21 Y
AŞAYAN
S
OSYALİZM
kolektif çiftliklerin verimliliğini tersine etkileyebilecektir. Ekonomideki merkezi denetimi zor-
laştıracaktır. Fakat bilgimin bugünkü sınırı içinde eğilimim, bu desteğe karşı olmak yönünde
değildir. Voluntarizm sözcüğünün anlamı da bu gelişmede gizlidir. “Yaparım olur” olmuyor.
Bugün küçük özel topraklarda üretimi durdurmak, kıtlık anlamına gelebilir.
Sosyalizm, kendi teorik mantığı içinde kapitalizmin geliştirdiği taban üstüne kurulur. Ondan
daha ileri bir üretim güçleri-üretim ilişkileri aşamasını temsil eder. Evet, orta gelişmiş bir ülke-
de beliren uygun bir siyasal ortamda işçi sınıfı devleti ele geçirebilir. Ama çok uzun bir tarihsel
dönem içinde Marksizm’in öngördüğü sosyalizmi kuramaz. Ancak, kapitalizmin yetersiz hazır-
ladığı tabanı daha hızlı döşer, çadırın içini daha hızlı doldurur. Lenin, bu nedenle, orta gelişmiş
bir ülkede devrimi yapmak, ileri kapitalist ülkede yapmaktan daha kolaydır ama sosyalizmi
kurmak daha zordur diyor.
Bilinç! Bilinci tek başına propaganda, eğitim, öğretim veremez. O, sorunun bir bölümüdür.
Öteki bölümü bilincin yeşereceği ekonomik toplumsal tabandır. Bu taban yeterli değilse, iş ko-
lay değildir. Sovyetler Birliği’nde tarım sorunu ancak zaman içinde ve teknik düzeyin gerçek-
ten yükselmesiyle çözülebilir. Bununla yakından bağlı olarak ideolojik eğitimle.
Düşünelim ki, insan arka bahçesinde inek besliyor. İneğin kafası her an mutfak penceresin-
de. Her akşamüstü yem veriyor, her sabah işe gitmeden sağıyor. İstendiği zaman, istendiği ka-
dar ve ineğin bakım giderinden daha ucuza süt bulunsa o ineği besler mi? Keser yer, o iş orada
biter.
Sosyalizme gerçek anlamıyla uygun üretim güçlerinin ve kültürünün zayıflığı ve toplumsal
ilişkilerin yetersiz yoğunluğu, sosyalist üretim tarzının kapitalizme üstünlüğünü bugün tam an-
lamıyla ortaya koymasını geciktirmektedir. Sovyetler Birliği’nde devrim ve sosyalizm, tarihsel
olarak sosyalizmi çağıracak gelişmeleri kendisi sağlamak durumunda kalmıştır: Endüstrileşme,
tarım emeğinin bir çeşit endüstri emeğine dönüştürülmesi, üretimde ve tüketimde elektrikleş-
me-otomasyon, okur-yazarlık sorununun çözümü, ülke çapında kentleşme, yaygın-modern ha-
berleşme ağı, ülke çapında merkezi muhasebe. Bunlar, tarihsel olarak kapitalizmin çözmesi ge-
reken ve ileri kapitalist ülkelerde çözdüğü sorunlardır. Sovyetler Birliği’nde bu sorunları da
sosyalizm çözmüş ve bir anlamda kapitalizmin “açığını kapatmıştır”. Bu bile, gören göz için,
sosyalizmin üstünlüğünü kanıtlamaya yeterlidir.
Dört bir yanı planlı ekonomiyle kuşatılmış bir toplumda raporun önerdiği önlemlerin sosya-
list tarımı tehlikeye düşüreceğini düşünebilmek zordur. Yalnız şunu iyi anlatıyor: Az gelişmiş
bir ülkede sosyalizmi kurmak kahırlı bir iştir.
Tarım için önerilen maddi ve moral özendiriciler sisteminin üçüncü önlemi şöyledir:
“Kendi personelinin gereksinimlerini karşılamak için endüstri kuruluşlarının iş-
lettiği çiftliklere de en yüksek destek verilmelidir.”
Bu önlem de, olması gerekeni değil, olabileni vermektedir. Fabrikada üretilen madde, o fab-
rikanın işçisinin değildir ama çiftliğinin ürettiğini kendi işçisi yiyecektir. Yandaki fabrikanın
çiftliği yoksa, onlar yiyemeyecek. Bu, bir anlamda, tarımdaki kooperatif mülkiyetini, endüstri-
deki tüm halkın mülkiyetinin içine taşımak oluyor. Bunu, Sovyet ekonomisinde varacağını hiç
sanmadığımız boyutlara büyüterek düşünürsek, Marks’ın, Engels’in “belediye sosyalizmi” diye
alay ettikleri, Yugoslavya çeşidi başka bir şeye varırız. Oysa “sosyalizmin amacı, tüm üretim
araçlarını tüm halkın mülkiyetine çevirmektir”. “Ve bu hiç de gemiler gemi işçilerinin malı,
G
ELİŞMİŞ
S
OSYALİZM
D
ÖNEMİNDE
SBKP’
NİN
E
KONOMİK
S
İYASETİ
22
bankalar banka memurlarının malı olacak anlamına gelmez. İnsanlar böyle saçma şeyleri ciddi-
ye alacaklarsa, devletleştirmeyi kaldırıp atalım, çünkü her şey anlamsız olur.”
8
Böylece, raporun tarım alanında maddi ve moral özendiriciler sisteminde önerdiği üç önlemi
görmüş oluyoruz. Üçünün de ortak olumlu yönü, gerçek çözüme zaman kazandırıcı nitelikte
olmalarıdır.
EKONOMİDE DEMOKRATİK-MERKEZİYETÇİLİK
DİSİPLİN VE SORUMLULUĞU ARTTIRMA
Ekonomide demokratik-merkeziyetçilik konusu sosyalizmin kilit sorunlarından biridir. Bu
alanda değineceğimiz ilk fikir, ekonomide disiplinin ve kişisel sorumluluğun arttırılması gereği.
Önce iki alıntı okuyalım:
“Disiplinin önemi, kişisel sorumluluğun önemi, günümüz koşullarında kat kat
artmıştır. Bu özellikle önde gelen ekonomi, hükümet ve parti personelinin so-
rumluluğu için geçerlidir.” (abç)”
İkinci alıntı, çalışma temposunu düşürmeme çabasıyla ilgilidir ve Sovyet ekonomisinin karşı
karşıya olduğu sorunların bir başka cephesini aydınlatmaktadır:
“Söz etmek istediğim ilk nokta, devlet planının gerçekleştirilmesine ilişkin so-
rumluluktur. Parti, plana her zaman yasa gözüyle bakmıştır. Ve o da yalnız
onaylayan Yüce Sovyet’tir diye değil. Plan yasadır, çünkü ulusal ekonominin
uyumlu işleyişini sağlayan tek şey, plana uyulmasıdır. Açık söyleyelim: Bu
aksiyomatik gerçek unutulmaya başlanmıştır. Planı aşağı doğru yeniden düzen-
leme uygulaması yaygınlaşmıştır. Bu çeşit uygulamalar ekonominin örgütlülü-
ğünü bozuyor, personeli demoralize ediyor ve sorumsuzluğa alıştırıyor.
“Biçimsel bir tutum almaya hiç eğilimim yoktur. Ara sıra planın düzeltilmesi
gereken durumlar çıkabilir ve çıkıyor. Ama bunlar tam da ara sıra çıkacak du-
rumlar, ayrımlı durumlar olmalıdır. Ne var ki, ayrımlar gitgide sıklaşmaya baş-
layınca, bu anlaşılır endişelere yol açar. Kendi yaşamlarını rahatlaştırmak, plan-
ları gerçekleştirmeden önde gelen işçiler olarak listeye girip ikramiye almak is-
teyenlerin peşinden fazla sık gitmiyor muyuz?”
Ekonominin daha da gelişebilmesi için disiplinin ve kişisel sorumluluğun arttırılması gereği,
doğru bir anlayıştır. “Her durumda ve ayrımsız tüm koşullarda, kolektif yöneticiliğe kesin sınır-
larla saptanmış bir iş için her bireyin kesin sınırlarla saptanmış kişisel sorumluluğu eşlik etme-
lidir. Sorumsuzluğa bir gerekçe olarak kolektif yöntemlere sığınmak en tehlikeli kötülüktür.”
9
Alıntı kendi kendini açıklıyor.
8
Lenin, c.42, s.63.
9
Lenin, c.29, s.437.