İÇİndekiler


II. Bölüm Karar Verici Siyaset



Yüklə 1,18 Mb.
səhifə4/9
tarix01.07.2018
ölçüsü1,18 Mb.
#52655
1   2   3   4   5   6   7   8   9

II. Bölüm
Karar Verici Siyaset

Machiavelli* ve Makyavelizm

Machiavelli, Batı siyasal düşüncesinde Platon ve Aristo’dan sonra gelen en önemli düşünürdür.272 Machia-velli’i retrospektif bir bakışla Siyasi Tarih’in ilk modern siyasal teoricisi olarak gösterebiliriz.273 Strauss, modern siyaset felsefesinin kökenini Machiavelli’e uzatırken274 ‘Modernitenin Birinci Dalgası’nı Machiavelli ile başla-tır.275 Gramsci’ye göre, Machiavelli feodalite ile kapita-lizm arasındaki geçiş devleti olarak Ulus devlet’in, yani mutlak monarşinin kuramcısıdır.276

Machiavelli, yaygın kanının aksine kendisi hakkında olumlu yaklaşım gösteren bazı yazarlara göre, yazılarında düşmanı kirli oyunlarla alt etmeyi öğütleyen basit bir doktriner değildir. Öyle olsaydı, hakkında bu kadar çeşitli yorum yapılamazdı. Karmaşık bir düşünür olduğu içindir ki, Isaiah Berlin, Hükümdar’ın çok sayıda farklı okuma-sından söz etmiştir. Örneğin Bertrand Russell Hüküm-dar’ı bir “gangster el kitabı” olarak tanımlar, başkaları ise yazarını ise büyük bir devrimci, kendisine şeytan tara-fından ilham verilen,277 günlük siyaseti olduğu gibi an-latan yüzyılların riyakârlığını temizleyen birisi olarak görürken278; Bolşevik bir yazar, iktidar ilişkilerinin diya-lektiğini kavrayışıyla Marx ve Lenin’in habercisi olarak görür.279 Isaiah Berlin’e benzer olarak Althusser de, ‘Makyavel’in Yalnızlığı’ adlı yazısında Machiavelli’in düşüncesine ilgi duyanları yandaşlar ve hasımlar halinde bölündüğünü, ona bir kamp atfedebilmenin, onu sınıflan-dırabilmenin, onun kim olduğunu ve ne düşündüğünü söyleyebilmenin zorluğunu kanıtladığını ileri sürmekte-dir. Althusser’e göre Machiavelli’nin yalnızlığı, öncelik-le, sınıflanamaz gibi görünmesinde, onu belli bir gelene-ğe yerleştirmenin imkânsızlığında ortaya çıkmaktadır.280 Descartes gibi büyük bir filozof bile, machiavelli’in yaz-dığı Hükümdar adlı eserde Hükümdarlığa karşı hasedden çok “iktidarda tutunabilmek için karşılaştığı güçlükleri” ileri sürerek merhamet uyandırdığını söyleyebilmekte-dir.281 Satış pazarlama stratejilerinde ya da iletişimde ba-şarılı olmak için Makyavelci önerilerin sıralandığı kitap-lar vardır.282 İlginç bir feminist okumaya göre ise, Hü-kümdar, hukuk ve siyaset gibi eril kurumları, adına “Kader” denilen karanlık ve tekinsiz bir dişil faille çatıştıran bir “aile dramı”dır. Yorumlardaki farklılık aynı zamanda Machiavelli’nin fikirleri arasındaki karşıtlıklara da işaret eder.283

Machiavelli’nin öldüğü sıralarda bir yorumcu, “Hü-kümdar yüzünden her­kesin ondan nefret ettiğine” dikkat çekiyordu: “İyi yürekliler günahkâr, kötü yürekliler ise kendilerine taş çıkartacak kadar kötü biri olduğunu düşü-nüyordu; sonuçta herkes ondan nefret ediyordu.”284 Machiavelli’den önce hiç kimse ikiyüzlü, zorba ya da hain birinin yaptıklarını erdem (virtu)* olarak anan kimse olmadığı gibi, yararlı bir suçtan da söz edilmemiştir. Machiavelli dışında hiç kimsenin adından hilekâr, yalan-cı, ikiyüzlü gibi bir sıfat üretilmemiştir. Yine hiç kimse-nin ilk isminden de şeytanla* (Old Nick) anlamdaş olan bir tabir çıkarılmamıştır.285

Kendi yüzyılının bitiminde Machiavelli, şeytanın yeryüzün­de vücut bulmuş halinin efsanevi bir örneği ola-rak belleklere kazınacak, ismi riyakârlık ve ateizmle eş-anlamlı tutulacaktı.286 Machiavelli dört yüz elli yılı aşkın bir süre önce ölmesine rağmen günümüzde de adı, siyasal arenada kurnazlığın, ikiyüzlülüğün ve art niyetin simgesi olarak yaşamaya devam ediyor.287

Machiavelli’e göre, kadim politika filozofları insan-ların bilfiil nasıl yaşadıklarıyla ilgilenmemişler ve bir “olması gereken”den hareketle gerçekleşmesi olanaksız “hayali cumhuriyetler ve krallıklar”ın peşinden koşmuş-lardır.288 Tersine Machiavelli’in siyaset öğretisi tarihte ya-şa­nan gerçeklere dayanmaktaydı.289 “Şeyleri imgelemde de-ğil de gerçekte olduğu gibi sunmanın uygun olacağını dü-şündüm” diyerek yöntemini belirtmiştir. Machiavelli’e gö-re, insanların nasıl yaşamaları gerektiği sorusunu politik bir soru olarak konumlamak ve politik olanı bu sorudan hareketle tanzim etmek yerine “olan”dan yani tarihten hareket etmek gerekir.290 Machiavelli erdemli yaşamın insanı mutluluğa götüreceği yolundaki kadim anlayışı reddeder ve kadim erdem anlayışının politikada yerinin olmadığını iddia eder ve hatta kimi erdemlerin politik alanda nasıl erdemsizliklere yol açabileceğini göstermeye çalışır. Onun ‘amaç aracı geçerli kılar’ sözünü tarihte bütün zorba hükümdarların uygulamış olduğu bir gerçekti. Ne var ki, Machiavelli’in devlet yönetimiyle ilgili kitapla-rını okuyanlar dehşet ve öfkeye kapılmak­tan kendilerini alamadılar. Oysa Aristo ve sonra bazı Ortaçağ düşü­nürleri de eserlerinde bazı zorba hükümdarlardan söz etmişlerdi. Ne var ki bu düşünürler konuyu ahlaki bir açıdan ele alarak o hü­kümdarların insanlıktan uzak davranışlarını sert bir dille yermişlerdi. Machiavelli ise Hükümdar’da örnek bir hükümdarın, ahlaka uy­gun olan ve olmayan nitelikleri şah-sında birleştirmesi gerektiğine işaret ederken konuyu ahlâk-tan soyutlayarak nesnel bir biçimde ele almaktaydı. İşte bu yüzden şimşekleri üzerine çekiyordu.291 Strauss’un ifade-siyle, Machiavelli, “kadim yazarların karakterleri ağ-zıyla söyledikleri şok edici şeyleri kendi adıyla” söyle-yecek kadar cüretkâr ilk filozoftur.292

Machiavelli adı öylesine kötü bir ün yapmıştır ki, ki-şinin Makyavelci olmakla değerlendirilmesi günümüz-deki siyasal tartışma­larda bile hâlâ ciddi bir suçlama ol-maya devam ediyor.293 Machiavelli’yi şeytanla bir tutan ve yazdığı Hükümdar’ı şeytan-kötülüğün öğretmeni tara-fından yazılmış bir kitap olarak değerlendiren çevreler ol-muştur.294 İnsan Machiavelli’in Hükümdar’ını okurken cehennemin zebanilerine yaklaştığını hisseder gibi olur.295 Machiavelli’in kalleşliği, hainliği Hükümdar’a kokusu et-rafa yayılan bir çöplüğün pis kokusu gibi yayılmıştır.296 Bazılarına göre de cinayet ve zulmü öğretip yaymaya ni-yet edilen bir kitaptır. Machiavelli’nin en tiksinç suçları öğretirken gösterdiği hayâsızlığın eşi emsali buluna-maz.297 Machiavelli, kilise tarafından dinsiz ilân edilmiş, sanat çevreleri dahil birçok çevrenin şiddetli saldırılarına hedef olmuş, eserlerinin basılması uzun bir süre yasaklan-mıştır.* Christopher Marlowe ve William Shakespeare gi-bi Elizabeth dönemi oyun yazarları, sahnede habis ruhlu bir adam yaratırken onun ismini kullandılar. Marlowe’un The Jew of Malta (Malta Yahudisi) adlı oyunu “Mache-vill” adlı bir karakterin giriş konuşmasıyla başlar; Machiavelli’nin öğretilerini izleyerek servet kazanan Ba-rabas adlı bir Yahudinin trajedisini anlatır. Oyunda Ba-rabas’ın hırs, tamahkârlık, dolandırıcılık ve toplu kat-liamlarına tanıklık ederiz; bu cani adam sonunda kendini fokurdayan bir yağ kazanının içinde bulur.298 Shakespear iktidar için dolandırıcılık, ahlak düşkünlüğü ve şehvetin birlikteliğini IV. Henri adlı tiyatro eserinde Kral III. Richard üzerinden somutlaştırır. Eserinde kötülük yap-mada, kiralık katil ayarlamada Machiavelli’i okutacağını Kral III. Richard’a söyletir.299 III. Richard’ın Machia-velli’in şöhret olmasından birkaç yıl önce (1485 yılında) ölmesi gibi kronolojik yanlışlığı da not etmek gerekir. Machiavelli’in sahip olduğu bukalemun gibi renk değiş-tirme yeteneği III. Richard’ın nitelikleri arasındadır.300

