•
Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü
•
64
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
Berk’in öyküleyici bir anlatım seçtiği -ki Berk toplumcu gerçekçi çizgideki
şiirlerinin birçoğunda öyküleyici anlatıma başvurur- “Kör Halit’in Bulutu”,
“Otuz Sekiz Pare Köy”, “Sebenli Halil (Hatırlama, Yakup Bey’e Dair, Se-
benli Halil’in Ardından)”, “Yukarı Fırat (Rüstem Bey’in Rüzgârı, Bütün
Hikâye, Bozoklu Dünyada Kardeşlik Esastır Diyor, Bir Gün Gelecekte)”
gibi şiirlerinde ‘kırsal yaşam gerçeği’, ‘köy gerçeği’ çerçevesinde ‘ağa/bey-
köylü’, ‘öşürcü-köylü’ gibi ezen ile ezilenin, sömüren ile sömürülenin, haksız
kazanç sağlayan zengin kesim ile yoksul halk kitlelerinin karşı karşıya gelişi
söz konusudur. Şairin bakışı sınıfsal, siyasal, ekonomik çerçevededir.
“Kör Halit’in Bulutu” ekonomik olarak ayrışan sınıfların çatıştığı bir köy
gerçeğini yansıtır. Şiirde sömüren, ezen, köylülerin alın teri, emeği üzerin-
den haksız kazanç sağlayan sınıfın temsilcisi olarak karşımıza Kör Halit çı-
kar. Kör Halit’in bulutu simgeseldir ve köylünün emeğini, kazancını, her
şeyini talan edercesine savurarak alan, Kör Halit’e götüren; tıpkı bir çekirge
sürüsü gibi köylünün malına hücum eden, tarlaları talan eden sömürücü
gücü işaret eder. Köylüler bu ezici, sömürücü güç karşısında çaresizdirler:
Bu köy Kasımlar Köyü
Bu bulut Kör Halit’in bulutu
Bir çekirge sürüsü gibi
Peşin yavaş yavaş iner ovaya
Sonra insanların üstüne gidip durur
…………………………………..
Bu yıl harmanlar dağ dağ ovada
Kör Halit çatmış kaşını
Tabanca belinde dolaşıyor
Üç köy yalınayak ayakta
Bir kendilerine bir Kör Halit’e bakıyor (Berk 1982: 75-76).
“Sebenli Halil” adlı şiirde, “... öşürcünün haksızlıklarına dayanamayıp
dağa çıkmış, günlerce dağda gezmiş, halk tarafından sevilerek yardım gör-
müş, sonra da kendi eceliyle ölmüş.” dipnotuyla tanıtılan Sebenli Halil ile
öşürcü Yakup Bey arasındaki ekonomik temelli çatışma, her ikisi de men-
subu olduğu sınıfı temsil edici nitelikte şu şekilde yansıtılır:
Dün daha ilk
Oturup dağa çıkışımı düşündüm
Sonra aklıma Yakup Bey geldi
Bütün gün bıçak biledim
•
Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü
•
65
•
KIŞ 2012 / SAYI 60
bilig
…………………………..
Hem dünya önceleri böyle değildi
Rafta ayrı yerde ayrı bir pabucumuz olurdu
Dünya deyince hatırımıza
Beysiz paşasız bir yer gelirdi (Berk 1982: 92-93).
Sebenli Halil yoksul halkın temsilcisiyken Yakup Bey zorbalığın temsilcisi
olarak karşımıza çıkar. Sınıflar arasındaki çatışmayı belirleyen, ekonomik
etkenlerdir. Yakup Bey zâlimdir; köylülere ekonomik çıkarlarından dolayı
zulmeder. Ev ev, çarşı çarşı dolaşarak köylünün elindeki her şeye el koyma-
sı, Yakup Bey’in zorbalığını, sömürücülüğünü imlemektedir:
Gece demez gündüz demez
Ev ev çarşı çarşı dolaşır
İpek mintan kadife yelek üstünde
Ot demez saman demez alır
Bey azmaz diye söylerler bütün
Yalan işte her şey meydanda
Sende bende bulunan
Asıl beyde bulunmaz (Berk 1982: 94-95).
