T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ antropoloji (SOSYAL antropoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,25 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə31/80
tarix22.07.2018
ölçüsü1,25 Mb.
#58208
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   80

100 
 
çalışmış  bütün  baskıcı  odakların  karşısında  Hoca’nın  hikâyelerine  yer  eden 
panzehiri kullanmıştır.  
Bu yerel dokunun dikkat çekici bir boyutu da insanoğlunun sert dünya 
önünde  bulduğu  çözümlerin  evrensel  içeriğin  bir  parçası  olduğunu 
kanıtlamasıdır. Nasreddin Hoca hikâyelerini uzak-doğu haika ve renga’larıyla, 
karanlık 
ortaçağ 
Avrupa’sının 
ışıltılı 
carmina 
burana 
metinleriyle 
karşılaştırdığımızda  netleşen  bir  görüntüdür  bu.  Nasredddin  Hoca 
çalışmasının,  öte  yandan,  çağımızın  en  güçlü  kültür  bilginlerinden  birinin, 
Pertev  Naili  Boratav’ın  “opus  magnum”u  olduğu  düşünülürse,  kitabı 
bütünüyle sıra dışı kılan özellik açığa çıkacaktır.
78
 
Enis Batur’un kültürde seçiciliği  ve Nasreddin Hoca hakkındaki  bu uzun  iki 
önsözünden  sonra  kitabı  incelemeye  başlayabiliriz.  Kitap,  fıkraların  bulunduğu 
bölümden  önce  fıkraların  toplanma  biçimlerini  ve  nasıl  seçildiklerini  açıklayan 
bölümlerle başlamaktadır. Bu bölümler ve içerikleri aşağıdaki gibidir. 
Eski  yazmalarda  Nasrettin  Hoca  fıkraları  başlıklı  bölümde  şu  bilgiler  yer 
almaktadır. Bortav  bu  incelemesini 1963’te  “Oriens” de  yayınlamıştır. Derginin  adı 
Milletler  Arası  Şark  Tetkikleri  mecmuasıdır.  Makalede  ilk  olarak  Hoca’nın  doğum 
yeri  üzerine  kimi  tartışmalar  anlatılmaktadır.  Hocanın  gerçekten  Sivrihisarlı  olup 
olmadığı çeşitli yerli ve yabancı araştırmacıların kaynakları kullanılarak açıklanmaya 
çalışılmaktadır. Bölümde yer alan; “Yirmi sekizinci Mehmet Çelebi’nin 1722 tarihli 
seyahatnamesi  Nasrettin  Hoca  fıkraları  ile  birlikte  başka  konularda,  başka  kişilere 
ilişkin 181 güldürü metnini içeriyor” bilgisi tanınan bir kişiliğin kaleminden çıkması 
                                                             
78
 Pertev Naili Boratav, Nasreddin Hoca, İstanbul, 2006, s. 7–8 


101 
 
bakımından önemlidir. Devam eden bilgiler başka güldürü metinlerinin de Nasrettin 
Hoca başlığı altında toplanıp tek bir tarihi kişiliğe mal edilip edilmedikleri konusunu 
ele  almaktadır.  Bu  tartışmalar  çeşitli  maddeler  altında  sürdürülmüştür.  Bu 
maddelerde  Boratav,  incelediği  kaynaklardaki  Nasreddin  Hoca  fıkralarını 
karşılaştırdığını  anlatmaktadır.  Metnin  sonunda  şu  görüşlere  yer  verilmektedir: 
Türkçe  metinler  ve  çevirileri  ile  Nasreddin  hikâyeleri  külliyatının  yeni  bir 
baskısı beklenen, önemli bir iştir. Doğu ülkeleri sözlü-yazılı halk edebiyatının 
bu ilginç türü üzerine incelemelere kaynaklık görevini yapacak olan böyle bir 
yapıtın meydana getirilmesi başlıca dileğimizdir. 
Nasreddin Hoca’nın Gerçek Kişiliğini Saptama Yolunda Girişilen Denemeler 
Üzerine başlıklı bölümde açıklanan konular şunlardır:  
Nasreddin  Hoca’nın  tarihlik-  gerçek  kişiliği  üzerine  bugüne  kadar 
yapılmış  araştırmalar,  onun  hikâyelerinde  ve  kimi  oldukça  yeni  belgelerde 
belirtildiği gibi, Timurlenk’in Anadolu’yu ele geçirdiği çağda, yani 14. Yüzyılın 
sonlarında değil, bir yüzyıl daha önce, 13. Yüzyılda yaşamış olması ihtimalini 
düşündürüyorlar.  Son  yirmi  yılda  yayınlanmış  incelemeler,  sorunun  bu 
yönüne tam bir karşılık vermemiş olmakla beraber, yeni katkılar ve yorumlar 
getirmişlerdir. 1941’de yayınladığı bir yazıda İsmail Hami Danişmend, gerçek 
tarihlik  Nasreddin  Hoca’ya  mal  edilen  kaba  hikâyeler  ve  halkın  kaba 
içgüdülerini  meydana  vuran  uydurmalarla  onun  gerçek  kişiliğini  yitirmiş  ve 
böylece haksız yere kötü bir ün kazanmış olduğunu ileri sürerek ona gerçek 
kişiliğini  ve  değerini  verme  çabasına  girişiyor.  Boratav  bu  bilgilerden  sonra 
İsmail Hami Danişmend de dâhil olmak üzere diğer önemli araştırmacıların Hoca ve 
zamanı  ile  ilgili  tartışmalarını  makalesinde  detaylarıyla  incelemiştir.  Makalesinin 


102 
 
sonunda  ise  Hoca’nın  gerçek  kişiliği  hakkında  kendi  görüşlerini  şu  şekilde 
açıklamaktadır:  yazılı  gelenekte,  Nasreddin  Hoca’ya  mal  edilen  fıkraların 
sayısı  uzak  geçmişe  doğru  gidildikçe azalıyor.  Bu  olgu,  toplumsal  gelenekte 
yaşayan  bir  takım  anonim  fıkraları  zamanla  Nasreddin  Hoca’nın  adına 
bağlanmış  olacağı  faraziyesini  güçlendirir.  Onun  kişiliği  toplumsal  geleneğe 
üstün  gelmiş  ve  o  böylece  Sivrihisarlılar  topluluğu  içinde  o  topluluğun 
sözcüsü olmuştur; zamanla Sivrihisarlılar üzerine anlatılan hikâyelerin yerine 
Nasreddin Hoca’nın başından geçmiş diye bilinen hikâyeler olmuştur. Benim 
bu  bildirim,  sadece  kişilik  –tarihlik-  gerçekle  folklorik  “masallaştırma” 
ilişkilerinin  bir  yönünün  incelenmesi  bakımından  ilginç  görünen  bir  soruyu 
tartışma  konusu  olarak  koymayı  amaçlıyor.  Yazma  ve  basma  fıkra 
kitaplarının  daha  sıkı,  daha  etraflı  bir  tahlili  elbette  meseleyi  aydınlatma 
imkânı verecektir.
79
 
Nasreddin Hoca’nın Kişiliğini ve Fıkralarını Yorumlama Denemeleri Üzerine 
adlı  bölümde  ise  şu  görüşler  tartışılmaktadır:  Hoca’mızın  tarihi/gerçek  kişiliği 
hakkında  en  eski  bilgiyi  1480’de  yazılmış  olan  “Saltukname”  adlı  eserde 
buluruz. Eserin yazarı Ebul Ayri Rumi bildirdiğine göre Sarı Saltuk, Akşehir’e 
vardığında  Nasreddin  Hoca’ya  rastlamış.  Bu  kaynaktan  yararlanan 
incelemelerin  yayınlanmasından  önce  de,  Hoca’nın,  birçok  hikâyelerinde  ve 
Evliya  Çelebi’den  başlayarak  yazılı  kaynaklarda  anlatıldığı  gibi  Timur  ve 
birinci  Beyazıt  çağdaşı  değil,  13.  Yüzyılda,  Anadolu  Selçukluları  döneminde 
yaşamış  bir  kişi  olduğu  genellikle  kabul  edilmişti.  Hoca’nın  gerçek  tarihi 
kişiliği  üzerinde  duran  çağdaş  araştırmacılardan  İsmail  Hami  Danişmend  bu 
                                                             
79
 A.g. e. s. 23–27 


Yüklə 1,25 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə