rüzgâra salıver gitsin!
Şiirlerdeki bu imgeler edebî sanatları oluşturmuştur.
Mecaz Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlamlarla yapılan edebi sanattır. Mecazda benzetme amacı güdülür, kullanımda anlatımı renklendirmek ve kuvvetlendirmek esastır.
Mecaz Sizin bu yolda daha çok pişmeniz lâzım. Olaylara bir de bu gözle bakmalısın. Ölçülü davranışları vardı. O evine bağlı bir insandır.
Mecâz-ı Mürsel Benzetme amacı güdülmeden bir sözün, aralarındaki ilgi dolayısıyla bir başka söz yerine kullanılmasıdır.
Mecâz-ı Mürsel Bu sanatta benzetme amacı olmaz.
İç-dış İç-dış Havalar da soğudu, artık bundan sonra sobalar yanar.
parça-bütün parça-bütün Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl
neden-sonuç neden-sonuç Bereket yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek.
Mecâz-ı Mürsel
yer-insan yer-insan Filistin, şimdi yardıma ve kardeşliğe daha çok muhtaç.
Kurum, kuruluş, yapı - insan İşe alınman için dün şirketle görüştüm. Bu duruma okul ne der acaba? Evden izin almadan dışarı çıkmamalıyız.
yön - ülke yön - ülke Şark’ın Garb’ı tanıması yeni ufuklar açmıştı sanatkârların dünyasında.
Eşya - insan Eşya - insan Karşımda eskimiş, yıpranmış bir askerî üniforma duruyordu.
Teşbih (Benzetme) Aralarında türlü yönlerden benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden zayıf olanı nitelikçe daha üstün olana benzetme sanatıdır. Benzetmede dört öğe bulunur:
Dostları ilə paylaş:
|
|
|