T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili)



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə76/278
tarix14.09.2018
ölçüsü4,89 Mb.
#68132
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   278
Kürdistan Özgürlük Mücadelesi, Kürdistan toplumunda gerçekleştirdiği demokratik, sosyal ve kültürel devrimle başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu'nun demokratikleşmesi açısından büyük bir güç ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla Demokratik özerkliğin inşa süreci, bölgenin demokratikleşmesini de beraberinde getirecektir.

Bu süreç, aynı zamanda Türkiye toplumunun demokratikleşme ve Kürt sorununu çözme isteğinin, bölgesel ve uluslararası durumun dayattığı demokratikleşme gerçeğinin ve zorunluluğunun, Türkiye devletinin önüne konulmasıdır. Şimdiye kadar Türkiye'deki anayasa-yasalar ve Kürdistan'daki tüm uygulamalar Kürt halkı açısından meşruiyeti olmayan inkârcı hukuk karakterinde olmuştur. Bu nedenle, günümüze kadar uygulanan politikalar ve Kürdistan'daki tüm siyasi, idari ve hukuk alanı Kürtler açısından değiştirilmesi gereken anti demokratik hukuk karakterindedir.

Demokratik özerklik; sınırların değişmesini değil, sınırlar içinde halkların kardeşliğinin ve birliğinin pekişmesini sağlayacak, böylece Türkiye'de oluşan karşıtlaşmayı durdurup Kürt halkıyla Türkiye'nin yeni bir sözleşme ile Türk-Kürt ilişkilerinde yeni bir dönem başlatacaktır. Modelimiz, Türkiye'nin tüm diğer bölgelerinde de uygulanabilecek bir demokratikleşme modelidir. Zaten dünyada da devletler, katı merkezi karakterlerini bırakarak adem-i merkeziyetçi siyasal sistemlere yönelmektedir. Çünkü yerinden yönetime dayanan sistemler sorunları daha kolay çözdüğü gibi, her alanda gelişmenin daha da hızlandığı siyasal modeller haline gelmişlerdir. Bu yönüyle demokratik özerklik, yetkilerin yerellere devredilerek devletlerin bu tür sorunları çözüp, demokratikleşmeye yöneldiği eğilimlere de uygun düşmektedir.

Tarihteki Türk-Kürt ilişkileri ve yeni Türkiye'nin kuruluşundaki ilişkiler, Türkiye'nin Kurucu Meclisi ve bu kuruluşun önder kişisi Mustafa Kemal'in o günkü yaklaşımları böyle bir yeni ilişkiye tarihsel temel oluşturacak etkenlerdir. Çağımızda halklar arası ilişkilerin de farklı ulusal toplulukların varlıklarını ve kendilerini yönetmelerini kabul etme temelinde yeniden kurulduğu da dikkate alınırsa modelimiz, yeni Kürt-Türk ilişkilerinin çağdaş biçimde kurulmasının da en çözümleyici modeli olmaktadır.

Demokratik özerklik; bir devlet kurumlaşması olmadığı için iktidar ve devlet odaklı savaşlar içinde olmaz. Bu açıdan tüm topluluklar, halklar ve siyasi birimlerle karşılıklı çıkar içinde en sağlıklı ilişkileri kuracak karaktere ve kapasiteye sahiptir.

Demokratik özerklik; toplumdaki tüm çoklukların birbirlerini tamamlama ve güçlendirme biçiminde demokratik konfederal birliğini sağlama yeteneğini gösterirken, Kürdistan ülkesinin diğer parçalarındaki Kürt siyasi sistemleri ve bölge halklarıyla da demokratik ve özgür ilişkiler geliştirecektir.



Demokratik özerklik yönetimi; Kuzey Kürdistan'daki halkın öz iradesi olurken, diğer parçalardaki öz iradeler olan demokratik konfederal örgütlenmelerle, içinde yaşadıkları devletlerin sınırlarına dokunmadan birbirini güçlendirme ve tamamlama biçiminde ilişkiler kuracaktır. Ulus devletçi ve iktidarcı zihniyette olmadıklarından bu ilişkilerde kendini bir diğerinden üstün tutma eğilimi de olmayacaktır. Bu açıdan Kürtler arası sağlıklı ilişki kurulmasında demokratik özerklik zihniyeti ve yapılanması önemli ve yapıcı bir rol oynayacaktır. Kürdistan parçaları arasındaki demokratik konfederalizm bu temelde daha işlevsel hale gelecektir.

Demokratik özerklik; bir devlet kurma ya da devlet yıkma projesi olmadığından, bölge devletlerinin bu temelde Kürt sorununu çözmesine yol gösterecek ve yardımcı olacaktır. Bu karakteriyle aynı zamanda ulus devletlerle ilkeli uzlaşma temelinde devlet +demokrasi formülü çerçevesinde birlikte yaşamın ortaya çıkmasını da sağlayacaktır.

Bu model; faşist karakterde olmayan her siyasi güç tarafından ilkeli uzlaşmalar temelinde kabul edilecek bir ulusal sorun çözme modelidir. Demokratik özerkliğin bu karakteri, bölge ülkeleriyle de sağlıklı bir ilişki kurulmasını ve demokratik özerkliğin tanınmasını sağlayacaktır. Devlet ve iktidar çatışmasına girilmediğinden faşist karakterde olmayan tüm siyasi güçlerle siyasi, sosyal, ekonomik her türlü ilişki kurması da mümkün olacaktır.

Demokratik özerklik; bu karakteriyle Türkiye'den başlayarak İran, Suriye ve Irak başta olmak üzere Kürtlerin devletlerle ilişkisinde yeni bir dönem başlatacaktır. Bu büyük sorun demokratik özerklik anlayışıyla çözüldüğünde bölgedeki tüm sorunlar bir bir çözüme kavuşacaktır. Kürt sorunu bölgede bir gerilim ve çatışma etkeni olarak kaldığından dolayı bölgenin de siyasal, ekonomik ve sosyal istikrarsızlık içinde kalmasında önemli bir etken olmaktadır. Bölgede istikrar sağlanması açısından da bu sorunun çözümü önem kazanmaktadır. Demokratik özerklik projesi bu karakteriyle sadece Kürt sorununun çözümünü değil, tüm bölgesel sorunların çözümünü sağlama özelliğiyle evrensel nitelikte bir çözüm modeli olduğunu ortaya koyacaktır.

3-Demokratik Özerklik Modeli'nin Boyutları Demokratik Özerk Kürdistan Statüsü, kendisini sekiz ana boyut altında örgütleyecektir.

1- SİYASİ BOYUT:

Demokratik Özerk Kürdistan'm siyasi iradesi, gücünü demokratik örgütlenmiş toplumdan, toplum da özgür yurttaşın bireysel haklarıyla kolektif-grup haklarının birlikte kullanmasından alacaktır. Bu gücü, toplum yararına demokratik siyasetle yerine getirir. Bunun için ulus-devletin katı merkeziyetçi, bürokratik yönetim ve idare anlayışına karşılık demokratik örgütlenmeyi esas alır. Demokratik siyasetle toplumun tüm kesimleri siyasal sürece katılır, işlevli olur. Böylelikle açık, şeffaf yüz yüze politik topluluklar değişimin ve demokratikleşmenin gücü olur.

Demokratik özerklikte siyasi yönetim; tabandan başlayarak köy komünleri, kasaba, ilçe, mahalle meclisleri, kent meclisleri biçiminde demokratik konfederal temelde örgütlenmesini yaparak üstte Toplum Kongresinde temsiliyetini bulur. Demokratik Özerk Kürdistan Toplum Kongresi, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti parlamentosuna kendi temsilcilerini göndererek ortak vatan politikalarına dahil olur. Demokratik Özerk Kürdistan, kendisini temsil eden özgün bayrak ve sembollere sahiptir. Ayrıca demokratik özerklik alanında farklı kimlikler de kendi sembollerini kullanır.

Bu anlamda Demokratik özerklik, Kürt halkının demokratik Türkiye içinde yaşama iradesidir. Yani Kürt halkının siyasi statüsünü ifade eder.

Demokratik özerklik; bir coğrafyaya, etnik ve dinsel topluluğa değil, farklılıkların birlikte yaşama kültürüne, demokrasiye dayanır. Demokrasi kriteri olan etnik, dinsel, sosyal ve kültürel hakları ifade eder. Bu model sadece Kürdistan için değil, Türkiye'nin diğer bölgeleri için de geçerlidir.

