101
duvara direkt uygulanana kadar farklı çeşitlilikler göstermektedir. Resimlerin dış ya da
iç duvarlara uygulanmış olmaları sıvanın kalınlığını ve kalitesini etkilemektedir.
Örneğin nemli yüzeylere çok daha özen göstermek gerekmektedir. Buralarda çözülmüş
kireç ile reaksiyona giren su hidrolik betonlar oluşturmaktadır. Ayrıca sıvanın alt
tabakalarında parçalanmış kap parçaları kullanılarak su geçirmezlik sağlanmaktadır.
Kireçtaşı sıva çoğunlukla kalsiyum karbonat ve kum ve/veya kırılmış çömlek
parçalarının bir bütününden oluşmaktaydı.
190
Nemli olan sıva üzerine uygulanan renklerin kalıcılığını, kuruyan kirecin yarattığı
kimyasal birleşme sağlamaktadır. Bu nedenle sanatçılar çalışırken, sadece bir gün içinde
boyayabilecekleri kadar duvarı sıvamaktaydılar. Antik Dönem için böylesi bir “günlük
çalışma” henüz kanıtlanabilmiş olmasa da yeniden nemlendirme yönteminin
kullanıldığı, bunun da fresko tekniği prensiplerine uygun olduğu kabul edilmektedir.
Nemlendirme olasılıkla sulandırılmış kireçle yapılmaktaydı. Etrüsk mezar odalarının
duvar resimleri üzerinde yapılan kimyasal araştırmalar karışık tekniklerin kullanıldığını
göstermiştir. Örneğin fresko tekniğine uygun ıslak zemin üzerine bir yüzey rengi ve
secco uygulamalı ikinci bir boya tabakası gibi. Bağlayıcı olarak tempera tekniği
uygulanmış, kazein esaslı tutkallar kullanılmıştır. Yüksek kaliteli Roma devri duvar
resimlerini son derece parlak ve kalıcı olmalarının nedeni zeminin çok iyi hazırlanması
ve her tabaka uygulanırken bir öncekini iyice kurumasının beklenmesidir. Resim
tamamlandıktan sonra kalıcılığının sağlanması için üzerine bir cins balmumundan
koruyucu tabaka sürülmektedir.
191
4.2. KULLANILAN RENKLER
Antik kaynaklardan resim konusunda edindiğimiz bilgiler sadece ressam isimleri ve
resim üslupları ile sınırlı değildir. Plinius
192
ve Vitruvius
193
toprak, mineraller, bitkisel
190
Siddall 2006, 22.
191
Scheibler 1994, 87.
192
Nat. Hist. XXXIII, 158-163; XXXV, 30-50
193
De Architectura, VII-XIV
102
ve hayvansal kaynaklı boyalar hakkında da ayrıntılı bilgiler vermektedirler. Plinius
Naturalis Historia
adlı eserinde sanatın kaynağı ve tarihçesi hakkında uzun bir bilgiler
vermesinin yanı sıra pigmentleri ve teknikleri de tartışmaktadır. Bu teknik bilginin
büyük bölümünü Theophrastus’un De Lapidibus’undan (M.Ö. 4. yüzyıl) ve duvar
resimlerinin malzemelerini ve tekniklerini tartışmış olan mimar Vitruvius’un
çalışmalarından edinmiştir.
194
Roma sanat eserlerinde kullanılan pigmentlerin bilimsel
analizleri oldukça yeni bir gelişmedir. Son yıllarda Roma resim sanatında kullanılan
pigmentler üzerine yapılan çalışmalarda Optical polarizing light ve elektron mikroskop
başta olmak üzere çeşitli teknikler uygulanmıştır.
195
Plinius pigmentleri “florid” (parlak) ve “austere” (koyu) olmak üzere iki ana gruba
ayırmaktadır. florid pigmentler: armenium (vermillion, azurit), chrysocolla (malakit),
cinnabaris
(zincifre), indigo (çivit), solder (altın) ve tyrian moru (parlak mor) olarak
saymaktadır.
196
Bu pigmentler sanatçıya işveren tarafından sağlanmaktaydı. Austere
pigmentler arasında sayılan aşıboyası, yeşil toprak renkleri, kireçtaşı ve Mısır Mavisi
olarak bilinen sentetik bir bileşim bulunmaktaydı. Bu pigmentler sanatçı tarafından
karşılanmaktaydı. Sarı arsenik ve kırmızı arsenik zehirli pigmentlerdir. Bu yüzden
sanatçılar tarafından daha az kullanılmışlardır. Starbon’a göre, sağlığa zararlı
olmasından dolayı Anadolu’da arseniğin çıkartılması için madenlerde mahkumlar
çalıştırılmıştır.
197
Beyaz:
Plinius ve Vitruvius tarafından listelenen oldukça fazla beyaz çeşidi, bulunup çıkarıldığı
yere göre adlandırılmıştır.
194
Siddall 2006, 19.
195
Bearat – Fuchs – Maggetti – Paunier 1996, 35-62.
196
Nat. Hist. XXXV, 12.
197
Geographika III, C560, 40.
103
Melinum
: Melos beyazı dört esas renkten biridir. Plinius, en iyisinin Melos adasında
elde edildiğini, Samos adasında çıkanın yağlı olduğu için ressamlar tarafından
kullanılmadığını belirtir.
198
Eretria terrae
: Euboia adasındaki Eretria’dan elde edilen bu toprak boya kül renklidir.
Plinius bu rengi Nikomakhos ve Parrhasios’un kullandığını da kaydetmiştir.
199
Cerussa
(üstübeç): Kurşun ve sirke ile hazırlandığı anlatılmış, doğal “cerussa”
toprağının Smyrna’da Theodotos’un arazisinden çıkarılmış olduğu kaydedilmiştir.
200
Yanmış cerussa, rastlantı sonucu bulunmuş ve Nikias tarafından kullanılmıştır. Bu renk
gölgelemede uygulanmıştır.
Paraetonîum
: Mısır’da bir yerden adını alan bu rengin çamurla karışmış
denizköpüğünden oluştuğunu ve bu nedenle içinde küçük kabuklar bulunduğunu
anlatmıştır Plinius.
201
Beyazların en yağlısı ve sıva için en uygun olanıdır. Duvarlarda,
resim yüzeyinin hazırlanmasında astar boya olarak kullanılmıştır.
Creta Selinusia
: dalgalı beyaz renktir. Resimde kadın teninin parlaklığını vermekte
kullanılmıştır.
202
Bu beyaz toprağın Kilikia’dan mı, yoksa Sicilya’daki Selinus’dan mı
elde edildiği bilinmemektedir.
Bu malzemelerle ilgili jeolojik tortuları belirlemek zordur, ancak içlerinde çini kili ve
kaolinit ve montmorillonite (doygun toprak) mineralleri içeren diğer topraklar oldukları
düşünülmektedir. “Yüzük beyazı” adı verilen bir diğer beyaz “tebeşir” ve kırılmış cam
karışımıdır. Plinius göre, bu adın verilmesinin nedeni, yüksek sınıftaki insanların yüzük
taşlarının bu maddeden yapılmış olmasıdır.
203
Bir diğer beyaz elde etme yöntemi ise
kurşunun sirke içine bırakılması sonucu oluşan “aeruca” adlı kurşun beyazıdır.
204
Beyaz
pigmentler boyamada saf halde kullanılmaktaydı. Bunun yanı sırada diğer pigmentlerin
198
Nat. Hist. XXXV, 37.
199
Nat. Hist, XXXV, 38.
200
De Architectura, VII, 12.
201
Nat. Hist, XXXV, 36.
202
Nat. Hist. XXXV, 46 ve 48.
203
Nat. Hist. XXXV, 30.
204
Onurkan 1994, 146.
Dostları ilə paylaş: |