649
6. Türk
Tıbbi Onkoloji
Kongresi
Poster Bildiriler - Hemşirelik
GİRİŞ
İmplante venöz portlar özellikle venöz girişim problemi olan ve uzun
süreli infüzyon gerektiren kanser hastalarının kemoterapi protokol-
lerinin uygulanmasında sık olarak kullanılan venöz giriş yollarından
biridir. İlk olarak 1980’lerin başında kullanılmaya başlayan portlar,
kemoterapinin güvenli uygulanmasının yanı sıra antibiyotikler, pa-
renteral nutrisyon, kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu, laboratuar
için kan örneklerinin alınması için de kullanılır. Port kateter hastanın
günlük yaşam aktivitelerini engellememesi, kozmetik olarak konfor-
lu olması ve implante olmayan kateterlerle karşılaştırıldığında en-
feksiyona yatkınlığın ve tıkanma oranının daha az olması nedeniyle
avantajlıdır. Port kateterin ömrü yerleştirme tekniği, sterilite, kateter
bakımı, enfeksiyon, tromboz ve tekrarlayan kullanımla ilişkili aşın-
maya bağlı olarak değişir. Port membranına 1000-2000 girişim ya-
pılabilir. Tedavinin tamamlanmasından sonraki periyoda port bakımı-
nın sürdürülmesi hakkında yeterli bilgi yoktur. Üreticiler tarafından 4
hafta ara ile periyodik olarak heparinle (100ünite/ml) yıkama önerilir.
Ancak bakım periyodunun uzatılmasının (6 hafta-4 ay) port güvenli-
ği için risk oluşturmadığını ve hasta uyumunun daha fazla olduğunu
gösteren çalışmalar vardır.
OLGU SUNUMU
57 yaşında erkek hasta, 2005 yılında kolon kanseri tanısı ile opere ol-
muş. 12 kür FOLFOX tedavisi almış. Tanı anında evre III olan hastaya,
infüzyon kemoterapisi için sağ subklavien vene port kateter yerleş-
tirilmiş. Hasta 6 aylık kemoterapisini sorunsuz tamamlamış. Hasta
tedavi bitiminden 11 yıl sonra poliklinik kontrolü için başvurdu. Fizik
muayenede sağ toraks üstünde palpe edilen port rezervuarı ve ka-
teteri normal ve herhangi bir patolojik bulgu yoktu. Vital bulguları
stabildi. Hasta klinik olarak remisyonda kolorektal kanser olarak de-
ğerlendirildi. Hasta bu süre içinde port kateter bakımı yaptırmamıştı.
Akciğer grafisinde kateterin yerleşimi normaldi. Port kateter bakımı
için gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra port septumuna 20G
port iğnesi ile giriş yapıldı. İşlem sırasında sorun gözlenmedi, venöz
kan geri dönüşü sağlandı. 20ml izotonik ve 100 ünite/ml içeren 5ml
izotonik puşe uygulanmasının ardından işlem sonlandırıldı. Hastaya
yıllık kontrol yapılması ve remisyonun teyit edilmesi sonucu port ka-
teterin çıkarılması önerildi.
SONUÇ
Port kateter genel onkoloji pratiğinde hasta ve tedavi ekibine kolaylık
sağlayan ve uzun süreli kullanılabilen önemli bir venöz giriş yoludur.
Hastalarda port kateterin daha yaygın olarak kullanımı önerilmelidir.
Resim 1
P 369
KOLOREKTAL KANSERLİ HASTADA 10 yIL ÜZERİ PORT KATETER
KULLANIMI: OLGU SUNUMU
KEZİBAN ÖZCAN
1
, HASAN ŞENOL COŞKUN
2
, AYŞEGÜL KÜÇÜKÇAKAL
1
, HASAN MUTLU
2
, SEMA SEZGİN GÖKSU
2
1 akdEniZ ünivErsitEsi hastanEsi kEMotEraPi ünitEsi
2 akdEniZ ünivErsitEsi hastanEsi tıBBi onkoloji BiliM dalı
650
6. Türk
Tıbbi Onkoloji
Kongresi
Poster Bildiriler - Hemşirelik
Kemoterapi onkoloji hastaları için oldukça zorlu bir tedavi sürecidir.
bu sürece başlamadan öncesinde hastalar çevrelerindekilerden ke-
moterapiye yönelik edindikleri negatif söylemlerle tedaviye başlama-
dan önce psikolojik olarak süreçten etkilenmeye başlarlar. Bu durum
hastanın kemoterapi sürecinde ve sonrasında genel iyilik halini olum-
suz olarak etkilemektedir. Semptom yönetiminde hemşirelik eğitimi,
semptomların erken dönemde tespiti ve önlenmesi, semptomatik
bakımın sağlanması, tedavi süreci ve sonrasında evde bakımın sunul-
ması gibi hemşirelik aktiviteleri oldukça önemlidir. Literatürde kemo-
terapi alan hastalara verilen hemşirelik eğitimi ile semptomların süre,
sıklık ve şiddetinde azalma olduğu saptanmıştır. aynı şekilde özellikle
semptom yönetiminde psikolojik iyiliğin sağlanması ve sürdürülme-
si esastır. bu kapsamda etkilenen/etkilenebilecek psikolojik sağlığa
yönelik yapılan araştırmalarda hemşirelerin veridiği danışmanlık, eği-
tim ve evde bakım hizmetlerinin hastaların anksiyete ve streslerinde
azalmayı sağladığı ve semptom yönetiminde oldukça önemli etkiler
sağladığı bulunmuştur.
Bu makalenin amacı kemoterapi sürecinde hastalara verilecek hem-
şirelik bakımının semptom yönetim üzerine etkilerini incelemektir. bu
makale bir sistematik inceleme araştırmasıdır.
Kanser tüm dünyada tüm kitleleri yakından ilgilendiren dejeneratif bir
hastalıktır. özellikle hastaların hemşirelik bakım hizmetlerinden en
üst düzeyde yararlanmaları hastaların genel iyilik durumlarına katkı
sağlayacaktır.
P 370
KEMOTERAPİ SÜRECİNDE SEMPTOM yÖNETİMİNDE HEMŞİRELİK
BAKIMININ ETKİSİ
İLKNUR AYDIN AVCI
1
, AYŞE BÜBERCİ
2
1 ondokUZ Mayıs ünivErsitEsi
2 saMsUn EğitiM araştırMa hastanEsi
651
6. Türk
Tıbbi Onkoloji
Kongresi
Poster Bildiriler - Hemşirelik
AMAÇ
Anksiyetenin özellikle hastalarda ciddi psikolojik sorunlara neden
olduğu bilinmekle birlikte hasta yakınlarında da önemli psikolojik ve
sosyal sorunlara yol açabilmektedir. Bu çalışmada hastaya primer
bakım hizmeti veren hasta yakınlarının anksiyete düzeylerinin belir-
lenmesi, sosyodemografik özellikleri ve hastaların klinik özellikleri
ile anksiyete arasındaki ilişkinin saptanması amaçlanmıştır.
METOD
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi onkoloji ve he-
matoloji servislerinde yatarak kemoterapi verilen 40 hastanın primer
bakım hizmeti veren yakınları çalışmaya alındı. Katılımcılara sosyode-
mografik bilgi formu doldurulması istendi ve tüm katılımcılara Beck
anksiyete ölçeği uygulandı. Beck anksiyete ölçeğinde 8 puan altı alan
normal, 8 – 16 puan arası hafif anksiyete, 16 - 25 puan alan orta dere-
cede anksiyete ve 25 puan üzeri şiddetli anksiyete olarak kabul edildi.
Daha sonra hastaların klinik özellikleri ve hasta yakınlarının sosyode-
mografik özelliklerle anksiyete arasındaki ilişki araştırıldı.
BULGULAR
Çalışmaya dahil edilen 40 hasta yakını katılımcının ortalama yaşı 46 ± 15
olarak saptandı. Katılımcıların bakımlarını üstlendikleri hastaların %53’ü
onkolojik maligniteye sahipken %47’sinin hematolojik malignitesi vardı.
Katılımcıların %75’i birinci dereceden akraba iken geri kalan %25 ikinci
ve üçüncü derece akrabaydı. Tedavi alan hastaların % 25’i birinci basa-
mak tedavi almaktayken geri kalanı 2 ve üzeri basamak tedavi almıştı.
Onkolojik malignitesi olan hastaların % 75’i evre 4 kanser hastalarıydı.
Katılımcılara uygulanan Beck Anksiyete Ölçümünün ortalama puanı
32 ± 8,8 olarak saptandı. Hastaların % 25’inde orta derecede anksiye-
te saptanırken, %75 oranında şiddetli anksiyete saptandı. Katılımcıların
sosyodemografik özellikleri ile anksiyete arasında ilişki incelendiğinde
hastaların birinci dereceden akrabalarında anksiyete skoru istatistiksel
anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p=0,008). Diğer sosyodemografik
ve evre, kemoterapi basamak sayısı, hastaneye başvuru sıklığı gibi klinik
özellikler ile istatistiksel olarak anlamlı bulgu saptanmadı.
TARTIŞMA
Çalışmamızda hasta yakınlarında yüksek oranda şiddetli anksiyete sap-
tanmıştır. Bu sonuç hastalardaki anksiyete kadar hasta yakınlarındaki
anksiyetenin de çok ciddi boyutlara ulaşabileceğini göstermektedir. Bu
yüzden hasta yakınlarının da anksiyete açısından gerekli destek ve tıbbi
tedavi açısından değerlendirilmesi büyük önem kazanmaktadır.
P 371
HASTANEDE yATARAK TEDAVİ GÖREN KANSERLİ HASTANIN
yAKINLARINDA ANKSİyETENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ESİN DAĞLI
1
, BURAK BİLGİN
2
, MEHMET ALİ NAHİT ŞENDUR
2
, ZEHRA BAŞAK
1
, DİDEM ŞENER DEDE
2
,
MUHAMMED BÜLENT AKINCI
2
, ARİFE ULAŞ
1
, BÜLENT YALÇIN
2
1 ankara atatürk EğitiM vE araştırMa hastanEsi tıBBi onkoloji kliniği, ankara
2 yıldırıM BEyaZıt ünivErsitEsi tıP fakültEsi, tıBBi onkoloji BiliM dalı, ankara
Dostları ilə paylaş: |