Yalancı Şairin Gözüyle Yalana Bakış
TAED
51* 129
Sözleri beğenilip fikirleri rağbet görürdü. Şairlerin bu nüfuz ve itibarı İslamiyet‟ten sonra da
devam etmiştir. Şairler arasında söylemleriyle İslamiyet‟e karşı savaş açanların yanında,
İslamiyet‟e hizmet edenler de vardı. Hatta Hz. Peygamber şiire rağbet etmediği imajına rağmen,
Müslüman olan mu‟allaka sahibi Lebîd‟in; “Bil ki Allah‟tan hâlî olan her şey bâtıldır”
(Muallakat, 100), mealindeki mısraını minberde okumuştur. Vahiy gelmeye başladığında
Kur‟an-ı Kerim‟in mükemmel belâgatini kimse inkâr edemediği için Hz. Peygamber‟e “hasta,
yalancı, kâhin” gibi sıfatlardan sonra, daha etkili olacağını düşündükleri, “söz büyücüsü” sıfatını
takarlar. (Keskioğlu, 1995, s. 35) Şairlere verilen bu sıfatla Kur‟an ayetlerinin etkisi hafife
alınmış oluyordu. Şairler hakkındaki âyet ve hadisler, vahyin hakikat, şiirinse hayal ve kurgudan
oluşan yalan olduğu yönündedir. Yine de şiir yasaklanmamış, şairlerin insanlar üzerindeki
nüfuzları göz önünde bulundurularak bu etkili söz silahının tehlikesine dikkat çekilmiştir. Yalan
söylemek, Hac Sûresi‟nde; “O halde pis putlardan kaçının, yalan sözden sakının” (22-30); Saf
Sûresi‟nde; “Ey iman edenler, niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi
söylemeniz, Allah katında buğuz bakımından çok büyüktür” (61/2-3), şeklinde zemmedilmiştir.
Şu‟arâ Suresi‟nde; “Şairler ise onlara sapık kimseler uyarlar. Görmez misin o şairler, her yöne
meyleder ve boş şeylere dalarlar. Gerçekten onlar şiirlerinde, yapmayacakları şeyleri söylerler.
Ancak iman edip sâlih amel işleyenler, Allah‟ı çok ananlar, kendilerine zulmettikten sonra
haklarını alanlar müstesnadır. O zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine döneceklerini
bileceklerdir” (Kur‟an-ı Kerim, 26, s. 224-227) şeklinde şairlerin zemmi yer almaktadır. Fuzûlî,
Türkçe Dîvânı‟nın mukaddimesinde azgınlar gürûhu addedilen şairler tâ‟ifesinden olmamayı,
Şu‟arâ Suresi‟nin 227. ayetinde geçen istisnadan sayılmayı umarak sözüne başlamıştır. (Doğan,
2002, s. 78).
Didaktik Eserlerde Yalan:
Yalanın tüm toplum ve tüm inanç sistemlerinde yasaklanması, kişi veya topluma
mesnetsiz olarak zarar vereceği sebebine bağlıdır. Ahlaki kusur sayılan yalan, toplum
eğitiminde büyük rol üstlenen nasihatname türü eserlerde de yerilmiştir.
Kutadgu Bilig‟de dilinde yalan olan, sözünde durmayan kişinin yönetici olamayacağı,
olursa devletin yok olacağı birçok yerde vurgulanır. İnsanın söylediği yalan, toplumu da
olumsuz yönde etkilediği için, zararlı bir huy addedilmiştir. Yalandan daha kötüsü de sözünde
durmamaktır.
130
* TAED
51
Saadet KARAKÖSE
Kişide yavuzrakı yalgan bolur
Yavuzda yavuz va„de kıygan bolur (s. 507/5077).
(Kişide daha kötüsü yalandır. Kötüden kötüsü de sözünde durmamaktır.)
Atabetü‟l-Hakayık‟ta da yalan, yiyeceklerden soğana ve hastalıklardan vereme
benzetilir. Birinci benzetme cemiyete verdiği rahatsızlığı, ikinci benzetme yalan söyleyen kişiye
verdiği rahatsızlığı anlatmaktadır.
Köni söz „asel teg bu yalgan basal
Basal yip acıtma agız yi „asel
Bu yalgan söz ig teg köni söz şifâ„ (s. 53/161-164).
(Doğru söz bal, yalan söz soğan gibidir. Soğan yiyip ağzını acıtma, bal ye. Bu yalan söz
verem, doğru söz şifa gibidir.)
Divan-ı Hikmet‟te de, gerçek âşıkla yalancı âşık arasındaki fark dile getirilirken
âşıklığın kâl ile değil hâl ile olması gerektiği, muhabbetle can vermeyen kimsenin ömrünün
boşa geçmiş olacağı ifade edilir:
„Işk da„vâsın manga kılma yalgan „âşık
„Âşık bolsang bagrıng içre köz kanı yok
Muhabbetni şevkı birle cân birmese
Zâyi„ kiçer „ömri anun yalganı yok (s. 103/11).
(Ey yalancı âşık, bana yalandan aşk davası kılma. Âşık olsan bağrında kor olurdu, hani
yok. Âşık sevgi şevkiyle can vermez ise onun ömrü boşa gitmiştir. Bunun yalanı yok.)
Kûli‟l-hak didi Çalab sözi togrı disene
Bugün yalan söyleyen erte utanasıdur (Yunus Emre, s. 11/190).
1
(Allah “doğru söyle” buyurdu. Sen de doğruyu söyle. Bugün yalan söyleyen yarın
utanacaktır.) Yunus sözüne delil olarak birinci mısrada bir ayetten, ikinci mısrada ise bir
atasözünden yararlanmıştır.)
Hamdullah Hamdi de Pend-nâme‟sinde yalanın kırıcılığından bahseder.
1
Örnek beyitlerde s. sayfa, K. Kaside, G. Gazel şeklinde kısaltmalar kullanılmıştır. Kesme işaretiyle (/) belirtilen
mesnevi beyitlerinde ilk rakam sayfa, kesme işaretinden sonraki rakam ise beyit numarasıdır.
Yalancı Şairin Gözüyle Yalana Bakış
TAED
51* 131
La„n u ta„n u kizb ü bühtân eyleme
Kimsenüñ kalbini vîrân eyleme (Çelebioğlu, 1998, s. 220).
(Kimseye beddua etme; kimseyi kınama; yalan söyleyip iftira etme. Kimsenin gönlünü
viran eyleme.)
Her ki yalancıdur u peygâm-şiken
Aña diri yürimekden yig kefen
Söyleme yalan kim ol erlik degül
İki dillü olma kim dirlik degül (Ahmedî, s. 178).
(Yalancı ve sözünde durmayan kişinin sağ olmasından ölü olması iyidir. Yalan
söylemek insanlık değildir; yalan söyleme. Riyakâr olmak düzen değildir; riyakâr olma.).
Yalan, insan ve topluma zarar verdiği gibi, söyleyenin kendisine veya hiç olmazsa
sağlığına zararlıdır. Fuzûlî‟nin Sıhhat ü Maraz adlı alegorik eserinde yalan, Gönül şehrinde
oturan Sıhhat devleti için üç büyük düşmandan biridir: “Düşmanlık, Korku ve Gam bir gün
beraberce oturup kendilerini gurbete düşüren Sıhhatin devletini mahvetmeye and içtiler.
Düşmanlığın nüfusu hadsiz bir kabilesi vardı ki, başları Yalan, Kin ve Hasetti.” (Gölpınarlı,
1940, s. 25).
Ba‟zılar oldugıçün ehl-i dürûg
Kalmadı gönli çerâgında fürûg (Gelibolulu Ali, T. U. s. 85).
(Bazıları yalancı oldukları için gönül çıralarında ışık kalmadı.) Bu beyitte de yalanın
söyleyene verdiği zarar dile getirilmiştir.
Nâbî‟nin Hayriyyesi‟nde yalanın zararları, yalancıların tanımı ve zemmine sayfalarca
yer verilmiştir. Söyleyenin kişilik bozukluğundan yalanın yol açacağı felaketlere kadar her
ayrıntı işlenmiştir.
Merd olan kizbe tenezzül itmez
Zillet-i kizbe tahammül itmez (Nâbî, Hayriyye, s. 245-844).
(İnsan olan, yalana tenezzül etmez. Yalanın aşağılığına dayanmaz.)
Kizbdür asl-ı fesâdât-ı umûr
İrtikâb itmez anı ehl-i şu„ûr (Nâbî, Hayriyye, s. 245-847).
(İşlerin bozulmasının asıl sebebi yalandır. Bilinçli kimseler yalan söylemezler.)
Dostları ilə paylaş: |