20
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
bünyesinde binlerce Türk kökenli yüksek rütbeli asker, idareci, âlim
(muhaddis, fakîh) filozof, edip, tabip, mühendis, tarihçi, coğrafyacı, sanat
erbabı ve müderris görev üstlendi. Burada birer örnek olarak,
kumandanlardan Büyük Boğa
54
, Küçük Boğa
55
, EĢnas
56
ve AfĢin
57
‟i, vezir ve
54
el-Mu‟tasım‟ın yakın adamlarından biri olup Abbasî döneminde görev yapan Türk
kumandanlar arasında en dindarı olduğu söylenir. Kumandan olarak bizzat savaĢlara katılır ve
idare ederdi. Anlatılanlara göre katılmıĢ olduğu hiçbir savaĢta yaralanmamıĢtır. Hz. Ali
sulbünden gelen Tâlibiyyîn grubuna çok büyük Ģefkat ve sevgi besleyen Büyük Boğa H. 248
yılında doksan yaĢındayken vefat etti. Bu büyük Türk kumandanı savaĢlarda zırh kullanmazdı
ve onun bu hususta Ģu sözü meĢhurdur: “Ecel cevĢendir”. Büyük Boğa‟nın ölümünden sonra
oğlu Musâ b. Boğa babasının aynı görevlerini üstlendi, arkadaĢları da Musâ‟nın idaresi altına
girdiler. Abbasî halifesi el-Müsta‟în ile yaĢadığı Ģu olay anlatılır: el-Müsta‟în, Vasîf ve Boğa
Bağdat‟a intikal edince, Samarra‟daki Türkler, Ferganalılar ve diğer kesimler sıkıntıya düĢtüler
ve halifeye bir heyet gönderip onun geri dönmesini istemeye karar verdiler. Bunun üzerine
Azatlı kölelerden meydana gelen bir grup insan yanlarında bürde, hükümdar sopası ve bazı
değerli eĢyalar ve 200.000 dinar götürerek suçlarını itiraf, hatalarını kabul ettiler ve halifenin
Samarra‟ya geri dönmesini istediler. Ancak onların bu çabaları olumlu bir netice vermedi.
Bkz. Ebu‟l-Hasan Ali b. el-Hüseyin b. Ali el-Mes‟udî, Mürûcü‟z-Zeheb ve Me‟âdinü‟l-Cevher,
Beyrut, 1990, c. II, s. 538-540.
55
Abbasî devletinde hizmet etmiĢ gözü pek ve dirayetli bir Türk kumandanıdır. H. 254
yılında Samarrâ‟da siyasî otorite zaafa uğrayınca kapanarak Musul‟a gitmek için Ģehirden
ayrıldı, ancak Mağ3aribe (Mağripliler) denilen ordu mensupları tarafından Samarrâ köprüsü
üzerinde yakalanarak öldürüldü. Kafası, el-Mu‟tezz taraftarları tarafından önce Samarrâ‟a,
sonra da Bağdat‟ta köprü üzerindeki bir direğe asıldı. Küçük Boğa hayattayken, el-Mu‟tezz‟in
uykudan lezzet alamadığı ve bu kumandan korkusundan gece gündüz silahını bırakmadığı, bu
hususta da Ģöyle dediği rivayet edilmektedir: “Boğa‟nın baĢı bana veya benim baĢım Boğa‟ya
teslim edilene kadar bu durumda olacağım.”. ġu söz de ona aittir: “Hatta ben Boğa‟nın
gökten üzerime ineceğinden veya yerin altından çıkıp üzerime geleceğinden korkuyordum.”.
Halifenin bu korkusu doğal karĢılanmalıdır; zira Boğa‟nın en önemli planı, geceleyin
Samarrâ‟ya dönüp bol para karĢılığında Türkleri el-Mu‟tezz‟den uzaklaĢtırmaktı. Ancak bunu
baĢaramadı. Bkz. el-Mes‟udî, c. II, s. 552-553.
56
Tam Adı Ebu Ca‟fer EĢnâs et-Türkî‟dir. Fergana bölgesinin ileri gelen ailelerinden olup
Abbasî hilafetinin hizmetine girmiĢtir. Halife el-Me‟mun devrinde kumandan olarak göreve
baĢlayan EĢnâs, Ġbrahim b. el-Mehdî‟ye karĢı Büzürcesâbûr‟da baĢlayan isyanı bastırmada
büyük rol oynadı. el-Me‟mun halife olduktan sonra 830 yılında Bizans‟a karĢı yaptığı ilk sefere
kumandan olarak katıldı. BaĢkumandan olarak Sudun (NevĢehir9 Kalesi‟ni fethetti. el-
Mu‟tasım halife olunca EĢnâs‟a Samerrâ Ģehrinde Kerh-i Sâmerrâ olarak adlandırılan bir
bölge tahsis edildi. Burada kendisi için bir saray, birlikleri için de kıĢlalar ve sosyal tesisler
yapıldı. 838‟de Ammuriyye SavaĢına katıldı ve bu savaĢta üstün bir performans gösterdi.
EĢnâs 219‟da Mısır valisi olarak atandı ve bu görevine Suriye ve el-Cezîre valiliği de eklendi.
Arkasından 226 yılında hâcib ve BaĢkumandan tayin edildi. el-Vâsık döneminde de EĢnâs
aynı görevleri yürüttü. Ġhtirastan uzak kiĢiliği ve akıllı politikası sayesinde hem el-Mu‟tasım ve
el-Vâsık tarafından taç giydirilerek taltif edilen EĢnâs 2 Rebiülevvell 230‟da (17 kasım 844)
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 21
yöneticilerden Feth b. Hâkân
58
‟ı, âlimlerden Abdullah b. Mübârek
59
‟i,
Ģairlerden el-Hureymî
60
‟yi, zikretmemiz mümkündür
61
.
yılında Sâmerrâ‟da vefat etti. Bkz. Hakkı Dursun Yıldız,
T. D. V. Ġslam Ansiklopedisi, EĢnâs et-
Türkî Maddesi, Ġstanbul, 1995, c. XI, s. 472.
57
Tam adı AfĢin Haydar b. Kâvûs‟dur. Babası Kâvûs, Abbas3i halifesi Abdullah el-
Me‟mun döneminde Abbas3i hakimiyetini kabul etmiĢ, ancak anılan halifenin gönderdiği
orduya rehberlik ederek ÜĢrûsene‟nin fethini sağlamıĢtır. AfĢin‟in 206 (821-229 yılında
Bağdat‟ta geldiği söylenir. 830‟da Mısır‟da iki yıl kalarak buradaki isyanı bastırdı; ertesi yıl yani
833‟te Memun‟un son Bizans seferine katıldı. Memun‟un ölümü üzeri Mu‟tasım‟ı halife
seçilmesinde önemli rol üstlendi. 836‟da Abası kumandanı olarak Bâbek el-Hürremî‟nin
Azerbaycan‟da baĢlattığı isyanı bastırdı ve bu baĢarısından dolayı da Bağdat‟ta halife el-
Mu‟tasım tarafından muhteĢem bir merasimle karĢılandı. 838 yılında Ammuriye‟de Abbasî
ordusunun Bizans ordusuna karĢı zafer kazanmasında büyük rol oynadı. AfĢin‟in bu üstün
askeri performansı Arap ileri gelenleri arasında kıskançlığa sebep oldu. Böylece AfĢin,
Horasan valisi Abdullah b. Tâhir‟in tahrikleriyle 840 yılında hapse atıldı. Daha sonra çeĢitli
suçlamalarla birlikte mecûsîliği ihya etmeye ve Abbasî devletine son verip Sâsânî Devletini
yeniden kurmaya çalıĢmaktan suçlu bulunarak mürbbet hapse mahkûm edildi ve 226‟da
(Haziran 841) hapishanede öldü. Bkz. Hakkı Dursun Yıldız, T. D. V. Ġslam Ansiklopedisi,
AfĢin, Haydar b. Kâvûs Maddesi, Ġstanbul, 1988, c. I, s. 441-442.
58
Tam adı Ebu Muhammed el-Feth b. Hâkân Urtûc‟tur. Ferganalı bir aileye mensup olan
Feth, yaklaĢık 200 (815-16) yılında doğdu ve 247(861) yılında öldürüldü. Abbasî halifesi el-
Mu‟tasım Billâh döneminin önemli kumandanlarındandır. el-Mu‟tasım‟ın oğlu el-Mütevekkil
ile birlikte büyüdü ve eğitim gördü. el-Mütevekkil‟in halife olmasından sonra Dîvânü‟t-
Tevkî‟nin (Ġmza Divanı) baĢkanlığına atandı. 242‟de halifenin oğlu Müntasır-Billâh‟a
vekaleten kısa süre Mısır valiliğinde bulundu. Edebiyata, felsefeye ve astronomi ilmine aĢırı
merakıyla tanınan Feth b. Hâkân, Samarra2da büyük bir kütüphane kurmuĢ ve buraya birçok
âlimi görevlendirmiĢtir. 4 ġevval 247 (11 Aralık 861) gecesi dostlarıyla Ca‟feriyye saray‟ında
eğlenirken oğlu Müstansır-Billâh ile Türk kumandanlarının hazırladığı bir suikasta maruz
kalan halife el-Mütevekkil‟e vücudunu siper eden Feth b. Hâkân onunla birlikte öldürüldü.
Vefakâr, cesur, cömert ve çok zeki bir devlet adamıydı. Kitaplara aĢırı düĢkünlüğü ve
zamanının bir kısmını kitap okumakla geçirdiği söylenmektedir. Bkz. Hakkı Dursun Yıldız, T.
D. V. Ġslam Ansiklopedisi, Feth b. Hâkân el-Fârisî Maddesi, Ġstanbul, 1995, c. XII, s. 453-454.
59
Tam adı Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübârek b. Vâzıh el-Hanzalî el-Mervezî‟dir.
118‟de (736) Merv‟de doğan Abduulah b. Mübârek‟in babası ve annesi Türk‟tür. Çocukluğu
ve gençliği Merv‟de geçmiĢ ve hocası Mervli âlim Rebî‟ b. Enes el-Horasânî‟den ders almıĢtır.
Yirmi üç yaĢında ilk seyahatine baĢlayan bu âlim, zamanın ilim merkezlerinden olan Basra,
Hicâz, Yemen, Mısır ve Irak‟a yolculuklar yapmıĢtır. Abbasî halifesi Hârûnu‟r-ReĢîd
döneminde Misis ve Tarsus civarında bizans2a karĢı savaĢtı. 181 (797) yılı ramazan ayında 63
yaĢında iken Fırat nehri kenarında bulunan Hit Ģehrinde vefat etti ve orada defnedildi.
Horasan bölgesinde özellikle Merv‟de hadisleri tedvîn eden ilk âlim unvanına sahip olan
Abdullah b. Mübârek, dört bin kiĢiden hadis dinlemiĢ olmasına rağmen bin tanesini rivayet
etmiĢtir. Zâhit bir âlim olan Abdullah, devrinin önde gelen Ģairlerinden de biriydi. ġiirleri
daha ziyade zühde, cihada, din büyüklerinin övgüsüne dairdir. ġiirleri Mücâhid Mustafa
Behcet tarafından Mecelletü‟l-Mahtûtâti‟l-Arabiyye‟de yayınlanmıĢtır. Eserlerini Ģöyle