Demokratik özerklikte asıl karar yetkisi köy, mahalle, şehir meclisi ve delegelerinindir. Her topluluk söz, tartışma ve karar yetkisini halk meclisleriyle yerine getirir. Katılımcı, çoğulcu, doğrudan halk demokrasisini esas alır.

Demokratik özerklik, sadece devletin yetkilerini ve gücünü sınırlamakla kalmaz, bu rolü oynamakla birlikte devlet + demokrasi anlayışıyla toplumun demokratik yaşamını kurarak, katılımcı ve doğrudan demokrasiyi devletin yanı başında var eder. Örgütlenme çokluğu ve zenginliği demokrasinin derinleşmesi, bireyin, toplulukların güç ve irade kazanması olarak görür.

Kültürel, etnik, cins, inanç farklılıklarının özgün ve özerk örgütlenme hakları olmalıdır. Bu halkların (Asurî-Süryani-Keldani, Arap, Ermeni, Azeri) ve Ezidi-Alevi gibi inanç topluluklarının Demokratik Özerklik içinde kendilerini temsil etmelerine önem verilmelidir. Bu ahlaki ve politik toplumun gereğidir.

Toplumsallıktan kopan ve toplum aleyhine gelişen bireycilik kabul edilmeyeceği gibi bireyi iradesizleştiren, silikleştiren toplumsallığa ters düşen geleneği de kabul edemeyiz. Özgür birey-özgür toplum, özgür toplum-özgür birey ilişkisini birbirini var eden toplumsal bütünlük olarak benimsemekteyiz. Kadınların özgürlük düzeyini demokratik toplumun temel kıstası olarak görmekteyiz.

Demokratik Özerk Kürdistan'da, toplumun siyasi, sosyal, ekonomik, kültür, sanat, spor, eğitim, hukuk, kamusal amaçlı ulaşım, ticari, mali ve sınai vb tüm alanlarda özgün örgütlenmelerin yaratılması toplumsal bir ihtiyaçtır. Demokrasinin vazgeçilmez araçları olan siyasi partiler ideolojik hegemonyayı, siyasi egemenliği amaçlamadan, ahlaki ve politik topluma ters düşmeden yeniden yapılandırılmalıdır.

Köylerden başlamak üzere en tabanda komünler ve şehirlerde meclisler, demokratik özerk sistemin demokratik kurumlarıdır. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm kesimlerin tabanda meclisler oluşturarak politikaya doğrudan katılımları, demokratik sistemin demokratik işleyişi, ahlaki politik toplumun gereğidir. Köylerdeki muhtarlık ve ihtiyar heyetleri devletin aracı olmaktan çıkıp demokratik araçlar olarak örgütlendirilmesi gerekir. Şehirlerarası belediye birlikleri bölgesel çaplı olarak anlamlıdır.


2- HUKUKİ BOYUT:

Uluslar arası ve bölgesel devletler ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından hukuk dışı bırakılan, varlığı ve hakları inkar edilen Kürt halkının, evrensel hukuka dayalı yürüttüğü özgürlük mücadelesi bugün, demokratik özerklik statüsünü, belirleyecek durumdadır. Kürt halkına yönelik gayri hukuki, gayri insani yaklaşımın, inkar siyasetinin ve imha savaşının son bulması, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde barışçıl temelde özgür demokratik birliğin sağlanması için gerekli anayasal, yasal düzenlemeler demokratik özerklik statüsü öngörülerek yapılmalıdır. Türkiye ve Kürdistan'ı ortak vatan olarak görmekteyiz. Demokratik özerklik hukuku, yeni Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve AB hukukunca tanınarak karşılıklı referanslarla hukukilik ve yasallığı sağlanmalıdır.

Kürt halkı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde halk olarak temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasını demokratik özerklik statüsüyle sağlayabilir. Bu statü, Kürt halkının rızasına dayalı özgür-eşit-gönüllü birliktelik iradesinin ifadesi olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarınca güvence altına alınmalıdır. Demokratik özerklik, Kürtlerin anayurdu Kürdistan'da uygulandığı gibi, doğrudan demokrasinin yetkin uygulanması amacıyla tüm Türkiye geneli için de uygulanabilir bir modeldir.



Mevcut sınırlar ve devlet yapıları içinde demokratik özerklik, Kürtlerin özgürlüğünü temsil eder. Kürdistan ile Türkiye'nin diğer bölgelerinde yaşayan Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle ilişkilerini demokratik özerklik statüsü temelinde düzenler.

