PARANORMAL FENOMEN
kendi metodu ile, öteden beri okültistlerin ve teozofların var
lığım ileri sürdükleri, canlı bedenlerini sarmalayan, nadir
vakalar haricinde gözle görülemez olan auranın varlığını
kanıtlamış olduğunu iddia etti.
İnsan Enerji Alanları Bilimi araştırmacısı ve "The Science
of Human Vibrations/İnsani Vibrasyonlar Bilimi/Malibu
Publishing/1995" kitabının yazan Dr. Valerie Hunt yüzyıl
lardır anlatılan aura görücülüğünün bir gerçek olduğunun, ilk
kez tarafsız bir bilimsel ortamda kanıtlandığını açıkladı. Hunt
geçen 20 yıl içinde UÇLA Elektromiografik Laboratuarlarının
Psikolojik Bilimler Bölümü'nü yönetirken, sinir-kas sistemiyle
ilgili düşük düzeydeki enerji örneklerini belirledi ve kaydetti.
Bu düşük güçteki aktivite bir içgüdü gibiydi, bilinmeyen bir
kaynaktan geliyordu. Dr. Hunt, söz konusu enerjinin kasların
çok çalıştığı zamanlarla, dinlenme zamanlan arasında yoğun
laştığını belirledi, yeni örnekler kaydetti. Beden ile ruh arasın
daki enerji ilişkilerini de araştıran Dr. Hunt, deriye yer
leştirdiği özel gümüş /gümüş klorid elektrotlar aracılığı ile
miliwolt düzeyindeki enerjileri saptadı, bu enerji birikimi de
yine ara dönemler sırasında oluşuyordu yani normal anlarda
artıyor, çalışma veya dinlenme anlannda azalıyordu.
Benzer bir deney Glendale, California'daki Şifa Işığı
Merkezi'nden Rosalyn Bruyere tarafından yapıldı. Dr. Bruyere
auralarm yoğunluğunun bedenin dinlenme ve çalışma zaman
lan haricindeki anlarında artış gösterdiğini onayladı. Elde
edilen veriler, bilgisayarlara yüklendiğinde ortaya çıkan
raporlarda, enerji renk ve miktar olarak görünüyor, çakralara
doğru hareketleniyor ve kişinin çevresinde değişen auralar
"renkli enerji bulutları" oluşturuyordu. Sonogram frekans
analizleri ve Fourier Testleri yapılarak, veriler derinlemesine
incelendi, sonuçlar inanılmazdı. Enerji dalgalarının formları
ve frekansları değiştikçe renkler de değişiyor veya etkileniyor
lardı. Aynı deneyi yapan Dr. Hunt, yedi "aura görücüsünü"
yani duyu ötesi algı düzeyi yüksek yedi "pşisik" kişiyi deney-
40
KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
İtimde kullandı. Denekler aura renklerini doğru olarak
ı,önlüler ve benzer sonuçlara ulaştılar.
Nazı iddialara göre NASA Uzay Programı sırasında elek-
Imn.ınyetik alanların etkileri araştırılırken, deneye özel koru-
Mi.ılı bir odada bir "aura görücüsü" dahil edildi. Duyu ötesi
ılj-.ıl.ırı hassas olan bu kişi, enerjinin akıcı olmadığını, çakralar
»«• insanlar arasında sıçradığını ve enerjinin görüntüsünün
l>.ılık ağına benzediğini gözlemlemiştir. Odadaki elektro-
m.ınyetik enerji tamamen tükendiğinde, geriye sadece içerde
İMilıınanların enerji alanları kalmaktadır. Bu durumda, odada
luılunan kişilerden birisinin enerji alanı, diğerininkini zayıflat-
m.ıktadır. Atmosferik elektromanyetik enerjinin yokluğu,
bireysel alışverişi arttırırken, aralarında bir karmaşa oluşmak-
l.ıdır yani genelde bir bozukluk ortaya çıkmaktadır. Bu sonu-
ı .1 çok benzer bir olay, yoğun üzüntü, acı ve ağlama anlarında
ortaya çıkmaktadır; aşırı üzülen bir insanın çevresindeki elek
tromanyetik enerji hızla azalmakta ve besleyici özelliğini
yitirmektedir. NASA'nın deneyinde elektromanyetik enerji
düzeyi arttırıldığında, aura alanlarının düzelmekte ve nor
male dönmekte olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak bizi
Vfvreleyen atmosferin elektrik yükü enerjik bedenimizi ve
aurayı etkilemekte ve değiştirmektedir.
Auranm parapsikolojide önemine gelince, canlı ve cansız
maddeleri çevreleyen ışıklı halenin, enerjik bedenin bir uzan
tısı ve/veya yansıması olmasıyla önem arz etmektedir. Hayati
fonksiyonların devamı için serbest kozmik enerjiyi
Kozmos'tan absorbe eden enerjik beden, kendi ve materyal
bedeni çevresinde psikokinetik/paranormal ihtiyaçları
doğrultusunda kullanabileceği bir ışınım yaymaktadır. Enerjik
bedenin bu ışınımını denetlemeyi öğrenen bir kişi, normal
duyuların ötesindeki deneyimlere adım atmayı başarmış
olmaktadır.
41
KOZMİK VARLIK OLARAK İNSAN
E. RUHSAL GÜÇ
“Ne düşünürsek oyuz. Biz her neysek, düşüncelerimizden doğar,
düşüncelerimizle biz dünyamızı yaparız.”
Buda
Şu ana kadar paranormal olayların fiziksel yapısını ve
İH-denle olan ilişkisini irdelemeye çalıştık. Bugüne kadar bil
imin bu konuyla ilgili olarak ulaştığı sonuçlara, keşiflere ve
araştırmalara kısa da olsa yer verdik. İlerleyen sayfalarda,
paranormal fenomenler ile zihin bağlantılarını, ruhsal güç ve
yatkınlık bağlantılarını inceleyerek, konuyu biraz açmaya
(..ılışacağız. Bu yolla kendi ruhsal yeteneklerimizin de farkına
v.ırıp onları geliştirme yollarına dair fikir sahibi olabiliriz.
Ruhsal açıdan hazırlıklı olmayan insanların çevre ile olan
iletişimi, fiziksel yapılarının el verdiği imkanlarla sınırlı
kalmaktadır. Halbuki insanlar sahip oldukları potansiyelin
bilincinde olsalar, onu açığa çıkarmanın, geliştirip kullan
manın yollarını arayabilirlerdi. İnsan, içinde tahmin bile ede-
ıııeyeceği büyük bir zihinsel kuvvet saklamaktadır. Zihninin
nasıl çalıştığını, bilinç ve bilinçaltı işlevlerinin kapasitesi ve
yapabildiklerini bildiği zaman insanın önünde yepyeni ufuk
lar görünür, örneğin uzun zamandır bir sorunu çözümlemeye
odaklanan insan, bu sorununu tam bir inanç ve güvenle bil
inçaltına devrettiğinde, bilinçaltı problemin üzerinde çalış
maya devam ederek sonuca ulaştırır. Beklenen cevap çoğun
lukla rüya, içten gelen ses veya imgeler olarak bilince ulaşır.
I Icpimizin her an bildiği, klasik ve basamaklı akıl yürütme ve
•orun çözmelere karşın, zihnimizin bilinçaltı kısmında
"sezgisel sorun çözme" ile uğraşan bir çalışma alanının
olduğu görülmektedir. Albert Einstein (1879-1955) ve Henri
Poincarg (1854-1912) kendi yaratıcılık süreçlerini birçok kez
mlatmışlardır. Bu dahilerin her ikisi de yaptıkları keşfin, uzun
43
Dostları ilə paylaş: |