84
Üçüncü kısıt, ekonomik dinamizmin sosyal ve kültürel etkileĢim ile pa-
ralel götürülememesidir. Ekonomik geliĢmeler cazibeyi arttırır ancak bu ilginin
kalıcı hale gelebilmesi için taraflar arasındaki diğer sosyal ve kültürel alıĢveri-
Ģin paralel bir Ģekilde artması gerekir. Toplumdan topluma cereyan eden iliĢki-
ler tesis edilmediği ya da ekonomik, siyasal ve diplomatik bağlar sosyal ve
kültürel temaslar ile desteklenemediği sürece, ikili diyalog kanalları kalıcı ola-
mamaktadır. Nitekim iliĢkiler sadece devletten-devlete müzakereler Ģeklinde
tesis edilmiĢ ise, siyasal değiĢimler neticesinde ekonomik iliĢkiler de akamete
uğrayabilir. Özellikle değiĢen güvenlik ortamlarında ekonomik bağlar bir anda
kırılgan hale dönüĢebilmekte, ekonomik kazanımlar yitirilebilmektedir. Suriye,
Libya ve Lübnan örneklerinde yaĢananlar buna birer örnek olarak gösterilebilir.
c.
Yumuşak Güç
Türkiye‟nin Ortadoğu‟da artan etkinliği ve “bölgesel güç” potansiyeli-
ne iliĢkin tartıĢmanın üçüncü boyutunu yumuĢak güç parametresi oluĢturmak-
tadır. Birinci bölümde tartıĢıldığı üzere yumuĢak güç, “bir aktörün fikirlerinin
ya da siyasi gündemi belirleme gücünün diğer aktörlerin tercihlerini belirleye-
cek cazibede” operasyonalize edilmesine dayanmaktadır. Bu kapsamda, yumu-
Ģak güç kavramı ülkelerin (i) kültür, (ii) politik değerler ve (iii) dıĢ politika
sütunlarında uyguladıkları ve diğer aktörlerin bu uygulamaları nasıl algıladıkla-
rı ile ilgilidir. YumuĢak güç açısından son dönemde Türkiye‟de değiĢik çalıĢ-
malar yapılmıĢtır.
58
Bu açıdan Türkiye‟nin bölge ülkeleriyle paylaĢtığı, baĢta
dini unsurlar olmak üzere, ortak tarih, kültür ve değerler sisteminin sağladığı
cazibe değiĢik çalıĢmalarda vurgulanmıĢtır. Birçok uzmana göre, Türkiye‟nin
farkı, “demokrasiye karĢı Ġslam” tezini iĢleyen oryantalist perspektiflerin karĢı-
sında, kutuplaĢtırıcı tezleri çürüten bir “siyah kuğu” olmasından kaynaklan-
maktadır.
59
Türkiye‟nin aynı zamanda NATO üyesi, Avrupa Konseyi kurucu
üyesi ve AB ile müzakere eden aday ülke olması da Ortadoğu coğrafyasında
kendisine biçtiği özgün “rol tanımına” esas teĢkil etmektedir.
60
Kültüre, politik
değerlere ve ekonomik dinamizme ek olarak Türkiye‟nin son dönemde uygu-
lamaya koyduğu Ortadoğu‟yu merkeze alan bölgesel temelli ve jeokültürel
58
Meliha AltunıĢık, “The Possibilities and Limits of Turkey‟s Soft Power in the Middle East”,
Insight Turkey, Cilt 10, Sayı 1, 2008, ss. 41-54; Uysal,
Ortadoğu’da Türkiye Algısı…; Tarık
Oğuzlu, “Soft Power in Turkish Foreign Policy”, Australian Journal of International Affairs, Cilt
61, Sayı 1, ss. 81-97; Meliha AltunıĢık, “The Turkish Model and the Democratization in the
Middle East”, Arab Studies Quarterly, Cilt 27, Sayı 1 ve 2, 2005, ss. 45-63.
59
Yazarların Emekli Büyükelçi Özdem Sanberk ile mülakatı, 23 Kasım 2011, Ankara. Amerikalı
Büyükelçi Micheal Lemmon‟a göre de “Türkiye oryantalizmin argümanlarına meydan
okumaktadır.” Yazarlardan birinin Büyükelçi Lemmon ile görüĢmesi, 16 Aralık 2011, Washinton
DC. Ayrıca bk. Meliha AltunıĢık, Turkey: Arab Perspectives, TESEV, Ġstanbul, 2010.
60
AltunıĢık, “Ne Ġslam Ne de Türk Dünyası…”, s. 15.
85
öğeler içeren nispeten Batı‟dan bağımsız dıĢ politika algısı da Ankara‟nın Or-
tadoğu halkları nezdindeki yumuĢak gücünü derinleĢtirmiĢtir.
61
Türk dıĢ politikasında yaĢanan bu dönüĢümü, kimlik dönüĢümünden
ayrı düĢünmek mümkün değildir. Bu kimliğin dinamiklerini ise Türkiye‟de
yaĢanan sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel dönüĢümlerin tamamında aramak
gerekmektedir. Ġç siyasette ve ekonomide yaĢanan kimlik dönüĢümünün Türk
dıĢ politikasına yansımasını Ersel Aydınlı “elitsizleĢtirme” (de-elitization) ola-
rak nitelemektedir. Aydınlı, bu noktada Türkiye‟nin farklı ülkelerle iliĢkilerin-
de elit perspektifinin yerini halklar arası iliĢkilerin, benzerliklerin, ortak kültür
ve miras gibi noktaların öne çıktığı bir yapının aldığını ifade etmektedir. Öte
yandan, Türk dıĢ politikasında yaĢanan dönüĢüm, Türkiye‟de toplumsal düzey-
de yaĢanan kimlik dönüĢümüne paralel okunduğunda bu durum bir “elitsizleĢ-
me” süreci sonrasında yaĢanan “yeniden elitleĢme” (re-elitization) olarak ta-
nımlanabilir.
62
Bu yaklaĢım Türkiye‟de merkezin kendi içindeki dönüĢümünün
yeni bir dıĢ politika algısı yaratmadaki etkisini anlamada daha geniĢ bir çerçeve
sunmaktadır. Sosyal, siyasal ve ekonomik yapıdaki bu değiĢim, Türkiye‟yi,
bugün dıĢ politikasında geleneksel devletçi ve statükocu bir çizgi izlemek yeri-
ne pragmatik davranmaya itmiĢtir. Türkiye‟nin pragmatik dıĢ politikası ve de-
ğiĢen iç yapısı, daha kapsayıcı ve inĢa merkezli bir yapıya zemin hazırlamıĢ ve
bölge halkının ilgisine mazhar olmuĢtur. Bütün bunlar dıĢ politikada tehdit
algısının yerini daha yapıcı bir anlayıĢın almasını sağlamıĢtır. Tehdit algısının
çok ötesine geçen dıĢ politika anlayıĢı Ģüphesiz ki Türkiye‟nin kapsayıcı ve
inĢa merkezli politikalarına paralel bölgede ve dünyada artan rolünü destekle-
yici bir anlayıĢı simgelemektedir.
63
Ancak bu unsurların Türkiye açısından
maddi faydaya tahvil edilip edilemediği ayrı bir tartıĢma konusudur. En baĢın-
dan belirtmek gerekir ki yumuĢak güç, ölçülmesi kolay bir kavram değildir. Bir
ülkenin üniversitelerindeki yabancı öğrenci sayısı ve ülkeye gelen ziyaretçi
rakamları, ülkenin medya gücü gibi değiĢkenler Joseph Nye tarafından kulla-
nılmıĢ olsa da literatürde yumuĢak gücün ölçülmesi halen daha sorunludur. Bu
kapsamda bu çalıĢmada, Türkiye‟de okuyan Arap öğrenci sayısı, Türkiye‟yi
ziyaret eden Arap vatandaĢı sayısı, Türkiye‟nin medya konusundaki gücü ve
Araplardaki Türkiye algısı operasyonalize edilerek yumuĢak güç tespitinde
bulunmaya çalıĢılacaktır.
61
AltunıĢık, “The Possibilities and Limits…”, s. 49; Uysal, Ortadoğu’da Türkiye Algısı…, s. 40.
Ayrıca bkz: F. Stephen Larrabee, “Turkey‟s New Geopolitics”,
Survival, Cilt 52, Sayı 2, 2010,
ss. 157-180;
62
Ersel Aydınlı‟nın 25 ġubat 2011 tarihinde USAK‟ta düzenlenen bir konferansta dile getirdiği
görüĢleri.
63
Bahadır Dinçer ve Dilek Aydemir, “Türk DıĢ Politikasında Kimlik DönüĢümü”, Analist, Sayı
3, Mart 2011, ss. 32-5.