30 Ali Şeriati
peygamberlik mes’uliyeti. Şii alimi imamın görevini
yürütüyor ve onun hakkını, payını alır. O, en azından
halka imamı tanıttırmalıdır. Halk bilmelidir ki, imamlar
kimlerdir, ne düşünürler ne danışırlar, ne ettiler? İlim
adamları imamların hayatını, tarihte rolünü, inancını,
konumunu, mücadelesini beyan etmelidirler. Halk
imamet karşısında hangi görev taşıdığını bilmelidir. Eğer
kitap mağazalarında Avrupalı bir şarkıcıyı tebliğ eden
kitap olduğu halde, Şia alimlerini tanıtan kitap
olmuyorsa, âlim küçültülmektedir. Eğer eğitimli bir genç
kendi ana dilinde ahlaksız kitapları/yazıları edinip
"Nehc-Belağa" ni bulamıyorsa, suçlu alimdir. Eğer halk
sadece imamların doğum ve vefat günlerinden haber
ediliyorsa, yine de âlim suçludur.
Ali aleyhisselâm özgürlük çağrısıdır. Halk da ona aşıktır.
Halk esirse, demek Ali'yi aleyhisselâm iyi tanımamıştır.
Asıl değer tanımaktır. Tanımadan sevmek değersiz bir
bağlılıktır. Okunmayan veya okunduğunda anlaşılmayan
Kur’anla adi kitaplar, beyaz defter arasında hiçbir fark
yoktur. Hatta insanları Kur'an'dan vazgeçirmek için
"Kur’an’ın yetmiş batini var" diyorlar, insanları davadan
düşürüyorlar. Hatta iddia ediyorum, Kur’anı tercüme,
tefsir ettirmek haramdır. [anlamazsınız diyorlar]
Ama bu kabil düşmanlara cevap olarak Kur'an-ı kerimde
buyuruluyor: "Kur’anın ayetlerini düşünün ...". Bazıları
Kur’anın zor anlaşıldığını iddia ediyor. Allah Teala ise
"Biz Kur’anı kolay gönderdik" buyuruyor
.
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 31
Ali aleyhisselâm, takipçileri esaretten o zaman özgür
olacak, öyleyse onu tanısınlar. Eğer Ali aleyhisselâm
hakkında bugüne kadar tek bir tane de olsa yeterli bir
kitap yoksa, yere-göğe sığmayan ta’riflerin verimi
olabilir mi ?!
İnsan sadece O tanıdıktan sonra, gerçekten sevebilir. Bu
sözler Fâtıma aleyhisselâm hakkında da söylenebilir. Bu
büyük kadının ilahi kimliği halen gözyaşları arkasında
açıklanmamış kalıyor.
KADININ ÜÇ FORMASI
Müslüman toplumunda üç çeşit kadınla karşılaşıyoruz:
Mükaddes-nüma dindar kadın;
Son dönem artmakta olan Avrupa görünümlü
dindar kadın;
Fâtıma görünümlü, Fâtıma huylu kadınlar!
Ne birinci ne de ikinci grup kadınlarla Fâtıma arasında
hiçbir benzerlik yoktur.
Bu günkü dünyada, özellikle de doğuda, bireysel ve
toplumsal çalkantılar sonucunda toplumda neredeyse
karşı karşıya durmuş "aydın-modern" ve "muhafazakar-
dindar" tabakaları oluşmuştur. Bu çelişkinin önüne
geçmek imkansızdır. Toplum değiştikçe erkek giysileri,
paralel olarak kadın giysileri, genellikle yaşam tarzı
değişebiliyor. İnsan sürekli bir kalıpta kalamaz.
32 Ali Şeriati
Eski zamanlar oğul mutlaka babanın formuna sadık
kalırdı. Babanın aklına gelmezdi ki, başka türlü olabilir.
Ama sonra öyle bir durum oluştu ki, baba ve oğul
arasında hiçbir benzerlik kalmadı.
Baba ve oğul bir
dakika muhatap oldukları zaman tartışma, ihtilaf
oluşuyor. Evet, asrımız böyledir. İster doğuda, ister
batıda bu iki nesil arasında büyük bir mola, fark ortaya
çıkmıştır. Takvim açısından 30 yıl fark, sosyal açıdan 3
asır görünüyor.
Bir vakit toplum sabit idi. Sosyal değerler, özellikler
hemen hemen değişmez idi. Yaklaşık 300 yıl boyunca
hiçbir değişiklik oluşmazdı. Babalardan torunlara olan
zaman aralığında sosyal esaslar, üretim, tüketim,
toplum, din ve dini propaganda, dini törenler, edebiyat,
dil - kısacası, her şey değişmez kalırdı.
EHL VE NA-EHL
Sabit, değişmez sosyal zamanın durduğu bir ortamda
hem erkek hem kadın sabit bir tip olur. Böyle bir
ortamda elbette kız annenin sureti olmalıdır. Bu ortamda
anne ve kız çok önemsiz meseleler hakkında mücadele
edebiliyoruz. Değişmez toplumlarda değerlere karşı
oybirliği tutum olur. İki insan grubu arasında sadece ev
zemininde tartışma ortaya çıkar.
Ama bugün ahlaklı kız kendi ahlaklı annesinden "uzak"
düştü ve onlarda birbirine karşı umursamazlık var.
Toplam 20-25 yaş birbirinden farklı olan bu insanları,
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 33
aynı bir toplumda yaşamalarına rağmen, sadece kimlik
kartı ile tanınır.
Tipler arasındaki farka adım-başı tesadüf etmek olur.
Mağazada pastörize süt olduğu halde Tahran'ın
sokaklarında çoban kendi koyunlarını sağıp sütünü
asfaltın ortasında satabilir. Bir de bakarsınız ki, Avrupa-
sanayisinin fahri sayılan "Jaguar" ın arkasında bir deve
duruyor. İnanın ki, omuz omuza adımlayan, biri
dondurma yiyen, diğeri ise "horoz" soran kız ve anne
arasında daha şaşırtıcı farklar oluşmuştur.
MEZHEP VE ADET-AN’ANE (SÜNNET)
Bu çelişkiler doğal ve kalıcı değildir. Bu iki tipten biri,
yeni ana artık ömrünün son günlerine yaklaşıyor. O,
kendisini zorla, ya da hayasına göre korumuştur. Ama
bu kadının henüz genç kızı kendi dönemini yaşıyor.
Sabah o da ana olasıdır. Bu arada onların zaman aşımı
denk. Artık anne olmuş kız kendi annesi - yeni
büyükanne için "ehl”i çocuktur. Bu arada "sünnet", yeni
muhafazakar annenin yeni tipe dönüştürülmesi
kaçınılmazdır. Eski adetleri çiğneyen kuşağa karşı hiçbir
şekilde zor yoktur. Yersiz direniş sadece ve sadece
direnci artırır.
Kur’anin tabirince, "sünnetul-evvelin", "esatirul-evvelin"
ifadelerini öne çeken yetişkinler, örf an’aneleri korumaya
çalışan insanlar "gelenek an’ane" ile "din ve mezhep" i
karıştırmamalıdır. İstenilen bir değişikliği (hatta giyim,
Dostları ilə paylaş: |