Memleket Hikâyeleri / Ayfer Tunç



Yüklə 7,9 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə26/66
tarix26.09.2018
ölçüsü7,9 Mb.
#70871
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   66

beğendirmeye  çalışıyor.  Çamurlu  ayakkabıları  kaba  saba  gö­
rünüyor  gözüne.  Hırkasının  kol  ağızları  tiftiklenmiş,  utanıyor, 
yağmurluğunun  içine  saklıyor.  Ellerini  nereye  koyacağını  bile­
miyor.  Konuşurken sesi  kısılıyor,  çatlıyor, yüzü yanıyor.  Aybi- 
ke ise yakın  davranıyor,  yol boyunca  konuşuyor.  Mühendis ba­
basının işi  nedeniyle buraya taşındıklarını anlatıyor,  ama anne­
sinin  bu  şehirde  çok  sıkıldığını  söylüyor.  Bir  abisi  varmış,  İz­
mir’de Fransız  lisesinde  okuyormuş.
En  sevdiği  şarkıcıları  soruyor.  Kamuran  Elvis  Presley  demi­
yor,  Aybike’nin  seveceğinden  emin  olamıyor.  Abba  demek ge­
çiyor  aklından,  o  yıl  çıkmış  bir  grup,  Eurovision’da  seyretti­
ler, babası çok beğendi. Hey dergisinde de resimlerini gördüler. 
“Bu grupta çok iş var,”  dedi babası.  Bir cevap vermesi gerek. Ba­
basının  yargılarına güvenmeyi deniyor.
“Abba’yı  severim,”  diyor  çekinerek.  Aybike  alay  edecek  di­
ye  korkuyor.
“Aaa,  ben  de!”  diyor  Aybike.  Böylece  daha  da  yakınlaşıyor­
lar.  Aybike  en çok hangi şarkısını sevdiğini  soruyor.
“Hepsini,”  diyor Kamuran,  tek birini bile bilmediği  için.
Biraz  daha  konuştuktan  sonra  Elvis  Presley  hakkında  kızın 
ağzını arıyor.
“Elvis  çoktan demode oldu,”  diyor Aybike.
Kamuran  onaylıyor,  Elvis’le alay ediyor.  Babasının  ne iş  yap­
tığını  soracak diye  korkuyor.  Şarkıcı  olduğunu,  Elvis  Yaşar  di­
ye  tanındığını  söylemek  istemiyor.  Oturdukları  evi  görmesini 
de  istemiyor.  İki  katlı,  çok  eski  bir  evde  oturuyorlar.  Sokağın 
başında inmek istiyor. Aybike kapıya kadar bırakmak için ısrar 
ediyor.  Kamuran  bir bahane buluyor.
“Islanacaksın ama,”  diyor Aybike.
“Trençkotum var,” diyor Kamuran, sözcüğü doğru hatırladı­
ğı  için seviniyor.
O günden  sonra Aybike hakkındaki  bütün görüşlerini değiş­
tiriyor.  Hiç de kibirli,  kendini beğenmişin  teki değil.  Tam aksi­
ne,  alçakgönüllü,  çok iyi bir  kız.  Ertesi gün  onu  kızın faytonu­
na binerken görenlere söylediği  cümle bu.
Kamuran’ın  saf  değiştirmesi  ve  her  gün  Aybike’nin  faytonu-
106


na  binip  gitmesi kızlar arasında  büyük  tepki  hatta  nefretle kar­
şılanıyor.  Pek  çok  arkadaşını  kaybediyor.  O  da  bu  kaybın  acı­
sını  Aybike’yle  arkadaşlığını  pekiştirerek,  teneffüslerde  diğer 
kızlara  gösteriş  yaparcasına  onunla  kıkır  kıkır  gülüşerek,  ya­
ranmak için  kıza evden  börek  çörek getirerek gidermeye çalışı­
yor.  Çivit  mavi  trençkotuna  çok  iyi bakıyor.  Ne  de  olsa  kendi­
ni  Aybike’yle eşit  hissetmesini  sağlayan  tek  nesne  bu.  Güneşli 
günlerde bile üstünden çıkarmıyor,  eve gelince kuru  bezle silip 
asıyor.  Annesi  yağmurluk  derse  “Trençkot!”  diye  düzeltiyor.
Bütün  bunlar başlangıçta  daha da  itibar kaybetmesine  neden 
oluyor.  Ama zamanla Aybike karşıtlarından saf değiştirenler çı­
kıyor.  Onlar  da  Kamuran  gibi  Aybike’nin  arkadaşı  olmak  isti­
yorlar.  Teneffüslerde  yanlarına  geliyorlar,  Aybike’yle  konuş­
mak için  çabalıyorlar.  Bu  da Kamuran’ı sinirlendiriyor.  Aybike 
diğer  kızlara  da  aynı  ilgiyi  gösterecek,  Aybike’nin  tek  arkadaşı 
olma  konumunu  kaybedecek diye içi  içini  yiyor.  Surat yapıyor. 
“Ay ne sırnaşık şeyler! ” diye şikâyet ediyor. Allahtan Aybike di­
ğerlerine  karşı mesafesini ve  kibrini koruyor.
Her gün  evlerinin  bulunduğu  sokağın başında  inmek,  baba­
sının mesleğini  sorduğunda  ses  sanatçısı  diye  kestirip  atmak, 
kılık  kıyafetine  özenmek,  pek  çok  yabancı  şarkıcı  veya  artist 
hakkında  bir  şeyler  öğrenmek  çok  yorucu  olsa  da  Aybike’nin 
arkadaşlığı yetiyor  Kamuran’a.  Aybike’nin  dokunamadığını öğ­
renince o da şeftaliye dokunamaz  oluyor. Aybike’nin İngilizce­
si çok iyi diye deli gibi  İngilizce  çalışıyor.  Aybike gitmiyor diye 
okul  pikniğine  o da gitmiyor.
Haziran  geliyor,  okulların  kapanmasına bir hafta  kala  Aybi­
ke  annesiyle  birlikte  Karaburun’daki  yazlıklarına  gidiyor.  Ve­
dalaşmadan,  seneye görüşürüz veya iyi tatiller demeden gitme­
si  Kamuran’ın  içini  burkuyor  biraz.  Karneler  dağıtılırken  Ay­
bike yok.
Eylül  geliyor,  okullar  açılıyor  ama  Aybike  okula  gelmiyor. 
Başmuavine soruyor.  Aybike’nin  İstanbul’da  bir yatılı okula ve­
rildiğini  öğreniyor.  Anne-babası  buranın  eğitimini  yeterli  bul­
mamışlar.  Kırılıyor  ama  belli  etmiyor.  Aybike’nin  yatılı  okul 
adresine birkaç mektup yazıyor. Cevap gelmiyor.  Sınıf arkadaş-
107


lan  baştan  tavır  yapıyorlar  Kamuran’a,  onları  satıp  Aybike’yle 
arkadaş  oldu  diye.  Ama araya yaz girmiş,  ayrıntılar solmuş.  Ka- 
muran da  unutuyor,  zamanla  eski  Kamuran  oluyor.  Yaz  tatilin­
de  çok boy  atmış,  çivit mavi trençkotu  küçük geliyor artık, o da 
kız  kardeşine  veriyor.
108


It’s rıow  or rıever
Elvis Yaşar,  bir yıl öncesine kadar işler kötü  gittiği  için  müşte­
rilerine vermek  zorunda  kaldığı  konsomasyon  hizmetiyle  ne­
redeyse  pavyona  dönüşmüşken,  yeni  sahibi  Şener  Bey’in  aile­
ye  yönelik  atılımlarıyla  façayı  yeniden  düzelten,  kış  boyunca 
her çarşamba düzenlediği kadınlar matinesiyle de birden ünle­
nen,  böylece  ellili yıllardaki şaşaalı  günlerine  geri  dönen  Kris­
tal  Gazinosu’yla  anlaşmış;  haziran,  temmuz,  ağustos  boyunca 
orada çıkacak.
Bu  üç  ay,  yılların  düğün şarkıcısı Yaşar  için  şöhret  treninin 
son  vagonuna  binme  fırsatı.  Gazinoda  program  yapınca  üstü­
ne yapışan  bu  yaftadan kurtulacak.  Usturuplu bir Elvis  kılığıy­
la  çıktığı  sahnelerde  Only you  veya  Baby  what you  want  me  to 
do'
yu  söylemek  istediği  halde  düğün  sahiplerinin  ısrarıyla  Kır­
mızı  buğday  ayrılm ıyor  sezinden
  ve  Selendi’nin  dom bayları  ba­
kar da
 başta  olmak üzere  ne  kadar  İç  Ege  türküsü varsa  hepsi­
ni  söylemek  zorunda  kalmayacak.  Civar  şehirlere,  sayfiyelere 
hatta belki  İzmir’e  bile  turneye  gidebilecek.  Yaşı  geçmek üzere 
iken şöhreti yakalama ihtimali var.
Ama  bu  bölgenin  eğlence  dünyasının  çekirdekten  yetişme 
gazinocusu  Şener  Bey Yaşar’ın  resimli  bir  afişini yaptırıp şeh­
rin  her  köşesine  asmaya  yanaşmıyor.  Şarkıcıya  programda  bir
109


Yüklə 7,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   66




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə