24
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
günümüze kadar devam etmesinde önemli rol oynayan Türk kökenli halife
eĢlerini de unutmamamız gerekir. Zira onlar, vezirler kumandanlar, âlimler ve
önemli mesleklerde görevliler olarak vazifelerini hakkıyla yerine getiren
Türklerin yanında, halifelerin hatunları, anneleri ve eğiticileri sıfatıyla yüz
akıyla hizmet etmiĢler ve tarih sayfalarında nam salmıĢlardır. Abbasî
devletinin kuruluĢundan yıkılıĢına kadar vakıf mahiyetinde hayır kurumu olan
onlarca cami, mescit, rıbat hankâh, mezarlık, dârü‟l-hadîs (hadis evi), dârü‟l-
merdâ (maristan, Ģifahane, hastane), külliye, medrese, dârü‟l-eytâm, (öksüz
evi), dârü‟l-aceze (yaĢlı ve düĢkün evi, huzur evi), kütüphane, hamam, yol,
köprü, çeĢme, sarnıç, umuma açık park ve bahçe anılan hatunlar tarafından
yaptırılmıĢtır
66
. Burada Halife eĢleri ve anneleri olan Türk asıllı bazı hatunları
Ģöyle sıralamak mümkündür: Selçuklu Sultanı MelikĢah‟ın kızı Ġsmet Hatun
67
,
MelikĢah‟ın kızı Mâhmelik
68
, Halife el-Müstazhir Billâh‟ın eĢi Hâtun
69
, Halife
el-Müstazi‟ Biemrillâh‟ın eĢi Türk asıllı BenefĢâ (MenekĢe) bint Abdullah
70
,
66
Ġbnu‟s-Sâ‟î, Halifelerin Hatunları (Hükümdarların Hür ve Cariye EĢleri), (Çev.
Abdulhalik Bakır),
Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler I, Ankara, 2008, s. 246-250.
67
Bu Türk asıllı hatun, akıllı, sağ görüĢlü ve dürüst bir insandı. H. 502 yılında Abbasî
halifesi el-Müstazhir Billâh‟la Ġsfahan‟da evlendi ve Bağdat Ģehrine yerleĢti. 505 yılında burada
Ebu Ġshak Ġbrahim‟i dünyaya getirdi. Ancak bu çocuk H. 508 yılında üç yaĢındayken çiçek
hastalığından vefat ederek er-Rusâfe mezarlığında amcası Ca‟fer b. el-Muktedî‟nin yanında
defnedildi. Ġsmet Hatun, halife el-Müstazhir Billâh öldükten sonra Ġsfahan‟a döndü ve orada
vefat ederek el-Asker çarĢısı caddesinde yer alan kendine ait medresede defnedildi. Buranın
dünyanın en büyük medresesi olduğu bildirilmektedir. Anlatılanlara göre, Ġsmet Hatun, bu
medreseyi, Ġmâm Ebu Hanife‟nin mezhebine tabi kiĢilere vakfetmiĢti. Ġbnu‟s-Sâ‟î, kendi
zamanında bu medresenin etiğim faaliyetlerini yürütemediğini ve harabe halinde olduğunu
bildirmektedir. Bkz. Ġbnu‟s-Sâ‟î, Halifelerin Hatunları (Hükümdarların Hür ve Cariye EĢleri),
(Çev. Abdulhalik Bakır), Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler I, s. 244-245.
68
Bu Türk asıllı Hatun, Abbasî halifesi el-Muktefî Biemrillâh‟la evlendi. Anlatılanlara göre
bu hatuna H. 474 yılında evlenme teklifi yapılmıĢ, beĢ yıl sonra, H. 479 yılının ġevval ayında
Bağdat‟a ulaĢmıĢ ve H. 480 yılında düğün töreni düzenlenmiĢtir. Çeyizinin, 140 deve ve 100
katırla Ġsfahan‟dan Bağdat‟ta taĢındığı bildirilmektedir. Bu hatun, aynı yılın Zilka‟de ayında
Ca‟fer adında bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Ancak, halifenin onu terk etmesi üzerine H.
482 yılında henüz dört aylık olan çocuğu ile birlikte Horasan‟a gitmek için Bağdat‟tan ayrıldı;
kısa bir süre sonra da ölüm haberi geldi. Babası Sultan MelikĢah ise yanında torunu Ebu‟l-
Fazl Ca‟fer olduğu halde H. 485 yılının Ramazan ayında hasta bir durumda Bağdat‟a geldi ve
birkaç gün sonra da burada vefat etti. Onun torunu Ebu‟l-Fazl Ca‟fer ise dedesinden bir yıl
sonra h. 486 yılının Cümâda‟l-Ûlâ ayının üçüncü günü vefat etti ve er-Rusâfe‟deki et-
Türbetü‟Ģ-ġerîfe denilen mezarlıkta defnedildi. Bkz. Aynı eser, s. 245-246.
69
Abbasî halifesi el-Müstazhir‟in bu eĢi, 536 yılında vefat etmiĢtir. Bkz. Aynı eser, s. 446.
70
Bu hatun, anılan halifenin yanında ve sarayda özel bir konuma sahipti ve sözleri bir
buyruk olarak kabul edilirdi. Üstelik o, dinî vecibelerini yerine getiren, ihsanı ve iyiliği bol,
yoksul ve kimsesizleri gözeten ve bolca zekât veren bir insandı. ġehrin aĢağı kısmında ve
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 25
Türk Asıllı ġeref Hatun
71
, Selçukî Hatun
72
, Halife el-Müstansir Billâh‟ın
azatlısı ġâhân
73
.
Dicle kıyısında yer alan evini bir medrese haline getirerek Hanbeli mezhebi mensuplarına
vakfetmiĢti. Ġsâ nehri üzerine bir kemerli köprü, Dicle üzerine de bir köprü yaptırmıĢtır.
Halife el-Müstazi‟ Biemrillâh da ona, Bağdat‟ın “el-Garabetü‟Ģ-ġerîf” denilen kapısının
yakınında Dicle üzerinde bir ev yaptırmıĢtı. Burası yapısı yüksek, avlusu geniĢ, salonları,
odaları, oturma mekanları ve bahçeleri bulunan bir küçük sarayı andırmaktaydı. Burada dört
vinç kullanılarak sular, Dicle‟den hilafet evine naklediliyordu. KöĢkün yapımı
tamamlandıktan sonra, buradan Ģehrin batı kısmındaki Rakka kapısına kadar uzanan yeni bir
köprü inĢa edildi. Böylece burası kalplerin teselli bulduğu yer, havas ve avam tabakasından
insanların dinlenme mekanı haline geldi. Bir Ģair bununla ilgili olarak Ģunu söyledi: “Köprünün
güzelliğine eĢit bir Ģey bulunsa da onun güzelliğini gösteremez. Dicle, onun altında yegâne tıraz deseni
bulunan mavi bir halı gibi görülmektedir.”. MenekĢe, el-Habbazîn (ekmekçiler) pazarında “el-
Akdu‟l-Hadîd” (demir kemer) denilen yerin yakınında büyük bir mescit yaptırdı. Duyduğuma
göre o, her yılın Ramazan bayramında fitre olarak bir sâ‟ hurma çıkarır ve Ģöyle derdi: “Bu
Ġslam hukukunun bana farz kıldığı Ģeydir, fakat benim gibi birinden bu kadarının alınmasına bir türlü
kanaat getiremedim.”. Arkasından da bir Sâ‟ altın çıkararak yoksullara dağıtılmasını emrederdi.
Birçok köleyi (cariye ve memlûk) de serbest bırakan MenekĢe, 598 yılının Rabi‟u‟l-Evvel
ayının yirmi dokuzu olan Cuma günü vefat etti, namazı ise Hilâfet evinin es-Selâm avlusunda
ikindi namazı akabinde kılındı. Cenazesi nehir yoluyla Ģehrin batı kısmına taĢındı ve ünlü
mutasavvıf Ma‟ruf el-Karhî‟nin türbesinin yakınında bulunan halife en-Nâsır Lidinillâh‟ın
annesinin türbesinin kapısında yeniden namazı kılındı, sonra da adı geçen türbenin içinde
defnedildi. Bkz. Aynı eser, s. 446-450.
71
Halife el-Müstazi‟ Biemrillâh‟ın eĢi ve oğlu emîr Ebu Mansûr HâĢim‟in annesidir. O, iyi
bir kadındı, kendisi hayattayken, efendisi halife el-Müstazi‟ Biemrillâh, sonra da oğlu emîr
Ebu Mansûr vefat etti. Oğlundan sonra uzun müddet yaĢadı ve 608 yılının Receb ayının on
dokuzunda Salı günü vefat etti, ÇarĢamba günü es-Selâm avlusunda namazı kılındı ve er-
Rusâfe mezarlığında defnedildi. Bkz. Aynı eser, s. 250.
72
Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan b. Mes‟ud‟un kızı ve halife en-Nâsır Lidinillâh‟ın
eĢidir. O, 579 yılında Hacca gitti ve 580 yılında memleketine döndü. Bu tarihten sekiz ay
sonra halife en-Nâsır Lidinillâh, onunla evlendi. Halife, ona, kıymeti bilinmeyen pahalı
mücevherler ve halifelerin ve kralların hediyelerini verdi ve ondan büyük bir ilgi ve alaka
gördü. Ancak kısa süre sonra, bir rivayete göre 584 yılında vefat etti. et-Tâc‟de cenaze namazı
kılındı ve üç gün boyunca türbesinde yas tutuldu. Yasa vezîr, devlet büyükleri, emîrler ve
âlimler de katıldılar. Onlar, Cuma ve Pazartesi geceleri de yas için hazır bulundular ve bu
esnada bol miktarda para dağıtıldı. Bu hatunun ölümü sarayda büyük bir üzüntü yarattı. en-
Nâsır Lidinillâh, bu olaya üzüntüsünden dolayı, günlerce yemek yemeden ve içmeden uzak
kaldı. Ġbnu‟s-Sâ‟î‟nin ifadesine göre, Selçukî Hatun‟un evi, içindeki bütün kumaĢlar ve
eĢyalarla birlikte yıllarca o Ģekilde bırakıldı, kapısı hiç açılmadı ve içinden hiçbir Ģey de
alınmadı. Bu hatun, ölmeden önce, defnedilmesi için, Bağdat‟ın batı kısmındaki Karh su yolu
kaynağında yer alan Hz. Ali‟nin (A. S.) oğulları Avn ve Mu‟în‟in mezarlarının yanında bir
türbe yapılmasını istemiĢti. Ölünce de buraya defnedildi. Sonra buraya nefis bir kütüphane
vakfedildi ve buradan rehin yöntemiyle isteyenlere kitap verilmeye baĢlandı. Sonra Halife en-
Nâsır Lidinillâh, onun türbesinin yanına binası güzel, avlusu geniĢ bir ribat yaptırdı ve