Demokratik Özerk Kürdistan'da ve tüm Türkiye'de; sınıf, ulus, din, cinsiyet, etnik grup ve ırk ayrımı yapılmadan, herkesin doğuştan sahip olduğu özgürlükleri ifade eden insan haklarının; düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü, örgütlenme, toplantı, gösteri ve anadilde eğitim gibi temel bireysel hakları ifade eden birinci kuşak hakların; ekonomik ve sosyal hakları ifade eden ikinci kuşak hakların; halkların kültürel varlıklarını özgürce geliştirme, yaşama ve kendini yönetmeyi ifade eden üçüncü kuşak hakların uygulanması esas alınır. Bu haklar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasınca ve Demokratik Özerk Kürdistan hukukunca güvence altına alınmalıdır.



Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'ın cinsiyet özgürlükçü-demokratik-ekolojik paradigması, insanlık tarihinin baskın özerklik geleneği, günümüzde İrlanda, İskoçya, Bask, Katalan vb. gibi ulusal sorunların özerklik statüsüyle çözümleri ve 1921 Türkiye Anayasası, 1922 10 Şubat BMM oturumunda onaylanan Kürtlere Özerklik Yasası, M.Kemal'in 1924 İzmit konuşmaları ve BM'nin ilgili sözleşmeleri, temel dayanaklar olarak kabul edilir.

Demokratik Özerk Kürdistan hukuku; ya ahlak ya hukuk ikilemine düşmeden yalnızca hukukla toplumun yönetilmesini doğru ve olanaklı bulmadığmdan dolayı, ahlakın ve politikanın bir aradalığıyla toplumsallığın korunmasını, yönetilmesini benimser. Vicdanını yitirmiş bir toplumun bitmiş bir toplum olduğuna inanarak, hukukun yanında ahlakı, toplumun kendini yürütüş vicdanı, yüreği olarak görür. Toplumsal adalet sistemi; cinsiyet özgürlükçü-demokratik-ekolojik toplum paradigması esas alınarak oluşturulabilir.


3- ÖZ SAVUNMA BOYUTU:

Doğada kendisini savunmayan hiçbir canlı yoktur. Her canlı varlığını korumak için gösterdiği refleksle birlikte kendine özgü savunma tedbirlerine de sahiptir. Canlılar içinde öz savunmasını en bilinçli geliştiren varlık ise insandır. İnsanlık tarihinin bir yönü de öz savunmasını geliştirme tarihidir. Nitekim tarih boyunca klandan kabile ve aşiretlere, kavim ve uluslardan dinsel cemaatlere, köyden kentlere kadar her toplum biriminin daima bir öz savunma ihtiyacı doğmuştur. Öz savunma, hem varlığına dıştan gelecek saldırıları, hem de ahlaki ve politik toplum gerçekliğine karşı içten gelişecek tehlikeleri etkisiz kılmak için hava ve su kadar yaşamsal önemdedir.

Öz savunma, ahlaki ve politik toplumun güvenlik politikasıdır. Öz savunma boyutu, toplumlar için sadece bir askeri savunma olgusu değildir. Kimliklerini koruma, politikleşmelerini sağlama ve demokratikleşmelerin i gerçekleştirme olgusuyla iç içedir. Öz savunma örgütlü topluma dayanır. Örgütlü toplum öz savunmasını en iyi yapan toplumdur. Tüm toplumlarda öz savunma varlığını korumanın olmazsa olmazıdır.

Kürdistan halkı tarih boyunca dıştan gelen saldırılara karşı sürekli kendini koruma mücadelesi vermiştir. Kürtler ilk işgalci ve istilacı güçlerin saldırısından günümüze kadar her türlü işgal ve saldırılara karşı varlığını korumak için öz savunma içinde olmuştur. Yakın tarihte 19. ve 20. yüzyıl isyanları da bütün imkânsızlıklara ve örgütsüzlüğe rağmen bir öz savunma olarak gerçekleşmiştir. Demokratik özerklik statüsünün kabul edildiği koşullarda Öz savunma askeri tekel olarak değil, toplumun iç ve dış güvenlik ihtiyaçlarına göre demokratik organların denetimi altında oluşturulabilir. Şehir, kasaba, mahalle ve köyde yaşayan tüm halklar faşist, gerici ve soykırımcı saldırılara karşı bilinçli ve duyarlı olur, öz savunma esasında bu yönelimler karşısında toplumsal direnişi ifade eder. Öz savunma Uluslar arası sözleşmeler ve BM tarafından da tanımlanan bir haktır.


