32
5.5-
AMBARLAR
Ambarlar eldeki fazla veya kullanılmayan malzemelerin saklandıkları binalardır.
Bir nevi saklama yapılarıdır. Bu yapılar sadece liman kentlerine mahsus olan yapılar
olmamakla beraber hemen hemen tüm yerleşimlerde karşılaşılmaktadır. Küçük
yerleşimlerde ayrı birer bina olarak değil de konutlarda bir oda ayrılarak
oluşturulan
odaya ambar misyonu yükleniyordu
138
.
Ambarlar
genellikle
inşa edildikleri yerlere göre misyonlandırılırlar. Ticaret
limanlarının etrafında yer alan ambarlar daha çok liman fonksiyonu ile bağlantılı olarak
ticari ambarlar olmasının yanında askeri limanların etrafında bulunanlar cephanelik
olarak görevlendirilmiştirler. Pire antik kentinin Zea limanında
bulunan gemi
barınaklarının arkasında yer alan Philon Cephanelikleri bu tipe en iyi örnekler
arasındadır
139
.
5.6-
YOLLAR
Limanların ticaret kentleri üzerindeki etkilerinden bahsetmiştik. Ve kentin içinde
ticaretin ve sosyal hayatın döndüğü mekân ile liman arasında bağlaştırıcı görevde bir
yapı muhakkak beklenmelidir. Bu bağlayıcı öğeler günümüzde de elbette ki yollardır.
Her şehrin ekonomik durumuna, coğrafik özelliklerine göre değişiklik gösterirler. Bu
yüzden belli bir tarzdan söz edemeyiz. İtalya’da Claudius Limanı ile Roma’yı bağlayan
yol, Anadolu’da Patara’da liman ile tiyatroyu bağlayan ana
cadde bu özellikteki yollara
örnektir. Phaselis antik kenti çizimlerinde de bu ayrıntı göze çarpmaktadır (Çizim 8).
Yunanistan’da Pire ile Atina’yı bağlayan yol için durum daha farklı gibi görünse
de özünde aynı işlevdedir. Bilindiği üzere ilk kentler korunması kolay olsun diye daha
çok iç kısımlarda ve yüksek seviyelerde kurulmuşlardır
140
. Atina’da bu bağlamda iç
kısımda kurulmuş bir kenttir. Denizlerin ticaret üzerindeki fonksiyonları arttıkça iç
kısımlarda kurulmuş olan büyük kentler kendilerine bir kıyı yerleşimi (epineion)
kurmuşlar ve bu kentle bağlantıda olmayı sürdürmüşlerdir. Atina ile Pire arasındaki yol
da bu amaçla daha kolay ve güvenli olması nedeni ile yapılmıştır (Çizim 9).
138
Naumann, Rudolf, Eski Anadolu Mimarlığı, çev. Beral Madra, Ankara, 1975, s. 489.
139
Shaw, a.g.e., s. 92.
140
Thucydides, The
Peloponnesian War, trans. Richard Crawley, London, 1903, Book 1, Chap. 1.
33
5.7-
RIHTIM
Sözlük anlamı ile bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış,
gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yerdir
141
.
Liman havzalarının kıyı şeridinde en korunaklı yerde olması beklenmektedir.
Fakat mendireğin iç kısmı da rıhtım olarak kullanılmıştır
142
.
Nerede ise her liman kentinde karşımıza çıkmasına rağmen limandaki birçok
yapının olduğu gibi bu yapı da coğrafya şartlar göz önünde bulundurularak yapılmıştır.
Rıhtımların genellikle tek seviyeli inşa edildikleri bilinmesine rağmen iki seviyeli de
yapılmış olabilmektedirler
143
. Dor limanındaki deniz insanlarını gösteren
bir çizimde iki
kademe çok net gösterilmiştir (Çizim 10).
141
http://www.tdk.org.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518
CA
(Aralık 2007).
142
Blackmann, David J., “Ancient Harbours in the Mediterranean. Part 2”,
IJNA 11.3, 1982, ss. 185-211,
s. 202.
143
Özdaş, Harun, Alexandria Troas Antik Kenti Limanı ve Liman Yapıları, Ankara, 1991,
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 29.
34
6- VİTRUVİUS
Myndos limanı ve liman yapılarını incelemeye başlamadan önce limanlar
üzerine yazılmış antik kaynaklardan günümüze kalan en önemli eser olan Vitruvis’un
dilimize “Mimarlık Tarihi Üzerine On Kitap” isimi ile çevrilmiş yapıtından ayrı bir
başlık altında bahsedeceğiz. Bilinen birkaç eser daha olmasına rağmen günümüze kadar
ulaşan en ayrıntılı eserdir.
Bu eser limanların tipolojisi üzerine değil limanların
inşa tekniği üzerine bir
eserdir. Vitruvius bu eserinde genel mimarlık bilgilerinin içinde bir bölümü “Limanlar,
Dalgakıranlar ve Tersaneler” başlığı ile liman ve liman mimarisine ayırmıştır. Vitruvius
bu bölümün başında limanların konumundan şu şeklide ayrıntılı bir biçimde
bahsetmiştir:
“(1) Limanların yararları, atlamamam gereken bir konu olduğundan, gemileri
fırtınalarda nasıl koruduklarını açıklamam gerekiyor. Konumlarında, kavis yapan veya
içe dönük çıkıntı veya burunlar gibi doğal avantajlar varsa, bu limanlar kuşkusuz çok
elverişlidir. Bunların etrafında revaklar veya tersaneler inşa edilmeli veya revaklardan
iş merkezlerine geçitler yapılmalı, her iki tarafta makine yardımı ile zincirlerin
gerilebileceği kuleler dikilmelidir.”
“(2) Ancak doğal avantajların bulunmadığı, gemileri fırtınalarda korumaya
elverişsiz durumlarda şöyle davranmalıyız: yakınlarda bir nehir yoksa fakat bir tarafta
dış liman yapılması olanaklıysa karşı taraftan duvar veya setlerle ilerleyerek kapalı bir
liman oluşturunuz. Sular altında kalacak duvarların inşaatı şöyledir: Cumae’den
Minerva Burnu’na kadar olan yörede çıkan tozu alarak bunu harç teknesinde ikiye bir
oranında karıştırınız.”
Vitruvius yazdığı ilk iki maddede açık bir şekilde limanın kentin tam olarak
hangi bölgesinde olması gerektiğinden ve başlıca olması gereken yapıların
yerlerinden
bahsetmiştir. Bu sayede bir nebzede olsa bize limanların nerelerde bulunması gerektiği
hakkında fikir vermektedir. Son cümlesinde bahsettiği ve sualtında inşa olanağı
sağlayan harcın nasıl elde edileceği hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir.
“(3) Sonra, yeri önceden belirlenen bir noktada, suyun içinde kenarları,
birbirine bağlanmış meşe kazıklarından oluşan bir sututmalık (koferdam) çakılarak
sağlam bir şekilde tutturulmalıdır; sonra, suyun altında, dip yüzeyi, karşıdan karşıya