188 DURDU KUNDAKÇI
nın üstelemelerine daha fazla direnemez ve kocasının onu ziyaret etme
isteğini kabul eder. Ancak bayan Leuca'nın ruhundaki huzursuzluk,
onbir yıldır yaşamının bir parçası olan eşyalara da yansır. Daha doğrusu
Pirandcllo bu huzursuz ruh durumunu, tertemiz ve derli toplu eşyalar
aracılığı ile verir. Duvardaki ayna, penceredeki muslin perdeler v.b.
onbir yıldır süren düzenlerinin bozulacağından kuşkulanırlar Pirandcllo
eşyaların düşüncelerini şöyle dile getirmektedir: " B ü t ü n o canı ve gümüş
eşyalar, ince burnunun üzerindeki küçük gözlükleriyle, orada böylesine
pembe-beyaz, böylesine taze, dimdik duran bayan Leuca'nın, vedalaş
mak için i k i büklüm olan ve eşikte son bir kez -yaşam..., yaşam...-
deyip duran o yeşil ve kara şey karşısında, en azından başıyla reddetme
si ya da protesto anlamında elini kaldırması gerektiğine inanıyorlardı.
Yaşam mı? Evet. gerçekten öyle, yaşam; insanın kendisine bile itiraf
edemeyeceği bir utanç; omurlarını kaldırıp gözlerini kısarak ya da, aynı
zamanda yutulması gereken sert ve acı bir lokmaymış gibi, çenesini yu
karı kaldırarak hoş görülmesi gereken bir sefillik. Peki, o halde, bayan
Leuca'nın (...) bu tertemiz ve ürkek evinde onbir yıldan beri yaşadığı
neydi acaba ?
Bu bozulmaz kutsal barış içinde, bu düzenli temizlik içinde, cam
kasası içinde ölgün ve yavaş bir sesle saat başlarını ve yarımları vuran
büyük sarkacın t i k takları arasında, bu sessizlik içinde zevkle sürdürü
len yaşam değil miydi?"
9
.
Kocası ilk ziyaretini avukat ile birlikte yapar. Bayan Leuca, bir
yandan onları dinleyip kocasını incelerken, bir yandan da kendi düşün
celerine dalar gider. Onların sık sık yinelediği sıcaklığın artık evinde
bulunmadığının, evinde yalnızca büyük bir sakinliğin hüküm sürdüğünün
farkındadır. Ancak hoşlandığını söylediği bu büyük sessizliğin zaman za
man yapılan işleri anlamsız kılar gibi olduğunu da düşünmekten kendini
alamaz. Ayrıca avukatın sık sık yinelediği 'yaşam böyledir' sözünün
altında yatan zavallılığı düşünür ve bu ona tiksinti verir. Koepsının sür
düğü gibi, insanı kirleten yaşamdan tiksinti, ürküntü duymaktadır.
Kendisinden istenilen şeyin bir hayır işi, bir büyüklük gösterisi değil,
düpedüz bir özveri olduğunu anlar. Bu durumda yapabileceği tek özveri
de bu ürküntüyü yenmek olacaktır. "Çünkü, tıpkı daha önce, birçok kez,
istemeden de olsa, içinden geçen ve kimsenin kendi kendisine bile itiraf
edemeyeceği her şey için, kendi bedeninin, kendi etinin ürküntüsünü yen-
9 a.g.y., s. 1065-1066,
PİRANDELLO'NUN PSİKOLOJİK RÖLATİVİZMÎ
189
mek zorunda kaldığı gibi, bunda da, başkaları için yaptığı kendisi için
yaptığından çok daha asidir."
10
Bayan Leuca ruhunda olan biten her şeyin farkındadır ve bu yüz
den acı çekmektedir. Yine bu yüzden, ruhun kusurlu ve bencil eğilim
lerini iyiye yorma alışkanlığından habersiz oldukları için, hep soylu
nedenlerle hareket ettiklerine gerçekten inanan şanslı kimseleri kıskan
maktadır. Ayrıca bu insanlar içlerinde biriken kötü şeylerin de farkına
varmazlar. Bu nedenlerle bayan Leuca, pislik içinde yüzen kocasının
itiraflarını dinleme özverisinde bulunmayı kabul edebilmektedir.
İ l k ziyaretten kısa bir süre sonra, kocası, beklenmedik bir andaikin-
ci ziyaretini yapar. Bu kez yalnızdır ve amacı da, yaptığı bütün rezillik
leri anlatarak rahatlamaktır. Bayan Leuca, önceleri böyle bir şeye gerek
olmadığını söylerse de, dinlediği rezilce şeylerin içten içe ilgisini çekti
ğini; bu ilginin k i m i şeyleri açıklamak, anlamak gereksiniminden çok,
bütün insanların mayasındaki olası ahlâk bozukluğundan kaynaklan
makta olduğunun da farkına varır. Kendi varlığından çok uzak olduğu
nu sandığı bu olasılık ve tutkuların, kendi ruhunda da mevcut ve öğren
me merakı biçiminde ortaya çıkmaya hazır olduklarını fark edince kay
gılı bir şaşkınlığa düşer. Demek ki bu duygular yaşamla ilgili ve yaşamın
kendi içinde varmış. Bu durumda, her kezinde bu duyguları bastırdığı
için, yaşama kendisi yabancılaşmış olamaz mı? O zamana kadar düzen
ve temizlikle kendi içinde ve çevresinde kurduğunu sandığı dünyasının,
kocasının ikinci ziyaretinden sonra, sarsılmaya başladığını gören akıllı
kadın kendisine "hayranlık duyulması değil, acınılması, çok başka biçim
de de olsa, acınılması" gerektiğini düşünmeye başlar. "Ve i l k kez, evi
nin o düzeni, o temizliği kendisine sıkıntı, gerçek bir sıkıntı, bir bezginlik
duygusu verir"
1 1
.
