479
“Dress” anlamına gelen giysi süslemek süs yapmak, Fransızca da ise “Habit” yer
tutmak yer yapmak anlamlarına gelmektedir. Doğu dünyası kıyafetiyle göze çarp-
mamayı, mevcut güzelliğini yabancı bakışlardan gizlemeyi amaç edinmişken, batı
dünyası için giyinmek güzelliğin sembolü olarak görülmüştür. Ancak, moda olgusu
ile bu farklılıklar giderek ortadan kalkmaya başlamıştır. (Barbarosoğlu: 2009).
Yirminci yüzyılın başlarından itibaren adından sıkça söz ettiren Kişiye Özel
Moda Tasarımı (Haute Couture), dünya çapında oldukça fazla tercih edilen bir teknik
olarak hızla ivme kazanmaya başlamış, özellikle moda tasarımcılarının giysilerinde,
üretimden çok sanat yapan tasarımsal özellikleri kullanmaları, tasarımcıların kendi-
lerinin de dâhil olduğu tasarım süreçleri ile kişiye özel moda tasarımı süreçlerinde
var olan bu ivmeyi daha fazla güçlendirmeye başlamıştır. Sanatçının kendi tasar-
ladığı bir yapıt üzerinde söz söylemesi, kendi öz kimliğini yaratması, tasarıma özgü
olanı bulması, kendini kanıtlaması ve mutlak özerkliğini ilan etmesi gibi tasarımsal
özellikler kişiye özel moda tasarımı süreçlerini haklı bir üne kavuşturmuştur.
2.2.
Dijital Baskı Tekniği
Dijital teknolojilerin merkezinde bulunan bilgisayar, günümüzde sanat ve
sanat yapıtını üretme biçimlerinde değişimlere yol açmıştır. Dijital teknolojiler bu
anlamda yeni anlatım biçimleri yaratırken sanatsal çalışma alanlarının sınırlarını da
genişletmiş, algılayışını, düşünce yapısını ve davranışını değiştirmiştir. Sanatçı, baş-
ka araç ve tekniklerle üretmesi mümkün olmayan sanat yapıtlarını yaratma sürecinde
bilgisayar teknolojisini kullanarak yeni sanat yapıtlarını üretmeye başlamıştır. Dijital
teknolojiler aracılığıyla her alanda ve her düzeyde yaşanan bu etkileşimler resim,
heykel, fotoğraf gibi sanatın geleneksel formlarını dönüştürmekle kalmamış, piksel
sanatı, dijital sergilemeler ve sanal gerçeklik gibi tüm yeni formların da sanatsal
çalışmalar olarak kabul edilmesini sağlamıştır (Çokokumuş: 2012).
Tasarımcı açısından tekstil yüzeyine yapılan dijital baskılar çok önemli bir
dönüşüm olan dijital devrimin önemini de vurgulamaktır. Baskı Teknolojisinin ge-
lişmesi tekstil moda alanında yeni baskı tekniklerinin oluşmasını sağlamıştır. Dijital
teknoloji, yeni desenler yaratma ve sunma metotlarından, bu metotların fark edildiği
yollara kadar, tekstil tasarımlarının çehresini değiştirmiştir. Üretim teknolojileri
yenilikçi baskı yöntemlerini sunarken, tasarımcılar, dijital bir çevrede çalışarak,
deneyimleyerek çalışma, keşfetme ve yaratmaya daha fazla vakit ayırabilme imkânı
bulmuşlardır. Bu pratik ve ilham verici teknoloji, tekstil tasarımlarında kullanılan
dijital tekniklerin, moda alanında da kullanımına imkân sağlayan yeni tasarımların
oluşumunu da desteklemiştir.
2.3.
Kişiye Özel Moda Tasarımında Dijital Baskı Tekniği
Geçmişte tasarım, genellikle soyut veya içsel -estetik bir fenomen olarak
kabul edilir ve tasarım bir eylem biçimi olmaktan çok bir obje olarak algılanırdı.
Günümüzde ise tasarım, nesnelerin nasıl algılanacağını ve nasıl yaratılacağını
öğrenme sürecinin ürünü olarak görülmektedir. Yeniden anlama, yeniden çalışma ve
yeniden yaratma bu sürecin zorlukları olarak görülmektedir. Herbert Simon (1988)
tasarımı, “Mevcut bir durumu tercih edilen bir duruma getirme eylemi” olarak
480
tanımlarken Archer (1981) ise tasarımı, “İnsan yapısı nesnelerde ve sistemlerde bir
bütünü oluşturan parçaların, kompozisyonun, strüktürün, amacın, değerin ve anla-
mın kombinasyonunun vücut bulmasıdır” şeklinde tanımlamıştır (Bayazit: 1999).
