493
altına alınması hem besteciyi hem de o müziği kullanan
kişileri koruyan bir mekanizmadır. Müzik eserleri ve bu
kapsamda değerlendirilen müzikli tiyatro bestelerinin,
düzenlenecek telif yasaları ile bir an önce ele alınması
Kültür Bakanlığı bünyesinde devletin tekrar gözden
geçirmesi gereken bir konudur.
Ayrıca bu oyunların temsil edilebilmesi başka bir maddi
güçlüğü de beraberinde getirmektedir. Kültür Bakanlığı
başta özel tiyatrolar olmak üzere devlete bağlı tiyatro
kurumlarının da ödeneği artırılmalı ve müzikli tiyatro
oyunlarının sergilenmesi teşvik edilmelidir.
Müzikli tiyatro oyunlarında görev alacak müzisyenlerin
istihdamı yine bu oyunların sergilenmesinde karşılaşı-
lan önemli bir problemdir. Bu kapsamda özellikle Devlet
Tiyatrosu bulunan bölgeler ele alınarak bölge orkest-
ralarının kurulması profesyonel anlamda müzisyen ih-
tiyacını karşılamaya çözüm olabilir. Unutulmamalıdır ki
müzikli tiyatro oyunlarında görev alacak müzisyenler de
özel bir eğitim sürecinden geçerek bu oyunlarda görev
alacak donanıma sahip olmalıdır. Çünkü müzikli tiyatro
oyunları herhangi bir müzik türüyle sınırlı bir sanat dalı
değil her müziğin türünün seslendirildiği bir türdür. Bu
müzisyenler hem oyunun temsilinde hem de müziklerin
oyunculara çalıştırılması süreçlerinde besteci ve yönet-
mene oldukça yardımcı olabilir.
Müzikli tiyatro eserlerinin müzik yayıncılığı ve ses gö-
rüntü olarak kayıt altına alınması bir diğer gerekliliktir.
Kültürel mirasımızın bir parçası olan önceki dönemlere
ve yeni müzikli sahne eserlerimiz üzerinde yapılacak
kapsamlı bir çalışma bu eserlerin yaşatılması ve tanıtı-
mı açısından oldukça önemlidir.
Bu anlamda yapılabilecek en sağlıklı çözüm devlet ve
özel sektör bünyesinde sadece nota basımı ile ilgile-
necek birimlerin kurulmasıdır. Müzik eserleri kapsa-
mında özellikle müzikli tiyatro eserlerinin basımı ve
çoğaltılması bu eserlerin muhafazası ve seslendirile-
biliyor olması açısından son derece önemlidir. Ayrıca
telif haklarının korunabilmesi ve eserlerin kayıt altına
alınabilmesi için de nota yayıncılığına ihtiyaç vardır.
Tiyatro müziği eserlerinin daha geniş kitlelere ulaşma-
sı için teknolojik imkânlardan faydalanarak eserlerin
ses ve görüntü kayıtlarının alınması, hem besteci hem
de oyunlarda görev alan kişilerin tanıtımı açısından da
önemlidir.
Son olarak dünyadaki örneklerine bakıldığında, müzikli
tiyatro oldukça önemsenen bir türdür. Ülkemizde bu
alanda eksiklikler olmasına rağmen çok başarılı ça-
lışmalar yapıldığı da unutulmamalıdır. Müzikli tiyatro
alanında belirtmiş olduğumuz konular üzerinde yapıla-
cak iyileştirmelerin bu oyunların uluslararası ve ulusal
temsilinde başarımızı oldukça olumlu yönde etkileyece-
ği düşünülmektedir.
bu çalışmalar devam etmiş ve Muallim İsmail Hakkı
Bey, Leon Hancıyan, Kaptanzâde Ali Rıza Bey, Udi Fahri
Kopuz, Kazım Uz, Dr. Suphi Ezgi, Muhlis Sabahattin gibi
isimler özellikle operet türünde eserler vermişlerdir.
Cumhuriyet’in ilânı ile müzik alanında daha akade-
mik bir yapılanmaya gidilmiş Osmanlı’dan devralınan
Darülelhan ve Darülbedayi gibi eğitim kurumları isim
değiştirerek faaliyetlerine devam etmişlerdir. Ankara
ve İstanbul’da müzik ve sahne sanatları ilgili yapılan
çalışmalar tiyatromuza yeni bir anlayış getirmiş, katkısı
büyük olmuştur. Cumhuriyet döneminde yetişen beste-
ciler müzikli tiyatro türünü oldukça benimsemişlerdir.
Araştırma kapsamında yapılan görüşmeler ışığında bu
alanda karşılaşılan problemler tespit edilmiş ve 7 ana
başlıkta değerlendirilmiştir.
İlk olarak kaşımıza çıkan en temel problem müzikli
tiyatro oyunlarının ciddi bir çalışma alanı olarak görül-
memesidir. Bu alanda çalışan bestecilerin kendi çaba-
ları ile müzikli tiyatro türüne yöneldiği gerçeği sistemli
bir eğitimin olmadığının bir göstergesi niteliğindedir.
Konservatuarların bestecilik bölümlerinde bu işin daha
ciddiye alınarak eğitiminin bir bölüm veya anabilim dalı
çerçevesinde eğitiminin verilmesi gerekmektedir. Ayrıca
araştırmamızda bu alanda çalışma yapan bestecilerin
hepsinin çok sesli bir müzik eğitimi sürecinden geçtiği
gözlemlenmiştir. Türk Müziği Devlet Konservatuar-
larının da müzikli tiyatro oyunları alanında bestecilik
çalışmaları yapması bir geleneksel müziklerimizin de
sahne oyunlarında temsil edilmesi saplayacağı düşü-
nülmektedir.
Müzikli tiyatro oyunlarında görev alacak tiyatro oyuncu-
larının yetiştirilmesi konusu bir diğer önemli problem
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda konserva-
tuvarlar ve tiyatro eğitimi veren güzel sanatlar fakülte-
lerinin yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Müzikli
tiyatronun ayrı bir alan olarak değerlendirilmesi ve
seçilecek öğrenci adaylarının tiyatro yeteneğinin yanı
sıra müzik alanında ki yeterliliklerini de göz önünde
bulundurulması gerekmektedir. Konservatuarların
bestecilik bölümlerinde olduğu gibi bu tiyatro eğitimi
verilen bölümlerde de müzikal tiyatro kapsamında bir
bölüm ya da anabilim dalı oluşturulabilir. Ayrıca tiyatro
bölümünde eğitim alan tüm öğrencilerin müzik eğitimi
önemsenmeli ve ders saatleri bu doğrultuda düzenlen-
melidir. Unutulmaması gereken bir diğer nokta müzik
birikimi her tür tiyatro oyununda oyuncunun başarısını
ve temsil yeteneğini etkileyen bir unsurdur. Ritm algısı,
şarkı söyleme, dans edebilme hatta çalgı çalabilme
gibi becerilerin yanı sıra müzik eğitimi kapsamında
verilecek diksiyon (güzel ve etkili konuşma) derslerinin
oldukça faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Bir diğer önemli konu ise telif hakları konusudur. Bu ko-
nunun acilen ele alınması sadece müzikli tiyatro kapsa-
mında değil genel anlamda bestecilerin karşılaştığı bir
problemdir. Üretilen eserlerin mutlaka yasal güvence