Üçüncü ziyaretinde kocası büyük kızını da birlikte getirir. Böylece
bayan Leuca'da, çocuklarını seven bir baba olarak karşısına gelen koca
sına karşı gizli kalmış yeni bir duygu daha ortaya çıkar. Kendisinin ko
cası için halâ bir değeri olduğunu görme gereksinimi; kocasının nazik dav
ranışları, onun, tutkularının kurbanı olduğunu düşündürmeye başlar.
Ve kocasının, öteki çocukları ile birlikte yapmaya söz verdiği ziyaret
lerini, ilk zamanlardaki ürküntü ile değil de, coşku ile beklemeye başlar.
Ancak kocası uzun süre ortalıkta görünmez. Bayağı meraklanır bayan
Leuca ve aklını kocasına taktığını fark eder şaşkınlıkla. Birlikte çalıştığı
10 a.g.y., s. 1071-1072.
11 a.g.y., s. 1079.
190
DURDU KUNDAKÇI
arkadaşları da bunun farkındadırlar. Biraz da iğneleyici bir tavırla, ko
casının ziyaretlerinin, kısa da olsa, kendisi için bir eziyet olduğundan ya
kındığına göre, ziyarete gelmemesine sevinmesi gerektiğini söylerler.
Bayan Leuca düşündüklerini, aklından geçenleri kimselere söylemez.
Hep kendi kendisiyle konuşup dertleşir. İçgözleme dayalı öykülerle baş
layan bu içsel monolog, gittikçe gelişerek Çuaderni di Serafino Gubbio
operatöre (Kameraman Seıafino Gubbio'nun anı defterleri) ile Uno,
nessuno e centomila adlı romanlarında doruk noktasına ulaşacaktır.
Bayan Leuca, kocasını bu kadar çok düşünmesinin, kendisi için de
ğil, onun iyiliği için olduğunu söyler kendi kendine. Sonunda rahip ve
avukat, kocasının uzun süredir ortalıkta görünmemesinin nedenini açık
layan haberi getirirler bayan Leuca'ya. Birlikte yaşadığı kadın zatürre-
den ölmüştür. Doktorun belirttiğine göre, bu hastalıktan kurtulsaymış
bile, daha önce yakalandığı kanserden ölecekmiş kısa süre içinde.
Bayan Leuca, kocasının, kadının öleceği konusunda önceden bilgisi
olduğunu öğrenince büyük bir düş kırıklığına uğrar.' Çünkü o, kocasının,
biraz da kendisi için dönmek istediği hayaline kapılmış olduğunun far
kına varır. Demek ki kocasının, sıcak bir yuva özlemi bahanesiyle yaptı
ğı ziyaretler, aslında çocuklarını ona yamamak için çevirdiği dolaptan
başka bir şey değilmiş. Oysa, ziyaretlerinin gerçek nedenini ona içtenlik
le söylemiş olsaydı, onu yine kabul edebilirdi. Üstelik bu kötü duruma da
düşmez, onuru böylesine kırılmazdı. Peki, şimdi ne olacaktı? Çocuklar
la birlikte kocası da gelmeyecek miydi? Geldikten sonra, önünde sonun-,
da, kocahk hakkını kullanmak istemeyecek miydi? Böyle bir durum
da kendisi ne yapacaktı? Doğal olarak kapı dışarı edecekti kocasını.
Ama bu davranışı nasıl yorumlanacaktı başkaları tarafından? Kocası
nın ikinci kez evden ayrılmasının suçunu yine ona yüklemeyecekler miy-
di?
Aslında, onuru kırılmış bir kadının gösterdiği bu tepkide, bayan Leu
ca, içten içe, olayların kendi öngördüğü biçimde gelişmesini ister ve
kocasını kapı dışarı ederek alacağı intikamın zevkini daha şimdiden ta
dar gibi görünmektedir.
Böylece bayan Leuca çocuklarla birlikte kocasını da eve alır. Önce
i k i büyük kız gelir. Akşam onları yatırınca olanları düşünmeye başlar.
Kocasının çocuklarını evine almasının nedeninin salt onlara iyilik et
mek olmadığını, kendi yaşamındaki boşluğu doldurma isteğinin de bun
da etkisi olduğunu düşünür. Bu durumda, yaptığı i y i l i k aslında, başka-
Dostları ilə paylaş: |