İnsanlık, iktidar için yapılan entrikalardan çok Machiavelli’in acımasızlığa varan düzeyde bencilliği, çı-karcılığı ve ikiyüzlülüğü bu şekilde açıkça ifade ediş tar-zından dehşete düşmüştür.301 Uyandırdığı kinin bir sebebi de politikacının sırlarını ifşa edişi de olabilir. Machia-velli’in Hükümdar’ı kaleme aldıktan daha yarım asır geç-meden 1572 yılında binlerce Fransız Protestanın Katolik-ler tarafından katledildiği Aziz Bartholomeus Günü Kat-liamı’ından Machiavelli’nin doktrinleri sorumlu tutul-maktaydı.302 Fransa Kraliçesi Catherine de Medici’nin Hükümdar’ını ithaf edildiği adamın kızı olduğu göz ö-nünde tutulmuş, VIII. Henry’nin gizli gizli Machiavelli okuduktan sonra manastırları tasfiye ettiği iddia edilmiş ve Machiavelli “insan ırkının bir düşmanı” olarak mah-kûm edildi. Daha sonraları Osmanlı padişahlarının, Hü-kümdar’ın çevirisini okuduktan sonra kardeşlerini boğaz-lattığı iddia edildi. Catherine de Medici, VIII. Henry ve Osmanlı padişahları Hükümdar’dan feyz almışlar mıydı bilinmez ama, Machiavelli’nin başka yazarlara oranla suç ortaklığı ithamlarına daha fazla maruz kaldığı kesindi.

Her ne kadar Lorenzo di Piero de Medici kendi adına ithaf edilen kitabı elinin tersiyle geri çevirmişse de, basıl-dığı günden beri pek az diktatör ya da tiran kitaptaki dersleri göz ardı etmişti. Oliver Cromwell’de bir el yaz-ması kopya mevcuttu; Waterloo Savaşı’na giderken Na-polyon Bonaparte’ın yanında sayfaları yıpranmış bir bas-kısı vardı; Adolf Hitler de komodini üzerinde bir kopya bulundurur­du.303 Henry Kissinger’in, 1972’de The New Republic’le yaptığı bir mülakatta, Machiavelli doktrinle-rinden etkilendiğini inkâr ederken duyduğu tedir­ginlik hiç de şaşırtıcı değildi. Bunu söylemekte beis görmeyen-ler de var­dı. Mafya patronlarından Carlo Gambino ve John Gotti, Machiavelli’nin çömezleri olmaktan gurur duyarlardı. 1980’lerde seçimlere hile karıştır­dığı ortaya çıkan Cumhuriyetçi Parti Danışmanı Lee Atwater, Hü-kümdar’ı yirmi üç kez okumaktan iftihar ediyordu.

Machiavelli ismi zihinlerde düzenbazlık ve yalancılı-ğı çağrıştıran bir öz­deyiş haline gelmiştir. Oxford İngiliz-ce Sözlüğü de “Makyavelci’yi” “üçkâğıtçı, ahlaksız dü-zenbaz” biri olarak tanımlar.304

Devlet’in bizatihi değer alışı 19. yüzyılın ikinci yarı-sından itibaren eleştiri almıştır. Machiavelli’i değerli kı-lan devletin 20. yüzyılın başında değerini yitirmesi olgu-sudur. Bu ise güç ve iktidar temelli devlet anlayışını be-nimseyen bazı filozofların ve özellikle Schmitt’in yakla-şımının benzerliği dolayısıyla Machiavelli’i değerli kıl-mıştır. Siyaseti ve iktidarı temele alan görüşleri 16. Yüz-yılın insanı olan Machiavelli’i 20. yüzyılın başında hatta son çeyreğinde daha da artan merkezi öneme taşımıştır.305

Siyaset ile ahlâk arasındaki ilişki tarih boyunca sür-dürülen önemli bir tartışma konusu olmuştur. “Siyaset ahlak değildir.” Machiavelli’e ait olan bu söz üzerinden Machiavelli’i değerlendirmemiz bazı temel noktalara bizi ulaştırır. Öncelikle siyasetin doğasının ahlaki ölçütlere göre irdelenemeyeceği ve anlaşılmayacağını ifade eder.306 Machiavelli siyaset üzerine düşünen insanlarından farklı olarak siyasal olanı bağımsız bir kategori olarak değer-lendirmiştir. Machiavelli siyasetin özü üzerinde odaklaş-mış, gerçek anlamda siyasal nitelik taşıyan bir görüş dile getirmiştir. Arendt’e göre Machiavelli’in siyaseti canlan-dırma çabalarının altında Hıristiyanlık ile siyasetin değer kaybından duyduğu rahatsızlığın yattığını düşünmektedir. Siyaseti insanın diğer (sanat, bilim, din, ahlak, hatta eko-nomi vb.) eylemlerinden bağımsız olarak ele almış ve en saf haliyle, kendi başına bir değer olarak saptamayı ba-şarmış olan düşünür Machiavelli’dir.307 Machiavelli in-sanları ilk defa siyasetin toplumsal gerçekliliği ile karşı karşıya getirmiştir.308 Machiavelli ile birlikte antik çağı meşgul eden ‘en iyi rejim nedir sorusu yerini “bilgi, ye-tenek ve koşullar dâhilinde gerçekleştirilebilir olan nedir” sorusuna bırakır.309 Strauss’a göre modernitenin ilk dalga-sını oluşturan Machiavelli, olması gerekene değil olana odaklanmış, ahlaki alan ile siyasi alanı birbirinden ayır-mıştır. Machiavelli aslında siyaset felsefesi değil siyase-tin bilimi yapmıştır. Machiavelli’ye göre iktidardaki kişi iktidarını korumak için siyaseten yapması gerekeni değil de ideal olanı yapmaya kalktığında kendini koruya-cak şartları değil kendi yıkımını hazırlar.310 Yeni siyaset bili-minde de siyaset, ahlak, din ve doğa gibi alanlarda geçer-li olan ilkelerden ayrılarak özerklik kazanmıştır.311 Teori-sinin en cüretli ve aynı zamanda en orijinal tarafı siyasal ve özel ahlak olarak iki türlü ahlakın olduğunu ileri sür-mesidir.312 Siyaset felsefesinde Machiavelli’in ardılı ola-rak ele alınabilecek Pareto'nun “... Bizler herhangi bir ey-lemin adil veya gayrı adil, ahlâkî veya gayri ahlâkî olup olmadığını tartışmıyoruz.” sözü bu anlayışı çok güzel özetlemektedir.313

Machiavelli toplumsal bölünmenin, siyasetin oluşma-sının ve iktidar olgusunun meydana gelmesinin eşzaman-lı oldukları görüşündedir. Siyasetin toplumun içeriğinde olan bir öge, mündemiç bir olgu olduğunu ileri sürüyor. Machiavelli, devletin amacı olayını politikayı aşan terim-lerle (ahlâki, dini, kültürel) açıklamayı reddeder. İktidarın kendi başına amaç olduğu varsayımına sahiptir.314 Mak-yavelizm terimi her türlü ahlaki bağlayıcılıktan yoksun bir siyasetle özdeşleştirilmiştir.315 17. yüzyıl düşünürleri, Machiavelli’in hiç kimsenin felsefi bir kapsama sahip olduğunu düşünmediği söylemini örterler, çünkü Machia-velli hiçbir zaman doğal hukukun diliyle konuşmaz. Machiavelli’in yalnızlığının en uç noktası belki de bura-dadır. Machiavelli’in tersine bu düşünürler, devlet oluşu-munu iktidar temelinden değerlendirmezler. Baştan sona söylencesel; devletin kökeninde dehşet verici hiçbir şeyin bulunmadığını, doğanın ve hukukun olduğunu, devletin hukuktan başkaca bir şey olmadığını ve bu hukukun da insan doğasında varolduğunu, devletten daha doğal ve daha insani hiçbir şeyin olamayacağını açıklamakta-dırlar.316 Machiavelli ise Hukukun diliyle konuşmaz, dev-let kurmak için zorunlu olan silahlı gücün diliyle ko-nuşur, devletin başlangıclarında gerekli olan acımasız-lığın diliyle konuşur, ne pahasına olursa olsun dini kul-lanmak zorunda olan dinsiz bir siyasetin, nefreti reddet-mek ama korku esinlendirmek zorunda olan bir siyasetin diliyle konuşur, sınıflar arasındaki mücadelenin diliyle konuşur. Machiavelli, doğal hukuk düşünürlerinin hepsi-nin de tarihteki gerçeği örtmelerinden çok önce, devletin doğumundaki şiddeti, düşünmeye muktedir olan bir adamdır.317

Machiavelli’in farklı tipteki yönetimler ve onların özünü belirleme ilgisini çekmez. Onun söylemi, yaşadığı dönemde içsel bölünmelerin ve istilaların pencesindeki İtalya gibi, birlikten yoksun bir ülkede ulusal bir devlet kurmanın koşullarına ilişkin siyasi soruyu kendisine yöneltmekten ibarettir. Onun için iktidarın monarşik ya da cumhuriyet olması önemli değildir. Önemli olan ikti-darın olmadığı yerde yeni bir hükümdarlık ve yeni bir hü-kümdarın ortaya çıkmasıdır. Machiavelli umutlarının hü-kümdarını aramaktadır.318

Machiavelli, “yeni bir hükümdarlıktaki yeni hüküm-dardan”, genellikle soyut olarak, isim de yer de belirt-meksizin söz eder. Bu ad bildirmeme, bir bakıma var olan bütün hükümdarları, var olan bütün devletleri yadsı-mak ve bilinmeyen birini yeni bir devlet kurmaya çağır-maktır.319

Bizim siyaseti otonom bir alan olarak düşünebilme-mize yol açan bir yaklaşım göstermektedir.320 Makyave-lizm’in egemenlik doktrininde egemenlik insana ve top-rağa sahip olmakla değil, farklı ve değişen koşullara göre insanlarla şeylerin ilişkilerini düzenlemekle ilgilidir.321

Makyavelizm, bir diplomat ve aynı zamanda bir siyaset felsefesi düşünürü olan Machiavelli’in ortaya attığı bir si-yaset ve devlet anlayışının adıdır. Makyavelizm, istenen amaçlara ulaşmak için politika, güç ve etkileyici davra-nışların kullanımını benimseyen bir sosyal etki süreci-dir.322 Machiavelli siyaset konusunu gerçekçi bir yaklaşımla ele alıp irdelediği için modern siyaset bi­liminin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Machiavelli, Ortaçağın devlet anlayışına karşı çıkmıştır. Ortaçağın anlayışına göre siyasal güç iki kurumun elindeydi: Kilise ve imparatorluk. Bu iki kurum Tanrı’nın gücünü ayrı ayrı yeryüzünde temsil etmek-teydi. Ancak tartışmalara yol açan, bu ikisinden hangisinin diğerine üstün olduğu konusuydu. Machiavelli’e göre ise devlet kutsal adaletin, üstün iyiliğin, herhangi bir amaç veya ülkünün aracı olamazdı; çünkü devletin kendisi başlı başına bir amaçtı, devlet devlet için vardı, devlet egemen olmak için vardı. Makyavelizm, yani Machiavelli’in siyaset öğre-tisinin başlıca ilkeleri şunlardır:

1-Devlet bağımsız ve egemen olmalıdır.

2-Siyasetin kendine özgü bir yasası vardır ve bu, toplumun ah­lak yasasından ayrı tutulmalıdır.

3-Siyaset, talih ile güç tutkusu, yönetmek tutkusu ara-sındaki bir mücadeledir. Kişinin hırslı ve güçlü bir iradeye sahip olması başarılı bir siyaset hayatının en önemli koşuludur.

4-Genellikle insan doğası kötüdür.323

İktidarların iki temel sorunu vardır. İlki kişisel ya da toplumsal-devlet iktidarının nasıl ve ne şekilde kurula-cağı sorunudur. İkincisi ise kurulan iktidarın nasıl de-vamlı kılınabileceğidir. Machiavelli her iki soruna da ce-vap arar. Devlet felsefesinde en çok çözüm aranan nor-matif sorunların pek çoğunun “Devletin sağlam bir bi-çimde kurulup en iyi biçimde yönetilmesi için öncelikle benimsenmesi gereken ilkeler neler olmalıdır?” biçiminde dile getirile­bilecek bir “kök soru”ya geri taşınması ola-naklıdır. Machiavelli Discours-Söylevler* adlı eserinde özellikle bu konu üzerinde durmuştur.324

Güç kuramcısı Machiavelli, politik feno­menler üze-rindeki tarafsız ve nesnel analizlerinden ötürü, “politikayı konu edinen ilk bilim adamları” arasında hatırlanmayı kesinlikle hak eder. Devleti yönetmek için acımasız bir disipline ihtiyaç duyulduğunu ve rızanın her zaman zorla-mayı takip ettiği görüşüne rağmen Machiavelli’e göre de yöneticinin demirden pençesinden daha kuvvetli olan ve vatandaşların devlete isteyerek itaat etmele­rini temin eden bağların en başında gelenek­sel sadakatler, sağlam kurumlar, özgürlük aşkı ve vatanseverlik gelir.325

Machiavelli’in politika felsefesin­de, insan doğasıyla ilgili olarak benimsediği oldukça kötümser ve gerçekçi görüşlerin devlet düşüncesini çok derinden etkilediği kesindi. Ona göre yalnızca güç, devletin kurucu unsuru olmak durumundaydı. Güç devletin sadece bir varlık ko-şulu değil, aynı zamanda otoriteyi yaratan güç olduğu için, nihai meşrulaştıran olarak görünür.326

Machiavelli tanıştığı yönetici ve devlet adamları hak-kındaki nihai hükümlerini tamamladığında şu sonuca varmıştı; hepsi de son derece basit ama temel bir ilkeyi tümüyle yanlış anlıyor ve bunun sonucu olarak ya üstlen-dikleri görevlerde tamamen başarısızlığa uğruyorlar ya da sağlam siyasi muhakemeler yerine daha ziyade şansları sayesinde başarılı oluyorlardı. Hepsinin paylaştığı başlıca zayıflık, değişen koşullar karşısında hiçbir esneklik sergi-leyememeleriydi. Cesare Borgia her zaman özgüve­nini abartıyordu. Maximillian hep ihtiyatlı ve fazlasıyla karar-sızdı. II. Julius her zaman aceleci ve aşırı ölçüde heyecan-lıydı. Hepsi de şu olguyu her zaman reddetmişti; eğer, içinde yaşadıkları dönemleri kendi kişiliklerine uydurma-ya çalışmak yerine, kendi kişiliklerini dönemin koşulla-rıyla bağdaştırma çabası içine girselerdi, çok daha başarılı olurlardı.327

Machiavelli’in bu yaklaşımı, Hükümdar’da siyasal li-derlik üzeri­ne yaptığı tahlilin ana eksenini oluşturmak-tadır.

Machiavelli’in siyasi görüşleri kişisel deneyimlerin-den ziyade, ilişki kurma fırsatı bulduğu kişilerin gö­rüşlerini dinlemesinden ve bu görüşler üzerine sık sık düşünmesinden kaynaklanıyordu. Machiavelli böyle bir yaklaşımla ilk kez, II. Julius’un papalığa seçildiği gün karşılaşmıştı. Machiavel­li o gün, Floransa hükümetine liderlik (gonfaloniere) eden Piero Soderini’nin kardeşi olan Volterra Kardinali Francesco Soderini ile derin bir sohbete dalmıştı. Kardinal, “şehrimiz daha önce hiç­bir zaman, yeni bir Papa’ya bugünkü kadar umut bağlama-mış­tır” diyerek Machiavelli’i temin etmişti. “Ancak”, diye eklemişti kardinal, “zamana nasıl ayak uyduracağını-zı bilmeniz koşuluyla.”

Bundan iki yıl sonra Machiavelli, Siena lordu olan ve sonradan Hükümdarlıkta hayranlık içinde söz edeceği Pandolfo Petrucci ile sürdürdüğü gö­rüşmeler esnasında yeniden aynı yaklaşımı fark etmişti. Pandolfo, Machia-velli’i derinden etkilediği anlaşılan bir cevap vermişti. Pandolfo, “hükümetimi günden güne yönetiyor, işlerimi saat başı düzenliyorum; çünkü zaman beynimizden çok daha güçlüdür”.328



Hükümdar’da, toplumsal bölünmüşlüğün toplumların vazgeçilmez ve önlenemez bir niteliği olduğunun üzerin-de durur. Machiavelli’e göre her toplumda iki farklı mi-zaç vardır: biri halkın, diğeri ise büyüklerin mizacı. Ne var ki, halk Büyüklerin emri ve baskısı altında olmak istemezken, Büyükler ise halka komut vermek ve onu baskı altında tutmak istiyorlar. Siyasetin oluşmasına yol açan işte, bu bölünmüşlük, bu ikiliktir.329 Daha sonra Carl Schmitt’te “siyasi alanda siyasi olan soyutlama yapmak ve geriye yalnızca evrensel insanlar arası eşitliğin kalma-sını sağlamak mümkün değildir”, demektedir.330 Zahiri eşitlik koşullarında, öze ilişkin eşitsizliklerin hüküm sür-düğü başka bir alan -örneğin günümüzde ekonomik alan- siyasete hükmedecektir.331

Ama Machiavelli’e göre, siyasetin ya da siyasal ikti-darın görevi tümüyle barışık bir toplumun tesisi için bu ikiliği gidermek ya da çözmek değildir. Siyasetin amacı, toplumda önlenemez ve vazgeçilmesi mümkün olmayan bölünmüşlüğü ve çatışmayı yönetmektir. Bundan yararla-narak kişisel iktidarını tesis etmektir. Siyasetin amacı ça-tışmayı yönetimi altına almak ve deyim yerindeyse, bu çatışmanın bir çeşit işletmeciliğini üstlenmek ve taraflar arasındaki bölünmüşlüğün toplumu heba edecek boyut-lara ulaşmasını engellemek için bölünmüşlüğü kendi ida-resi altına almaktır. İlginçtir, Schmitt bu noktada Machia-velli’den farklı düşünür. Parlamenter demokrasinin yöne-ten-yönetilen özdeşliğini kurduğunu söyleyen toplum sözleşmecilerine karşı çıkar. Demokrasi için elzem olan tözsel eşitlik ve türdeşlik sorunu, genel eşitlik kavramı ile çözülemez. Ancak modern kitle demokrasisinin yöneten-yönetilen özdeşliğini kuracağını savunur.332 Schmitt’in burada kast ettiği nasyonal sosyalizmdir. Komünistlerin de benzer savı vardır.

Machiavelli siyasal iktidarın, birlik ve bütünlük içeri-sinde tek bir egemen otoritenin ürünü olması gerektiğini, onun da bir Hükümdar, olmasını savunmuştur. Machia-velli yarattığı yeni hükümdar’la devleti özdeşleştirir. XIV. Lui’nin sözleri ile “devlet benim” dedirtir. Machiavelli için Hükümdar (İL PRİNCİPE) sadece imparator, hü-kümdar, kral, padişah anlamında değildir. Daha çok top-lumun önderi, hükmedicisi ya da egemeni hatta Carl Schmitt’in tabiri ile “karar mercii”dir. Principe kelime-sinin kök anlamı tam da birinci sırada giden, önder, ilker demektir ve soyluluk içermez.333 * Machiavelli politik ey-lemin hedefini devletin gücünü maksimize etmek şeklin-de ortaya koymasıyla “güç”e kavuşturmuştur.334

Machiavelli ile yeni bir insan, yeni bir toplum anla-yışına dayanan yeni bir egemenlik ve meşruiyet geleneği kurulmuştur.335 İnsan doğa gereği erdeme ve mükem-melliğe yönelen bir varlık değildir; insan, doğa gereği bencildir. İnsan bencil bir varlık ise, toplum nasıl müm-kündür? Strauss’a göre, Machiavelli için, toplum kurul-mazdan önce insani düzeni önceleyen, onu kuşatıp sınır-larını belirleyen doğal ya da ilahî bir düzen yoktur. Düze-ni önceleyen ve düzenin temeli olan şey, kaostur; “baş-langıçta harmoni ya da sevgi değil, terör vardır”. Kaosu kozmosa dönüştüren, bir toplum inşa ederek insanların birbirlerini boğazlamasını engelleyen ve onları kendi ira-desine göre şekillendiren kişi(ler) toplum kurucu; prens-tir. Bu dönüşüm, prensin erdemsizlik gibi görünen ama aslında “insanlık durumuyla bağdaşır insani seviye ve öz-gürlük için” zorunlu olan eylemlerde bulunmasını gerek-tirir.336 Machiavelli’ye göre, insanlar, bencil olmakla bir-likte, sosyalleşebilirler. Bozulmuş madde, yani halk pren-sin arzusu ve iradesine göre şekillenebilir.337 Fakat eğer erdem toplum kurulduktan sonra ortaya çıkıyosa, bu durumda toplum kurucular erdeme eğitilmiş olamazlar. İnsanların eğiticisini eğitecek olan şey, bir tutkudur; şan-şeref arzusudur. Bu arzu, yeni bir prens olma, “yeni tarzlar ve düzenler yaratma” ve böylece bozulmuş mad-deye şekil verme arzusunda zirvesine ulaşır. Prensin kah-raman olma, şan-şeref kazanma arzusu erdemin hayata geçirileceği toplumsal bağlamı yaratacaktır. Bu durumda, prensin iradesinden bağımsız bir erdem ölçüsünden söz etmek imkânsızdır.

Machiavelli’e göre, insan doğası gereği erdeme yö-nelmiş olmadığı için, politika erdeme göre tanımlanamaz. Politikanın temelinde ahlaki olan değil de, gayrı ahlaki eylem bulunmakta olup, erdem söz konusu eylem tarzıyla te­şekkül eden politik düzenin içerisinde varlık kazanır ve onun içeriği politik düzenin amaç­larına göre belirlenir. Machiavelli, işte bu yüzden toplumun iyisinin ya da ge-nel iyinin er­deme göre değil de, erdemin ortak iyiye göre tanımlanması gerektiğini öne sürer.338 Machiavelli’ye gö-re, iyi Prens’in erdemine (virtu) ve iradesine bağlıdır.

Machiavelli egemeni mutlak, sınırsız, bir ve bütün olarak tanımlar, bireyi ve toplumu siyasal iktidara bir araç olarak görmüş ve siyasal iktidarın birliği ve bütünlüğünü öncelemiştir. Topluma güvensizlik duyan, ahlaki ve kültü-rel yaşamın evrensel meşruiyet ilkeleri yerine, ortak iyi ilkesini salt egemenin iradesine bırakan, egemeni sınırlan-dıracak hiçbir gücü kabul etmeyen, amaç-araç ilişkisinde zor, baskı ve gücü önceleyen, itaat olgusunu pasif bir boyun eğmeye dönüştüren kurucu meşruiyet anlayışı Machiavelli’in anlayışıdır.339 Strauss’a göre, amacın kul-lanılacak araçları meşru kıldığı ilkesiyle Machiavelli, çağdaş tiranlığa giden yolu açar.340 O, devleti yöneten ki-şinin tek amacının, devleti yaşatmak ve gücünü, iktidarını arttırmak ol­duğunu; devlet adamının daha yüksek bir ödevi veya görevi bulunamayacağını öne sürer. Devlet adamının bu amaca ulaşmak için kullanacağı her aracın meşru olduğunu öne süren Machiavelli’e göre, din, ahlâk ve hu­kuk, devlete bağlı olup, şartlar gerektirdiğinde Hü-kümdar veya devlet tarafından birer araç olarak kulanı-labilir.341 Machiavelli ile bilim ya da felsefe, politik bir a-maca ulaşmanın rasyonel metotları halini alırlar.342

Machiavelli’in politika felsefesin­de, insan doğasıyla ilgili olarak benimsediği oldukça kötümser ve gerçekçi görüşlerin devlet düşüncesini çok derinden etkilediği ke-sindi. Ona göre yalnızca güç, devletin kurucu unsuru ol-mak durumundaydı. Güç, devletin sadece bir varlık koşu-lu değil, aynı zamanda otoriteyi yaratan unsur olduğu için, nihai meşrulaştıran olarak görünür.343

Machiavelli daha çok Hükümdar adlı eseriyle büyük bir üne kavuşmuştur. Hükümdar gerçekçi politikanın kut-sal kitabıdır. Gramsci Hükümdar’ın siyasi bir manifesto olduğunu yazmıştır.344 Pratik politika lehine ahlaki stan-dartlardan uzaklaşmayı ve ilke gevşekliğini öneren bir ki-taptır. Politik liderlere, iyi niyetle kötülük yapmaya hazır olmalarını öğretmiştir. Machiavelli’e göre, iktidarı elle-rinde tutanların rejimlerini devam ettirebilmeleri için her çare ve vasıtaya başvurmaları mubahtır. Machiavelli’in yaşadığı dönemde İtalya, ardı arkası kesilmeyen ve sık sık meydana gelen acımasız savaşlara sahne olmuştu.345 Parça-lanmış durumda bulunan İtalya’yı ulusal birlik ve bütünlüğe kavuşturacak lidere, devlet siyasetinde başa­rılı olmanın yollarını göstermek amacıyla yazılan bu kitap siya­si düşün-ce tarihine yepyeni bir görüş getiriyordu: “Amaç aracı ge­çerli kılar.”346 Amaç ulusal birliğini sağlamış, güçlü bir dev-letin kurulması ve yaşatılmasıydı. Ulusal toplumun yararına yönelik bu amacın gerçekleştirilebilmesi için Hükümdar’ın çok güçlü, çok akıl­lı, çok yetenekli ve becerikli olması ge-rekiyordu; çok faziletli olması değil. Hükümdar gerektiği zaman adam öldürmekten veya öl­dürtmekten çekinmeme-liydi. Ayrıca, yalan söylemesini, yalan ye­minler etmesini, yalan vaatlerle insanları kandırmasını, vs. bilmeliydi. Fakat suç yahut günah olarak nitelendirilebilecek bütün bu davra-nışlardan sonra bir melek kadar suçsuz ve faziletli oldu­ğuna herkesi inandırabilmeliydi; yani ikiyüzlü olmayı becerebil-meliydi. Siyasetin yasaları din ve ahlâktan soyutlanarak ele alındığı için “Hükümdar” büyük bir şok yarattı ve bu şok bir ta­kım yorumlara ve tepkilere yol açtı.347 Hükümdar, bütün iktidarların başvuru kaynağı oldu. Hükümdarlara ince taktikler veriyor, halkın psikolojik tahlilini yapıyor, insanların ipliğini pazara çıkarıyordu. Siyasi erk sahipleri bundan açıkça yararlandıktan sonra, büyük bir pişkinlik örneği göstererek onu aşağılamışlardır.

