S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə227/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   223   224   225   226   227   228   229   230   ...   256

542

k a s ı m   1 1

Türkiye’den Avrupa’ya işgücü göçünün 50’nci 

yılı vesilesiyle düzenlenen etkinlikler söz konu-

su göçlerin siyasi ve toplumsal sonuçlarını gün-

deme taşıdı. Diğer yandan dört milyonu aşan 

Türkiye kökenli nüfusun Avrupa’nın kimliği, 

geleceği ve Avrupa Birliği-Türkiye ve Doğu-

Batı ilişkilerine etkileri tartışılmaya başlandı. 

Türkiyeli göçmenler artık pek çok Avrupa ken-

tinde toplumsal dokunun köklü ve ayrılmaz bir 

parçası olarak kamusal alanda temsil ediliyor, 

talepte bulunuyor, siyaset ve ekonomiyi etkili-

yor. Sahip oldukları birikimler ve genç nüfusu 

ile Avrupalı Türkler, yaşadıkları ülkelerin gele-

ceğini etkileyebilecek ciddi bir insan sermaye-

si oluşturuyor. Ancak göçün üzerinden yarım 

asırdan uzun bir süre geçmesine rağmen Türki-

ye’deki hükümetler şimdiye kadar Avrupa’daki 

vatandaşlarımızın sorunları ile uzaktan ilgilen-

miş, çoğu kez bunları görmezden gelmişti. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel ilgisi ile

Türkiye artık bir devlet olarak Avrupa’daki va-

tandaşlarının yanında olduğunu, onları yalnız 

bırakmayacağını ve bütün imkânları ile arkala-

rında duracaklarını ilan etti. Altmış yıllık göç 

tarihinde ilk kez bir Başbakan bu kadar açık bir 

dil ve güçlü bir irade ile Avrupalı Türkleri cesa-

retlendirici bir sahiplenme gösterdi. Cumhur-

başkanı Abdullah Gül de Ekim ayında yaptığı 

Almanya ziyaretinde benzer mesajlar vererek 

büyük bir ülke vizyonu ile Türkiye’nin kendi 

vatandaşlarının hak ve hukukunu her yerde sa-

vunacağını belirtmişti.



Hak, özgürlük ve eşitlik dili

Başbakan Erdoğan Batı ülkelerinde yaptığı ko-

nuşmalarda yerel ve bölgesel bir devlet adamı 

olarak değil küresel bir lider olarak konuşuyor. 

SETA YORUM

Türkler Avrupa’yı 

Değiştiriyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özel ilgisi ile Türkiye artık bir devlet olarak Avru-

pa’daki vatandaşlarının yanında olduğunu, onları yalnız bırakmayacağını ve bütün 

imkânları ile arkalarında duracaklarını ilan etti.

TALIP KÜÇÜKCAN

türkiye’den avrupa’ya işgücü göçünün 50’nci yılı



KASIM 2011 - 

2011 yılı, Federal Almanya Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 

işgücü göçü anlaşmasının imzalanmasının 50’nci yılıydı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ağır tah-

ribata uğrayan Almanya’nın “Batısı” hızlı bir inşa sürecine girdi ve başta Türkiye olmak üzere 

birçok ülkeden bir süreliğine iş gücü almaya başladı. 31 Ekim 1961’de imzalanan anlaşma ile 

Almanya’ya giden Türkiyeli işçilerin ciddi bir kısmı öngörüldüğü gibi memleketlerine geri dön-

meyip “ikinci vatan”larında kaldı. Birçok sorun ve imkânı içinde barındıran bu durum, her iki 

ülkede yapılan değişik etkinlik ve toplantılarda tartışıldı.




543

t ü r k i y e ’ d e n   a v r u p a ’ y a   i ş g ü c ü   g ö ç ü n ü n   5 0 ’ n c i   y ı l ı

BM Genel Kurulu’nda yaptığı gibi her konuş-

masında hak, özgürlük ve eşitlik çıtasını biraz 

daha yükseltiyor. Hafta içinde Almanya’da yap-

tığı konuşmada da evrensel ilkelere yaslanan

temel hak ve hürriyetler üzerine inşa edilen 

bir dille yurtdışındaki Türkiye vatandaşlarına 

sahipsiz olmadıkları, muhataplarına ise vatan-

daşlarını ezdirmeyecekleri mesajını verdi.

Başkaban Erdoğan’ın mesajı ince ve adil den-

geler üzerine kurulu yapıcı tespit ve öneriler 

içeriyordu. Bir taraftan Almanya başta olmak 

üzere Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklere 

göçün başlangıcından itibaren yaşadıkları so-

runların farkında olduklarını, diğer yandan 

da yurtdışındaki vatandaşlarımızın yaşadıkları 

ülke vatandaşlığına geçmeleri ve o toplumlara 

uyum sağlamaları gerektiğinin altını çizdi. Yurt 

dışındaki vatandaşlarımıza, yaşadıkları ülkele-

rin dilini iyi öğrenmelerini, siyasi, kültürel ve 

ekonomik hayatlarına mutlaka katılımlarını 

öğütleyen Erdoğan, bunların yanında Avrupa 

ülkelerine de hak ve özgürlükler dili ile hatır-

latmalarda bulundu.

Asimilasyonun bir insanlık suçu olduğunu 

belirten Erdoğan, Türkiye kökenli göçmenler 

ve onların çocuklarından kendi inanç, dil ve 

kültürel değerlerinden vazgeçmelerinin bek-

lenmemesi gerektiğine işaret ederek, karşı kar-

şıya kaldıkları ciddi bir riski de göstermiş oldu. 

Ayrıştırıcı bir dil kullanmaktan özenle kaçına-

rak yapıcı bir dil benimseyen ancak siyasi ve 

toplumsal sorunları eleştirmekten de çekin-

meyen Başbakan “50 yıl önce misafir işçi ola-

rak gelen, bugün üçüncü ve dördüncü nesliyle 

Almanya’nın sosyal dokusunda tartışmasız yer 

edinen Türklerin, fırsat eşitliğinden, eşit katı-

lımdan ve birlikte yaşama imkânından ne kadar 

istifade ettiğini sormak ve sorgulamak bizim 

hakkımızdır” diyerek Türklerin uzun yıllardır 

pek çok Avrupa ülkesinde yaşadıkları ve hâlâ 

çözüm bekleyen sorun alanlarını muhatapla-

rının gündemine taşıdı. Şimdiye kadar yapılan 

araştırmalar ve özellikle 11 Eylül 2001 sonrasın-

daki gelişmeler de Başbakan Erdoğan’ın işaret 

ettiği sorunların ivme kazandığını, güvenlikçi 

bir yaklaşımla Türkler de dahil Müslümanların

tehdit unsuru olarak görüldüğünü teyit ediyor.

Uyum ve entegrasyon zamanı

Göçün 50’nci yılında Başbakan’ın üzerinde 

durduğu konulardan biri de, Avrupalı Türkle-

rin hem çoğunluk toplum, hem de kendi içle-

rindeki farklı gruplar ile uyum içinde yaşama-

ları gerektiği, birlik ve beraberlik içinde güç 

birliği tesis etmeleri gerektiği konusuydu. Tür-

kiyeli göçmenler, hem Türkiye ve Avrupa ül-

kelerinin kalkınmasına katkıda bulunabilecek, 

hem de Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin 

geleceğini belirleyebilecek önemli bir potansi-

yele sahip. Türkiye ilk kez bu potansiyele sahip 

çıkıyor. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba 

Topluluklar Başkanlığı da bu amaçla kurulmuş 

stratejik bir kurum. Bu kurum, yurt dışındaki 

Türkler açısından bir milattır. Zira dili, kültürü, 

inancı ve değerleri ile Avrupa’da yeni ve köprü 

kimlikler inşa eden vatandaşlarımız ilk kez bu 

kadar güçlü bir irade ile Türkiye’de hükümetin 

gündemine alınmıştır.

Göçün 50’nci yılı Türkiye’de yeni bir anlayı-

şın, yani mevcut sınırlar içine sıkışmak yerine 

bölgesel ve küresel bir vizyonla aktif politika-

lar oluşturulması anlayışının doğuşuna denk 

düşmektedir. Yeni Türkiye işte bu anlayışla yurt 

dışındaki vatandaşlarımıza ilişkin kucaklayıcı 

bir vizyon geliştirmiş, etnisite, vatandaşlık, çok 

kültürlülük, siyasal katılım ve temsil, dini ve 

kültürel çoğulculuk gibi öteden beri tartışılan 

kavramlara yeni açılımlar getirerek göçün Av-

rupa ve Türkiye için yarattığı siyasi ve toplum-

sal imkanları keşfetmeye başlamıştır.



Sabah, 05.11.2011

Türkiyeli  göçmenler,  hem  Türki-



ye ve Avrupa ülkelerinin kalkınmasına 

katkıda bulunabilecek, hem de Türkiye 

ve Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceğini 

belirleyebilecek önemli bir potansiyele 

sahip.



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   223   224   225   226   227   228   229   230   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə