T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə71/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   ...   80

237 
 
Dil-  Folklor  ilişkisine  bu  şekilde  bir  giriş  yapan  Başgöz,  folklor  teorisi  alt 
başlığı altında bu ilişkiyi detaylandırmaktadır: 
Dil  böyle  bir  konuşma  olayı,  konuşma  da  bir  iletişim  aracı  olarak 
anlaşılınca,  folklorcular  da  kendi  kuramsal  yaklaşımları  ve  araştırma 
yöntemleri  üzerinde düşünmeye  başladılar. Folklor  madem  dil ile tel  (müzik) 
ile beden hareketleri ile mesajlar veriyordu, o vakit bu da çok yönlü bir iletişim 
olayı  sayılmalıydı;  folklor  bir  metin  olarak  değil,  bir  iletişim,  bir  gösterim,  bir 
sosyal  olay  olarak  anlaşılmalıydı.  Çünkü  mesajı  veren  insan,  bu  işi  bir 
dinleyici  gurubunun  önünde,  belli  koşullar  altında  konuşarak,  çalarak,  dans 
ederek  yapıyor.  Bu  mesajı  doğru  anlamak  için  sadece  söylemle 
yetinilemezdi.  Onun  dinleyicisi,  geleneksel  metnin  tarih  içindeki  yeri, 
anlatıldığı  zaman,  içinde  bulunduğu  siyasi  rejim,  bu  rejimin  söz  hürriyetini 
tanıyıp tanımaması hesaba katılmalıydı. Yani folklor bir canlı gösterim olarak 
incelenmeliydi, ölü  bir  metin  olarak  değil.  Metin olarak  incelenince  folklor  bir 
kadavra idi. (metin sözü ile yalnız sözlü metni değil, dansın, müziğin, oyunun, 
bilmecenin, tek bir varyantını kastediyorum.)
151
 
Bu paragrafta Başgöz, folklor araştırmaları hakkında önemli bir ifade (Metin 
olarak  incelenince  folklor  bir  kadavra  idi.)  kullanmıştır.  Kitabın  ilerleyen 
bölümlerinde  Başgöz,  folklor-dilbilim  ilişkisini  taşıt  yazılarından  örnekler  vererek 
açıklamaktadır. 
Taşıt  Yazıları  Kültürünün  Kaynağı  adlı  alt  başlıkta  Başgöz,  bu  kültürün 
kaynağı hakkında ciddi gözlemlere dayalı tespitlerde bulunmaktadır: 
                                                             
151
 A. g. e. s. 11 


238 
 
Taşıt  yazılarında  beliren  kültürü  doğru  anlamak  için  onun  kişisel  ve 
sosyal  kaynakları  üzerinde  durmak  gerekecektir.  Taşıt  yazılarının  kişisel 
kaynağı elbet onu yaratan insanın hem bilinçaltının itmelerine bağlı, hem de 
eğitimine,  değerlerine,  kişiliğine  göre  bilinçli  bir  yaratma  çabası.  Her  söz 
yaratan gibi veya her sanat yaratısı gibi. 
Bu  uzun  bölümde  Başgöz,  taşıt  yazılarını  yaratan  kültür  üzerinde  de 
durmaktadır. Bu geleneği sürdüren insanlar 1950’lerden sonra köyden kente göçmüş 
insanlardır. Bu insanların özellikleri kent kültürüne tam uyum sağlayamamış insanlar 
olmalarıdır. Durum Başgöz’ün kaleminden şu şekilde ifade edilmektedir: 
Sürücü  kente  gelince,  kent  de  ciddi  bir  dönüşüm  içinde  hem 
sanayileşiyor, hem de kapitalist bir yapıya kültüre evriliyordu. Kişilik insanda 
donup kalmış, bir kere yapılandıktan sonra artık değişmeyen bir olgu değildir. 
Kişilik,  insan  ile  onun  toplumu  ve  kültürü  arasında  ömür  boyu  süren  bir 
karşılıklı etkileşimdir (interaction). Bu etkileşim insanın hem kendisi hakkında 
düşüncesini,  hem  de  başkalarının  gözündeki  görüşünü  olumsuz  etkileyince 
veya  insan  bir  bütün  içinde  bunları  birleştiremeyince  kişilik  bunalımı  ortaya 
çıkıyor.  Birey  olarak  yeni  bir  kişilik  ihtiyacı  beliriyor.  Taşıt  yazıları  bu  yeni 
kişiliğin  ele  güne,  dosta  düşmana  ilanıdır.  Onlarla  sürücü  bize  ‘tekerlekli  bir 
mektup’  göndermektedir.  Bu  mektupla  adını,  huyunu  husunu,  memleketini, 
sevgilisini,  umudunu,  umutsuzluğunu  açıklıyor  ve  diyor  ki,  “ey  insanlar  beni 
es  geçmeyin,  tanıyın,  ben  de  sizin  gibi  bir  adem  oğluyum.  Kullandığım 
makine  beni  size  unutturmasın.  Ben  şoförüm.  Buradayım.”  Onu  artık 
görmezlikten gelemezsiniz. Bu yazılar kalabalıklarda kaybolan insanın verdiği 


239 
 
bireysel  bir  mesajdır,  birey  kişiliğinin  geliştiğini  gösterir.  Çağdaşlığa  doğru 
demokratik bir gelişmedir.  
Taşıt  yazıları  hakkında  bu  bilgileri  veren  Başgöz,  bu  yazıların  ne  gibi  bir 
işlevi olduğuna ise şu şekilde bir açıklama getirmektedir: 
Zannediyorum  ki;  bu  hem  kendisini  hem  de  dış  âlemi  etkilemeye 
dönük ikili  bir  beklenti.  İnsanda  hem  başkaları  hem  kendisi  tarafından  kabul 
edilmek için sürekli bir gayret vardır. Bu kabul, her gün ortaya çıkan olanaklar 
karşısında  yeniden  oluşturulacaktır.  Sürücü  bu  yazılarla  ilkin  kendisi  ile 
barışmaya,  kişisel  bunalımlarını  azaltmaya,  ortadan  kaldırmaya  çalışıyor. 
Sonra da sosyal ilişkilerinde olumlu bir düzen kuruyor bu yazılarla, kendisini 
başkalarına  da  tanıtıyor.  Bu  çift  yanlı  fonksiyonda  şoför  gerçekten  başarılı 
olmuş.  Şoförlerle  ilgilenmeyen  aydınlar  bu  yazılar  araçları  donatınca 
makaleler ve kitaplar yazmaya başlamışlar.
152
 
Devam  eden  Taşıt  Yazıları  ve  Popüler  Kültür  adlı  bölümde  Başgöz;  hem 
popüler  kültürün  ne  olduğu  hakkında  okuyucuyu  bilgilendirmekte  hem  de  bu 
kültürün taşıt yazıları ile olan ilişkisini incelemektedir: 
Son  elli  yıl  içinde  popüler  kültür  üzerinde  yapılan  çalışmalar  bu 
kültürün  ne  olduğu,  güç  kaynakları  ile  geleneksel  halk  kültürü  ile  ilişkisi, 
fonksiyonu, mekânı, kültür endüstrisi ile bağlantıları üzerinde yoğunlaşmıştır. 
Bütün sosyal bilimlerde olduğu gibi popüler kültürü anlamak için ileri sürülen 
kuramsal izahlar çelişkilidir. 
                                                             
152
 A. g. e. s. 28–34 


240 
 
Bu çelişkili kuramlardan  Frankfurt Okulu görüşünü  ve ona karşıt  bir görüşü 
okuyucusuyla paylaşan Başgöz, taşıt yazılarının popüler kültürde nerede durduklarını 
ise şu şekilde açıklamaktadır: 
Görülüyor  ki,  taşıt  yazılarını  nitelemek,  onun  fonksiyonunu  anlamak, 
toplumdaki güç odakları ile ilişkisini tanımakta popüler kültür üzerinde yapılan 
araştırmalar yeterli görünmüyor. O vakit bu yazıları ne sayacağız? 
Burada  bize  Amerikan  folklor  araştırmalarının  son  yarım  yüzyılda 
geliştirdiği  teorik  bir  yaklaşım  yardımcı  olacaktır.  Alan  Dundes’in 
açıklamasına göre, ‘folk’ halk ve ‘lore’ bilgi anlamına gelen iki isimden oluşan 
folklor  sözündeki  ‘halk’  ı  (kitle,  çoğunluk,  köylü,  olarak  değil.)  değişik 
yorumlamak  gerekecektir.  Ona  göre  halk  ortak  bir  kültür  öğesini  paylaşan 
herhangi  bir  gurup  insandır.  Gurubu  birbirine  bağlayan  kültür  öğesinin  ne 
olduğu önemli değildir. Bu ortak bir din olabilir, dil olabilir, bir meslek de olur. 
Grup  hangi  nedenlerle  bir  araya  gelirse  gelsin,  önemli  olan  grubun  bizim 
diyebilecekleri 
gelenekleri 
olmasıdır. 
Grup 
demiryolculardan 
veya 
tahtacılardan  oluşuyorsa,  o  vakit  o  folklora  tahtacıların  veya  demiryolcuların 
folkloru deriz. 
Taşıt yazılarına, bu görüşten yola çıkarak ‘taşıt folkloru’ veya ‘şoförün 
folkloru’  demek  gerekir.  Taşıt  folklorunu  ortaya  çıkaran  sosyal  gelişmeyi, 
şoförün  kişiliğini,  yazıların  kaynağını,  anlamını,  çevrenin  bunlara  karşı 
davranışını,  tıpkı  bir  sosyal  bilimcinin  popüler  kültürü  incelediği  gibi 
incelememiz  gerekecektir.  Ben  bunu  yapmaya  çalıştım.  Böyle  olunca  taşıt 
yazılarına verilecek adın önemi kalmaz. 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə