101
m o d e l m i e s i n k a y n a ğ ı m ı ?
Turkish territory to invade Iraq in 2003; and
second, Mr Erdogan’s open critique of the Is-
raeli president Shimon Peres in 2009.
The first decision proved that a democracy is
not required to say yes to every request from
America. Turkey can make independent deci-
sions in shaping its own foreign policy. By do-
ing so, Turkey redefined its relationship with
the Middle East which had been prejudiced for
decades.
The second moment came during the World
Economic Forum in 2009, when Mr Erdogan
bluntly criticised the Israeli prime minister
Shimon Peres immediately after the invasion
of Gaza. Even though the western media con-
demned Mr Erdogan, he never stepped back.
In fact, Turkey’s criticism of Israel on human
rights grounds, in particular after the fatal raid
on the Freedom Flotilla last year, has intensi-
fied. This opposition to Israeli policies after de-
cades of uncritical support changed the politi-
cal balance and extended Ankara’s influence in
the Arab world.
Demands for good governance in the Arab
world changed dramatically fol-
lowing the Davos moment. It
proved that a democratic gov-
ernment did not have to be si-
lent regarding brutal Israeli poli-
cies. Mr Erdogan showed that
not only autocratic regimes were
opposed to Israel and he offered
a more legitimate form of oppo-
sition.
In
the last few years, Turkey has
also broken the preconception
that the military will continue to
dominate politics. In a country
haunted by a history of coups,
many expected that eventually
Mr Erdogan would be toppled by
Turkey’s powerful generals. The
Turkish army was the architect of
the alliance with Israel in the 1990s,
which further indicated that Mr
Erdogan was treading on danger-
ous terrain.
Yet the AKP has survived several
coup attempts. Mr Erdogan actu-
ally emerged stronger after the latest
round between the ruling party and
autocratic military groups, leading a constitu-
tional referendum in September that forced
the military back to its barracks. As the civil-
ian government put the military in its place, it
provided a strong demonstration of the integral
strength on an accountable, democratically
elected government.
These events have led by example in the politi-
cal dynamics in the Middle East. The “Erdogan
effect” convinced many in the Arab world that
it was possible to critique unfair western and
Israeli policies in the region and remain a Mus-
lim-majority, democratic power.
Of course, every Arab and Middle Eastern
country has its own domestic realities and there
are limits to the comparison with their neigh-
bour to the north. But the fundamental shift in
Turkey’s domestic politics and foreign policy
in the past decade has provided an inspiration
for the people of the region who demand better
governance and a better life.
www.thenational.ae, 2 Şubat 2011
102
ş u b a t 1 1
Tunus’ta yaşananlar bir domino etkisi yaratır mı
tartışmaları, Ortadoğu’da – özellikle Mısır’da-
son bir kaç haftadır meydana gelen gelişmeler-
den sonra anlamını yitirdi. Zira Tunus’ta baş-
layan değişim rüzgarlarının bölgenin kırılgan
rejimlerini etkisi altına alması artık statükocu
güçlerin yüzleşmesi gereken bir vakıa haline
dönüştü. Mısır’da devam eden demokratikleş-
me pazarlıkları, Yemen’de Ali Abdullah Salih’in
başkanlığa tekrar aday olmayacağını açıklama-
sı, Ürdün’deki kabine değişikliği, Suriye Devlet
Başkanı Beşar Esad’ın Arap Dünyası’na reform
çağrıları, Cezayir ve diğer bölge ülkelerindeki
gösteriler Ortadoğu’daki statükonun devam et-
tirilebilirliğiyle alakalı meşru soruları gündeme
getirdi.
Soğuk Savaş dönemi sonrasında kurulan tek
kutuplu dünyanın Ortadoğu’daki izdüşümü
baskın güç Amerika ile bölgedeki otoriter
Arap liderler arasında sürdürülen bağımlılık
ilişkisiydi. Bu ilişki, bazı Arap liderlerin kendi
halklarının taleplerine mukabele etmekten zi-
yade ABD’nin bölgedeki ekonomik ve stratejik
ihtiyaçlarını karşılamaya teşne olduğu bir sis-
tem ortaya çıkardı. Bu sistem ABD’nin gücü, bu
gücün otoriter liderler üzerindeki izdüşümü ve
bu liderlerin mevcut sistemden nemalanmala-
rı buna karşılık halkların tatminsizliği üzerine
kurulmuştu.
Bölgedeki mevcut sistemin senelerdir istikrar
ile anılması meselenin düşündürücü tarafı.
Baskın ülke ve bölgedeki ortakları arasındaki
ilişkilerin stabil olduğu ve ülkelerin hamlele-
rinin ve tepkilerinin yazılı veya çoğu zaman
yazılı olmayan kurallarla sınırlandırıldığı bir
sistemin yalancı bir istikrar havası vermesi
anlaşılır bir durumdur. Ülke içinde herkesin
konumunu ve derecesini bildiği hiyerarşik ya-
pının uluslararası sistemde de hayat bulması bu
istikrar algısını kuvvetlendirmiştir. Fakat halk-
ların tatminsizliği üzerine kurulmuş sistem,
istikrarlı görünse bile bir fay hattının üzerine
kurulmuştur. Ortadoğu’da “istikrar”la anılagel-
miş Mısır’da meydana gelen son gelişmeler bir
yandan yalancı istikrarın kırılganlığını diğer
yandan da hakim bölgesel sistemin sürdürüle-
bilir olmadığını gözler önüne serdi. Bu noktada
Ortadoğu’da deprem niteliğindeki gelişmeleri
nelerin tetiklediğine Mısır özelinde bakmakta
fayda vardır.
SETA YORUM
Ortadoğu’da Türkiye’den
Mülhem Sistemik Değişim
Hala bir “orta güç” olsa da Türkiye, başarı hikayesinin de etken olduğu yumuşak
gücüyle bölgede baskın gücün halkların tatminsizliği üzerine kurulu statükosuna
meydan okuyabilmesiyle Ortadoğu’da değişim rüzgarlarının tetikleyicisi olmuştur.
UFUK ULUTAŞ