160
Türk kavimleri, büyük acılarla Sosyalizmi yaşamak durumunda bırakılmıştır. İhtilâl
sayesinde yönetime gelen Bolşevikler, hiçbir engel tanımadan yollarına devam
etmişlerdir. Herhangi bir engel durumunda da askerî güç kullanarak ayaklanmacıları
öldürmüşlerdir. Bolşeviklerin politikaları gereği Türk kavimleri kamplara bölünerek
birbirine düşman edilmiş, millî örf ve âdetler yok edilmiş, ülkede yüzyıllardır devam
eden ekonomik ve siyasî yapı tamamen değiştirilmiştir. Bu nedenle yerli kavimler,
Sovyet politikalarını isteyerek desteklememişlerdir. Karakalpaklar başta olmak üzere
diğer Türk kavimleri, kendi fikirlerini Sovyetlere ilettiklerinde hiç dikkate
alınmamışlardır. Sovyetler tarafından alınan her karar sonrasında bir kısım insanlar
sürgüne gönderilmiş yahut öldürülmüştür. Bu şekilde halka korku salınmış ve onların
alınan kararlara itiraz etmemeleri sağlanmıştır.
Bolşevikler, yönetimi ele geçirmelerinden itibaren yerli kavimlerle
mücadeleye girmiştir. Yerli halkın istekleri dikkate alınmadan askerî güç
kullanılmıştır. Bu nedenle de bütün Sovyet topraklarında Bolşeviklere karşı millî
mücadele hareketleri başlamıştır. Karakalpaklar, alınan sert tedbirlere rağmen Sovyet
hükûmetine karşı ayaklanmışlardır. Bu uğurda binlerce kişi hayatını kaybetmiştir.
Her ekonomik, siyasî yahut kültürel kararın sonrasında bunlara karşı çıkan bazı
insanların kelleleri koparılmış, uygulamada yine başarısız olunmuşsa yeniden
öldürme işlemlerine başvurularak baskı arttırılmıştır. Bu yıllarda zaten sayıları az
olan Karakalpaklar önemli bir nüfus kaybına uğramıştır. Sovyetlerin uyguladığı
baskılar sonucunda 1920–1940 yılları arasında Karakalpakların en önemli aydınları
ve fikir adamları hayatını kaybetmiştir. Karakalpakistan’da kurulan Bolşevik
yönetim, Karakalpakların isteğiyle değil; merkezi Rusya olan Sovyetlerin askerî
gücü sayesinde kurulmuştur. Bu nedenle de 1917–1922 yılları arasında özellikle
Amuderya Nehri’nin sağ yakasında Bolşevik yönetime karşı ayaklanmalar çıkmıştır.
Ayaklanmanın önderlerinden Ubeydullah Bavyeddinov, Kutlu Murat Biy, İnayat
Bey, İbrahim Adilov, Seyitnazar Pirnazarov başta olmak üzere birçok Karakalpak
kahramanı öldürülmüştür. Bu yıllarda yapılan baskılar Karakalpakistan halkını
sindirmenin ilk devresini oluşturmuştur. İkinci baskı devresi 1928–1930 yıllarında
gerçekleşmiştir. Bu dönemde Sovyetler ekonomik krize girmiştir. Ekonomik
darboğazdan da yararlanarak iş başına gelen Stalin, bütün ülkede acımasız bir
totaliter rejim kurmuştur. Stalin resmen olmasa da Sovyetler Birliği’ndeki kavimlerle
161
savaşmıştır. Onun döneminde sürgün edilmeyen yahut kıyıma uğramayan kavim
kalmamıştır. Bütün SSCB’de olduğu gibi Karakalpakistan’da da gıda, su ve arazi
vergileri artırılmıştır. Stalin döneminde köylülerin ellerindeki topraklar
devletleştirilmiş, buna karşı çıkanlar Sibirya’ya sürgün edilerek esir kamplarında
çalıştırılmıştır. Ayrıca mescit ve medreseler kapatılarak din adamları devlet düşmanı
ilân edilmiştir. Karakalpak ileri gelenleri milliyetçi oldukları ve kapitalizmi
savundukları gerekçesiyle yok edilmişlerdir. 1928 yılında Komünist Partiden 200
kişi, kolektif çiftliklerden 1000 kişi hükûmete karşı oldukları gerekçesiyle sürgün
edilmişlerdir.
450
Karakalpakistan Komünist Partisi bölge komitesi üyelerinden Ö.
Bekimbetov ve F. Matkarimov sağcı oldukları gerekçesiyle cezalandırılmışlardır.
Tahtaköprü Komünist Partisi bölge komitesi başkanı Abdullayev, Kıpçak bölge polis
şefi Jılkıbayev, Sarıbiy’deki köy ekonomi şirket başkanı Matyakubov hapse atılarak
sorguya çekilmişlerdir.
451
Karakalpakistan bölge hâkim yardımcısı Karabay Ermanov
görevinden alınarak Komünist Partiden atılmıştır.
452
Bolşeviklerin uyguladığı bu
sınır tanımayan politikalara karşı en büyük tepki 1929 yılında çıkan Tahtaköprü
Ayaklanması olmuştur. Bu ayaklanma da asıl çıkış nedenlerine bakılmadan çok sert
bir şekilde bastırılmıştır. Ayaklanmaya katılanlar hiç mahkemeye çıkarılmadan
vatana ihanet suçuyla idam edilmişlerdir.
453
Sovyetlerin aldığı karar gereği 1930
yılında 804 aile, yerlerinden edilerek başka bölgelere sürgün edilmiştir.
454
Törtkül’den 36, Şabbaz’dan 43, Kıpçak’tan 35, Hocaeli’den 43, Konırat’tan 20,
Kegeyli’den 44, Çimbay’dan 43, Tahtaköprü’den 18, Karaözek’ten 10 aile mecburi
göçe tâbi tutulmuşlardır.
455
Karakalpakistan’daki üçüncü baskı devresi Karakalpakların manevî
değerlerine karşı yapılmıştır. 1928–1930 yılları arasında Latin alfabesine geçilmiştir.
Buradaki en büyük amaç, eski dönemde Arap alfabesiyle yazılan kitapların
okunmasına engel olmak ve geçmiş ile bağı koparabilmektir. Bu amaçlar
doğrultusunda öncelikle Arapça yazılan bütün kitap ve el yazmaları toplatılmıştır.
450
Karakalpakstan Respublikasi Jokarı Ken’esi Arkhivi (KRJKA), fond:1, dosya:2621, s. 11; K.
Avezov-P. Varlamov, ayn. esr., s. 38–47.
451
KRJKA, fond:1, liste:2, dosya 64, s. 1
b
.
452
KRJKA, liste: 159, dosya: 200, s. 5
b
.
453
KRJKA, fond:1, liste: 2, dosya: 980, s. 1–72; dosya: 661, s. 20–21; dosya: 664, s. 115, 119.
454
KRJKA, fond:1–50, 51, s. 69.
455
KRJKA, liste:159, dosya: 12, s. 232.