98
sonuçları cezasız kalacak bir şekilde saldırarak polis gücünü tarafsız kılmaya
çalıştılar ve polisleri öldürdüler ve bu insanları toplum tarafından nefret edilen ve
meslektaşlarına ağıt yakmayan amirleri tarafından ihmal edilen veya devlet nişanesi
verilmeyen hainler olarak damgaladılar.
Bu stratejideki ikinci aşama siyasi eylemleri tarafsızlaştırmaktı. Lok Sabha
ara seçimleri 18 Kasım 1989’da düzenlendiği zaman, Cephe militanları seçimleri
boykot çağrısında bulundu. Çok sayıda seçim görevlisi görevlerini ifa etmeyi
reddettiler ve seçim merkezleri olarak kullanılan hükümete ait okul binaları ateşe
verildi. Seçim günü sivi lbir sokağa çıkma yasağı uygulandı. Baramullah’daki seçim
kabinesinin dışına üstünde “bu ilk oyu atan kişi içindir” yazılı bir pankartla bir tabut
konuldu. İdare hiç bir şey yapmadı. Anantnang ve Baramullah’da resmi tahminlere
göre oy kullanım oranı sırasıyla 2.11 ve 3.47’ydi, bununla birlikte yerel medya
raporlarına göre bu rakam yüzde 1’di ve bazı seçim kabinlerinde tek bir oy bile
yoktu. Jammu ve Kaşmir halkı Cephe’nin militanca eylemlerinin kendilerini
onurlandırdığını düşünüyorlardı. Bununla birlikte, 1990’lardan itibaren Cephe,
Hindistan Hükümeti eylemlere sert yanıtlar verince ve Pakistan Hükümeti
siyasetinde değişikliğe gidince öncü rolünü kaybetmeye başladı. Sonuç olarak,
90’ların sonu itibariyle JKLF’nün önde gelen üyeleri ya öldürülmüş ya da
hapsedilmişti.
Ilımlı Siyasi Aşama
JKLF’nün önderlik ettiği bağımsızlık hareketi çoğunlukla Kashmiriyat (Kaşmirli
olmak) ve Azadi (Bağımsızlık) sloganlarına bağlı olarak yaygın bir kamusal karşılık
99
görmüştü. Bu sloganlar bağımsızlık, kimlik, özerklik ve haysiyet doğrultusunda
Kaşmir halkının arzularını dile getiriyordu. Zaman içinde yerel karakter ve seküler
ideoloji çoğunlukla Pakistan’ın çıkarları doğrultusunda radikal cihatçı ekiplere meyil
verdi. Bu örgütlerin pıtrak gibi çoğalması insanların destek aldığı bölgelerde birimler
kadar dikkatini ve ilgisini de dağıttı. Cephe’nin liderlik gücü mücadelenin yol açtığı
ölümler ve tutuklamalarla azalmıştı ve 1993’den beri de Hindistan Güvenlik
Güçleri’nin saldırılarına uğramaya devam ediyordu. Hareketin tamamen Pakistan
yanlısı grupların yönetimine geçmesiyle birlikte, JKLF neredeyse bütün militanlığını
kaybetti (Behera, 2007, s. 165). 1994’de, Yasin Malik cezaevinden salındı ve silahlı
mücadeleyi yadsıyıp tek taraflı ateşkes çağrısında bulundu. Bu, kendisinin ulusal
düzeyde takdir görmesine sağlayan eşsiz bir adımdı, ancak diğer örgütlerin tabanı ve
aynı zamanda Pakistan tarafından şiddetli eleştiriler aldı. Cephe’nin bir çok üyesi
şiddeti içeren bir kalkışmanın davaya artık hizmet etmediğini düşünüyorlardı ve
siyasi ve diplomatik cephelerde Malik’in yönlendiriciliğinde mücadele etmeye karar
verdiler. JKLF’nün bu kolu davaya daha fazla yardımcı olmak için Hurriyat
Partisi’ne katıldı. Hurriyat Partisi ile ittifak yapmasına rağmen JKLF’nün Malik
yönlendiriciliğindeki kolu kuruluş ideolojisinden vazgeçmedi. Bu aşamada JKLF
yapılan cesurca fedakarlıkların mirasına dayanarak kendi konumu tekrar
güçlendirmeye çalıştı. (Bose, 1997, s. 35). Cephenin siyasi konumu mektup yazma
kampanyaları, literatürün yayılması, muhtıra verme, grevler, oruç tutma, basın
konferansları ve amaçlarını ve hedeflerini yaymak için diğer bazı etkinlikleri
içeriyordu. Cephe uluslararası seminerlere katıldı, yüksek rütbeli insanlarla görüştü,
diplomatlara brifingler verdi, uluslararası örgütlerle yazıştı ve yabancı hükümetlere
kanallar açmak için diğer araçları kullandı.
100
Cephe ayrıca kendi örgütsel tabanını tekrar harekete geçirmek adına insani
temellerde çeşitli inşa çabalarına katıldı. Cephe Jammu ve Kaşmir’deki deprem
kurbanları için kan bağışı kampanyası düzenledi. Bir başka önemli etkinlik
seçimlerin boykot edilmesiydi. Jammu ve Kaşmir halkının henüz kendi kaderini
tayin hakkına sahip olmadığını söylüyorlardı; seçimler kendi kaderini tayin hakkına
ve Azadi’ye (Bağımsızlık) bir alternatif oluşturamazdı. Dolayısıyla Kaşmir
seçimlerini devamlı boykot ettiler ve halka seçimlere katılmaması uyarısında
bulundular.
JKLF’nün attığı bir başka adım bir takım barışçıl gösterilerdi. Aralık 1994’de
İnsan Hakları günü için Srinagar’daki Birleşmiş Milletler Örgütü Binası’na barışçıl
bir yürüyüş düzenlendi. 2008-2010 yılı ayaklanmalarında JKLF protesto
hareketlerini barışçıl bir şekilde gerçekleştirdi. Hurriyat Partisi’ni ‘Protesto Takvimi’
çağrısında destekledi ve geçtiğimiz üç yılda Merkez Ofisi’nden bir çok kez protesto
yürüyüşlerini yönlendirdi. Yasin Malik üç protesto döneminde de Kamu Güvenliği
Yasası’nın kadrine uğradı ve örgütün ana gövdesi (Maisuma, Srinagar) sokak
yürüyüşleri ve gösterilerinin ateşli savunuculuğundan vazgeçmedi.
Yukarıdan bakıldığı zaman militan örgütlerin mantar gibi çoğalmasının siyasi
vesayete sahip olmak ve çeşitli militan ekiplere kendi grup içi çatışmalarını gidermek
adına yardım etmek için Hurriyat Partisi’nin kurulmasına yol açtığı açıktır. Ancak bu
örgüt çeşitli partilerin bir bileşimidir ve Jammu ve Kaşmir’de farklı görüşlerin
olduğunu gösterir. Tehreek-i-Hurriyat gibi bazı partiler Pakistan’a katılımı
savunurken, silahlı mücadelenin esas destekçisi (JKLF) Azadi ya da bağımsızlık
talep etmektedir. Her ne kadar Hurriyat Partisi’nin çeşitli bileşenleri bağımsızlık mı
istedikleri, ya da eyaletin Pakistan’la birleşmesini mi istedikleri konusunda ayrışsalar
Dostları ilə paylaş: |