68
dönemlerde, özellikle Thomas Aquinas tarafından ortaya konulmuş bir anlayıştır.
462
Bu nedenle, Platon zamanında idealar Tanrı’nın zihninde olan şey’ler olarak tasavvur
edilmediği gibi Tanrı’nın düşünceleri olarak da kabul edilmemiştir. Bu noktada,
Platon'un şüpheli eserlerinde dahi idealar için herhangi bir yer tayini yapan ifadeleri
tespit edilmemiştir. Whitehead'in, “Platon'a göre dünya Tanrı’yı ve onun
düşüncelerini değil, sadece Tanrı’nın hayallerini ve onun düşüncelerinin sahte
kopyalarını içeriyordu
463
” şeklindeki cümlesi bu düşüncemizi destekler niteliktedir.
Platon'un ve Whitehead'in sahip oldukları Tanrı anlayışlarında, yaratma
konusunu da kendi içerisinde ‘Tanrı’nın yaratıcı eyleminin idealar ve ezeli objeler
karşısındaki konumu’ ile ‘dünya karşısındaki konumu’ olmak üzere iki maddede
karşılaştırabiliriz.
lkin, her şeyden önce Platon tarafından ezeli objeler Tanrı tarafından
yaratılan şey’ler olarak kabul edilmemektedir. Çünkü Platon ideaları Tanrı kadar
ezeli kabul etmişti. Aynı durum Whitehead için de geçerlidir.
464
Zira Whitehead'e
göre de ezeli objeler Tanrı tarafından yaratılan objeler olarak kabul edilmezler. Ezeli
objelerin ezeliliğinin ve soyutluğunun yanında, varlık alanına hiçbir yeni ezeli
objenin çıkmaması durumu da temelde buradan kaynaklanmaktadır.
465
Yaratma konusundaki ikinci husus ise Tanrı’nın içinde bulunduğumuz dünya
ile olan ilişkisinde ortaya çıkmaktadır. lkin, Platon'a göre Tanrı evreni, kendisine
ideaları örnek alarak düzensiz ve uyumsuz haldeki devinimi düzene sokarak
meydana getirmiştir. Bu noktada idealardan varlığa geçiş, Platon tarafından “Tanrısal
iyilik” vasıtası ile mümkün hale getirilmektedir.
466
Bütün bu süreçlerde Platon'un
Tanrı’sı, yok’tan bir evren yaratmamış, aksine var olan maddeye idealara bağlı
kalarak şekil vermiştir. Bu nedenle Platon, Tanrı’nın dünya üzerindeki eylemi ile
yoktan yaratmayı değil, Tanrısal meydana getirmeyi ve Tanrısal üretimi
kastetmektedir.
467
Whitehead'e baktığımızda ise, Tanrı anlayışındaki küçük farklar
dışında, aynı durumun onun için de farklı olmadığını görürüz. Whitehead'e göre de
Tanrı evreni yoktan yaratmamıştır. Bununla birlikte Whitehead'in, klasik anlamda
462
EMMET,
Whitehead’s Philosophy Of Organism, s. 119–120. Ayrıca Bkz. MALEBRANCHE,
a.g.e., s. 13, 19, 29, 67–68.
463
AI, s. 198.
464
PR, s. 192.
465
POLS,
a.g.e., s. 187.
466
Timaios 29e, 30b, 53b.
467
Sofist 265e, 266c.
69
düzensiz haldeki maddeden dünyayı meydana getirme anlayışını da tam olarak kabul
ettiği söylenemez.
468
Ona göre Tanrı’nın yaratma karşısında bir önceliği ve sonralığı
yoktur. Tanrı’nın yaratma karşısındaki rolü, onun sonsuz potansiyeller olarak kabul
ettiği ezeli objeler üzerindeki etkisiyle sınırlıdır.
469
Bu etki ile Whitehead'in kastettiği
ş
ey, ezeli objelerin sahip olduğu potansiyelliğin, aynı zamanda Whitehead için ezeli
objelerden varlığa geçiş vasıtası olarak kabul edilebilecek, Tanrı’nın sübjektif
gayesiyle yönlendirilmesidir. Bütün bu süreçlerde hem Platon için hem de Whitehead
için geçerli olan son husus ise, her iki düşünürde de yaratma süreçlerinde Tanrı’nın,
ideaların / ezeli objelerin ve dünyanın birbirlerine muhtaç durumda olmasıdır.
470
5.3. deaların ve Ezeli Objelerin Nesneler le lişkileri
Platon ve Whitehead, dünyanın sürekli olarak bir oluş içerisinde olduğu
ş
eklindeki Herakleitosçu anlayışı benimsemiştir.
471
Evrenin sürekli değişim içinde
olması, Platon ve Whitehead için esas olarak evrenin eksik olduğu sonucunu ortaya
çıkarmıştır.
472
Böyle bir anlayıştan yola çıkan Platon ve Whitehead için, onların idea
ve ezeli objelerinin karşılaştırılmasında, her iki kavramın da öncelikle pratik
amaçlarını ortaya koymak doğru bir başlangıç olacaktır. Bu bağlamda Platon idealar
nazariyesiyle oluşu ve varlığı bütüncül bir biçimde açıklamaya çalışırken
473
diğer
taraftan Whitehead de ezeli objeler ile doğadaki yaratıcı ilerlemeleri açıklama yoluna
gitmiştir.
474
Ancak hem Platon için ideaların hem de Whitehead için ezeli objelerin
zamanla ilişkileri olmadıkları halde zamansal olan nesnelerle ilişkileri nasıl mümkün
olmaktadır?
Zamansal olmayan söz konusu varlıkların zamansal olan tikeller ile ilişkisi,
ideaların ve ezeli objelerin ortak özelliği olan ‘ilişkiselliği’ işlevsel kılmaktadır.
deaların ve ezeli objelerin tikel varlıklarla ilişki içerisinde olması bu varlıkların
sahip oldukları ilişkisel özler nedeniyledir. Zira idealar için, onların hem kendi
içlerinde birbirleriyle hem de kendileri dışında şey’ler ile ilişki içerisinde olması
durumu Whitehead'in ezeli objeleri için de geçerlidir. Bu türden bir ilişkisellik,
468
PR, s. 521.
469
PR, s. 343.
470
PR, s. 392.
471
PR, s. 317; SP, s. 125.
472
A.N.W., Dinin Oluşumu, s. 110.
473
EMMET, Whitehead’s Philosophy Of Organism, s.104.
474
PR, s. 68.