Seyfeddin’in Hayatı ve Eserleri, Doğumunun Yüzüncü
100. Yılında Ömer Seyfeddin, Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fak. Y ay., İstanbul, 1984), Fevziye
Abdullah Tansel (Ö m er S eyfeddin’in Ş iirleri, Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara, 1972),
Ömer Faruk Huyugüzel (Ö m er S eyfeddin’in İzm ir
Yılları ve Bu Devrede Yazdığı Hikâyeler, Doğumunun
Yüzüncü 100. Y ılında Ö m er Seyfeddin, M arm ara
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fak. Yay., İstanbul, 1984)
Müjgân Cunbur (Ö m er Seyfeddin B ibliyografyası,
Doğumunun Yüzüncü Yılında Ömer Seyfeddin, Atatürk
Kültür Merkezi Yay., Ankara, 1985) ve Nâzım H. Polat
(Külliyâtına G irm em iş Yazılarıyla Ö m er Seyfeddin,
Arma Yay., İstanbul, Kasım , 1998)’ın uzun ve ciddî
çalışmalarıdır.
Bazı sebeplerden dolayı Ömer Seyfettin kendi
imzası dışında yirm i beş civarında imza ve rumuz
kullanmıştır (Ayas, Ayın, Ayın Ha, Ayın Kef, Ayın Sin,
C, Camsap, C Nazmi, Ç. Kemal, Enver Perviz, Feridun,
F. Nezihi, M. Enver, M. Enver Perviz, Ö. Seyfettin,
Ömer Seyfettin, Ö m er Tarhan, Perviz, Sin, Süheyl
Feridun, Şit, Tarhan, Tekin, ?, ??.). Bu imza sayısı ile
Türk edebiyatında en fazla farklı imza kullanan Ömer
S eyfettin’dir. Farklı im zalar kullanan yazarın bu
imzalarının tespiti hem güç hem de tesadüflere bağlıdır.
Bu, bazen yazara ait yazıların (C. imzalı 'Kamıayolacılar'
ile S.Ö im zalı ‘M ürebbiye' gibi) külliyat dışında
kalmasına bazen de külliyatta yer almaması gereken
yazıların (Elif Seyfettin ve Ayın Sad’a ait yazılar gibi)
külliyata alınm asına sebep olm aktadır. Bu külliyatı
hazırlayan araştırmacı da Ömer Seyfettin imzalarına
yenilerini eklerken, aynı zamanda daha önce yazarın
imzası olarak kabul edilenlerin bazılarını da bu listeden
çıkarmıştır.
Ö m er S ey fettin k ü lliy atın ı h azırlam ay ı
güçleştiren ikinci sebep Türkiye’deki kütüphanelerin
durumuyla ilgilidir, ki bu konuyla ilgili çok söze gerek
yoktur. Bu tür çalışmalarda süreli yayınların ne kadar
önemli ve kütüphanelerin içler acısı durumda olduğunu
daha önce bir şekilde süreli yayın çalışm ak için
kütüphanelerim ize yolu d üşenler gayet iyi bilir.
İğne ile kuyu kazm ak dem ek olan bu tür
çalışmaların devrin diğer yazarları için de yapılması tek
temennimizdir. Bu tür faaliyetler hem edebiyat tarihimizi
aydınlatacak hem de tam anlamıyla değerlendirilemeyen
yazarların hakkıyla değerlendirilmesini sağlayacaktır.
Yukarıda bahsettiğim iz zorlukları bünyesinde
barındıran bir çalışmaya girişerek sonuca ulaştıran Hülya
Argunşah’ı tebrik ederiz. Ayrıca elde edilen bu yeni
bilgi ve m etinler ışığında Ö m er S e y fe ttin ’in bir
biyografisinin / monografisinin hazırlanarak külliyatın
sekizinci cildi olarak yayımlanması ile külliyatın tam
olarak tamamlanabileceğini de sözlerime ilave etmek
istiyorum.