Benzer şekilde Roberts (1989) tüm tasarım faaliyetlerinin nihai amacının, yaratıcılık
ve özgünlük olduğunu ve bu nedenle yaratıcı tasarımın hem yenilikçi hem de değerli
olması gerektiğini belirtmiştir.
Günümüzde, küreselleşmeyle birlikte moda anlayışı içinde tasarım olgusu-
nun önemi artarken, giysi tasarımlarında yaratıcılık, yenilik ve orijinallik gibi kav-
ramlar giderek daha fazla ön plana çıkmıştır. Özellikle tasarımcıların, değişik tüke-
tici taleplerine cevap verecek moda uygulamaları için disiplinler arası bir yaklaşım
sergileyen ve daha özgün, daha yenilikçi ve yaratıcı değerleri yüksek giysi modelleri
ile farklı yüzey ve doku tasarımları sunan yeni fikirlere ihtiyaç duymuşlardır. Bu
anlamda 20. yüz yıl teknoloji, canlılık ve anlatımcılık yüzyılı olarak tekstil ve moda
tasarımlarında teknoloji kullanımının başladığı yüzyıl olarak tarihsel süreç içinde
yerine almıştır. Bu yüzyılın başlarında ekspresyonizm (Dışavurumculuk) sanat akı-
mıyla gelişen ve ruhlarında canlanan her türlü fikir ve hissi dışa vuran, sanatı sanat
için değil toplum için yapan ve mekanikleşmeye karşı gelen bir grup sanatçı, sezgi-
den yola çıkarak fiziksel olmayan bir evren hayal etmişler ve bu yeni düşünce tarzı
içinde ortaya çıkan yeni düşünce yapılarını resim, heykel, müzik gibi plastik sanat-
ların çeşitli dallarına yansıttıkları gibi, aynı düşünce yapısını tekstil ve moda alanın
da ki özgün giysi tasarımlarına da aksettirmişlerdir (Sari: 1998).
21. yüzyıl teknolojisi insan yaşamındaki pek çok farklı alanı etkilemekte kal-
mamış yakalanması zor bir hızla gelişerek büyüyen yeni nesil için dijital teknolojiler
bir alışkanlık haline gelmiştir. Sanatın her dalında olduğu gibi Tekstil ve Moda
tasarımında da moda tasarımcıları teknolojideki bu yeni gelişmeleri göz ardı et-
memiş, dijital baskı ile geliştirilen tasarımsal yeni beceriler yaratıcılık potansiyelinin
yüksek olduğu özgün giysi tasarımlarına dönüşerek bu alanda hızla ivme kazanmaya
başlamıştır. Dijital teknolojilerde yer alan, tam renk basma özelliği, her ölçüde
ayrıntılı tasarım imkânı, tekrar ya da tekrar etmeyen desen öğeleri ve işlenmiş
baskılar tasarımcılar için yaratıcı fırsatların da kapılarını açmıştır (Bowles ve Isaac:
2009).
Tekstil yüzeyine yapılan dijital baskı tekniği önemli bir dönüşümün habercisi
olmuş dijital teknolojiler yeni desenler yaratma ve uygulama yöntemlerinden, bu
yöntemlerin fark edildiği yollara kadar, tekstil yüzey tasarımlarının çehresini de-
ğiştirmiştir. Üretim teknolojileri, yenilikçi baskı yöntemlerini tasarımcıların hizme-
tine sunarken, aynı zamanda tasarımcılara dijital bir çevrede çalışma, deneyimleme,
keşfetme ve yaratma konularında uygun ortamlar sağlamıştır (Oyman ve Sari: 2012).
3.
ETNİSİTE, KİMLİK, KÜLTÜR, KÜLTÜREL KİMLİK TANIMLA-
MALARI
3.1.
Etnisite
“Etnisite” terimi, 14. yüzyılın ortasından itibaren İngiliz edebiyatına girmekle
birlikte, akademik çevrelerde ilk defa 1953 yılında Amerikan sosyologlarından
David Reisman tarafından kullanılmıştır. Terimin tarihsel geçmişi, kullanımı kadar