«SEN KALK!» DEDİLER
Bir gün uyuyordum gece yarısında,
Dört atlı gelerek: «Sen kalk!» dediler.
1 nale: inilti
12
«Haberimiz var sana Fırsat Evi’nde,
Orada erler var, «Sen gör!» dediler.
Gözüm gördü, orada dört merdâne,
Gönlüm cûşa geldi, başım gerdâne
1
,
O anda var idi iki divâne:
«Durma, evlat, oraya sen var!» dediler.
O iki divane kolumdan tuttu,
Durduğum yerden beni alıp gitti,
Yanımda birisi işaret etti:
«Sayram’da bulunup sen dur!» dediler.
Oturmuştuk, geldi iki pir-i zâde,
Gözünden yaş akar, dili duâda,
«Hû, Hakk!» diye çıktı altı piyade,
«Âdem şimdi gelir, sen gör!» dediler.
Dört atlılar geldi, yeşil kıyafetli,
Âsâları da yeşil, eğitilmiş atlı,
«Meclis halkasını kurmayın kısıtlı,
İnsan çok, genişçe sen kur!» dediler.
Ufuklarda altmış atlı gördüler,
«Muhammed!» diye, hep O’na vardılar,
Sağlık, selametlik bir bir sordular,
«Buyurun, ulu eve sen gir!» dediler.
Bir atın sırtına bizi verdiler,
Gidip Sayram’daki evde durdular,
1 gerdâne: kendi etrafında dönen
13
Tamam oturdular, meclis kurdular,
«Evlat, bu araya sen gir!» dediler.
«Ali’dir» dediler, tuttu destimden
1
,
Hasır döşeğimi aldı altımdan,
Bilemedim, bir şey döktü üstümden,
«Gelmiş bir devrandır, sen sür!» dediler.
Tümünü Haydar’a sordum ad be ad:
«O, Hazreti Peygamber, olma sen hiç yad,
O, Eslim Hoca’dır, o da Baba Züryad,
O, Veysel Karani, sen bil!» dediler.
«O, Bahaeddin’dir, o da bir erdir,
Biri Zengi Baba, o da nâmdardır,
Birbirine destekli dört çâryâr’dır
2
,
Maksadın dile de «Sen al! » dediler.
O anda duran birkaç Şeyh-i şab,
«Bu evlada dua edin» dedi –hep –
Yüz yirmi dört bin enbiya, ashab,
Tamamı onlardır, sen bil!» dediler.
Resulullah dedi: «Ya, Şah-ı Merdan,
Eya, Eslim Hoca, ya, Baba Selman,
Ebu Bekir-i Sıddık, ya Ömer, Osman,
Kulun maksadını sen ver!» dediler.
1 dest : el
2 çâr-yâr : dört halife
14
Eslim, Baba Selman buyurdu merde,
Kadeh verip beni saldılar derde,
Aklım başımdan gidip, yattım orda,
«Arşta, ferşte ne var, sen gör!»dediler.
Yel oldum, koşturdum Yer damarına,
Ulaştı nazarım Arş kemerine,
«Ceberût aleminde Celil sırrına
Bizzat kendin gelip,sen gör!» dediler.
Neyi hayal ettiysem, elde ettim,
Gördüğüme nazarımı ilettim,
Bu hal ile ben gayet rahat yattım,
Yüzüme tükürüp
1
:« Kul, kalk!» dediler.
Resulullah dedi «Ashab! Yürüyün,
Evlâdı uğurlayın, dua verin»,
Buyurdu ki dört atlıya: « Götürün,
Getirdiğin yere sen koy!» dediler.
Kalkmış Mahtumkulu, gözünü açmış,
Aklına ne fikirler gelmiş de geçmiş,
Kudurmuş Buğra da köpükler saçmış,
«Evlât, Allah yârın, sen var!» dediler.
1 yüze tükürmek: olumlu ve olumsuz anlamları olan bu deyimin
şiirdeki anlamı olumludur. Eski tasavvuf geleneğine göre bade
içmede peygamber veya eren tarafından kâmil duruma gelen kişinin
yüzüne tükürülür.
|