Machiavelli bireyin mutluluğu için uğraşmaz. Bu, umurunda bile değildir. Bütün amacı devletin bekasıdır. İnsanlar da bunun için vardır. Onun özlemini çektiği in-san tipi, ilkçağ insanı gibi atılgan ve üretken olanlardır.348 Machiavelli insandaki yükselme ve iktidar tutkusunu kam-çılıyor ve insana bu tutkusunu gerçekleştirebilmesi için her yola başvurmasını, bu arada ahlâk ve din yasalarını engel olarak tanıma­masını öğütlüyordu.349 O, üstüninsan ve güç istencinin filozofu Nietzsche’yi çağırıyor gibidir.

Machiavellice, günlük dilde gizli tezgahlar, entrikalar ve yalanlarla damgalanmış olan kurnaz ve aldatıcı davranışı işaret etmek için kullanılır. Makyavelist, ahlak kurallarını hiç sorun etmeden ve yalnızca kendini çıkarlarının peşinden gitmeyi amaç edinerek uygulamaya koyan bir Machiavelli takipçisi belirtilir.350 ‘Makyavelist tip’in özelliklerini ise şöyle sıralayabiliriz: Bencil bir tutkunun peşinde hiç yılma-dan, yorulmadan koşmak, bu tutkuyu gerçekleştirmek için hiç bir engel tanımamak, en dehşet verici yollara başvurmaktan çekinmemek, ikiyüzlü davranmak, soğuk-kanlılığı asla elden bırakmamak, yeni koşullara hemen ayak uydura­bilmek, hızlı düşünmek ve yerinde kararlar alıp hemen eyleme geçmek. Başka bir deyişle, insanların sözleriyle davranışları arasındaki tutarsızlık ve ikiyüzlü-lük, Makyavelizm’in en önemli niteliğidir.351

Bu siyaset anlayışına göre amaç, devletin egemen-liğidir ve bu amacın gerçekleşmesi için her şey bir araç olarak kullanılabilir. Örneğin din ve ahlâk, devletin ege-menliğine, üstünlüğüne hizmet ediyorsa bir değeri vardır. Hükümdar, ülkesinde egemenliğini koruyabilmek için her türlü aracı -ahlaki olsun veya olmasın- kullanabilir. Görüldüğü üzere, siyaseti ahlâk ve dinden soyutlayarak ele alan bu öğretide devletin hatta bireyin egemenliği uğ-runa her şey geçerli sayılmaktadır. Hükümdarın egemen-liğini sürdürebilmesi için ayıp ya da suç sayılabilecek hile, şiddet, ikiyüzlülük gibi yollara da başvurması son derece doğal karşılanmakta, hatta öğütlenmetedir. Çünkü insanlar genellikle kötüdür. Hükümdarın onlara dürüst davranması aptallık olur. Makyavelizm’de hükümdar bü-tün bu araçları kendi kişisel çıkarları için değil, devletin güvenlik ve esenliği gibi yüksek bir amaca hizmet etmek için kullanmakla yükümlü tutulmuştur. Fakat bu nokta gözden kaçırıldığı için Makyavelizm sadece dürüst­lükten yoksun bir siyaset biçimini değil, sahtekârlığı, ikiyüzlü­lüğü, zorbalığı da ifade eden bir sözcük olmuştur. Bu sözcükten tü­retilen ‘makyavelist’ sıfatı ise dalavereci, acı-masız, ikiyüzlü, kötü ruhlu insanları ve dürüstlükle yapıl-mayan işleri nitelemek için kullanılmıştır.

Rönesans’ta İtalya’nın durumu Machiavelli gibi bir İtalyan va­tanseverini son derece etkileyecek ve üzecek kadar kötüydü; zira İtalya siyasal birlik açısından parçalan-mış durumdaydı. Şehir devlet­lerine bölünmüş bu ülkede ulusal birlik olmadığı için siyasal, ekonomik ve dinsel sürtüşmelerin ardı arkası kesilmiyordu. Oysa İngiltere, Fransa, İspanya gibi diğer Avrupa ülkeleri siyasal birlikle­rini kurmuşlardı. Bu devletler İtalya için çok büyük tehlike oluş­turmaya başlamışlardı. Şehir devletleriyle dolu, ulusal birlik kav­ramından yoksun olan İtalya, yabancı güçlerin entrika ve akınlarına karşı koruyacak güçte değildi. Alman-ya’dan, Fransa’dan, İspanya’dan gelen ordular İtalya’yı istila ediyorlardı. Fakat İtalya bu yabancı güçlere karşı dire-nemiyordu. Çünkü şehir devletleri arasında savaş hemen hemen hiç eksik olmuyor, biri diğerini çekemediği için dış düş­manlara karşı ortak bir cephe kuramıyorlardı. Bu arada Roma Katolik Kilisesi de İtalya’nın ulusal birliğe kavuşma-sını istemiyordu. Çünkü İtalya’nın böyle bir birliğe kavuş-ması halinde kilisenin otoritesi zayıflayacak, sürdürmekte olduğu dünya saltanatı belki de son bulacaktı.352 Machiavelli, bunun bir örneğini yaşamında gözleyecekti. Papa Julius Fransa ile yapılan savaştaki yenilgi­ye, İtal-ya’nın tüm çehresini değiştiren İspanya ile bir ittifak yaparak karşılık vermişti.353

Machiavelli işte böyle bir ortamda Floransa’da yaşıyor-du. Onun 1498’ten önceki yaşamı hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmiyor. Ancak 1498 yılında, bir şehir devleti olan Floransa Cumhuriyeti’nin ikinci düzey bir görevlisi olduğu, diplomatik görevlerle Toskana’ya, Roma’ya ve Aragon kralı Ferdinand, Fransa kralı XII. Loui, İmparator Maximilian, Papa VI. Alexander, Papa II. Julius ve Cesare Borgia gibi dönemin bazı dev­let adamlarıyla tanıştığı, ancak daha çok alt düzey görevlilerle görüşmeler yaptığı, Floransa ile diğer şehir devletleri Venedik, Milano, Pisa, Napoli arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde çalışmalar yaptığı biliniyor.354 Bu görevler ona türlü koşullar altındaki siyasal yönetim uygulamalarını yakından gözlemleme fırsatını sağlamıştır.355

Machiavelli Fransız kralının sarayında yaklaşık altı ay kalmasına rağmen, bu dış ziyaretten elde ettiği sonuç, Fransızların politikalarından ziyade, İtalyan şehir-devlet-lerinin giderek belirsizleşen geleceği hakkında daha çok şey öğrenmiş olmasıydı. Machiavelli Fransa’da kaldığı süre boyunca Floransa Cumhuriyetinin işlevsizliğine şa-hit olmuştur. Bu durumdan çıkardığı ilk ders, Floransa hükümet çarkının, modern krallık eğitimi almış herhangi birine, anlamsız bir şekilde bocalayan güçsüz bir aygıt olarak görünmesiydi.356

Machiavelli Cesare Borgia’nın sarayında iki kez gö-rev almıştır. İlkindeki görevi yaklaşık dört ay sürmüş ve Machiavelli bu dönem boyunca, politikalarına ve hırsına kaynaklık eden nedenleri açıklarken epeyce ileriye gittiği anlaşılan dük ile pek çok kez kıran kırana tartışmıştı. Machiavelli dük ile arasında cereyan eden bu tartışmalar-dan derin bir şekil­de etkilenmişti. Machiavelli’e göre dük “istediği her şeyi elde edebilecek bir güce sahip olduğunu düşünen” büyük bir adam olmasının yanı sıra, “insanüstü bir cesarete sahiptir.” Da­ha da önemlisi, dükün eylemleri de en az sözleri kadar vurucuydu, zira “her şeyi kendisi bizzat kontrol ediyor”, işlerini “bü­yük bir gizlilik içinde” yürütüyor ve böylece planlarını hızla haya­ta geçirme kudretini elinde tutuyordu.

1503 yılında Machiavelli’in Roma’ya yaptığı ziyaretin başlıca amacı, papalık makamında patlak veren alışıl-mamış bir kriz hakkında ra­por hazırlamaktı. Papa VI. Alexander ağustos ayında, onun ha­lefi olan III. Pius ise, göreve geldikten iki ay sonra ölmüştü. Bu yüzden Floran-sa signoria’sı, bundan sonra neler olacağı, özel­likle de Borgia’nın Kardinal Giuliano della Rovere’yi aday gös­termesiyle beraber, ortaya çıkacak muhtemel gelişmeleri içeren günlük bültenleri aldıkça kaygılanıyordu. Bu kriz Floransa’nın çıkarlarını tehdit etme potansiyeli taşıyor gibiydi, zira Rovere’nin seçilmesi durumunda, verdiği desteğinin karşılığında düke, Pa­pa ordularının genel ko-mutanlığına atanma sözü verildiği düşü­nülüyordu. Ve dükün bu göreve gelmesi durumunda, Floransa’ya karşı yeni bir seferler dizisine girişeceğine kesin gözüyle bakı-lıyordu.357

Machiavelli’in yakından gözlemleme fırsatı bulduğu bir di­ğer etkili lider de, yeni Papa II. Julius olmuştu. Cesare Borgia’nın desteklediği Kardinal Rovere kardinal-ler meclisinde “ezici bir çoğunlukla” II. Julius unvanı ile Papa seçilmişti. Machiavelli, Julius’un seçildiği dönemde düzenlenen birkaç resmi toplantıya katılmıştı, ancak, yeni Papa’nın kişiliği ve liderliği hakkındaki değerlendirme-lerini, sonradan üstlendiği iki görev esnasında tamamla-mıştı.358

Yoğun diplomatik çalışmalarla geçen yıllar Machia-velli’e siyaset hayatında önemli deneyimler kazandırmakta, başarılı devlet adamlarının sırlarını öğretmekte ve si­yasetle ilgili düşüncelerini oluşturmaktaydı. Medici ailesi İspan-yanın yardımıyla on sekiz yıllık bir aradan sonra kente yeniden girmiş ve cumhuriyet yönetimine son verip Floran-sa’da kendi ege­menliğini kurmuştu.

İktidar kimdeyse onun taraftarı olan Machiavelli, baba-sının cumhuriyetçilere yakınlığı sayesinde orta düzey gö-revlere gelmiştir. Cumhuriyetçi olarak tanınmasına rağmen Machiavelli’in sadakati cumhuriyetten ziyade devleteydi. Machiavelli için önemli olan hükümet şekli değil hizmet verdiği Floransa kent-devletidir, iktidardır.359 Çünkü ilerle-yen zamanda Medici ailesine yakınlaşma çabaları olacaktır. Medici ailesi tarafında yapması istenilen Floransa Tarihi içinde bu medhiyeler yerleştirilmiştir.360 Mediciler muhte-şem bir virtu’ya sahiptir; Talih güçlü bir şekilde onlardan yanadır ve “Tanrı ile Kilise’den aldıkları destek” de bun-lardan daha az değildir.361

Machiavelli kişisel geleceğinin, cumhuriyet rejiminin sona ermesiyle birlikte yok olduğunu düşünmüştür. Machiavelli resmi görevinden alınmış, hapsedilmiş ve yüksek bir kefalet ücreti karşılığında serbest bırakılmıştır. Floransa sınırları içinde zorunlu ikamet cezasına çarptırıl-mıştır.362

Machiavelli, siyaset ve tarihle ilgili ünlü eserlerini zorunlu ikamete tabi tutulduğu çiftliğinde yazmaya başla-dı. Bu eserleri şunlardır: II Principe (1513) –Hükümdar-, Discorsi Sopra La Prima Deca Di Tito Livio(1519) –Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler-, Arte della Guerra (1520)-Savaş Sanatı- ve Historic Flo­rentine (1525)-Floransa Tarihi.

Bunlardan Savaş Sanatı. Machiavelli’in askerlikle ilgi-li görüşlerini açıklar. Machiavelli bu ese­rinde savaş sırasın-da geçici olarak paralı askerlerden bir ordu oluşturmak yerine, sürekli ve düzenli ulusal bir ordu bulundurmanın gere­ği üzerinde durur; bunun için eski Roma ordusunun örnek alınmasını önerir.(Bu konu üzerinde uygulamalı çalışmalar yapması için ayrıca resmen görevlendirilmişti. Başında bulunduğu Halk Ordusu ile yaşadığı Prato hezime-tini göz ardı ederek bu önerisini yazar.)363 Floransa Tarihi, Floransa’nın tarihini kuruluşundan Büyük Lorenzo’nun 1492’deki ölümüne kadar, doğruluk dere­cesini pek araştırmadan ele alan bir tarih kitabıdır. Bölümlerin arasına sokuşturulan Makyavelizm’le ilgili düşünceler dikkat çeki-cidir.

Machiavelli yukarıda ana hatlarını belirttiğimiz siyaset öğretisini, özellikle Hükümdar ve Söylevler adlı iki eserinde açıklamıştır. Bunlardan birinci eseri yeni bir hükümdara devleti kurmanın ve hükümdarlığını sürdürmenin yollarını gösteren bir kitaptır. Önce asıl adı De Principatibus (prenslikler) olan ama Il Principe (Hükümdar) adıyla ün kazanan eserini kaleme alır. Hükümdar, yeni efendilerine kendini beğendirmenin son manevrasıdır. Ama istediği olmaz. Zira, Lorenzo de Medici, Hükümdar’ı açıp oku-maz bile. Hükümdar, Machiavelli’in ölümünden dört yıl sonra bastırılır. İkinci kitabı ise Titus Livius’un Roma Tarihi adlı eserinin ilk on kitabı üzerin­de yapılan yorum-lardan oluşmaktadır. Bu her iki kitap aynı amaçta birleş-mektedir: Siyasal hayatta başarılı ol­manın yollarını ve uygulanması gereken kuralları açıklamak.

Hükümdar’ı ve Söylevler’i yeni bir siyasi iktidar “oku-ma” biçimini kavramak için ele almak gerekir. Söylevler’in iyi Machiavelli’siyle, Hükümdar’ın kötü Machiavelli’si ayrımını ileri süren sav dayanaksızdır. Lefort gibi bazı yazarlara göre, bu iki kitabı ayıran yalnızca üslup farkıdır. Söylevler hükümdar olabileceklere, Hükümdar ise gerçek hükümdara gönderilmiştir. Ama dikkatli okur, her ikisinde de, Machiavelli’nin siyasi düşüncesini okuyacaktır.364

Machiavelli’e göre, bu kurallar siyasal hayatın içinde aranmalıydı, dı­şında değil; yani toplumsal ahlâk yasasın-da, dinde yahut hukukta değil. Bu görüşle hareket eden Machiavelli, ortaya koyduğu kuralları kendisi uydurma-mış, ancak zamanın ve geçmişin siyasal hayatla ilgi­li uy-gulama ve deneyimlerinden çıkarmaya çalışmış, böylece bu kuralların doğruluğunu tarihten, özellikle büyük bir hayranlık duyduğu eski Roma İmparatorluğu’ndan aldığı örneklerle kanıtlamaya çalışmıştır.

Machiavelli, İtalya’nın parçalanmış, karışık ve güçsüz durumun­dan derin bir üzüntü duyuyor, birleşmiş bir İtalyan devletini ancak çok güçlü bir liderin, düzenli bir orduyla gerçekleştirebileceğine inanıyordu. Hegel, Machiavelli’in Hükümdar kitabıyla, İtalya’nın kurtarıcısı olmak gibi ulvi bir rolü üstlenmeye ve böylece ülkesinin uğradığı felaket-lere bir son vermek şerefine erişmeye çağırdığını söyle-mektedir.365

Machiavelli kitabını 1513 yılında yazmış ve Floransa yönetiminin başında bulunan Lorenzo de Medici’ye sun-muştu. Ama kitapta örnek gösterilen Lider ise Cesare Bor-gia idi. Çünkü Machiavelli için Borgia, ey­lem anında göz-lemlediği liderler arasında en öğretici olanıydı. Machia-velli, 1502’de diplomatik bir görevle Borgia’nın sarayına gönderildiği zaman onun ikiyüzlülük, zulüm ve dalavere ile yürüttüğü başarılı siyasetinden çok etkilenmişti. Borgia özellikle iki olayda, tehlikeli bir krizi aşarken sergile­diği güç ve özgüven nedeniyle Machiavelli’in derin saygısını kazanmıştı.366

Bu krizlerden ilki 1502 yılında, Romagna halkının, Borgia’nın teğmenlerinden biri olan ve bölgede huzuru sağlayan Remirro de Orco tarafından uygulanan baskıcı yöntemlere karşı aniden öfkeyle ayaklandıkları dönemde patlak vermişti. Aslına bakılırsa, Remirro yalnızca dükün emirlerini yerine getir­miş ve öylesine başarılı olmuştu ki, tüm bölgeyi kargaşadan kurta­rıp sağlam bir yönetim inşa etmişti. Ancak Remirro’nun bu acı­masızlığı öylesine büyük bir nefret doğurmuştu ki, bölgenin mevcut istikrarı şimdi tehlikeye girmişti. Borgia’nın bu soruna bulduğu çözüm, korku ve dehşet uyandıracak cinstendi. Halkı yatıştırmak ve onları tamamen kendi safına çekmek ama-cıyla şayet bazı zulümler yapılmış ise, bu durumda yapı-lan zulümlerin kendisi tarafından değil de, zalim yaradı-lışlı Remirro tarafından yapıldığını göstermekti. Remirro Borgia tarafından davet edilmiş ve daha sonra “cesedi iki parçaya bölünmüş olarak kent meydanında bulunmuş ve tüm halkın görebilmesi için ceset uzun süre yerinde tutul-muştur.367 Borgia’nın bu eyleminin, tamamen doğru bir eylem olarak kendisini etkilediğini belirtir. Bir ka­rarlılık ve cesaret gösterisi olan bu eylem, tam da istenen sonu­cu yaratmıştı; “halkı büyüleyip hayran” bıraktığı gibi, aynı zamanda halkın “nefretinin kaynağını” da ortadan kaldır-mıştı.368