Diyebiliriz ki Berk’in şiirlerinde sınıflar, eylemlerle somutlaşmaktadır.
Toplumsal yapıdaki sosyo-ekonomik eylemler, sınıfların belirgin olarak
nasıl ayrıştığını gösterdiği kadar sınıfları karakterize etmekte, sınıfsal bir
fotoğraf sunmaktadır.
“Yukarı Fırat”ta da tıpkı “Sebenli Halil”deki gibi bir toplumsal yapı mev-
cuttur. Ancak bu defa Yakup Bey’in yerine zâlim, sömürücü, köylüyü ezen
aktör Rüstem Bey’dir. Toplumsal yapıdaki sınıfsal çatışıklık yine ekono-
mik ilişkilere dair göstergelerle okuyucuya sunulur.
365 gün dünyada
Kışlar gelir Ağrı üstüne
Kanlı Rüstem Bey’in rüzgârı
Girer yedi hâne içine
Ovada fukara evlerin
Pencereleri donar
.....................................
Bir bıçak gibidir Aras boylarında
Rüstem Bey’in rüzgârı
•
Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü
•
66
•
bilig
KIŞ 2012 / SAYI 60
İnsanların sol böğrüne
Saplanıp kalır
……………………….
Şimdi yukarılara
Arabalar buğday indirir
Şimdi, şu anda Yukarı Fırat’ta
Dört kol gezer Rüstem Bey’in adamları (Berk 1982: 98-99).
Rüstem Bey’in rüzgârı da tıpkı Kör Halit’in bulutu gibi simgeseldir ve
köylünün malına hücum eden, tarlaları talan eden, köylünün emeğini,
kazancını, her şeyini savurarak alan, Rüstem Bey’e götüren sömürücü gücü
işaret eder. Köylüler bu ezici, sömürücü güç karşısında çaresizdirler.
Berk’in amacı, sefalete mahkûm edilen geniş halk kitlelerinin, sanayi ve
tarım sektörünün emekçilerinin, işçi sınıfının içinde bulundukları yaşam
koşullarını ekonomi odaklı dikkate sunmak, ekonomik göstergelerle top-
lumsal yapının tam bir fotoğrafını vermeye çalışmaktır. Toplumsal yapı-
daki ekonomik ilişkiler ve ekonominin insanların yaşamları üzerindeki
belirleyici etkileri Berk’in toplumcu gerçekçi çizgideki şiirlerinin başlıca
izleklerindendir. Bu durum bazen doğrudan sınıfların çatışması şeklinde
dikkate sunulurken bazen de geniş halk kitlelerinin ekonomi odaklı tasvir-
lerine -ki bu tasvirler yoksul emekçi halk kitlelerinin içinde bulundukları
ekonomik sefaletin ortaya konulması amacıyla yapılmaktadır- başvurularak
dolaylı yönden ortaya konulmaya çalışılır.
Örneğin; “Otuz Sekiz Pare Köy”de köy gerçeği bağlamında kırsal kesim
insanının yaşamı yalnızca ekonomik odaklı dikkate sunulur. Çünkü insan-
ların yaşamını, içinde bulundukları toplumsal koşulları, birbirleriyle olan
ilişkilerini ve mensubu oldukları sosyo-ekonomik sınıfı belirleyen başlıca
öğe ekonomidir. Hikâye edici bir anlatımın şekillendirdiği şiirde konuştu-
rulan “Otuz Sekiz Pare Köy”ün insanları tanıtılırken doğrudan ekonomi
odaklı bir tasvire başvurulur ve bu tasvir aracılığıyla ekonomik faktörlerin
belirlediği toplumsal yapı dikkate sunulur. “Otuz Sekiz Pare Köy”ün in-
sanları, alın terleriyle geçinen yoksul insanlardır, “bire bin veren toprağın
fakir kulları”dırlar:
Biz otuz sekiz pare köyün insanları
Genç, ihtiyar, çoluk çocuk
Yaz kış bir gömlekle
Yaz kış, yalnız, fakir, kimsesiz
Dostları ilə paylaş: |