Türkiye’deki Türkmenistan Büyükelçiliği ve TÜRKSOY Genel
Sekreterliğinin destekleri ile Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.
3
İNSAN KALBİNİN MANEVİ HEKİMİ
MAHTUMKULU
Türkmen halkının bilge ve büyük şairi Mahtumkulu
Firakı; yaklaşık üç yüzyıldan beri, hem kendi ismi, hem
de bir daha tekrarlanamayacak olan sanatsal yaratıcılığıyla
Türkmen’lere gösterilen şeref ve saygıyı artırarak yüceltmiş ve
de yüceltmektedir. Şairin yüceliği, onun Türkmen tarihindeki
toplumsal siyasi, kültürel ve edebi hayatındaki yeri daima
korunmuş ve de korunmaktadır. Mahtumkulu;Türkmen’in
kalbine en büyük güven, bilincine ise iyi ile kötüyü hatasız bir
şekilde ayırt edebilen bir mihenk taşı, gözlerine ise sönmeyecek
bir nur olarak oturmuştur.
Mahtumkulu’nun şiirsel ve felsefi edebi mirası Yüce
Yaradan’a, vatana, insana, tabiata ve insanoğlunun yaşamına
olan sınırsız sevginin özlemi ve de türküsü olmuş ve tüm
halkın kalbinin başköşesinde baki yer aldı. Onun bize bıraktığı
eserlerinin değerine bakılırsa, Mahtumkulu şair olarak sadece
sanatsal yönü itibariyle tanıtılmış ve kendisi bu bağlamda eksik
değerlendirilmiş olacaktır. Halbuki O, yalnız Türkmen halkının
değil, aynı zamanda tüm dünyanın felsefi fikirlerini geliştiren,
şiirsel zekasını aydınlatan, sosyal yaşamı sanatsal bir şekilde
ışıklandıran ‘bilge bir şair’dir. Mahtumkulu; dünya, insanlık,
vatan, sevgi hakkındaki felsefi görüşlerini, insana has olan
ince duygularıyla birleştirip, fikir yürütmenin en mükemmel
4
tarzlarından ustaca yararlanarak insan kalbine nüfuz edip, tesirli
bir şekilde girebilmiş; halkın bilincinde dâimi yerini almış ve
ebedileşmiştir.
Mahtumkulu, öncelikle Türkmen halkının milli şairidir. Bu
bilge şair, bütün insanoğluna sevgiyle bakmış olsa bile onun
kendi halkına olan hususi muhabbetine paha biçmek imkansızdır.
Mahtumkulu’yu, millişair sınırlarından çıkarıp, ona evrensel bir
hüviyet kazandırandeğer, kendi halkına, vatanına olan büyük
sevgisi, devletinin kaderine bağlanmış olan mücadeleci görüşleri
ve fikirleridir.
Çünkü kendi halkını seven şahıs, diğer halkları da sevmeyi
bilir.Kendi mertebesini koruyabilen insan, bütün insanların
mertebesini de yüceltir.Şairin yaşadığı dönemdekiinsanlara
verdiği ilkeleri;yaşam ile ilgili halka yaydığı olumlu felsefi
görüşleri, ulusun, insanların ruhsal olgunluğu hakkında
söylediği öğütleri, kendi halkına olan sınırsız sevgisinin
sonucudur.Mahtumkulu, dönem arkadaşlarını, halkı; adil bir
toplumun ve mutlu bir yaşamın kaynağının neler olduğunu, olup
bitenlerin arkasında nelerin olduğunu anlamaya herkesi davet
etmiştir. O, İnsanları ferasetli olmaya, kendini bilmeye, millet
olarak kendini tanımaya yönlendirdi. Şâir; kendi halkının güven
ve barış içinde yaşamasını, ilim-irfan sahibi eğitimli bireyler
olmasını, kültürün gelişmesini, halkına ferasetten ve tatlı
duygularla bezenmiş estetik şiir hazinesini miras olarak bıraktı.
O’nun bu güzel şiirlerindeki özenle yoğurulmuş yorumlar; sapa-
sağlam fikirler, sadece Türkmen halkının geleceği için değil,
bütün insanoğlunun hayatı ve ruhsal tekamülleri için değerli
bir rehber oldu. Bu sebeple şairin şiirdünyasındaki değeri milli
sınırlardan çıkıp, dünya edebiyatının kültürel hazinesine, beşeri
zekanın ortak bir cevherine dönüştü. Mahtumkulu’nun eserleri
günümüzde sadece Türkmen halkına değil, aynı zamandatüm
5
insanlığa manevi açıdan zevk vermektedir. Bunun yanı sıra,
şairin eserleri hayat ve yaşam ilişkisi hususunda büyük önem
arzetmektedir. Onun türkü olup dillerde yankılanan, feraset
olup beyine işlenen muhteşem şiirlerinin dünya dillerinden
onlarcasına tercüme edilmesi ve edilmekte olması da işte bu
nedenden kaynaklanmaktadır.
Mahtumkulu, insanların kalbini-ruhunu şiirsel ahenkle tedavi
edebilen bir hekimdir. Şairin şiirleri; devirler geçmesine rağmen
değerini kaybetmemesi, aksine kıymetinin daha da yükselerek
kabul görmesinin nedeni; eserlerindeki öğütlerin-tavsiyelerin,
insanların kalbine merhem olup nüfuz etmesinden, gönülleri
kanatlandırmasından,insanları heyecana getirmesindendir. Onun
şiirleri, kırılan kalplere ilaç, yorgun vücutlara kuvvet, mahzun
gönüllere ise ruhsal bir kanattır. Bundan dolayı da halkımız
Mahtumkulu’yu; üzüntülü, sıkıntılı veya kara günlerinde
dertlerden kurtaracak bir hekim saymışlardır. Şairin merhem
ile yoğrulmuş şiirleri, cana hoş gelen sözleri, her bir dönemde
büyük-küçük demeden gönle hitap ederek bu güzel dünyaya,
insana, yaşama olan sevgiyi, yine bir kere artırmış, halkın
ruhunu ferahlatarak bütün Türkmen ulusunun manevi açıdan
sağlamlığını temin etmiştir. Gerçekten de Mahtumkulu’nun
şiirleri, dağdan fışkırıp çıkan kaynağı tertemiz çeşmenin suyu
gibi cana şifadır. O şiirler, aynen sabah rüzgarı gibi saf ve
serinleticidir. Onlar laleli, çiçekli, gül goncalı bağ bahçeliğin
hoş kokusu gibi yayılıp, insanın canına can katmakta, bedenleri
boğum boğum dolaşarak yüreklere rahatlık veren dutarın
mülâyim müziği olup insanı heyecana getirmektedir.Hülasa,
Mahtumkulu’nun şiirleri insan sağlığı için önemli olan manevi
değerleri kendinde barındıran cana şifa verici ruh merhemidir.
Mahtumkulu’nun yaşadığı dönem çok karışık ve gergindi.
Bu dönemin ruhsal havasınıteneffüs eden Mahtumkulu, güçlü
6
sarsıntıların, meşakkatli durumların girdabında olgunlaşan
büyük bir şahsiyettir. O, dünyada olup bitenden haberi olan,
sosyal yaşamın, problemlerin ve insanların iyisini-kötüsünü
ayırt edebilen, insanoğlunun kazandığı beşeri ve ilahi ilimleri
derinden kavrayabilen, olgunluğun ruhsal basamaklarını
rahatlıkla geçebilen kamil bir insandır. Bilge Mahtumkulu, bü-
tün insanoğlu için yararlı fikirleriyle o dönemde dünyanın çeşitli
yerlerine yayılan ve bağımısız bir devleti olmayan Türkmen
halkını devlet kurmaya, birlik beraberliğe, milli bütünlüğe davet
etti. Mahtumkulu’nun büyüklüğü, o dönemlerde ayrı ayrı ve
dağınık bir şekilde yaşan bütün Türkmen halkına, ilk defa tek
bir milletolma şuurunu belirtmesi ve bunu da her fırsatta dile
getirmesindendir.
Şairin gençlik yılları Afşar Türkmenlerinin hanedanlık
dönemine tekabul etse de, onun olgun düşünceleri söylediği
dönem ise Kaçar Türkmenleri’nin hanedanlığı dönemine
denk gelmektedir. Tabii ki, Afşar ve Kaçar hükümdarları
da Türkmenlerdi. Fakat Türkmen halkının milli menfaatine
yeterince dikkat etmeyen bu hükümdarların her ikisinden dene
Türkmen halkı ne de Mahtumkulu memnundu. Bu devletleri,
Mahtumkulu’nun vaya halkın arzu ettiği milli Türkmen devleti
diye adlandırmak oldukça zordu. Bundan dolayı Mahtumkulu:
“Derdim çoktur diyarımdan, yaşadığım dönemden” diyerek
kendi dönemine olan görüşünü açık şekilde ifade etmiştir. İşte
bu karışık ve sıkıntılı zamanda Mahtumkulu, halkın mutlu
olması için kendi tabiriyle“Bitmeyen bahara ulaşması” için yol
aramaktadır. Mahtumkulu,Buhara’da, Hive’de, Afganistan’da,
Hindistan’da, Rȗmistan’da (Anadolu’da) veya diğer ülkeleri
“boydan boya, ulustan ulusa” dolaşırken de onun bütün fikri,
zikri, derdi, kaygısı Türkmen toprağı, Türkmen halkı ve onun
kaderi üzerine olmuştur.
