96
b. İki Halkbilimcinin Nasreddin Hoca Hakkında Verdikleri Eserlerin
Karşılaştırmalı İncelenmesi
İki bilimcinin folklor genel konuları hakkında verdikleri ortak içerikli eserler
haricinde en önemli ortak çalışmaları Türk kültürünün önemli kahramanlarından
Nasreddin Hoca hakkında verdikleri eserleridir. Bu bölümü oldukça detaylı ve uzun
irdelemek durumundayız; zira iki bilimcinin bu en önemli ortak konuda verdikleri
eserleri, karşılaştırmaya en değer olanlardır. Bunları göz önünde bulundurarak ilk
olarak P.N. Boratav’ın Nasrettin hoca kitaplarını inceleyerek bölüme giriş yapalım.
i. Boratav’da Nasreddin Hoca
Kitap, Kırmızı Yayınlarından 2006 yılında çıkmıştır. Halk kültürünün ve
genel anlamda Türk kültürünün en önemli simge isimlerinden olan Nasreddin Hoca
hakkında günümüze kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır. Çocukluk yıllarımda
okuduğum Eflatun Cem Güney’in Nasrettin Hoca fıkraları, bir edebiyatçı tarafından
hazırlanmış derleme çalışmasıydı. Konunun bilimsel anlamda, halkbilimi açısından
araştırılması ise bu alanda uzman halkbilimciler tarafından yapılmıştır. Kültürde
seçicilik sorunu bu konuda da ciddi biçimde ortaya çıkmaktadır. Hoca’nın bazı
fıkraları müstehcen, edebe aykırı, dini inanışlarla çelişen olaylar göstermektedir. Bu
tarz fıkralar hem toplumda tepki yaratmamak için hem de devlet sansürüne
uğramamaları için bazı araştırmacılar tarafından yok sayılmışlardır. Boratav’ın opus
magnum’u (büyük eseri) olan Nasreddin Hoca kitabı sadece Hoca fıkralarından
oluşmamakta Hoca’nın insani yönünü de göstermektedir. Bu kitaba önsöz yazan Enis
97
Batur, Hoca hakkında gerek araştırmacıların gerek devletin tutumunu şu şekilde
anlatmaktadır:
Türkiye kadar kendi kültürünü istemeyen ülke azdır. Yıllar yılı,
Anadolu’nun en zengin ve engin, çeşitlilikle dolu, çetrefil kültür yapısıyla
övünüldüğüne tanık olduk bir yandan; bir yandan da, o toplumun eriyip
ayrışması, kimi bileşkenlerin hiçe sayılması için ciddi uğraş verildiğini gördük.
Prehistoryayla ilgilenenler düşlemci, antik çağ ve Helenistik döneme
yoğunlaşanlar yabancı değilse dışarıklı, Bizans’a eğilenler yarı yarıya hain,
çoğulculuğu savunanlar en hafifinden saf sayıldılar. Sonunda anlaşıldı ki
Türk-İslam bileşiminin, Osmanlı mirasının ateşli yandaşları, iş başa
düştüğünde, kültür konularına hepten kayıtsızlar: sahipleniyor göründükleri
bir uygarlığın ürünlerini yıkıma, buharlaşmaya, talana terk etmekte beis
görmediler.
Bir kültürün istenmemesi, onun işe gelmemesine sıkı sıkıya bağlıdır
aslında. Anadolu yarımadası, karşıtlıkların sahnesidir. Troya’dan Hitit
tabletlerine, Antakya’da müthiş pagan metinleri kaleme alan Julianus’tan
Tarsus ermişlerine, ikon kuruculardan ikona kırıcılara, Yunus Emre’den İbni
Arabi’ye, Pir Sultan Abdal’dan Nedim’e, Matrakçı Nasuh’tan Mehmet Siyah
Kalem’e, Akif’ten Fikret’e uçlar arasında örülmüş bir bütünlüktür
karşımızdaki- bunu böylece kabul edebilseydik.
Batur, bu kültür ikileminden sonra sözü Nasrettin Hoca’ya getiriyor:
Nasrettin Hoca’yı böyle bilmezdik”. Bu cümle, ufkumuzda, “biz
Nasrettin Hoca’yı böyle istemiyoruz” un bir çevirisi olarak belirdi aslında.
98
Karagöz metinlerinde olduğu gibi ayıklanmış, aklanıp paklanmış, bu yoldan
yükü atılmış bir “corpus”ta uzlaşılmasıydı amaç; aşırılık fazlalıktı, halk
kaynaklı bir bilgeliğin halkı korumak, ola ki kendinden korumak için
törpülenmesiydi hedeflenen. Boratav’ın ulaştığı elyazmalarına şüpheyle
bakanlar gördüm, duydum. Boratav’ın Nasrettin Hoca’sı, kültür birikimimizin
bir avuç temel kaynak metni içindeki yerinden bakıyor. Biz onu görebilecek
miyiz? bu karşılaşmadan kazanımlı çıkıp çıkmamak hala elimizde.
76
Batur’un bu önemli önsözü kitabın Edebiyatçılar Derneği’nden çıkan 1996
tarihli basımında yer almamaktadır. Herhalde bu önsöz kitabın on yıl sonra diğer bir
yayınevinden çıkan basımına ek olarak yazılmıştır. Edebiyatçılar Derneği
baskısından çıkan kitapta bu önsöz yerine Boratav’ a şöyle bir sunu ve teşekkür
yayımlamıştır:
Pertev Naili Boratav, tek kişilik titiz çalışmasının ve kılı kırk yaran bilim
adamı özeninin ışığını, bu kez ömrünü adadığı Türk insanının ve bütün
insanlığın malı olan Nasreddin Hoca’ya düşürüyor: böyle biri yaşadı mı?
Nasıl bir insandı? Nasreddin Hoca’nın kişiliği, coğrafya ve kültürle bir tarihsel
çakışma içinde nasıl oluşuyor? Pertev Hoca, yüzlerce elyazmasını tarayarak,
Nasreddin Hoca’ya on dokuzuncu yüzyıldan önceki gerçek kişiliğini geri
veriyor. Pertev Hoca’nın, Türk insanının Nasreddin Hoca’yla bir kez daha ve
bu kez daha içten buluşup kucaklaşmasını sağlamasında, bir görevi yerine
76
Pertev Naili Boratav, Nasreddin Hoca, İstanbul, 2006, s. 9–11
99
getirmenin kıvancını taşıyor; bu zenginleşmedeki katkıları nedeniyle Yapı
Kredi Yayınları Limited Şirketine teşekkür ediyoruz.-Edebiyatçılar Derneği-.
77
Değinilen bu önsözde on dokuzuncu yüzyıl öncesi vurgusu önemlidir. Zira
Hoca’nın bu dönem fıkraları ciddi sansür altındadır. İlerleyen bölümlerde bunları
detaylarıyla açıklayacağız. Bunun haricinde Batur’un aşağıda değinilecek olan ikinci
önsözü ise her iki kitapta da yer almaktadır.
Batur’un İki Hoca Arasından başlıklı bu girişinden sonra diğer önsözde
Nasreddin Hoca ve kitap hakkında şu bilgiler verilmektedir:
Her kültürün büyük sözlü kaynakları, bu kaynakları harekete geçiren
büyük simge kahramanları olur: hikâyeleri ağızdan ağza, yöreden yöreye,
dilden dile dolaşırken çoğalır, değişir, aslından zenginleşerek uzaklaşır,
aslına zenginleşmiş olarak döner, dönüşür, birikir. Anadolu kültürünün en
güçlü figürü hiç şüphesiz Nasreddin Hoca’dır.
Pertev Naili Boratav’ın 42 yıldır üzerinde çalıştığı; dünyanın pek çok
kütüphanesinden elde ettiği yazma mikrofilmlerini tek tek tarayarak,
değişkenlikleri karşılaştırarak oluşturduğu bu “corpus” birkaç açıdan heyecan
vericidir. Nasreddin Hoca hikâyeleri, ilk kez, çağımızın en büyük
halkbilimcilerinden birinin yarım yüzyıla yakın bir süreye yayılan uğraşı
sonunda, bütünlüğünde bir araya gelmektedir. Nasreddin Hoca’da billurlaşan
anonim halk duyarlılığı pek çok nedenle yol göstericidir. Sessiz Anadolu
insanı, tekvin ile mahşer arası sürüp giden hayat yolculuğunu kalender,
renkli, bilge bir yaklaşımla göğüslemiş, yüzyıllar boyu kendisini kuşatmaya
77
Pertev Naili Boratav, Nasreddin Hoca, Ankara, 1996, s. 4
Dostları ilə paylaş: |