66
zengin bir memleketti. Ölüm, doğum, evlenme, oyun adetleri her yörede ayrı
ayrı, çok renkli gelenekler şeklinde tatbik ediliyordu. Her ilde farklı bir
uygulamayla karşılaşmamız doğaldı. Anadolu’daki yaşam çok renkliydi. Bu
benim ilgimi daha küçükken çekmişti.
Bu zenginliklerin neler olduğu sorusuna ise Hoca’nın yanıtı şöyle olmuştur:
Babamın yanına, yani Bolu’ya tatillerimde gidiyordum. Hilmi Ziya
sosyoloji profesörü olarak bizlere ders veriyordu. Çok değerli bir insandı. Bu
konularla ilgimi de biliyordu. Bolu’ya tatile gitmeden önce bana bazı
konularda dersler, ödevler, öneriler veriyordu. Ben de Bolu’ya gidince bunları
uyguluyor, çeşitli araştırmalar yapıyordum. Benim çalışmalarım oralardan
başladı.
53
Diğer bir çalışma olan DTCF Tasfiyesi kitabında ise Mete Çetik, Hoca’nın ilk
yıllarını ve ilk çalışmalarını şu şekilde açıklamaktadır:
Botarav’ı folklor araştırmaları yapmaya yönelten Hilmi Ziya (Ülken)
olur. İlk çalışması ise lise son sınıfta Mudurnu yöresinde yaptığı derlemedir.
Boratav 1927’de darülfünun edebiyat şubesine girer. Bu sırada, sonradan
kendisini şikâyet edecek olan Ziya Karamuk, Mecdut Mansuroğlu, Şükrü
Güllüoğlu ve Nihal Atsız ile arkadaş olur. Bu dönemde Boratav, kendi
deyişiyle önce milliyetçidir, sonra giderek Atatürk milliyetçiliği çizgisine gelir.
İstanbul Darülfünun edebiyat şubesinden 15 Ekim 1930’da mezun olur. Aynı
yıl burslu okuduğu yüksek muallim mektebini de bitirir. 1 Şubat 1931’de
53
Metin Turan, “Pertev Naili Boratav’a Armağan”, Ankara, 1998. s. 5–6
67
Darülfünun Edebiyat Fakültesinde Fuat Köprülü’nün asistanı olarak göreve
başlar.
Bu döneminden sonra Boratav’ın özelikle Zeki Velidi (Togan)’ın tarih
tezini Reşit Galip’in eleştirmesi bunun üzerine Hoca ve bazı arkadaşlarının
Reşit Galip’in bu eleştirilerine karşı çıkmasının dönemin yönetimiyle arasını
açtığı açıklanmaktadır… Bu olayların üzerine Boratav ve Atsız gibi
araştırmacılar Köprülü’nün tavsiyesine uyarak Anadolu’da öğretmenlik
yapmıştır. Konya lisesinde görev yaparken Hayrinüsa Hanım’la evlenir
(1935). Boratav, Konya’da öğretmenlik yaparken Sabahattin Ali’de
Konya’dadır. Boratav, Sabahattin Ali’nin Atatürk’e hakaretten mahkûm olduğu
davada savunma tanığıdır. Bu sırada bir sene Beyşehir’de ve Halıcıoğlu’nda
askerlik yapar. Konya’da da araştırmalarını sürdürür ve dış yayınları, özellikle
Fransızca yayımlanan Sovyet yayınlarını takip eder ve giderek daha sol bir
çizgiye yönelir. 1930’ların ortalarında Boratav Ön Asya dilleri öğrenimi için
bulunduğu Almanya’da eşiyle birlikte bir Yahudi’nin evinde kaldığı, burada
Nazi hayranı Türk öğrencilerle birlikte ciddi tartışmalara girdiği ve bunun
sonunda talebe müfettişliğine komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle
şikâyet edildiği kitapta anlatılmaktadır. Boratav Türkiye’ye dönüşünden sonra
1938-39 arasında CHP’de güçlenen ırkçı-Turancı gurupları eleştirmesinden
ötürü o dönem ciddi tepki çekmiştir.
İlk sayısı Ocak 1941’de yayımlanan Yurt ve Dünya dergisini
yayınlayanlar arasındadır ve bu derginin 21.sayıdan sonra imtiyaz sahibi
olarak gözükür. Dergi, özellikle 40’lı yıllara damgasını vuran ırkçılık rüzgârına
karşı antifaşist tavır sergiler.
68
DTCF’deki tasfiyeyi Türkiye’de çok partili hayata geçiş sürecinin
taşıdığı özellikler çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Sermaye grupları
savaş yıllarının sonunda hükümet politikalarının belirlenmesinde küçük
burjuva radikalizminin zaman zaman baskın hale gelebildiği bürokrasi
vesayetine artık ihtiyaç duymamaktadır. Dahası, varlık vergisi, çiftçiyi
topraklandırma kanunu, köy enstitüleri gibi örnekler, sermaye ve büyük
toprak sahibi grupları hayli rahatsız etmiştir. CHP 1947’de programını DP
programının bir benzeri haline getirir ve bunu uygulamaya başlar. Dış
ticarette liberalleşmeye, ticaret açığına ve dış borca dayalı bir yapının hayata
geçirilmesi, tarımda ihtisaslaşmayı reddeden ve sanayileşmenin ön planda
tutulduğu 1945 ve 1946 planlarının bertaraf edilmesi, grevin yasaklanması ve
sosyalist parti ve sendikaların kapatılması bu dönemde sermaye
egemenliğinin artık tamamen yerleştirilmekte olduğunu gösterir. Tüm
alanlarda küçük burjuva radikalizminin etkileri silinmeye çalışılır. Türk
burjuvazisi uluslararası planda da tercihini ABD’den yana yapar ve bu tercihin
iç politikaya dönük birçok etkisi olur. Türkiye’de 1908’de ilk devrimini
gerçekleştiren burjuvazi 1946’dan sonra “iktidara gelir”. Çok partili hayata
geçiş yılları, aynı zamanda, gericilik ve tutuculuğun daha saldırgan olduğu
yıllardır. Milli şef döneminin faşizan uygulamaları bu dönemde belli alanlarda
varlığını şiddetlenerek sürdürür. Sol parti ve sendikalar kapatılır, Sovyetlerle
ilişkilerin gerginleşmesinin de etkisiyle, solcu bilinenlere karşı – bir iki yayın
organı hariç – basının da içinde olduğu bir cepheden açık saldırılar yürütülür.
Grev yasaklanır, milliyetçilik karşıtı en ufak bir tartışmaya yer verilmez.
DTCF’den tasfiye edilen öğretim üyeleri, solcu ve ilerici oldukları için
69
hedeftirler. ABD’ye antikomünist mesaj verme endişesi ve DP’yle CHP’nin
birbirlerini vurmaya çalışırken bu öğretim üyelerini araç olarak kullanmak
istemesi durumu daha da ağırlaştırmaktadır.
54
Üniversitede Cadı Kazanı;1948 DTCF Tasfiyesi kitabında Mete Çetik
Hocanın görevden alınmasının nedenlerini ve bu nedenleri oluşturan siyasi arka planı
yukarıdaki biçimde anlatmıştır. Konu ile ilgili diğer bir kaynak olan “Pertev Naili
Boratav’a Armağan” adlı eserde ise bu tasfiye şu şekilde açıklanmaktadır:
Ülkedeki yeni siyasal yapılanmayla beraber üniversite ve öğretim
üyelerine yönelik kararların da hayat bulması başlar. 1945 Aralık ayında MEB
profesör ve öğretmenlerinin siyasi yazı yazamayacaklarına dair bir genelge
yayımlar. Ardından, 15 Aralık 1945’de Boratav, Boran ve Berkes’ler “görülen
lüzum üzerine bakanlık emrine” alınır ve haklarında bir tahkikat açılır ve
böylece bir dizi olayla, 23 Şubat 1948’de toplanan Fakülte yönetim kurulunun
bu üç öğretim üyesisin derslerinin tatil edildiğine ve 22 Nisan 1948’de TBMM
milli eğitim tali komisyonunun üniversite kadrolarının tespiti, kadrodan
çıkarılan hocalardan kalan kadroların tanzimini bitirir. Ve böylece 12 Temmuz
1948’de yasanın yürürlüğe girmesiyle Pertev Naili Boratav, diğer iki
arkadaşıyla birlikte açığa alınmıştır.
Bir başka kaynak olan Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı’nda ise, ünlü
tarihçilerimizden Halil İnalcık, Emine Çaykara’ya verdiği röportajında Pertev Naili
Boratav ile olan anılarını ve Hoca hakkındaki görüşlerini şu şekilde açıklamaktadır:
54
Mete Çetik, Üniversitede Cadı Kazanı 1948 DTCF Tasfiyesi, İstanbul, 1998, s.1–43
Dostları ilə paylaş: |