Skeç-1: at hirsizi


GİTARIMIN  TELLERİNE  AŞKLAR  KONAR



Yüklə 445,1 Kb.
səhifə6/6
tarix21.06.2018
ölçüsü445,1 Kb.
#50566
1   2   3   4   5   6

GİTARIMIN  TELLERİNE  AŞKLAR  KONAR.

      


 

______Sokak Çalgıcısı bir caddede kendinden geçercesine gitar çalıp  neşeli neşeli şarkı söylüyordur.O sırada genç ve güzel bir kız cep telefonuyla konuşarak oraya doğru gelir.Konuştuktan sonra  bir arkadaşını beklemek üzere orada beklemeye başlar.Çalgıcı  dikkatini çekmiştir. Bir süre çalgıcıyı izledikten sonra şarkıya o da katılır.Kızın sesini alan çalgıcı bir anda kız ile göz göze gelir._______

 

KIZ – Pardon rahatsız etmek istemezdim.Ne kadar güzel söylüyorsunuz.Hem de bu halinize rağmen çok neşelisiniz.

ÇALGICI – Teşekkür ederim.Ama halimden gayet memnunum.Belki biraz kılık kıyafetimi sevmemiş olabilirsiniz.

 KIZ – Yook onu kastetmedim.Sadece halinizden memnun olmadığınızı sanmıştım yanılmışım.Özür dilerim.



ÇALGICI – Özüre gerek yok Sizin yerinizde olsaydım, belki bende aynı şeyi düşünürdüm.

KIZ – Rahatsız ettim sizi.Lütfen devam edin siz.

ÇALGICI – Yok estağfurullah. (gitarını alır )

KIZ – (telefon açar) Nerde kaldın ahmet ne zaman geleceksin?  Nee! Daha yenimi otobuse bindin.Sen beni ne sanıyorsun mezarlık çınarımı? Peki tamam.Allahım sen bana sabır ver.

ÇALGICI – Haddim olmayarak soruyorum ama birini bekliyorsunuz galiba? Yoksa yanınızda biri var da benmi göremiyorum.

KIZ – (hafif güler) Evet. Beyefendi hazretlerini bekliyorum.Sanki karşısında.. eyy Allahım.

ÇALGICI – Nasıl olur.Sizin gibi güzel ve nazik bir bayanı (kısık sesle söyler) bekletmeyi nasıl beceriyor acaba.Bir formulu olsa gerek.

KIZ – Efendim. Ne dediniz anlamadım.

ÇALGICI – Dedimki sizin gibi güzel ve nazik bir bayanı bekletmeye utanmıyormu dedim.

KIZ --İltifatınız için Teşekkürler. Sevmesem zaten hayatta beklemem..

ÇALGICI – Yine haddim olmayarak birşey soracağım izin verirseniz.

KIZ – Buyrun sorun lütfen zaten şu anda konuşmaya çok ihtiyacım var.Yoksa düşündükçe delireceğim.

ÇALGICI – Acaba o da sizi seviyormu?

KIZ –  Bir yıldır beraberiz, sevmeseydi herhalde şimdiye kadar ilişkimiz biterdi.

ÇALGICI – Peki sizin tahmininiz ne yönde? Acaba sizi seviyormu? Yoksa sadece hoşlanıyormu?

KIZ – Bazen  bende anlayamıyorum, seviyormu hoşlanıyormu yoksa sadece gönülmü eğlendiriyor.Ama ne zaman hatasını arasam, tereyağı gibi üste çıkabiliyor.Onun için bende daha ak mı kara mı karar veremedim.

ÇALGICI – Anlıyorum. Bende bir zamanlar böyle bir çıkmazdaydım.Bazen kendimi koca bir labirentin içine mahkum edilmiş bir fare gibi hissediyorum.Görevimde karşıma çıkan yollardan birini seçip labirentin sonundaki tulum peyniri bulmak (hafif güler) tulum peyniri çok severimde.Neyse, işte hayatda böyle değilmi? Karşımıza çıkan bir yolu seçme macerası.

KIZ – Ne güzel konuşuyorsunuz? Bugün sizin gibi biriyle tanıştığım çok iyi oldu.

ÇALGICI – Benim ismim Özgür memnun oldum.

KIZ – Bende Bahar.Bende çok memnun oldum.

ÇALGICI – İsminiz de  çok güzelmiş.Hayalimdeki kız ismi.

KIZ – Teşekkür ederim.Sizin isminiz de çok  güzel.

ÇALGICI – Bende Teşekkür ederim. (sessizlik, birden çalgıcı gülmeye başlar)

KIZ – (hafif güler) Hayırdır niye gülüyorsunuz. Ters birşeymi söyledim.Eğer bir kusurum olduysa affedin.

ÇALGICI – (gülerek) Yok canım sizinle alakalı birşey değil.

KIZ – Peki ne oldu da birden böyle gülmeye başladınız.

ÇALGICI – Eee şeyy... oldu canımm. Çoğu zaman.... (kendini tutumaz,güler)

KIZ – (güler) Allah allah hayırdır inşallah.

ÇALGICI – Hayır hayır. Ayy az kalsa göbeğim karpuz gibi çatlayacaktı.Affedersiniz, çok özür dilerim.Aklıma birden birşey geldi de. Sizinle alakalı birşey değil.

KIZ – Önemli değil anladım zaten bana gülmediğinizi.

ÇALGICI – Eee neye güldüğümü sormayacakmısınız?

KIZ – Belki özel bir şeydir diye sormak istemedim.Madem sordunuz, hakikaten neye güldünüz?

ÇALGICI – Biraz önce isimlerimizi öğrendikten sonra bir sessizlik oldu ya. İşte çoğu zaman halk arasında olur ya böyle hani ne bileyim.Hanımların beş çayı veya altın günü toplantılarında, bayların kahve sohbetlerinde bazen bir sessizlik olur.

KIZ – Evet ne olmuş.

ÇALGICI – O sessizlik çoğu zaman daha doğrusu her zaman tahmin et hangi sihirli kelime ile bozulur.

KIZ – (ikisi birden) Bu aralar havalarda bayağı iyi gidiyor.

ÇALGICI -- Bu aralar havalarda bayağı iyi gidiyor. Aaa aynı anda söyledik Bende işte öyle bir giriş yapacaktım da baktım çok komik olacak gülmeye başladım.

 KIZ – Sakın kızma ama bu o kadar da gülünecek birşey değil yani.Bu kadar gülmene şaşırdım doğrusu.



ÇALGICI – Aslına bakarsan ben de çok şaşırıyorum.Niye dersen, ben o cümlenin söylendiği zamana veya kimin söylediğine gülmüyorum.İnsanlara gülüyorum sadece insanlara ve onların hayatın tüm renkliliğine rağmen  nasıl olupta  bu kadar tekdüze bu kadar monoton yaşayabilmelerine.Hergün aynı şeyleri konuşuyorlar, aynı duygularla hareket ediyorlar hep aynı yere bakıyorlar ve böylece ölüyorlar. Ömrü bir gün olan bir kelebek bile bütün çiçeklerin tadına varabiliyor.Bütün hoş kokuları, yaşama sevincini ve köküne kadar özgürlüğünü yaşayabiliyor. Minicik bir kelebeğin yaptığı şeylere bakarmısın sen hele.İşte bunları düşününce ne kadar hüzünlensemde gülüyorum.

KIZ –  Bazen bende kuşları kıskanırım. Nasılda gökyüzünün tadını çıkarırlar değilmi? Her kanat çırpışlarında bir hikaye yatar ve biz anlayamayız.Daha doğrusu göremeyiz.

Galiba siz tüm bunları görebiliyorsunuz? Bu durumda böyle şakacı ve esprili bir insan olmak için zaten tüm bunları görebilmeli insan.



ÇALGICI –  Görmek istemesende gösteriyorlar.  Tüm bunlar...

KIZ – (telefon çalar) Pardon! Ne var?   Ne demek 10 dakika sonra ordayım.5 dakika içinde burada olmazsan bundan sonra beni anca helvanı pişirirken görürsün.Birde utanmadan telefon açıp (onu taklit eder) 10 dakika sonra ordayım hayatım demezmi? Çıldırmak içten bile değil.

 ÇALGICI – Bazen çıldırmak güzeldir, insana herşeyi unutturur.Bir büyük rakı’nın üstüne konyak içmiş gibi olur insan ve  o kadar çok şey aklına gelirki sonunda hiçbirşey hatırlamazsın.



KIZ – Yani şimdi ben bir süre sonra bu sinirimi unutacakmıyım?

ÇALGICI -- Ne kadar rakı içtiğine bağlı, şey pardon ne kadar sinirlendiğine bağlı. Bizim mahallade selim abi diye biri var.Her gün o kadar içiyorki, ne zaman görsem Kadıköy – Haydarpaşa yaparak geziyor.

KIZ – Niye acaba o kadar içiyor bir derdi vardır mutlaka.

ÇALGICI – Olmazmı?  Adamın bir karısı var, görsen erkek sanırsın. Fredi krugur ile safiye ayla karışımı birşey.

KIZ – (güler) Ciddenmi?

ÇALGICI – (Trakya ağzı ile konuşur) Tebe vallaha be yav. Bizim selim abi trakyalıdır.Şimdi diyeceksin Trakyalı ise içmesi normal, onlar sever içkiyi diyeceksin.Karısı gençken selim abi  hiç içmezdi.Kadın birden kocayınca o da kendini aslına verdi.

KIZ – Ne yaparsan yap kaderinden kaçamıyorsun galiba? Ama ben sizi burada saatlerdir işinizden alıkoydum konuşmaya dalınca insan düşünemiyor.Lütfen siz çalmaya devam edin.

ÇALGICI – Bana katılırsanız çalarım.Yoksa o Ahmet mi ne gelene kadar burada sizin kafanızı ütülerim.Tamammı?

KIZ – Ama ben pek şarkı bilmemki!

ÇALGICI – Ben biliyorum sanki, aklıma ne gelirse onu söylüyorum.Hadi lütfen.

KIZ – Benim sesimde çok kötüdür.

ÇALGICI – O konuda kimse elime su dökemez.Benim sesim o kadar kötü ki, hiç unutmam.Bir gün bir arkadaşım ile sahildeki dalgakıranın orda gündüz vakti kafaları çekiyorduk.Bana bir efkar bastı, şöyle bir şarkı patlatıyım dedim.Şarkının daha başındayken bir karga sürüsü etrafımıza toplanmasınmı. O kadar güldük ki az kalsa bu yaşta altıma edicektim. O günden sonra nerede karga görsem, şarkı söylemeyi bırakıyorum.

KIZ – O zaman ben bu durumda karga mı oluyorum?

ÇALGICI – Benle beraber söylemezsen birazcık öyle oluyorsun.Yoo şaka şaka ee hadi mızıkçılık yok.

KIZ – Peki tamam.Ama daha çok sen söyleyeceksin.Bende  sana vokal yaparım tamammı?

ÇALGICI – Tamam oldu. Hadi bakalım başlıyoruz.

 

----------- Çalgıcı ile kız şarkı söyleyip eğlenirler, bir yandan ufak ufak dans ederler.-----

 

KIZ – Ben çok yoruldum biraz ara versek mi? Sana söylüyorum (gözgöze gelirler) sana söylüyorum. (birbirlerinin gözlerine bakarlar)

ÇALGICI – Efendim ne var. Şeeyyy....ne oldu.Birşeymi şey etcektin.Ne kadar da güzel şeey şarkı söyledin öyle.

KIZ – (bakışmaları devam eder) Yok canım rezalettim. Baksana kargalar bile gelmeye başladı.

ÇALGICI – Yok canım onları demin ben çağırdım (güler) Duymadınmı yoksa.(telefon çalar)

KIZ – Şeey..duymadım.. (iyice gözlerine bakar, telefonun sesini duymaz)

ÇALGICI – Nasıl duymazsın telefonun çalıyor.

KIZ – Aa öylemi? Buraya gelen ibne olsun. Nerde kalmıştık.

ÇALGICI – Gözlerinde kalmıştık geçen sene bu sene bakalım nerde olucaz.Bulana büyük ödül.

KIZ – Romantik olduğun kadar çok da esprilisin. Ayrıca...

ÇALGICI -- Eeee... yeter.. İyice Türk filmi gibi oldu. Bahar ben sana aşık oldum. Benimle evlenirmisin?

KIZ – (kucağına atlar) Evlenirim tabii manyak, hiç söylemeyecek sanmıştım.

 

 



 
ACİL HASTA

Hasta insan modeli sedye içinde iki hasta bakıcı tarafından nani nani dîye ses çıkararak doktor odasına getirilir.

Hasta sıra üzerine yatırılır. iki hemşire hastanın yanına gelerek.

1 HEMŞIRE Hastanın durumu kötü görünüyor

2. HEMŞIRE: Evet hemen doktor beye haber verelim.

(ikinci hemşire haşlanın yanından ayrılarak doktora seslenir)

2 HEMŞIRE: Doktor bey, doktor bey ' Acil hasta var!

(Doktor gelerek kısa bir inceleme yapar)

DOKTOR: Hastayı ameliyat edeceğiz hemen hazırlıkları yapın.

 HEMŞÎRE:Peki doktor hey.

(iki hastabakıcı masa örtüsü î/e perdeleme yaparlar.doktor ameliyat için araç gereç isten

DOKTOR: Hemşire hanım çekiç

LHEMŞ1RE; Buyurun Doktor Bey

DOKTOR : Takoz ve testere

HEMŞIRE: Buyrun Doktor Bey

(Alın.an malzemelerle çeşitli sesler çıkarılarak hastanın kesildiği izlenimi

verilir. Doktor hastanın akciğerlerini alarak gösterir)

DOKTOR : Gençliğinde çok sigara içmiş vah zavallı akciğerler fabrika bacası

gibi olmuş, at çöpe gitsin. (Der, ciğerl eri çöpe atar.Bir hemşire kenarda çöp

DOKTOR : Maaşallah maaşallah, mide değil ambar sanki içinde bir ben

yokum ne bulduysa yemiş Bu mide iş yapmaz. Al çöpe gitsin. ( Der. mideyi çöpe atar. Karaciğeri a!ır , gösterir ) _

DOKTOR : Vah karaciğer vah, senden organ bağışı bile olmaz/ ( Der, çöpe atar, kalbi eline alır. )

DOKTOR : Bu kalp kan yerine alkol pompalamış, pompalamaktan yorulmuş iş yapmaz al çöpe gitsin. Der çöpe atar. bağırsakları gösterir )

DOKTOR : Şu bağır sak! arın haline bakın. Kördüğüm olmuşlar. Bu bağırsaklardan kokoreç bile olmaz. At çöpe gitsin (der çöpe atar,sonunda hastayı iki eliyle havaya kaldırarak )

DOKTOR . Bu adam fazla bite yaşamış .Af çöpe gitsin {der adamı çöp kovasına atarlar Kova sedyeye konulur hasta bakıcılar nani nani diye bağırarak oradan uzaklaşırlar.

OYUNCULAR

2 Hasta bakıcı : Önlük

2 Hemşire : Beyaz etek yada pantolon , beyaz gömlek .kep


Doktor : Beyaz gömlek . steteskop gözlük

 

 



 

İNSAN TORNASI
 Görüşmecî
Öğretmen

Dekor;Sıradan bir ev...kanepe ,sehpa, Atatürk portresi

GÖR.-:'Efendim ben bir kültür dergisinin görüşmecisiyim. Sîz bir arkadaşımın oğlunun öğretmenisiniz, Sizden hep öv­güyle söz ederdi. Emekli olduğunuzu söyledi. Sizinle bir görüşme  yapmak istiyorum; ne dersiniz?
ÖĞR,- İşinize yarayacaksa yapın.
 GÖR.- Çok teşekkür   ederim. Efendim, ne kadar oldu ayrılalı.
ÖĞR.- İki ay oldu. Ağustosta emekli oldum.
 GÖR.- Sayın hocam ,kaç yaşındasınız?
ÖĞR- Kaç gösteriyorum?
GÖR- Altmış ,altmış beş yaşında gösteriyorsunuz.

ÖĞR.- Elli yaşındayım, erken çöktük.


GÖR.- Bu elli yılın kaç yılını öğretmenliğe verdiniz?

ÖĞR.- Otuz yılımı verdim. Dile kolay, otuz yıl!

GÖR - Otuz yıl. Geriye baktığınızda ne görüyorsunuz hocam?

ÖĞR- Toz.


GÖR- Toz mu? Ne tozu?

ÖĞR.- Tebeşir tozu! -   .          

GÖR- Ha, evet. Sanatlı ve esprili konuşmayı seviyorsunuz...

ÖĞR-Bizim kuşak hep böyledir Boş sözlerden kaçınırız. Geriye baktığımda, gözleri ışıl ışıl parlayan çiçeklerimi, öğ­rencilerimi görüyorum.

GÖR- Ne güzel ! Emekli oldunuz, kendinizi nasıl hissediyorsu­nuz?

ÖĞR- Yorgun, çok yorgun. Ama mutlu...

GÖR- Anlıyorum. Otuz yıl öğretmenlik yaptınız; şu an elinizde ne var? 

ÖĞR--Bir tesbih!., (Elindeki tesbihi gösterir)


GÖR-Yani?      

ÖĞR- Yâni hiçbir şey... Yine kirada oturuyorum. Bir evim bile yok        

GÖR.- Emekli paranızla bir şey yapamadınız mı?

ÖĞR- Hiçbir şey yapmaya yetmedi. Bir konut kooperatifine girmek  istedim. Sonra vazgeçtim,

GÖR.- Neden?

ÖĞR.-Düşündüm; o ev bitinceye kadar, yaş biter. .


GÖR- Daha yaşınız gençtir, efendim.
ÖĞR- Evet, yaşınız yaşım genç ,ama beynim yaşlı.
GÖR-Peki emekli paranızı ne yaptınız sonra?

ÖĞR- Şimdilik bankaya yatırdım. .Emekli aylığım  kiraya gidi­yor. Geçimimizi de o parayla sağlamaya çalışıyoruz.

GÖR- Eşiniz de öğretmen miydi?
ÖĞR- Hayır , ev hanımıdır.
GÖR-Biraz da çocuklarınızdan söz eder misiniz?.
ÖĞR-Üç çocuğum var.İki kız bir erkek.Üçü de evli.

GÖR: Sokakta okula giden Öğrencileri görünce neler hissedi­yorsunuz?           

ÖĞR.- Okul benim yuvamdı. Şimdi kendimi yuvasından kovul­muş gibi hissediyorum. Sokağa çıktığım zaman, ayakla­rım  okulların önüne sürüklüyor beni.

GÖR-.Bir öğretmen olarak. Öğretmeni tanımlar mısınız? ÖĞP-- Öğretmen, insan yapan bir tornadır.


GÖR.-Çok güzel tanımladınız.. Nerelerde görev yaptınız en çok?

ÖĞR- Hep doğuda, Köylerde çalıştım. Son beş-altı kentte çalıştım.


GÖR-O köylerde kuşkusuz ilginç şeylerle karşılaştınız.Rica etsem birini anlatır mısınız.
ÖĞR: Ahh! Ne köyler ne insanlar gördüm! Bir köyde soyadı yüzünden çok zorluk çektim.Toprak.Köyde soyadı değişik bir ben vardım.Köy bir aşiretten ibaretti. Yabancıya kız vermediklerinden hepsi akrabaydı.İşin asıl yadırganacak yanı adlarının çoğunun da aynıydı :Ahmet,Mehmet,Ayşe,Fatma...Okulda altı tane Mehmet Toprak, dört tane Fatma Toprak vardı.Onları numarasıyla çağırıyordum.
GÖR- Çok ilginç !Unutamadığınız bir anınız var mı?

 ÖĞR.- Anım çok. Bir olay beni çok duygulandırmışız. Olay bir yolculukta oldu. Otobüste bulunan yolculardan biri parasının  çalındığını söyledi. Otobüs karıştı. Bir mola yerinde karakola çekildi otobüs. Polisler otobüs yolcularını sıra ile teker teker aramaya başladılar. Sıra bana gelince, o parası çalınan kişi, polise, "Bu beyefendi öğretmendir, onu arama­yın" dedi. Diğer yolcular da "O öğretmendir1" dediler. Çok duygulandım. Bu olay- öğretmene duyulan saygının, güve­nin bir göstergesiydi. Tabir, bu olay çok eskilerde oldu.


GÖR.- Gerçekten anlamlı  bîr olay .. Peki para bulundu mu?
OĞR.- Evet bulundu. Genç bir yolcunun üzerinde..

GÖR-Sizi üzmüş  olacağım, hocam; birde acı anınızı anlatabilir misiniz?"     

ÖĞR-Ne yazık ki acı anımda çok... Bîr gün bir Öğrencim yanıma: yaklaştı; Utana sıkıla,- "Öğretmenim çok açım. Bana bir ekmek parası verebilir misiniz? dedi. Çok;üzüldüm.Cebimdeki paranın yarısını zorla verdim. Utanmaması gerektiğini söyledim. Çocuk birkaç ay sonra, aldığı parayı geri vermek isledi. Almadım.

GÖR- Yüzlerce öğrenci yetiştirdiniz. Yüksek mevkie gelmiş olan var mı?

ÖĞR-'Var. Bakanlığa kadar yükselen öğrencim,oldu..
GÖR-Hocam, en çok neden rahatsız oldunuz öğretmenlik yaşamınızda?

ÖĞR-Çocuğum yaşında kaymakamların önünde ceketimi   düğmelemek oldu...

GÖR-Sağlığınız nasıl?
ÖĞR- Ülser,görme zayıflığı,ses kısıklığı,varis var.Posamız kaldı kısacası.
GÖR-Peki sayın hocanı, bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

ÖĞR- Anılarımı yazacağım.

GÖR- Milli Eğitim Bakanı olsaydınız, ilk iş olarak ne yapardınız?

ÖĞR- Öğretmenlerin sorunlarını öğrenmek için bir anket yapardım..

GÖR- Sayın hocam, en güzel görüşmemi sizinle yaptım. Bun­dan sonraki yaşamınızda size mutluluklar diler, teşekkür ederim,

ÖĞR.- Ben de teşekkür ederim. Arkadaşınızın oğluna da selamlar...

 

 

T.B.M.MM AÇILIŞI



KONUŞMACI – Osmanlı devleti 1. Dünya savaşından yenik çıkmasından sonra Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı.Bu anlaşmaya göre ordumuzun silahları elinden alınmış ve ordumuz dağıtılmıştı.Düşmanlar istediği yerleri işgal etmeye başlamıştı.Mustafa Kemal ve arkadaşları yurdumuzu düşman işgalinden kurtarmak için çalışmalara başlamak üzere İstanbul dan Samsun a gittiler.Halk onları coşkuyla karşıladı. Mustafa Kemal ,Amasya ,Erzurum ve Sivas’ta toplantılar yaparak halkla görüşmeler yaptı. Her ilden bir delege Ankara’ya çağrıldı. 23 Nisan 1920 günü TBMM ‘nin ilk toplantısı yapıldı.Şimdi bu toplantıya gidelim ve konuşmaları dinleyelim.

EN YAŞLI ÜYE –Arkadaşlar en yaşlı üye olarak toplantıyı açıyorum hayırlı olsun.İşgalde ölen şehitlerimiz için sizleri saygı duruşuna davet ediyorum.  ( SAYGI DURUŞU YAPILIR) Şimdi meclis başkanı seçimini yapmalıyız.Aday olan üye var mı?

MUSTAFA KEMAL – Ben adayım sayın başkan.

EN YAŞLI ÜYE – Başka aday var mı? El kaldırarak oylama yapmak istiyorum. Mustafa Kemal’i kabul edenler ( SAYAR ) Kabul etmeyenler

( SAYAR) Kabul edilmiştir. Hayırlı olsun. Buyurun Mustafa Kemal bey .

MUSTAFA KEMAL- Arkadaşlar teşekkür ederim. Sayın delegeler bildiğiniz gibi yurdumuz işgal altında ,padişah İstanbul’da ve elinden hiçbir şey gelmiyor.Ben Amasya ,Erzurum ve Sivas’a gittim , halkla konuştum . Halk bu işgale dur demek ve bağımsız yaşamak istiyor.Biz de TBMM olarak burada bazı kararlar almak zorundayız. Söz almak isteyen üye var mı?

1.        ÜYE – Ben söz istiyorum sayın başkan.

MUSTAFA KEMAL- Buyurun sayın üye.

1.        ÜYE- Sayın delegeler savaştan yeni çıktık ,silahımız yok , cephanemiz yok, ordumuz yok , insanlar aç sefil . Yani halk bu durumda savaşamaz.Benim fikrim İngiliz hükümetinin bizlere daha önce çok yardımları oldu, İngilizlerle birlikte yaşayabiliriz.   ( OTURAN ÜYELER MASALARA VURARAK- HAYIR HİMAYE KABUL EDİLEMEZ , BAĞIMSIZLIK İSTİYORUZ) 1. ÜYE KÜRSÜDEN İNER

2.       ÜYE – Ben de söz istiyorum sayın başkan.

MUSTAFA KEMAL-Buyurun sayın üye .

2.ÜYE- Arkadaşımın fikirlerinin bir bölümüne katılıyorum. Ancak İngiliz hükümeti konusunda yanılıyor ,İngilizler bize hiçbir zaman yardım etmedi. Benim fikrim İtalyalardan yana .(OTURAN ÜYELER –HİMAYE KABUL ETMİYORUZ BAĞIMSIZLIK İSTİYORUZ BAĞIMSIZLIK –MASALARA VURULUR AYAĞA KALKILIR) ÜYE KÜRSÜDEN İNER

MUSTAFA KEMAL –Sayın üyeler burası TBMM ‘i burada herkes bağımsız olarak fikrini söylemelidir, lütfen dinleyelim.

3.ÜYE – Söz almak istiyorum başkanım.

MUSTAFA KEMAL – Buyurun .

3.ÜYE –Sayın üyeler biz burada TBMM’ni kurduk ,bazı kararlar almaya çalışıyoruz, padişah hazretleri efendimiz bu işe ne der ?

ÜNSAL----(OTURAN BİR ÜYE – PADİŞAHI ÇOK YAŞA ) 

-İLKER----- OTURANLAR – Padişah İstanbul’ da hiçbir şey yapamaz.

Padişah efendimiz bir çıkış yolu bulacaktır elbet. (SIRALARA VURULUR ÜYE İNER)

HALİDE EDİP – Söz istiyorum sayın başkan.

MUSTAFA KEMAL- Buyurun Halide hanım.

HALİDE EDİP –Ağalar , beyler sizler neler söylüyorsunuz? Söylediğinizi kulağınız işitiyor mu?Binlerce vatan evladının kanlarıyla sulanmış bu toprakları nasıl olurda manda yönetimine bırakalım dersiniz?Yüzyıllarca bağımsız yaşamış bir ulusu nasıl olurda başka ülkelerin boyunduruğu altına verelim dersiniz .Binlerce şehidimiz ,gazimiz bunun için mi savaştı? Şehitlerin kemikleri sızlamaz mı? Ne İngiliz ne İtalyan ne Fransız ne de başka ülkenin himayesinde olma düşüncesi millete ,vatana ihanettir. Savaşarak bağımsızlığımızı kazanmalıyız. Yaşasın vatan yaşasın vatan......(BÜTÜN ÜYELER AYAĞA KALKAR YAŞASIN VATAN DİYE BAĞIRIRLAR ALKIŞLARLA OTURUM KAPANIR)


YEMEK-İÇMEK YASAK
İki adam karşılıklı oturur. Birinin elinde sigara vardır.

I. ADAM:Valla, canım kardeşim. Yaşamak istiyorsan önce benim söylediklerimi dinleyeceksin.

II. ADAM:Abi dinlerim. Sen ne söylersen yaparım. Kelimesi kelimesine senin söylediklerine uyarım.

I. ADAM:Sağ ol. Senin iyiliğin için. O elindeki nedir o?

II. ADAM:Sigara.

I. ADAM:Ha! Önce onu bırakacaksın. Yaşamak istiyorsan sigara içmek kesinlikle yasak.

II. ADAM:Bırakırım. Sigarayı bırakırım. Elindeki sigarayı önündeki küllüğe söndürür. Buyrun bırakıyorum.

I. ADAM:Çok güzel!

II. ADAM:Bak ne yapıyorum bak Allah aşkına söndürdüm bitti. Bıraktım.

I. ADAM:Bundan sonra da içmeyeceksin.

II. ADAM:İçmiyorum. Bıraktım. Derin derin nefes alır. Nefesim açıldı yahu! Valla çok iyi geldi sigarayı bırakmak. Zaten sigara önemli değildi.. Ben her zaman içmiyorum ki sigarayı. Daha ziyade içkiyle içiyorum.

I. ADAM:Amaaaaaan ! İçki de mi içiyorsun?

II. ADAM:İçiyorum. Haftada bir iki defa bir büyük götürüyorum.

I. ADAM:Vay vay vay vay vay ! Yani sen gidicisin.

II. ADAM:Nereye gidiyorum?

I. ADAM:Aramızdan ayrılıyorsun.

II. ADAM:Yok ben muhabbetinizden memnunum. İstersen beraber kafayı çekeriz.

I. ADAM:Hayır yani öyle değil! Terk-i diyar ediyorsun.

II. ADAM:Efendim?

I. ADAM:Yani dünya değiştiriyorsun, dünya! Alem-i berzahtan alem-i ervaha göç.

II. ADAM:Hı?

I. ADAM:Yolculuk, yolculuk.

II. ADAM:Neyle gidiyoruz?

I. ADAM:Dört kolluyla.

II. ADAM:Nasıl bir şey?

I. ADAM:Böyle ince, uzun, ahşap, yeşil örtüsü var. Üzerinde ayet-i kerime yazıyor. Eski yazı.

II. ADAM:Haaaa! Suudi Arabistan Hava Yolları.

I. ADAM:Güler. Gibi de. Bu benim dediğim karada gidiyor bu.

II. ADAM:Heee! Bu karayolları bu.

I. ADAM:Öyle de denebilir. Önünde de böyle siyah cübbe giymiş, beyaz sarıklı bir bey gidiyor. Nur yüzlü böyle. Huşu içersinde son vazifesini yerine getiriyor.

II. ADAM:Pilot.

I. ADAM:Eh! Bir bakıma o da onun pilotu doğru. Geniş bir alana geliyorsunuz.

II. ADAM:Hava alanı.

I. ADAM:Çukura iniliyor. Çukura yumuşak iniş yapıyorsun. Kıbleye doğru yatıyorsun, üzerini örtüyorlar. Herkes gidiyor. Bir tek o senin pilot kalıyor. Pilot kalıyor, o talkın veriyor. Talkın veriyor. Sesi alınca o da duasını yapıyor, gidiyor. Birinci kısmın sonu. İkinci kısmın başında bir kız çocuğu bakkala gidiyor. Bakkaldan şeker alıyor, yağ alıyor, irmik alıyor, fıstık alıyor. Eve gidiyor. Evde bakır tencerede yağ kızıyor. Fıstıklar pembeleşene kadar pişiriliyor. Orada şerbetimizi yapıyoruz. İrmiği salıyoruz. Haydaaaaaaaa! Karıştırır gibi yapar.

II. ADAM:Abi yoksa sen benim öleceğimi mi ima etmeye çalışıyorsun?

I. ADAM:Nasıl anladın bunu tebrik ederim ya! Elini sıkar. Yani şu kadarcık ima ettim. Havada kapıyorsun be! Helal olsun.

II. ADAM:Sigarayı bırakmak iyi geldi ya! Zihnim açıldı zihnim.

I. ADAM:Yaaa! Anladın.

II. ADAM:İçki kötü oldu ama.

I. ADAM:Ne yönden?

II. ADAM:Eğlencelerde bir iki duble çok iyi gidiyordu abi ya!

I. ADAM:Amaaan! Eğlence falan diyorsun. Yoksa senin gece hayatında mı var?

II. ADAM:Gece hayatım da var.

I. ADAM:O kulüp senin bu kulüp benim gidiyorsun.

II. ADAM:Yok benim klubüm yok. Başkasının klubüne gidip oturuyorum.

I. ADAM:Heee öyle değil yani taaaa sabaha kadar içilip oturuluyor.

II. ADAM:İçiyorum sabaha kadar içiyorum.

I. ADAM:Artık içilmeyecek. Yaşamak istiyorsan içki, sigara, gece hayatı kesinlikle yasak.

II. ADAM: İçmeeeem. Evden dışarı çıkmam. Otururum evimde yaaaa!

I. ADAM: Ohhhhh!

II. ADAM: Aaaaaaaa! Yakarım mangalımı caz caz iki parça et.

I. ADAM: Eyvah eyvah eyvah eyvah ızgara et?

II. ADAM: Izgara et.

B ADAM: Naaaptın sen. En iyisi intihar et.

İ ADAM: Niye, intihar et ızgara etten daha mı lezzetlidir?

B ADAM: Hayır değil. Et diye bir şey yok.

İ ADAM: Var bizim kasapta ağzına kadar dolu.

B ADAM: Öyle var da yani senin için yok.

İ ADAM: Heee geçen ayki parayı vermedik diye vermiyor hain adam.

B ADAM: Öyle demiyorum. Sen eti unut.

İ ADAM: Efendim?

B ADAM: Bu bir yooook.

İ ADAM: Nasıl yok?

B ADAM: Et yok. Varsayım bu.

İ ADAM: Heeeeee

B ADAM: Yok farzet.

İ ADAM: Heeee masusçuktan masusçuktan.

B ADAM: Et yokmuş gibi davran. Sen et obur olarak yaratılmamışsın. Sen ot obursun ot obur.

İ ADAM: Neyim?

B ADAM: Ot obur. Sen yeşile yayıl.

İ ADAM: Ben biraz geç anlıyorum diye sen bana inek mi demek istiyorsun?

B ADAM: Estağfurullah. Ben sana otla demiyorum. Topla. Mevsimine göre ebe gümeci, kuzu kulağı, radi kusa, hindibağ, labada.

İ ADAM: Et yok.

B ADAM: Et yooook.

İ ADAM: Bundan sonra iyisi mi tereyağ, reçel, peynir yerim.

B ADAM: Yiyemezsin. Sen adamı deli edersin. Sende mantık da yok be kardeşim. Sen hem yaşamak istiyorsun. Hem neler yemek istiyorsun. Bunları yiyemezsin.

İ ADAM: Bunları yiyemiyorum ki abi zaten. Bizim hanımdan fırsat kalıyor mu? Geliyor önümde ne doluysa hepsini hüpletiyor. Kendi götürüyor, yiyor . Biz kalıyoruz işte .

B ADAM: Yenge obur mu?

İ ADAM: Yok hamile.

BİRİNCİ ADAM: Ha! Tamam o zaman. Benim söylediklerime aynen uyacaksın. Bu söylediklerimin hepsi yasak. Ben sana yaşaman için yapman gereken şeyleri söylüyorum.

İ ADAM: Hayır efendim yapmamam gereken şeyleri söylüyorsun. İçki, sigara, gece hayatı, tereyağı, reçel, peynir, sucuk.

B ADAM: İşte bütün bunlar yasak.

İ ADAM: Yaşamanın ne anlamı kaldı o zaman? Yeme, içme, eğlenme. Ya sen ne biçim doktorsun be?

B ADAM: Ben doktor değilim ki.

İ ADAM: Nesin sen?

B ADAM: Ben mahallenin yeni muhtarıyım kardeşim.
Yüklə 445,1 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə