39
kelimesinin kullanılmasına karşı çıkar.
288
Ona göre tümeller ve maddeler terimlerinin
her ikisinin de çağrışımları ve bu anlamlara yakın felsefi kullanımları nedeniyle bir
ş
ekilde yanıltıcı olmaktadır. Onun ezeli obje kavramı yerine tümeller kavramını
kullanmaktan kaçınması da bu yüzdendir. Bu güne kadar bu kullanımlarla tikeller,
tümeller tarafından tanımlana gelmiştir. Oysa her iki terim birbirlerinden keskin
ş
ekilde ayrı olan alanları işaret etmekteydi.
289
Bununla birlikte, “kesinliğin formları”
olarak da ifade edilen ezeli objelerin, Whitehead, orta dönem tümeller, platonik
idealar veya platonik formlar olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Fakat onların
önceki düşüncelerde farklı anlaşılması nedeniyle O, bunları ezeli objeler olarak
adlandırmayı tercih eder.
290
Whitehead'e göre platonik form terimi ezeli objeleri göstermede en kestirme
yol olarak kullanılabilir görünmektedir.
291
Bunun yanında, platonik idea kavramı da
bu şekilde bir kullanıma izin vermekle birlikte onun modern felsefede, Whitehead'in
ifadesiyle, “sübjektif bir imaya sahip olması” nedeniyle kendi amaçları için yanıltıcı
bir kullanım olacağını kabul eder. Zira O’na göre bu kavram herhangi bir durumda,
pek çok bakımdan kullanılmakta ve çok belirsiz bir hale gelmektedir. Aynı şekilde öz
(essence) terimi de kritikçi realistler tarafından kullanıldığı şekliyle, kendi
kullanımlarını çağrıştırması nedeniyle, idea ve form kelimeleri gibi onun
kastettiğinin dışında bir kullanım olacaktı. Dolayısıyla Whitehead bu terimlerin
kullanım yoluyla oluşacak yanıltıcı imalarından kaçınmak için, ezeli obje ibaresini
kullanır.
292
Özetle Whitehead form, idea ve tümeller kavramlarının uzun süreli felsefi
bir tarihe sahip olmaları, bu tarihi süreçle bağlantılı olarak ortaya çıkan
önyargılarının yanında ezeli objelerin sahip oldukları doğalarından dolayı “ezeli
objeler” kavramını kullanmayı tercih eder.
293
Bir sonraki başlık ise ezeli objelerin bu
doğaları ve ayırt edici nitelikleriyle ilgili olacaktır.
288
PR, s. 76; POLS,
a.g.e., s. 143.
289
PR, s. 76; Alfred North WH TEHEAD,
“Unpublished Letter From Whitehead To Hartshorne
(January 2, 1936)”, Alfred North Whitehead Essays On His Philosophy (Ed. George L. KLINE)
içinde, Part V (Documents And Materials), Prentice-Hall, Inc., Englewood Cliffs, N. J., U.S.A.
1963, s. 199.
290
PR, s. 62, 73; Ivor LECLERC,
Whitehead’s Metaphysics An Introductory Exposition, New
Jersey: Humanities Press, Sussex: Harvester Press, United States Of Amerika 1958, s. 93.
291
PR, s. 69.
292
PR, ss. 69–70.
293
SMW, s. 159. Ayrıca Bkz. LECLERC, a.g.e., s. 95 vd.
40
3.2. Ezeli Objelerin Özellikleri
Whitehead her bir bireysel varlığın kendi karakteristikleriyle anlaşılır hale
geldiğini söyler. Ona göre bizim gördüğümüz bir şekil muhtemelen sert, mavi, kirli
vs. gibi bir takım niteliklere sahip olacaktır. Biz bu özelliklerin dışında hiçbir şey
gözlemleyemeyiz. Aslında söz konusu olan bu varlık, kendisi için adeta bir
zorunluluk olan bu temel özelliklere dayanır. Whitehead’in “bir varlığı tam olarak
anlayabilmek için onun en temel özelliklerinin belirtilmesi gerekir” yargısı burada
ezeli objelere de uygulanabilir görünmektedir.
294
Bu noktadan hareketle Whitehead’in eserlerini göz önüne aldığımızda, ezeli
objelerin ayırt edici bir takım karakterleri belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Ezeli
objelerle ilgili olarak en fazla vurgu yapılan ve en belirgin olan ilk özellik onların
“saf potansiyeller” olmalarıdır. Whitehead'e göre ezeli objeler “evrenin saf
potansiyelleri”dir.
295
Whitehead “potansiyel” terimini ezeli objelere alternatif olarak
önermiştir. Ancak ezeli objeler için kullanılabilir görülen potansiyel kelimesinin
sadece ezeli objelere has bir kullanım olmadığı da gözden kaçırılmamalıdır. O’na
göre bütün varlıklar, ezeli objeler gibi potansiyel’dir. Ezeli objelerin
potansiyelliğinin diğer varlıkların potansiyelliğinden farkı, onların “saf”
potansiyeller olmasıdır.
296
Whitehead'e göre, içinde yaşadığımız dünyadaki varlıkların birbirlerinden
farklı olmalarının altında da onların kendi potansiyellerinin gerçekleşmelerindeki
farklılaşmalar yatmaktadır.
297
Zira potansiyellik kavramı aynı zamanda, bir objenin
aslında pek çok yolla nesnelleşebileceği anlamına da gelmektedir. Ezeli objelerin
potansiyeller olmasının anlamı da burada ortaya çıkmaktadır. Bu durumda biz,
nesnelleşmiş bir aktüel varlıktan ve bu aktüel varlığa potansiyel olarak giren bir ezeli
objeden söz ederiz. Bu noktadan sonra kendisine belirli bir ezeli objenin girmesiyle
nesnelleşen ya da kesinliğini kazanan varlık ile ezeli obje, diğer varlıklar için
potansiyelliği ellerinde tutmakta ve onlara imkânlar sunmaktadırlar.
298
Ezeli
294
SMW, s. 54.
295
PR, s. 226.
296
PR, ss. 32–34; LECLERC,
a.g.e., s. 99.
297
PR, s. 226 vd.
298
PR, s.97; POLS,
a.g.e., s. 148.