7
18.yüzyılda Mahtumkulu’nun ileri sürdüğü; “Türkmen
boyları birleşmeli” dediği temel yaşam fikrinin gerçekleşmesi
için büyük engeller vardı. Söz konusu yüzyılda Türkmen
boylarının her biri ayrı ayrı kendilerine yol arıyorlardı ve boyların
arasında maalesef birbirine olan düşmanlık da güçlüydü. Milli
bir Türkmen devletinin olmaması bu boyların her yerden yardım
veya destek araması, onların aralarındaki anlaşmazlığı daha
da artırıyor, bir boyu diğerinden uzaklaştırıyordu. Türkmen
boylarının bir biriyle barışmamasını ve uyuşmamasını, gergin
olmasını isteyip bu yönde özel çaba sarf eden güçler de az
değildi. İşte bu durumda bilge Mahtumkulu, halkın en büyük
düşmanının anlaşmazlık olduğunu, bu nedenle tek bir ulus
olarak kendi aralarında anlaşmalarının önemli olduğunu, bütün
Türkmen boylarının kendi aralarında birleşerek tek bir devlete
hizmet etmesi gerektiğini tekrar tekrar hatırlatmıştır. Barış, birlik
ve beraberlik içinde Türkmen milletini toplamak ve güçlü,
sağlam bir Türkmen devletini kurmak için devamlı mücadele
etmeyi, ancak bu şekilde “Türkmen şansının yaver gideceğini”,
bunun neticesinde halkın, devletin karşısında hiçbir gücün
duramayacağını belirtip, “güzel halkına” anlatmaya çalışmıştır:
Gönüller, yürekler bir olup başlar,
Çıksa ordu, erir topraklar taşlar,
Bir sofrada hazır kılınsa aşlar,
Yaver gider şansı yüce Türkmen’in.
Mahtumkulu’nun bu fikri, herkes için anlaşılır ve ulusa da en
yakın olan bir görüştür. Türkmen halkı, bu şiiri 18.-19.yüzyıllarda
milli marş olarak dillerinden düşürmemişlerdir. Fakat bu fikir,
kendiaralarında anlaşamayan Türkmen halkını bir sofranın
başında nasıl toplayacaktı? Bilge şair, bunun için;“bir ağza
8
bakmayı”, “bir erin çevresine sarılmayı” ileri sürmüştür. Şair
Türkmen halkının geleceği için elverişli olmayan durumlarda
da kendi ulusunun istikbaline yönelik güvenini ve umudunu asla
kaybetmemiştir.
Mahtumkulu Firakı’nin Türkmen halkı için yaptığı en
büyük ve önemli hizmetlerinden biri, onun Türkmen halkının
birlik ve beraberliğinin sağlanması için verdiği mücadelesidir
ve bu doğrultuda anlaşmazlığı eleştirmesidir. İşte bubilge
şâirin uzun zamndan beri; birlik ve beraberlik dersleriyle nice
Türkmen nesli eğitim görmüş ve bu gün de görmeye devam
etmektedir. İstikrarlı bir devleti arzu eden Mahtumkulu’nun
aydın görüşlerinin, hakikat olduğunu hayat ispat etti.
Şairin kendi aziz milleti için arzu ettiği mutlu geleceği
gerçekleşmiştir. Bağımsız ve Tarafsız Türkmenistan Devleti,
dünya haritasında barış, birlik ve beraberliğin simgesi olarak
ortaya çıkmıştır. Birlik ve beraberliğin en büyük değer
olduğuna inanan Türkmen halkı, Mahtumkulu’ya her zaman
minnettardır. Çünkü, devletimizin bundan sonra da güçlü
olması ve daha da gelişmesi için büyük şairin ileri görüşleri,
ferasetli tavsiyeleri, birlik beraberlik konulu dersleri her
daim önemlidir. İstikrarlı devletimizin bahtiyarlık devrinde
de Mahtumkulu’ya gösterilen saygı ve sevgi daha da artarak
devam etmektedir. Bilge şâirin bir insanlık değeri haline
bürünmüş fikirleri, hayatın öngördüğü şekilde ispatlanmış
çok yönlü görüşleri, kȃmil cemiyetimizin manevi temelidir.
Dostları ilə paylaş: |