Son olarak da Dergâh Yayınlarına üstlendikleri
yedi ciltlik Ömer Seyfettin külliyatının İlmî neşir faaliyeti
ile Ömer Seyfettin’i yeniden ve bütün olarak okuma,
değerlendirm e fırsatını okuyucuya ve bu konunun
ilgililerine sundukları için teşekkürü bir borç biliyor; bu
tür faaliyetlerinin daha kaliteli bir kağıt, gözü yormayan
bir m izanpaj ve baskı ile devam ını bekliyorum .
NOTLAR
1. Ömer Seyfettin, D il Konusunda Yazılar, Haz. Muzaffer Uyguner,
Bilgi Yayınevi, 1989, s .5 l.
2. Ömer Seyfeddin, Türk Sözü, Türk Sözü mec., 12 Nisan 1330, s.3.
3. Ömer Seyfettin, D il Konusunda Yazılar, Haz. Muzaffer Uyguner,
Bilgi Yayınevi, 1989, s. 52.
4. Ömer Seyfeddin, Türk Sözü, Türk Sözü mec., 12 Nisan 1330, s J .
5. Ömer Seyfettin, Dil Konusunda Yazılar, Haz. Muzaffer Uyguner,
Bilgi Yayınevi, 1989, s. 53.
6. Ömer Seyfeddin, Türk Sözü. Türk Sözü mec., 12 Nisan 1330, s.4.
7. Ömer Seyfettin sadece sadeleştirilmeye tâbi tutulmamış; yanlış
okumalar, paragraflara hatta sayfalara varan atlamalar, bazı ilâvelerle
aslından uzaklaştırılmış. Yine tesadüfi bir metni, yazarın çok bilinen
bir hikâyesi olan 'Bahar ve Kelebekler ’in bundan önceki neşirlerinden
birini, en sağlam bilineni alarak örnekleyelim. Yazar hikâyede değişen
dünya, hayat tarzı ve hayata bakışın kadın dünyasına getirdiklerini
bir nine torun ilişkisi içerisinde mukayeselerle vermeye çalışıyor.
Genç kızın iç dünyasının çözümlendiği bir bölümde şöyle deniyor:
'..zavallı yeni neslin, şimdiki Türk kadınlığının talihi ancak felâket,
keder, ölüm olduğuna: ebediyen siyah kefenini yırlamayacağına,
tesettürden kurtulamayacağına, evlerin boş ve tenha duvarları arasında
meçhul çiçekler gibi açmadan öleceğine kanaat getirir gibi oluyordu.
(...)
Türk kadınlığı bir gün yüksek idrakiyle, altı asırlık tabii bir istifa
sayesinde harika haline gelen hüsnüyle, zekâsıyla, bir
A vru p a lI
kadın
gibi insanlık sahnesine çıkacak (...)’ diye devam eden metindeki
‘tesettürden kurtulam ayacağına" ve 'bir Avrupalı kadın g ib i’
cümlecikler aslında olmayan, sonradan eklenmiş parçalardır. Bunlar
tamamen keyfi ve külliyatı hazırlayanların istekleri doğrultusunda
yapılmıştır.
Hülya Argunşah, Ömer Seyfettin Külliyatı Tamamlanıyor" (Orta
Sayfa Sohbeti), D ergâh der., nr. 131, Ocak 2001, s. 19.
Ayrıca bu konu ile ilgili Hülya Argunşah ’ın şu makalesine de bakılabilir:
Hülya Argunşah, “Türklük Yazıları Üzerine", Bilge der., nr.10, Güz
1996, s. 25-29.
8. Ömer Seyfettin: B ü tü n E serleri -M akaleler 1-, (Haz. Hülya
A rg u n şa h ), D ergah Yay., İs ta n b u l, O cak 200 1 , s. 9.
9. Hülya Argunşah ’ın Ömer Seyfettin külliyatını hazırlarken karşılaşnğı
güçlükler ve takip ettiği metod ile ilgili uzunca bir söyleşisi Dergâh
dergisinde yayımlanmıştır. İlgililerin daha geniş bilgi için bu söyleşiye
bakmasında fayda vardır.
Hülya Argunşah, "Ömer Seyfettin Külliyatı Tamamlanıyor" (Orta
Sayfa Sohbeti), Dergâh der., nr. 131, Ocak 2001, s. 12-14; 18-20.
2001
/
Güz 30
Bilge 73