Minahanım Esedli
70
Başbakanlık Osmanlı Arhivinde apardığı araşdırmaların
neticesinde, Betül Aslan bele bir kenaete
gelir ki, Bakı Müslüman Heyriyye Cemiyyetinin Ahund Yusif Talıbzade vasitesile gösterdiyi bu seylere,
Osmanlı Hökumeti terefinden nece bir cavab verilmesine dair bir sened ve ya menbe aşkar edilmemişdir.
Ancak 1907-ci ilden sonra Türkiyeden Azerbaycana müellimler, din adamları, dini kitablar ve metbee
levazimatları gönderildiyi ve Kafkaz müslümanları ile daha sıh münasibetler kurulmasına çalışıldığı
görülmekdedir.
İstanbula edilen bu sefer belke de Yusif Ziyanın Osmanlı dövleti ile gelecek ilişgileri üçün
mühüm bir esas olmuş ve gelecekde onun kardaş ölke ile bağlantısının bünövresini koymuştur.
N.Keykurunun adıkeçen mekaesinden biz Yusif Ziyanın Osmanlı sultanı Ebdülhemid seviyyesinde kebul
edilmesini ve o dövrde islam dinine olan katı mühafizekar münasibeti öyrenirik. Müellif mekalede Yusif
Ziyanın Osmanlı sarayında karşılanmasını tefsilatı ile nekl ederek bildirir ki, o, İstanbulda tacir Şirvanlı
Sefter beyle birlikde saraya gederek Hacı Zeynalabdinin hediyyesinin padişah
terefinden kebulunu hahiş
edir. Saray naziri Kuranı tedkik edir ve türkce olduğunu anlayır. O, müsafirlere müracietle: İndi Sultan
hezretlerinin hüzuruna çıhacak ve salam vereceksiniz, men danışacağam – deyir. Sultan Ebdülhemidin
hüzurunda nazir: – Sultanım, zatişahanelerine Misirden hediyye olarak Kurani-Kerim göndermişler,
kebulunu rica edirler – deyir. Sultan Kurani-Kerimi öperek kebul buyurur. Bayıra çıhandan sonra Yusif
Ziya bey: “Paşam, neden bele söylediniz, – deyir. Nazir ise: Aman susun, eger “Helifei müslimin”
hezretleri Kurani Kerimin cesaret edilerek türkceye tercüme edildiyini duyacak olursa, kiyamet koparar.
7
Yusif Ziyanın Osmanlı Sultanını ziyafeti ile bağlı diger menbelerde de melumatlar vardır. Betul
Aslan bu hakda yazır ki, “Talıbzade Yusif Efendi… Hacı Zeynalabdin Tağıyev terefinden hazırlattırılarak
üç cilt halınde “Keşfül Hakaik” adıyla neşrettirilen Türkce Kurani
Kerim tefsirinin özel olarak
hazırlanmış bir baskısını, Cemiyyetin Başkanı Zeynelabidin Tagiyevin Padişaha yazdığı bir mektubla
birlikte, Osmanlı Devletinin Padişahı ve Müslümanların Halifesi olan II. Abdulhamide verilmek üzere
Sadaret Makamına sunmuştur.”
8
Amma Y. Z. Talıbzadenin bu seferi ve Osmanlı sultanı ile görüşünün neticeleri ictimai fikirde
heç de birmenalı karşılanmamışdır. Onun Bakıya kayıtması ile “Füyuzat” jurnalının neşrinin
dayandırılması hadisesi üst-üste düşdüyünden bezileri bunu Sultan Ebdülhemidin H. Z. Tağıyevden
giley-güzar etmesi sebebi ile bağlayırdılar. Guya “Füyuzat”ın son saylarının birinde Sultanla elakeli
getmiş tenkidi yazıdan heber tutduğundan o, (Ebdülhemid) Yusif Ziya vasitesile öz narazılığını Hacıya
çatdırmışdır. Bundan keyzlenen Hacı da mecmueni bağlatdırmışdır. Bezi dövrü metbuat orkanları
jurnalın kapanmasını Yusif Ziyanın Türkiye seferi ile elakelendirmişdir. Bu esassız ittihamlara karşı
vahtile A.Şaik tutarlı cavab vermişdir. Bu hakda akademik K.Talıbzade ise bele yazır: “Abdulla Şaikin
1953 – 1954-cü illerde keleme aldığı “Hatirelerim” üç defe mühtelif düzeliş, ihtisar ve elavelerle neşr
olunmuştur. Melum sebeblere göre bu neşrlere hatirelerin
bu gün bir çoh siyasi, edebi hadiselere aydınlık
getire bilen hisseleri salınmamışdır. Onlardan biri de ohuculara ilk defe tekdim etdiyimiz “Sultana Kuran
aparılması” behsidir. A.Şaik Kuranın Bakı tercümesinin Türkiye (Osmanlı – M. E.) sultanı Ebdülhemide
hediyye gönderilmesi hadisesini “Füyuzat” mecmuesi feslinde vermişdir. Kuranın Azerbaycan diline
tercümesini Türkiye sultanına Hacı Zeynalabdin Tağıyevin tapşırığı ile A. Şaikin böyük kardaşı Ahund
Yusif Talıbzade (Yusif Ziya – 1973–1922) aparmışdı ve onun Bakıya kayıtmasından sonra “Füyuzat”
jurnalının neşri dayandırılmışdı. Bezi neşriyyat orkanları jurnalın kapanmasını Ahund Yusifin Türkiye
seferi ile elakelendirmişdiler. Buna göre de A.Şaik hatirelerinde bu esassız ittihamlara karşı cavab
vermeye, Ahund Yusif Talıbzadenin bu hadise ile heç bir elakesi olmadığını ona melum deliller esasında
aydınlaşdırmağa çalışmışdır. Yazıda Ahund Yusifin şehsiyyetine, siyasi mövkeyine dair maraklı teferrüat
da vardır.”
9
7
Naki Keykurun,
age., s. 18.
8
Betül Aslan,
age., s. 65.
9
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi, “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).
Ahund Yusif Ziya Talibzadenin Türkiyedeki Dini, Siyasi ve Herbi Fealiyyetleri (1906-1918)
71
A.Şaikin, böyük kardaşı hakkında söylenmiş yanlış mülahizeleri tutarlı delillerle cavablandırması
(eger bu cehd yalnız 50-ci illere aiddirse) faktı ne
keder tebii, tekdirelayik, hetta “Hatirelerim” eserinin
yazıldığı vaht üçün gecikmiş sayıla bilse de, bunun özü bele sovet senzurası terefinden keçerli
sayılmamışdır. Ümumiyyetle, A.Şaik ömrü boyu bu mövzu ile elakeli sıhıntıda olmuş, Azerbaycan
ictimai-siyasi ve elmi-medeni fikrinin bu cefakeş şehsiyyeti – bütün sahelerde üzerinde tesirini hiss etdiyi
Yusif Ziya hakkında heyat hekiketlerini tebliğ etmek iktidarında olmamışdır. Lakin “Stalin
derebeyliyinin tüğyan etdiyi illerde”
10
yazılmış “Hatirelerim” eserinde bu teşebbüse cehdin özü de
deyerlendirilmelidir. K. Talıbzadenin verdiyi tekdimatdan
11
da göründüyü kimi A. Şaik kardaşı ile bağlı
hetta siyasi harakter daşımayan her hansı informasiyanın neşrlere salınması etrafında baş sındırmalı
olmuştur. Bu veziyyeti “Hatirelerim” eserinin arhivlerde sahlanılan avtokraf
ve elyazma nüsheleri de
tesdikleyir. Hekiketen de “Azerbaycan Merkezi Dövlet Edebiyyat Arhivinde sahlanılan hatirelerin
avtokraflarında “Füyuzat” mecmuesi” adlanan hisseden başka (seh. 251-253), bir de “Sultana Kuran
aparılması (seh. 254-256) ve “Füyuzat” hakkında (seh. 257-258) ayrıca iki parça vardır. Aydın görünür
ki, çoh sevdiyi ve hemişe nüfuzunu, tesirini hiss etdiyi bu jurnal hakkında ürek sözlerini deye bilmediyi
üçün A. Şaik bu mövzuya iki-üç defe kayıtmalı olmuştur.»
12
“Hatirelerim”in neşrine dahil edilmemiş
“Sultana Kuran aparılması” parçasından aydın olur ki, A. Şaik “Füyuzat” mecmuesinin kapanması ile
elakedar olarak o zaman ortaya çıhan, yuharıda keyd etdiyimiz ehvalatı burada hatırlatmağı da lazım
bilmişdir. Ve “burada hatırlatmağı da” ifadesinin doğurduğu mentik bunu ehtimal etmeye esas verir ki, A.
Şaik, bundan evvel de mübahiseli ehvalat hakkında yazmışdır. O, üstünden elli ile yahın vaht keçmiş
hadise – A. Y. Talıbzadenin İstanbul seferi hakkında bunları yazır: “Bakı kazisi
Mir Mehemmed Kerim
Mir Ceferzade Kuranı Azerbaycan diline tercüme edib meşhur servetdar Hacı Zeynalabdin Tağıyevin
pulu ile çap etdirmişdi. Hacı tercümenin elli nüshesini kızıl suyu ile çap etdirib kiymetli cilde tutmuşdu.
Bu nüshelerden birinin cildini kalın gümüşden yapdırıb ortasına da “La ilahe illellah, Mühemmeden
Resulillah” sözlerini yazdırmış ve kardaşım ahund Yusif Talıbzade vasitesile hemin nüsheni Türkiye
sultanına hediyye göndermişdi.”
13
Yusif Ziyanın İstanbul seferinin ayrı-ayrı mekamları hakkında menbelerde ferkli versiyalar ireli
sürülür. Meselen, Nağı Keykurun Yusif Ziyanın Osmanlı sarayına tacir Şirvanlı Sefter bey ile birlikde
getdiyini yazır
14
. A.Şaik ise kardaşının saraya, otelde tanış olduğu zabitle – eslen Tiflisli olan Celal
Ünsizade ile getmesi hakkında melumat verir. Mesele ile agah olan Celal bey kömek göstereceyine söz
verir. “Ertesi gün Ahund Yusifin yanına
gelib bildirir ki, ehvalatı sedr-ezem hezretlerine çatdırdım. Sizi
bu günlerde, şübhesiz, hüzuruna kebul edecek. Sedr-ezemin emrine göre sizi konak sifetile başka eve
köçürmeliyik.”
15
Yusif Ziya İstanbulda olduğu kısa müddet erzinde hökumet terefinden onu gezdirmek üçün
tehkim edilmiş Celal Ünsizadenin beledçiliyi ile elm, tehsil, medeniyyet ocaklarında olur. Kız ve oğlan
mekteblerini, tibb institutunu, diger medeni-maarif müessiselerini ziyaret etmesi gelecekde onun Bakı
“Heyriyye cemiyyetleri” ile İstanbul teşkilatları arasında vasiteçilik etmesine tekan verir.
A.Şaikin verdiyi melumatdan bir daha aydın olur ki, sedr-ezemin hüzurunda olarken Ahund
Yusif Kuranı ona verib Sultana tekdim etmesini hahiş edir. “Bundan sonra Sultanın
hüsusi yemek
salonunda konak sifetile sedr-ezemle birlikde nahar yeyir. Sultan Hacıya verilmek üçün bir orden
bağışlayır.”
16
K. Talıbzadenin verdiyi melumata göre ise Sultan bir deyil, iki orden bağışlayır. Birini
Hacıya, birini ise Ahund Yusifin özüne. Akademik “Halk” kezetinin mühbirine verdiyi müsahibede
bildirir: “Hacı Zeynalabdin 1907-ci ilde “Kuran”ı Memmed Kerim ağaya tercüme etdirir ve onun
10
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi., “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).
11
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi, “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).
12
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi, “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).
13
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi, “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).
14
Naki Keykurun,
age., s. 18.
15
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi, “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).
16
Talıbzade Kamal Tekdimatında Abdulla Şaikin “Sultana Kuran Aparılması” Mekalesi, “Elm” kez., Mart 1992, № 6 (403).