Yazı işleri: Rüzgarlı Sokak Ovehan Kat daire Tel : 18992 P. K. 582 Ankara • İdare



Yüklə 0,97 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/23
tarix19.07.2018
ölçüsü0,97 Mb.
#56882
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   23

N i ç i n  1 9 6 0  d a  H a l k 

"Evvela bir hususa ifade etmek isterim. Benim 

C . H . P . ye girişim gelişigüzel bir hissin, bir heyecanın 

neticesi değildir. Bu, akıl ve idrakim, muhakeme ve 

mantığını işleten, memleketine hizmet arzusunu nanı-

nimet gibi mukaddes tanıyan ve bu hizmetin ancak İn-

kilâp esaslarını hassasiyetle muhafazayı daima en ön 

plana alan C. H. P. nin safları arasında bulunmakla 

mümkün olduğuna inanmış bir Türkün şuurlu kararı­

dır. Bu, ömrünün son yıllarını bu memleket için, bu 

memleketin çocukları için mücadeleyi torunlarının ya-

nında dinlenerek geçirmeğe tercih eden çek değerli, de­

nenmiş ve inanılmış bir insana ve onun yılgınlık nedir 

bilmiyen mesai arkadaşlarına her Türkün mutlaka yar­

dımcı kesilmesini 1960 ın 1 numaralı vazifesi saymanın 

neticesi olan ciddi bir harekettir. 

"Mücadeleleri elbette ki kumandanlar, liderler idare 

ederler. Hele, sonunda milletlerin mukadderatları, is­

tikballeri, saadetleri bulunan mücadeleleri... Ama bu sa-

vaşların neferlerini temin etmek, bizzatihi milletlerin 

vazifesidir. Bütün iyi niyetli insanlar bu kumandanla­

rın, bu liderlerin safında biraraya gelirler, birleşirler­

se zafer mutlaka kazanılır. Zaferin başka yolu yoktur. 

Ötekiler çalışacaklar, didinecekler, bin cefa ve tehlikeye 

göğüs gerecekler, siz hiçbir şey yapmayacaksınız, kü­

çük parmağınızı kımıldatmayacaksınız! Bunun büyük 

bir haksızlık, büyük bir egoizm olduğuna görmemeye 

imkan mı vardır? Herkes yüke omuz verecek, herkes 

nasıl yarın milli nimeti müştereken paylaşacaksa bugün 

külfeti aynı şevkle taşıyacaktır. Bütün Kurtuluş Sa­

vaşları böyle cereyan etmiştir. Demokrasi savaşımız da 

aynı esaslar içinde cereyan edecektir. 

"Bilirsiniz ki iktisatta bir Gresham kanunu vardır. 

Buna göre, bir yerde kuvveyi tedavüliyeyi haiz iki na­

kit bulunduğu zaman bunlardan fenası iyisini piyasa­

dan kovar. Onaltıncı asılda İngiltere Kraliçesi Eliza-

beth'in Maliye Nazırlarından biri olan Gresham'dan çok 

zaman evvel, hatta Milatdan evvel de bu hadise müşa-

hade edilmişti. Aristofan bir yazısında Atinalıların iyi 

adamları iyi para gibi kaçırdıklarından bahseder. İşte 

bugün memlekette bu kanunun, Gresham Kanununun 

her mevzuda tatbik sahası bulduğu görülüyor. Hakikati 

gören ve gördüğünü yazan gazeteci, vicdanının sesini 

dinleyen hâkim, mevzuatı her çeşit vatandaş zümresine 

seyyanen tatbik eden idare âmiri piyasadan kovulmak 

isteniyor ve kovulmaktadır. Ama aranan, istenen, mem­

leketin nef'ine olan bu mudur? 

"Gresham kanununun bir mabadi olduğu daima or­

taya çıkmıştır. İktisatta iyi para fena paranın önünden 

kaçtı ve fena para hakimiyeti mutlakasını kurdu mu 

mutlaka iktisadi düzen bozulmuş, bir muayyen müdde­

tin sonunda sıkıntılar, aksaklıklar başgöstermiştir. Ce­

miyetler de kendilerini mukadder akibetten kurtara-

mamışlardır. Gerçi iyi para gibi iyi insanlar da, Tari­

hin bir çok devrinde bazen gafletten, bazen dalâletten, 

10 

AKİS, 27 OCAK 1960 

B i r  M ü l a k a t 

ki hafta evvel bu sütunlarda, C. H. P. den ayrılan ve bunun müj-

desini telgrafla Başbakana veren bir genç aydının hareket tarzının 

izahını kendi ağzından hatta kendi kaleminden -zira Dr. Cazip Sümer 

fikirlerinin büyük kısmını bizzat hazırlayarak bize yazılı şekilde gön-

dermek Iütfunda bulunmuştur- AKİS okuyucularına aksettirdik. Böy­

lece Dr. Sümer 1960 da insanların niçin C. H. P. den ayrıldıkları ve Baş-

bakan Menderese hangi sebeplerle radyolarda okunan meşhur telgraf-

ları çektikleri bahsinde mükemmel fikir verdi. 

Bu hafta 1960 da insanların neden C.H.P. saflarına katıldıkları 

sualinin cevabını "İstanbullun Sevilen Adamı" Orhan Eyüboğlunun ağ­

zından alacaksınız. Bundan kısa bir müddet önceye kadar İstanbulda 

Trafik Müdürlüğünü, -tıpkı, şimdi pek uzak görünen yıllarda Kemal 

Aygünün yaptığı gibi- büyük başarıyla ve kalp kazanarak yapan Orhan 

Eyüboğlu içinde bulunduğumuz senenin başında C. H. P. ye girmiştir. 

Kollarını derhal sıvayarak faaliyete girişen eski 6. Şube Müdürü, 

AKİS'in İstanbul muhabirine daha sözlerinin başında fikrini özetledi: 

"İnsan 1960 da ancak Halk Partisine girer". Sonra, kendisine has biraz 

ağdalı üslubuyla bunun "esbab-ı mucibe"sini anlattı. 

İ 

pecya



P a r t i s i n e  G i r i l i r ? 

O r h a n  E y ü b o ğ l u 

ğını sanmak idrak ve ferasetten binasip olmak değil mi­

dir? Bence rahat ve inziva köşelerini bırakmak 1957 de 

ilan ve her vesilei fırsatta teyit edilen gayelerine u-

laşması için C. H. P. saflarında bir nefer gibi vazife al­

mak ve bütün imkanları en hurdebini tefurruatına ka­

dar sarfetmek zamanı gelmiştir. Memleketin selâme­

ti, vatandaşın emniyeti, Hürriyet ve Demokrasinin is­

tikbali, Hukuk nizamı içinde yaşamağa devam imkâ­

nı buna bağlıdır. 

"İşte, uzun seneler hocalarından öğrendiklerini, 

büyüklerinden gördüklerini tatbike çalışmış ve nihayet 

terki memuriyet etmiş bir halk çocuğunun 1960 da 

C. H. P. ye girişinin ana sebepleri bunlardır. 



AKİS, 27 OCAK 1960 

11 

dolayı fena insanlara karşı elzem mukavemeti göstere­

memişler, kaçmayı tercih etmişler, yani meydanı öte­

kilere bırakmışlardır. Ama bunun neticesi daima fela­

ket olduğundan gözler açılmış, ileri cemiyetlerde derdin 

ilacı keşfedilmiştir. Bizde ilacı, her zamanki gibi, gene İs­

met İnönü söylemiştir. İlaç, C. H. P. Genel Başkanının 

kelimeleriyle şudur: 

Elbette ki, bu, mücadeleye bütün iyi niyetli Türkleri 

açık davettir. Bu davete icabet etmemek, kötünün önün­

de baş eğik kaçmak yakışık alır bir hareket olmaktan 

son derece uzaktır. 

"Son zamanlarda cereyan eden vak'alar ve bilhas­

sa Uşak hadiselerini açıklıyan Uşak mahkemesi kararı 

içimdeki bütün tereddütleri yok etmiş, denizde katre ka­

bilinden de olsa hizmetimi C. H. P.ye arza beni tek ke-

limeyle mecbur kılmıştır. 

"1950 seçimlerinden önce idareciler İktidar Parti­

si mensuplarının taleplerinden değil, Muhalefetin şi­

kayetlerinden çekinirlerdi ve en ufak bir sızıltıya ma­

hal vermemek için vazifelerini en büyük bir hüsnüniyetle, 

tam bir bitaraflıkla yapmağa çabalarlardı. Uşak ve ben­

zerleri hadiseler olamazdı. Farzı mahal olsa bile, bir 

hukuk düzeni içinde yaşamayı sağlayan mekanizmalar 

derhal harekete geçerdi. Bu mekanizmalar kösteklenmez, 

bilakis desteklenirdi. 

"Bunları afaki fikirler olarak değil, şahsi tecrübeleri-

nin neticesi diye ifade ediyorum. Ben her iki devirde de 

memuriyet hizmetinde bulundum, her iki devrin zihni­

yetiyle de yakın temasım oldu. Mesele, şahıs meselesi­

nin çok üstündedir. Şahıslar değişmemiş bulunabilir. 

Eski devrin muayyen şahısları bugün de aynı kalmış­

lardır. Mesele, bir idarenin, bir sistemin zihniyetidir. İ-

darede hangi zihniyet hakimse, tatbikat mutlaka o zih­

niyetin tesiri altında cereyan etmektedir. Ben sami­

miyetle kaniyim ki yarın C. H. P. zihniyeti bu memle-

kete hakim olduğunda bugün şikâyet konusu, hareket­

lerin failleri aynı tehalükle yeni zihniyete uymak için 

gayret sarfedeceklerdir. 

"Hali hazırın hakiki manzarasını ve ilerinin bulut­

lu hüviyetini görmeğe çalışmak ve hissesine düşeni her­

halde ve en mükemmel şekilde yerine getirmek, düşünen, 

memleketini seven, inkilâp esaslarına merbutiyeti sa­

mimi olan her Türk vatandaşı için artık zaruri olmuş­

tur. Atıl ve tembel bir köşede durarak, memleketteki 

gidişatı bir filozof gibi seyretmek ve her şeyi Tanrıdan 

beklemek hiçbir şey yapmadan Tanrının bizi koruyaca-

pecya



Yüklə 0,97 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə