36
aynı oranda tekrar ikiye bölmemizi söyler.
275
Aydınlık ve karanlık derecelerine göre
dört aşamalı bir gerçeklik derecesinin ortaya çıktığı bu örneğe göre en küçük alan,
gerçeklikten en uzak olan şey’lerin sudaki yansımalarını temsil etmedir. Görüntüsü
yansıyan nesnelerin idealar karşısındaki gerçekliğini ifade etmek üzere ise çizginin
ikinci aralığı ayrılmıştır. Nesneler ve onların sudaki yansımalarıyla kıyaslandığında
gerçekliğe en yakın olan üçüncü derecede de geometrik(=matematik) şekiller yer alır.
Ancak geometrik şekiller, kavranan dünyanın nesnesi olmakla birlikte duyulur
dünyaya da muhtaç durumdadır. Platon felsefesinde geometrik şekiller, idealara en
yakın varlıklar olması nedeniyle, idealara ulaşmada atlama tahtası olarak tasavvur
edilebilir.
276
Gerçekliğin en tepe noktasında ise, duyu dünyasına hiçbir surette ihtiyaç
duymayan ve yalnızca akılla kavranabilen idealar yer alır.
277
Bu ayrıma göre en gerçek varlıklar sadece idealardır. Gerçeklik bakımından
idealara en yakın olan objeler ise geometrik şekillerdir. Bu noktadan sonra
gerçeklikten eşit aralıklarla değil artan aralıklarla uzaklaşılarak tikel dünyanın
nesnelerine ulaşılır. deaların sahip olduğu gerçeklik derecesiyle kıyaslandığında,
tam anlamıyla gerçek varlıkların bulunduğu noktaya en uzak olanlar ise, nesnelerin
bu dünyadaki yansımaları ve gölgeleridir.
278
Bu noktada Platon'un “güneş gibi
parıldayan idealarla kıyaslandığında yeryüzünde görülen imgelerde hiçbir parıltı
yoktur”
279
sözü bütün söylediklerimizi özetler niteliktedir.
275
Şekil için Ayrıca Bkz. Karsten Friis
JOHANSEN,
A History Of Ancient Philosophy From The Beginnings To Augustine, Translated
By Henrik ROSENMEIER, Routledge, London And New York 1998, s. 181; Platon, Devlet, Çev.
Hüseyin DEM RHAN, Sosyal Yayınlar, stanbul 2002, s. 402; Harun TEPE, Platon’dan
Habermas’a Felsefede Doğruluk Ya Da Hakikat, mge Kitabevi, Ankara 2003, s. 40.
276
Devlet 511a-e, 517c, 522c-e; JOHANSEN,
a.g.e., s. 181; NEHAMAS,
a.g.e., ss. 175 – 176.
277
Devlet 509d vd.
278
GRUBE,
a.g.e., ss. 25–26.
279
Phaidros 250a.
37
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ALFRED NORTH WHITEHEAD’ N EZEL OBJELER
Ezeli obje kavramı Whitehead’in icat ettiği kavramlardan birisidir. Ezeli
objeler ve Whitehead ontolojisi arasındaki ilişkiyi net olarak ortaya koyabilmemiz
için Whitehead’in ezeli objelere yüklediği anlamların ve bu varlıkların doğalarının
ortaya konulması başlangıçta bir zorunluluk olarak görünmektedir. Bu anlamda ezeli
objeler önce kavramsal çerçevede incelenecek, sonrasında ise bu varlıkların
özelliklerinden yola çıkarak doğaları hakkında bir takım bilgilere ulaşılmaya
çalışılacaktır.
3.1. Ezeli Obje Kavramı (Eternal Object)
“Ezeli Obje” kavramı Whitehead sistemindeki en temel ve en işlevsel
kavramlardan birisidir. Yaşadığı döneme kadar doğayı açıklama çabalarının
“değişim” ve “süreklilik” gibi iki yüzünün buluna geldiğini söyleyen Whitehead,
ezeli objelere gönderme yaparak söz konusu olan değişim ve sürekliliğin yanında
üçüncü bir gerçeklik olarak “ezeliliği (eternality)” göstererek bunu doğrudan
kozmolojisiyle ilişkilendirir. Whitehead bu ezeliliğe dağ örneğini vererek dikkat
çeker. Ona göre bir dağ var olmaya devam eder. Fakat yıllar geçtikçe bu dağ aşınır
ve kaybolur. Eğer dağ yeniden ortaya çıkarsa, o henüz yeni bir dağdır. Oysa bir renk
ezelidir(eternal). Whitehead'e göre “o bir ruh gibi zamana uğrar, gelir ve gider”.
Fakat onun nereye gelirse hep aynı renk olarak geleceğini, buna bağlı olarak onun ne
hayatta kalacağını ne de yaşayacağını ifade eden Whitehead, bu objelerin sadece
istendiği zaman ortaya çıkacağını dile getirir.
280
Ancak böyle bir imaya rağmen
Whitehead, “ezelilik” terimini bütün eserlerinde “ezeli objeler” şeklinde ifade
etmemiştir.
Whitehead ezeli obje kavramından önce, tabiatta akıp gitmeyen unsurlar
anlamında “obje” kavramını kullanmıştır. Ezeli objelerin ilk ifade biçimi olan bu
anlamıyla ezeli objeler, tabiattaki değişimin ötesinde kalan ve tikel somut durumları
aşan bir yöne sahip bulunan öncesiz – sonrasız kalıcı unsurlardır. Ancak O, ilk
kullanım şekli olan “obje” ifadesini, sonraki bir terim olan ezeli objeler kavramından
280
Alfred North WH TEHEAD,
Science And The Modern World, A Pelican Mentor Book,
Published By The New American Library, New York 1948, s. 88. (Bundan sonraki notlarda bu
esere “SMW” biçiminde atıfta bulunulacaktır.)
38
daha geniş bir anlamda kullanmıştır.
281
Bununla birlikte, ilk kullanımıyla da ilişkili
olarak sonraki terim olan ezeli objeler ifadesinde geçen obje kelimesi, “tabiatta akıp
gitmeyen unsurları” ifade etmenin yanında “varlık için potansiyel olan varlık”
anlamına da bürünmüştür.
282
Whitehead ezeli objeleri tanımlarken tek bir tanım kullanmak yerine farklı
ifadelerle bu kavramın içini doldurmayı tercih etmiştir. Örneğin Whitehead'e göre,
kavramsal tasdiki geçici dünyanın belirli bir aktüel varlığına zorunlu bir referansı
içermeyen herhangi bir varlık “bir ezeli obje” olarak adlandırılır.
283
Başka bir yerde
ise “saf kavramsal kavrayışın verisi” bir ezeli obje olarak kabul edilir.
284
Ezeli
objelerin biraz farklı bir tanımı da onların herhangi bir aktüel oluşum için kesinliğin
potansiyelleri olarak kabul edilmesidir.
285
Bu tanımdaki potansiyellik ifadesi
önemlidir. Zira Whitehead, ezeli obje kavramı ile en geniş anlamda oluş için
potansiyel olan varlığı kasteder.
286
Ona göre ezeli objeler gerçeğin spesifik
belirlenimleri için salt imkanlardır. Böylece ezeli objeler potansiyel durumu aktüel
duruma taşımaktadırlar. Whitehead bu anlamdan hareketle ezeli objeler kavramına
alternatif olarak potansiyeller teriminin kullanımının da uygun olacağını belirtir.
Çünkü ona göre ezeli objeler evrenin salt potansiyelleridir.
287
Ancak Whitehead ezeli
objeler terimi yerine potansiyeller terimlerini önerse de O, kendisine ezeli objeler
kavramını temel alır.
Whitehead “ezeli objeler” yerine “potansiyeller” kavramlarını önerirken,
“tümeller” teriminin kullanılmasından ise kaçınmıştır. Çünkü Whitehead'e göre
birbirlerine zıt olan maddeler ve tümeller bu güne kadar alışılmış bir şekilde varlığı
belirtmede kullanıla gelmiştir. Tümeller, Whitehead'in ezeli objeler olarak ifade ettiği
varlıklara benzemektedir. Ancak Whitehead ezeli objeler ifadesi yerine tümeller
281
Alfred North WH TEHEAD, The Concept Of Nature, Alfred North Whitehead An Anthology
(Ed. F. S. C. NORTHROP & Mason W. GROSS, Cambridge: University Press, 1953) içinde, s. 280
; Dorothy M. EMMET, “Whitehead, Alfred North”, The Encyclopedia Of Philosophy (Ed. Paul
EDWARDS), Volume Eight, The Macmillan Company & The Free Press, New York 1967, s. 290;
Edward POLS, Whitehead’s Metaphysics, Southern Illinois University Press Carbondale And
Edwardsville, Feffer & Simons, Inc., London And Amsterdam 1967, s. 165.
282
Alfred North WH TEHEAD,
Process And Reality, The Macmillan Company, New York 1967, s.
136. (Bundan sonraki notlarda bu esere “PR” biçiminde atıfta bulunulacaktır.)
283
PR, ss. 69–70.
284
PR, s. 280.
285
PR, s. 226; POLS, a.g.e., s. 144.
286
POLS, a.g.e., s. 149.
287
PR, s. 226.