Borgia’nın, Machiavelli’in daha da şaşırtıcı hayranlı-ğını kazanmasına neden olan diğer olay ise, yaklaşık ola-rak aynı dö­nemde Romagna’da baş gösteren askeri zor-lukları ele alış tarzıydı.369 Dük başlangıçta, temel askeri güç olarak, bölgedeki küçük lordlara dayanmak zorunda kalmıştı. Ancak 1502 yazına gelindiğinde, bu lordların li-derlerinin -özellikle de Orsinilerin ve Vitellilerin- güve-nilmez olmakla kalmayıp, aynı zamanda düke bazı komp-lolar hazırladıkları iyice su yüzüne çıktı. Dükün ilk ham-lesi, lordlarla uzlaşma numarası yapıp onları Sinigallia’da toplantıya davet ettikten sonra tümünü öldürterek onlar-dan kurtulmak oldu. Machiavelli bunların zikredilmeye değer olduğunu hayranlıkla söyler.370

“Ülkenin bizatihi güvenliğinin (kurtuluşunun) alına-cak karar­lara bağlı olduğu yerde, ne adalet veya haksız-lık, ne insani­yet veya acımasızlık, ne ihtişam veya utanç telakkilerinin hâkim olmasına izin verilebilir. Bütün bu telakkiler bir yana bırakılarak, hangi istikamet ülke hayat ve hürriyetini kurtarır sorusu tek soru olmalıdır.”371 Machiavelli, eserinde hükümdarın, devletin çıkarını her şeyin üstünde tutması gerektiğini belirtmiş, ancak daha sonra bu ilke kişinin tutkularını gerçekleştirebilmesi için bencil olması, kişisel çıkarlarını her şeyin üstünde tutması gerek­tiği biçimde yorumlanmıştı.372

Hükümdar’da iktidarı ele geçirmenin dört usulü var-dır: Virtu (VI. Bölüm), talih (VII. Bölüm), cinayet (VIII. Bölüm) ya da seçim (IX. Bölüm). Bu usullerden Machia-velli için ilk ikisi önemlidir: “Erdem [virtu] ve talih hü-kümdar olmanın iki yönüdür”; bu yüzden görüşlerini bu iki unsurun karşıtlığı üzerine kurar.373

Hükümdar’ı bölüm bölüm incelemeyi daha yararlı buldum. Ancak bazı noktalarını vurgulamak önemlidir.

Hükümdar’ın I. bölümünde, “egemenlik” düşüncesi­ni ayrımlayarak işe başlar ve tüm egemenliklerin “ya cumhuri­yetler ya da prenslikler” olduğunu ileri sürer.

II. bölümde hükümdar olma­nın yasal olan ve olma-yan yolları anlatılır. Bunlardan yasal ve ko­lay olanı vera-set yoludur. Bu yolla hükümdar olan bir kişinin yapacağı tek şey atalarının kurduğu düzeni korumak, bu düzenin dışına çıkmamaktır.

III. Bölüm’de “karma hükümdarlıklar” üzerine yazar. En sonunda ise başka güçlerin güçlenmesine fırsat verilme-mesini söyler: “Başkalarının güçlenmesinden sorumlu olan kişi, aynı zamanda kendi yıkımını da hazırlar.”374

IV. ve V Bölüm’de Machiavelli, III. Bölümde ele al-dığı karma hükümdarlıkları özellikle de İskender sonrası ile Osmanlı ve Fransız yönetiminin farklarını anlatır.

VI. ve VII. Bölümlerde kendisini en çok büyüleyen konuya geçer; bu “tamamen yeni olan hükümdarlıklar” konusudur. Hükümdar olmanın diğer bir yolu talihten geçtiğini ve bir insanın talihin ve başkalarının yardımıyla hükümdar olabileceğinden söz eder. Ancak sadece talihe güvenmekle hükümdarlık sürdürülemez. Çünkü ta­lih oy-naktır ve talihi kötüye giden bir hükümdar çok akıllı ve ye­tenekli değilse yıkılmaktan kendini kurtaramaz. Örneğin, Cesare Borgia babasının o sırada papa olmasından ötürü, yani talihin yardımıyla hükümdar olmuş ve kişisel yete-neklerini kullanarak hüküm­darlığını sürdürebilmişti.375 Ge-leceğini güvence altına almak için dost­lar edinmiş, gerektiği zaman şiddete, zorbalığa, sahtekârlığa başvurmuş, halkını hem korkutmuş hem de ona kendini sevdirmiş, düşman­larına karşı güçlü bir ordu bulundurmuş, kötülük beklediği kişileri ortadan kaldırmış, güçlü kralların desteğini sağlaya-rak gerektiğin­de onlardan yardım almıştı. Machiavelli, Hükümdar’ın VII. bölümünde dükün Kardinal Rovere’in papalığa seçilmesini desteklemekle hata yaptığını söyler; “Yüksek konumdaki kişilerin kendilerine sunulan yeni hizmetler karşısında uğradıkları eski haksızlıkları unuta-caklarını düşünmek büyük bir aldanma ve hatadır.”376

Machi­avelli siya­sal teorisinin belki de en önemli antitezini, Hükümdar’ın ana eksenini teşkil eden düşünce-lerini açmaya başlar. Yeni hükümdarlıklar, diye belirtir Machiavelli, ya “kişinin kendi ordusu ve virtu’su aracı-lığıyla” ya da, “başkalarının güçleri ve Talih aracılığıyla” kazanı­lıp korunur.377

Machiavelli yine, Talih ve başkalarının güçleri aracılı­ğıyla kazanılan hükümdarlıklar üzerinde yoğunlaşır. Bu noktada, tam tersine modern İtalya’da pek çok örnek bu-lur; bu örneklerin en öğretici olanı, “bulunduğu konumu babasının Talih’i sayesinde kazanan” ve bu kariyeri, “Talih ve başkalarının güçleri sayesinde” iktidara gelen tüm hü-kümdarlar tarafından “öykünülecek değerde olan” Cesare Borgia’dır.378 Machiavelli düşüncelerini, tarafsız tipolo-jiler silsilesi biçiminde sunmaya özen göstermesine rağ-men, çalışmasını, belirli bir olay üzerinde yoğunlaşacak şekilde ve kurnazca düzenlemiştir; böyle yapma­sının bir diğer nedeni de, herhangi bir olayın içerdiği yerel ve ki­şisel çarpıcılıktır. Buna göre, bir uzman tavsiyesine en acil ihti­yacın duyulduğu durumlar, bir yöneticinin, Talih ve başkasının güçleri aracılığıyla iktidara geldiği durum-lardır. Hükümdar’ın başarısının anahtarı, virtus’a sahip olmasıydı.379 En asil hedeflere ulaşmak isteyen her hü-kümdar, tüm kamusal eylemlerinde, “virtus’un talimatla-rını iz­lemelidir.” Virtus “dünyadaki en görkemli şeydir”, güneşten bile daha parlaktır; zira “körler güneşi görmez-ken”, “virtus’u son de­rece net bir şekilde görebilirler”. Virtus sayesinde görkeme ulaşma fırsatını en iyi şekilde elde edebiliriz. Çünkü görkem, ödüllendirilmiş bir vir-tus’tan başka bir şey değildir.380

Machiavelli’in bu iddiasını ileri sürdüğü dönem­de, Medici’lerin, hem iyi Talih’in şaşırtıcı bir darbesi hem de İs­panya Kralı Ferdinand tarafından gönderilen durdurula-maz güçle iktidara geldiği göz ardı edilmemelidir.381



Söylevler’de Talih’e verdiği değer dikkatle incelen-miştir; Romalılar tarafından kaydedilen başarılar, bu eser-de hemen hemen her defasında, Talih’in virtus’u* izleme, hatta onu bekle­me eğiliminde olduğu ve genel olarak virtus’a sahip olanlara gülümsediği olgusuna dayanılarak açıklanmıştır.382

Machiavelli, Talih tanrıçasının gücünü yalnızca, ken-disine karşı koyamayan virtu sahibi insanlara gösterdiğini iddia eder. Buna göre tanrıça, bu özelliğe öylesine hay-randır ki, en öldürücü kini­ni, hiçbir zaman, bu özelliğe sahip olan insanlardan çıkarmaz.383 Machiavelli, siyaset felsefesinde gerçekliğe önem verdiği kadar önemsediği terim güç ile kontrol edilebilen bir kadın talih (fortu-na)’dir.384

Bir hükümdarın temel amacı mantenere lo stato olmalıdır; Machiavelli bu kav­ramla, yeni bir yöneticinin, mevcut durumu koruması gerektiği­ni, özellikle de mevcut yönetim sistemini denetim altında tutma­sı gerektiğini kast eder. Varlığını sağlam bir şekilde sürdürmeye ek olarak, ulaşılması gereken çok daha büyük hedefler vardır; ve Machiavelli bu hedeflerin neler olduklarını belirtirken, Romalı tarihçi ve ahlakçıların gerçek bir vârisi olduğunu bir kez daha ortaya koyar. Tüm insanların her şeyden ön-ce, Talih’in iyilikle­rinden faydalanmak istediklerini farz eder. Böylece Machiavelli, [örneğin, St. Thomas Aqui-nas’in The Government of Princes (Hükümdarların Yöne-timi) adlı eserinde vurguladığı] cennetteki ödüllerini gü-venceye alabilmesi için, iyi bir yöneticinin dünyevi gör-kem ve zenginlik tutkularına ket vurması gerektiği biçi-minde­ki Ortodoks Hıristiyan tezini tamamen göz ardı eder. Tam tersi­ne, Machiavelli’e göre, insanların uğruna rekabet edebilecek­leri en büyük ödüller “görkem ve zen-ginliktir; ayrıca bunlar, Talih’in bahşetme kudretine sahip olduğu en iyi iki armağandır.385

Ancak, tıpkı Romalı ahlakçılar gibi, Machiavelli de, zenginli­ğe ulaşmayı temel bir arayış olarak bir kenara koyar ve “öngörülü ve virtuoso” bir hükümdarın en asil hedefinin, “kendisine onur getirecek” ve kendisini şöhre-te kavuşturacak bir yönetim biçimi kurmak olduğunu belirtir. Hatta yeni yöneticilerin, di­ye ekler Machiavelli, “çifte bir görkem” kazanma olasılığı bile vardır; sadece “yeni bir hükümdarlık kurma” şansına sahip ol­makla kalmayıp, aynı zamanda, “bu hükümdarlıklarını, iyi ka-nunlar, iyi silahlar ve iyi örneklerle güçlendirebilirler”. Böy­lece, dünyevi onur ve görkemin elde edilmesi, Livy ve Cicero için olduğu kadar, Machiavelli için de en büyük hedeftir. Ve çağdaş devlet adamları içinde en çok saygı duyduğu İspanya Kralı Ferdinand’a olan hayranlı-ğını ifade ederken, bu hayranlığının nedeninin, Ferdi-nand’ın kendisine büyük bir “şöhret ve görkem” getiren “muhte­şem şeyler” yapması olduğunu belirtir.386

VIII. Bölüm’de Hükümdar olmanın diğer bir yo­lunun zor kullanmak, ya da cinayet işlemek olduğu anlatılır. Sı-radan bir vatandaş hiç bir yeteneğe ve talihe sahip olma-dan bu yolla hükümdarlığı eline geçirebilir. Bu konuda Machiavelli şöyle diyor:

“Kendi hemşerilerini öldürmeğe, dostlara ihanet et-meğe, imansız, merhametsiz ve dinsiz olmağa liyakat ve meziyet adı verilmez; bu haller egemenlik kazandırabilir, fakat şeref kazandıramaz.”387 “Bu yola başvuran bir kişi yapmayı tasarladığı kötülükleri bir anda yapmalıdır ki daha az acı versin, daha çabuk unutulsun. İyilikler ise azar azar yapılmalıdır ki halk tadına varabilsin.”388 Hükümdar yap­tığı kötülükleri iyi işlerle dengelemesini bilmelidir. Burada bile Machiavelli “iyi kullanılmış zulüm”den söz ederek iktidarı kutsar tarzda bu yola başvurulduğunda yapılacak kötülük-lerin birden yapılması önerir.

IX. ve X. Bölümlerde halkın desteğiyle hükümdar ol-manın talihin ya da yabancı güçlerin yardımıy­la hükümdar olmaktan çok daha iyi olduğunu söyler. Bu durumda hükümdara düşen görev, halkını ezmemek, halkını hoşnut etmektir. Kötü günlerinde ça­resiz kalmak istemiyorsa halkı-nın sevgisini kazanmaya çalışmalı, halkını kendine bağla-masını bilmelidir. Halkın hükümdara düşman ke­silmesi onun durumunu tehlikeye sokacaktır. Çünkü halk kala-balıktır. Ne var ki Machiavelli azınlığın ezilmesine o kadar karşı çıkmaz. Çünkü sayıca az olan bir kitle hükümdar için ciddi bir tehlike oluşturmayacaktır.389 Ayrıca alel­ade bir in-san kendi yeteneklerini kullanarak hükümdarlığa kadar yük­selebilir. Kişisel yeteneklerini kullanarak yönetimi ele geçi-ren hü­kümdarlar bulundukları yere güçlükleri yenerek gelir. Bu hükümdarları bek­leyen en büyük tehlike yeni bir düzen kurmakta kendini gösterebilir; zira yeni bir yönetim modeli uygulamanın başarı şansı oldukça az­dır. Bütün bu zorlukları aşmak yine hükümdarın çok güçlü ve yete­nekli olmasına bağlıdır.

XI. Bölümde, Machiavelli, Hükümdarlıklarda dinin oynadığı rolü incelerken, prensliklerin uzun süre, güçlü ve sağlam kalmalarında dinin çok eskiye dayanan kurum-larının ve halk tarafından desteklenmesinin prenslikleri güçlendireceğini, bu yüzden dinin, halkın yasalara uyma-sı ve toplumun birliğinin sağlanması hususunda kullanıl-ması gerektiğini belirtmektedir.390 Machiavelli için dinin araçsal değeri vardı: Dinin ahretteki hayatla ilgili söyle-dikleri umrunda değildi; burada ve şimdi topluma ne fay-dası vardı, ona bakıyordu.391 Din, iktidarların genel irade-lerine aşkın bir yücelik katarak meşruiyet kazandıran bir araç olarak, önem atfettiği bir kurumdur. Dini bir meş-ruiyet aracı olarak kullanmayan siyasal iktidar yok gibi-dir. İktidara itaat dinsel bir gereklilik sayılmıştır. Bu da iktidarın meşruiyeti için kolaylaştırıcı bir işlev görmüştür. Kendisini din dışı ilan eden siyasal iktidarlar bile, dinin toplumsal birlik ve bütünlük ritüellerini kullanmaktan çekinmemişlerdir.392 Bu konuyu Söylevler’in 11. Bölü-münde ele alır ve Romalıların orduları kontrol etmede, halkı telkin etmede, insanları iyiye yöneltmede, kötüden utanılmasını sağlamada dinin rolü olduğunu söyler.393 Machiavelli, dinden ve ahlâktan soyutlanmış bir siyaset fel-fesi geliştirirken bu iki şeyin gerekirse politik amaçların gerçek­leştirilmesinde birer araç olarak kullanılabileceğine işaret eder. Bir dine hem inanıp hem de o dinle bağdaş-mayan davranışlarda bulunmak, bir dine gerçekte inan-mayıp inanıyormuş gibi görünmekle aynı şeydir; yani iki-si de ikiyüzlülüktür, sahtekârlıktır. Fakat ikincisi diğerin-den daha hafif bir suçtur.394

XII. ve XIII. Bölümde, Machiavelli sadece iktidara gel-menin belli başlı yollarını belirtmekle kalmaz; kazanılan bir iktidarın nasıl elde tu­tulması gerektiğine ilişkin bazı kurallar da ileri sürer. Bunlardan bir kısmı normal kurallardır. Örne-ğin sağlam bir iktidar her şeyden önce güçlü bir orduyu gerektirir, Machiavelli, bir tahtı ele geçirmenin kolay, fakat onu elde tutmanın zor olduğunu, başkalarının gü­cüne gerek duyan ve yeterli askeri güce sahip olmayan hükümdarların tahtlarını kaybetmeye mahkûm olduklarını ifade eder. Dış güçlerin desteğine güvenen hükümdarlar, iktidarlarını talihe bırakmış sayılırlar ki, bu da güvenilir bir yol değildir. Bir hükümdarın başlıca uğ­raşı askerlik olmalıdır. Hükümdar’ın görevi her an savaşa hazır bir ordu bulundurmak olmalıdır. Askerlik sanatını iyi bilmeyen ve asker­lik sanatına gereken önemi vermeyen, eğlenceye aşırı düşkün olan Hükümdarlar iktidarlarını kolaylıkla kaybederler. Bu yüzden hüküm­dar askerlik sanatını iyi bilmeli, bu sanattan uzak kalmamalı, boş zamanlarında bu sanatla ilgilenmelidir. Hükümdar sade-ce askerlik sa­natının teorik yönünü değil, pratik yönünü de bilmelidir. Bunun yanı sıra geniş tarih bilgisine sahip olma-sı, geçmişte büyük başarılar elde etmiş devlet adamlarının yolunu izlemesi, tarihte yapılan büyük hatalardan ve başarılardan ders alması gereklidir. 395 Kendi ordusunu kur-manın önemine değinir.396 Bu konuya Askerlik Sanatı adındaki kitabında Roma İmparatorluğunun askeri düzeni üzerinden daha ayrıntılı girer. Paralı askerliğe karşı çıkar. İtalyan birliğinin kurulamamasının nedeni olarak hem Hükümdar’da hem de Askerlik Sanatı’nda ele alır.

XIV. Bölümde akıllı bir hükümdar’ın kötü günlerde doğabilecek güçlüklerin üstesinden gelmeye her zaman hazırlık­lı olmasının gerekli olduğunu vurgular.

Machiavelli hükümdarların geleneksel ahlakın gerek-lerine göre hareket etmeyeceklerse, hangi ilkelere göre hareket edecekleri sorusuna XV. Bölümün başında cevap vermektedir ve bu cevap onun yeni yöneticilere sunduğu tavsiyelerin özünü oluşturmaktadır. Bilge bir hükümdara, her şeyden önce, zorunluluğun buyrukları kılavuzluk edecektir; “bulunduğu konu­mu muhafaza edebilmesi için”, bir hükümdar, “iyi olmama gücü­ne sahip olmalı ve bu gücünü, olayların seyrine bağlı olarak, ne zaman kullanacağını iyi bilmelidir”


Yüklə 1,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə