132 Ali Şeriati
de Ali aleyhisselâma karşıdır. Çılgın zafer ruhiyyeleri
geride kaldı. Araya sessizlik çöküp. Bir zaman Ali
aleyhisselâmın darbesinden şevk alanların kalbinde,
kendileri farkında olmadan, haset yaşandı.
Hayber savaşında eline bayrak alıp saldırıya geçen Hz.
Ebubekir yenilgiyle geri dönüyor. Hz. Ömer de muvaffak
olamıyor. Efendimiz (salla’llâhu aleyhi ve sellem)
buyuruyor:
"Sabah bayrağı o kişiye vereceğim ki, hem o,
Allah'ı ve Resulünü sever, hem de Allah ve Resulü onu
seviyor".
Ertesi gün bayrak Ali aleyhisselâma verilir. Ali eşsiz
kahramanlıkla kaleleri birbiri ardına fethediyor.
Bedir ve Uhud savaşlarında kendini daha üstün bilenler
cesaret gösteremediği takdirde, Ali aleyhisselâm savaş
meydanlarında şimşek gibi çakıyor. Huneyn savaşında
kendisini Ali' aleyhisselâmdan üstün tutanlar kaçtığı
zaman Ebu Süfyan kahkaha çekerek, onları alaya
koyuyor:
"Bunlar
böyle
kaçıyor
Kızıldeniz'e
dökülecekler".
Ama Ali aleyhisselâmın şecaati düşmanda kin, dostta
haset yaratıyor. İşte bu nedenle de eski dostlar artık
düşmanlarla omuz omuza. Artık dost düşman, düşman
dosta muhtaçtır. Ali aleyhisselâmın azametine hakaret
edilir. Bu hakaret Ali aleyhisselâmın faziletlerini
görmezden gelinmeye başlanır. Onlar saman çöpünden
dağ düzerler.
Ya Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer bu süreçte nasıl yer alıyor?
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 133
Onlar Ali'nin hakkını kendilerine özgü bir yöntemle gasp
ediyorlar
. Ali' aleyhisselâmdan söz düşende ki:
"Ali? Evet! Ama o, hala delikanlıdır! ";
"Ali? Evet! Ama o, savaşçı ve siyasetten anlamıyor!
Cesur, ama harp ilminden habersiz! ";
"Ali? Evet! Ama o, çok şakacı! ";
"Ali? Evet! Ama şimdi onun düşmanı çoktur, henüz
tavsiye edilmez! ";
"Ali? Evet! Ama o kendinden çok emin! ";
"Ali? Evet! Eğer hilafet onun eline düşerse, bu deveyi
kendi elinden bırakmaz. O, bu işe çok müştaktır! ".
Sonuç?
Sonuç bu olur ki, Ali aleyhisselâm hem Beni-Ümeyye,
hem de Beni-Umeyyenin düşmanı olan Hz. Ömer'den
darbeler alır. Hz. Osman, Hz. Ömer'le anlaşamadığı
halde, kendi akrabaları Beni-Umeyyenin ve Ömer'in
yardımıyla galip gelir.
Fâtıma aleyhisselâm evde olsa da, herkesi tanıyor,
olayları net değerlendiriyordu. Fâtıma aleyhisselâm
yürümeyi mücadelede, konuşmayı tebliğde öğrenmişti.
O, döneminin siyaset ateşinde pişmiş Müslüman
kadındır.
Artık
Peygamber
sallallâhü
aleyhi
ve
sellem
defnedilmesinden birkaç saat geçmiştir. Peygamber'e
134 Ali Şeriati
sallallâhü aleyhi ve sellem sevimli insanlar onun evinde
cem olup. Bu toplantı Ebu Bekir'e - Sakifede seçilen
halifeye bey’atden vazgeçmek demekti. Hz. Ebubekir
vilayet hutbesi okur, Hz. Ömer ise engelleri ortadan
kaldırmakla meşguldür.
Hazrec reisi Sad ibn Übade Sakifede Ensarin temsilcisi
olur ve şöyle diyordu bey’at etmiyor. Sonra ise isyan
belirtisi olarak Medine'yi terk ediyor. Çok geçmeden
haber yayılır ki, Sad gaybdan atılan bir okla öldürüldü.
Kabilelerin yaklaşımı farklıdır. Münasebet bildirmekle,
tehlikeyle karşı karşıya korkusu var. Dikkat merkezinde
ise Fâtıma aleyhisselâmın evidir. Hükümet bu evi tehlike
kaynağı olarak görüyor.
Hükümet karşısındaki bu merkezin direnci Hz. Ömer'i
çok kızdırır. Hz. Ebubekir'in iktidara gelmesinde büyük
gayretler göstermiş Hz. Ömer, bu evdeki muhalefete
dayanamıyor. Bu ev ise dışarıda değil, halife hükümetinin
temsilciliği bulunan camiye bitişiktir.
Fâtıma aleyhisselâm üzüntü içindedir: bir yandan
Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellemin vefatı, diğer
yandan Ali aleyhisselâma karşı ihanet! Onun hayali
geçmişe döner. Bu zehir dolu düşünceler onun bağrını
parçalıyor ... Evden camiye gürültüler düşüyor. Fâtıma
aleyhisselâm Hz. Ömer'in sesini tanır. Bu ses anbean
yaklaşıyor:
"Ben bu evi ehli ile birlikte yakacağım!".
Fâtıma aleyhisselâm sözleri açıkça duyar. Gürültü daha
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 135
da yaklaşıyor. Fâtıma aleyhisselâmın mescide olan kapısı
açılır. Hz. Ömer'in kölesi elinde alev getirir. Fâtıma'nın
kapısına ateş vurulur. Ömer bağırıyor:
"Ey Ali, dışarı çık!».
Evin kapısı şiddetle çarpılır. Alev dilimleri kapının
çatlakların geçiyor. Hz. Ömer'in sesi biraz daha yükselir.
Birden Fâtıma aleyhisselâmın feryadı kopuyor. Bu
feryadda dünyanın gam yükü var:
- Ey baba!
Ey Allah'ın Resulü!
Senden sonra Hattab oğlundan, Ebu Kuhafe oğlundan
neler görmedik!
Hz. Ömer'in çevresinde birkaç adım geri çekildi. Bu,
Peygamberin sallallâhü aleyhi ve sellem sevimli kızının
feryadı, öfkesi vardı.
Kendini tutamayıp ağlayanlar oldu. Çoğu Peygamber ve
Fâtıma evinin kapısında donup kalmıştı. Adamlar
oturmaya kendisine geliyordu. Hz. Ömer yalnız kaldığını
görünce, Hz.Ebu Bekir'in yanına gitti.
Hz. Ebubekir'in yanında toplantıdır. Ona Fâtıma
aleyhisselâmın öyküsünü konuşuyorlar. Onlar, sanki
büyük bir faciayı naklediliyor.
Ebu Kuhafe oğlu ve Hattaboğlu Fâtıma'nın evine gittiler.
Ama bu kez sakin, öne Hz. Ebubekir düştü. Hz. Ömer
kılıçla keserse, o da pamukla kesiyordu. Musibetlere
Dostları ilə paylaş: |