14 Ali Şeriati
de kendi içinde toplandığı bir gerçektir. Gerçek din
alimlerinin bu dönemde çektiği musibetlere Beni-
Ümeyye, Beni-Abbas, Türk ve Moğol istilacıları canlı
şahittirler.
İslam tarihinde Hz Ali aleyhisselâm ve Fâtıma
aleyhisselâm hakkında güzel söz söylemek kolay
olmamıştır. Bu aileye sadık mücahid şair Kumeyt diyor:
"Elli yıldır, darağacımı boynumda gezdiririm". Bu sonuç,
Şii mezhebini yaşatmış tüm insanların bekleyişinde
olmuştur. Bu tarihin her satırı şehit kanları ile yazılmıştır
Bu cesur Şii mücahitleri için son dönemlerde ortaya
çıkmış "sabret, kendisi gelip tüm işleri ıslah edecek"
felsefesi makbul saymamıştır! [Mehdi fikri]
İbn Sikkit büyük edip olmuştur. O, asker değilse de edib
idi. Mütevekkil Abbasi kendi evlatlarının talim öğretimi
için İbn Sikkit’i davet eder. Bir süre sonra hissediyor ki,
evlatlarında Ali aleyhisselâm ve onun ailesine muhabbet
oluşmuş. Haber verilir ki, bu öğretmen çocukları
yönlendiriyor.
Bir gün halife ders odasına girer. İbn Sikkit’e soruyor:
"Çocuklar nasıl okuyor?" İbn Sikkit çocukların iyi
olduğunu söyler. Halife aniden şöyle soruyor: "Ey İbn
Sikkit, sana soruyorum. Benim evlatlarım mı azizdir,
yoksa Ali'nin oğulları Hasan ve Hüseyin?".
İbn Sikkit düşünür ki, bu yerde gerçeği gizlemek takiyye
değil, ihanettir.
İbn Sikkit iyi bilir ki, takiyye mümini,
imanı korumak içindir. O, tereddüt etmeden diyor:
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 15
"Ali'nin kölesi Kanber de senden ve senin soyundan
değerlidir !».
Mütevekkil emrediyor ki, İbn Sikkitin dilini
boynunun ardından çıkarsınlar!
Gerçeği beyan ederek büyük şecaatle zalimleri
kamçılayan diller olmuştur. Bu beyanlar zalimleri mağlup
edemeseler de, onların iç yüzünü açarak, rezil
etmişlerdir. Bu nedenle özgürlük, eşitlik, adalet duygusu
halkın hafızasından silinmemiş, tarihte kendi liyakatli
değerini almıştır.
BİZ VE HALK
Bu ağır ve tehlikeli mes’uliyeti iki grup taşıyor: bu
gruplardan biri "imamet" i "nübüvvet" in devamı bilen
mücahid Şii alimleridir.
İkinci grup ise samimi ve temiz itikatlı insanlardır.
Onların sükutu hakanları kendilerinden uzak tutar.
hükümet adamları bile mücahitlerin sabrından kan
ağlıyordur.
AKIL VE AŞK
Her mezhep, okul, hareket ve devrim iki unsurdan
oluşur: biri aydınlık, diğeri harekettir.
Birinci grubun temsilcileri halkın düşüncesini vurgular,
ikinci grup ise onları yüksek hedeflere doğru harekete
yönlendirir. Aleksy Karl diyor: "Akıl-otomobile yolu
16 Ali Şeriati
gösteren çırak, aşk ise bu makineyi harekete geçiren
muharriktir". Biri olmazsa öbürü faydasızdır. Işıksız
motorlu araç kör aşık gibi uçurumdan düşer.
Toplumda, herhangi harekette akademisyenin işi yol
göstermektir. Halk ise hareket kaynağıdır. İstenilen bir
hareketin beyni ilim etkinliği ile harekete gelir, halk ise
aşkını izhar ediyor. Eğer toplumda iman, aşk, fedakarlık
azsa, bu halkın suçudur. Eğer halk doğru yolu
bulamıyorsa, akademisyenler kusurludur. Özellikle din
ve mezhepte bu iki şart mühimdir. Kısacası, akıl ve
duygu karşılıklı olarak birbirini tamamlamalıdır.
İslam dini bütün mezheplerden daha çok "kitap" ve
"cihad" dinidir. Kur’anda düşünce (âlim) ve aşkın (cihad)
sınırlarını belirlemek zordur. Şehadet yaşam olarak kabul
edilir, kaleme and içilir. Hazret-i Peygamber sallallâhü
aleyhi
ve
sellem
taraftarları
arasında
abidler
mücahitlerden, tebliğciler diğerlerinden seçilmişler.
Alevi tarihinde aşk ve işaret sayfaları geniştir. İslam aşkı
galeyana gelmiş aşıklar, tefekkür ve marifet, ilim ve
hareket merkezidir. Aşk ve hayranlık gerçek ilim,
gerçekdışı perestiş [kulluk] ise putperestliktir!
ŞEHADET AŞKI - GÖZ YAŞI!
Şiilik böyle doğmuş ve böyle yaşayacaktır. Onun düşünür
ve müctehidleri içtihada, bilimsel araştırmalara, mantığa,
itikad ve ameli bahislere, gerçek İslam'ın hıfz edilmesine,
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 17
Yunandan gelme felsefe ve diğer bilimlerden korunmaya
heveslendirilmişlerdir.
Halk kitleleri ihlas ve aşkla Ali aleyhisselâm ve onun
takipçilerine tabi olmuştur. Şiiliğin takib olunduğu
dönemlerde "Peygamber", "Ali" sözlerine karşılık olmadık
azab görmüşlerdir. Bugün de insanlar Ehl-i beyti sever,
onlara vefalarını sergiliyorlar. Halen, yüzyıllar geçse de
çeşitli zorluklardan geçmiş insanlar Ehlibeyt yolu ile
dahil oldukları tevhid
sarayına/saltanatına arka
çevirmişler.
Halen hüzünlü başları Fâtıma aleyhisselâm duvarına
dayanmış görüyoruz.
Bu göz yaşlarının her damlası
Ehlibeyt
aleyhimüsselâm
hanedanına
sadakatin
beyanıdır.
Göz yaşından samimi bir itiraf, aşk var mı ?!
Gözyaşı sadakatten çıkmıyor mu ?!
En ulvî aşk örneği olan bu göz yaşları, aşıkların aşk
deryasında yok olması değil mi ?!
Halen yolumuzdan gelenlerin kendi sözlerini güzel
şekilde beyan ettiğini görüyoruz.
Benim göz yaşım, yüksek değerlendirmem sizi şaşırtıyor
mu?!
Şaşırmayın, bu en yüce aşkı sembolize ediyor!
Dikkatli olun, iki fikri birbiriyle karıştırmayınız. Görev
olarak yüksek hedefe ulaşmak için ağlamak bir başka
Dostları ilə paylaş: |