4- KÜLTÜREL BOYUT:

Ulus devlet politikası aynı zamanda, ulus-devlet sınırları içindeki tüm dil ve kültürlere karşı bir soykırım politikası uygulamıştır. Bu politikanın en katı biçiminin uygulandığı dil ve kültürlerin başında Kürt dili ve kültürü gelmektedir.- Kürt dilinin günlük yaşamda konuşulması yasaklandığı gibi devletin eğitim-öğrenim kurumlarında da anadil eğitimi anayasa ve yasalarca yasaklanmıştır. Anadiline, kültürüne yabancılaştırılmış, zihni ve ruhu asimilasyona uğramış bir toplumun yaratılması hedeflenmiştir. Öyle bir duruma gelinmiştir ki, Kürdistan'da artık oto-asimilasyon süreci başlamıştır. Oysa BM sözleşmeleri ve Avrupa Birliği'nin demokratik normları, bir halkın anadilini ve kültürünü yasaklamayı, özgürce kullanmasına izin vermemeyi, bir insanlık suçu olarak kabul etmekte ve "kültürel soykırım" olarak tanımlamaktadır. Ancak bu insanlık suçu tüm dünyanın gözleri önünde işlenmeye devam etmektedir.

Kürt halkı, demokratik bir ortamda özgürce yaşama ve gelişme hakkına sahip olmadığından milliyetçi, yasaklayıcı, tekçi ve asimilasyoncu politikaların Kürt toplumunda yarattığı ağır tahribatlar tümden giderilememiştir. Bir bakıma birey ve toplumda adeta beyin ölümü yaşanmıştır. Bu nedenle, sağlıklı bir birey ve toplum gelişememektedir. Yeterince Kürt aydınlarının ortaya çıkmamasında ana dilde eğitimin yapılamaması yatmaktadır. Kürt toplumunun ruhsal, düşünsel olarak özgürleşip sağlıklı bir bireye kavuşması için dil-kültür alanında köklü çalışmalar gereklidir. Her türlü emperyalist kültürel yayılmaya, sömürgeciliğe ve dejenerasyona karşı toplumu ve bireyi savunan, tarihi, ülkesi, kültürü ve diliyle buluşturan sanat; gerçek rolünü oynamalıdır. En küçük yerleşim yerlerini kapsayan tabana dayalı bir kültür sanat hareketini geliştirmek esastır. Kültür ve sanatın basit bir meta derekesine düşürülerek alım satım konusu yapılmaması için önlem alınmalıdır. 'Bir halk için en büyük felaket, tarihinin başkaları tarafından yazılmasıdır' sözü Kürtler için geçerliliğini koruyan çarpıcı bir doğrudur. Kürdistan tarihi de çoğunlukla başkaları tarafından ve iktidar aygıtlarına hizmet etmek amaçlı yazılmış ve yanlış tarih bilinci oluşmuştur. Bu halkımızın kimliği, varlığı ve geleceği için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.

Kürtçenin kamusal alanda kullanımı önündeki engellerin kaldırılarak anaokulundan üniversiteye kadar eğitim dili haline getirilmesi sağlanmalıdır. Türkiye metropollerine ve yurtdışına göçertilmiş Kürtlerin de, ana dilde eğitim yapma imkanlarına kavuşması ve kültürel erimenin önüne geçilmesi için yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Demokratik Özerk Kürdistan'da resmi dil Kürtçe ve Türkçe olmasının yanı sıra coğrafyamızda konuşulan tüm diller(Asurî-Süryani, Arapça, Ermenice vd.) ve lehçelerin kullanımı, eğitimi, geliştirilmesi de Anayasa ve yasalarca teminat altına alınmalıdır. Hizmet dili Kürtçe olmalı, yerleşim yerlerinin orijinal isimleri iade edilmelidir.


5- SOSYAL BOYUT:

Kürt toplumu Asimilasyonla toplumsal değerlerine, tarihine, kültürüne yabancılaşması, zorla göçertilerek, işsiz ve yoksul bırakılarak Kürdistan'm boşaltılması hedeflendiği gibi toplumsal dokusu, demografik yapısının değişime uğraması hedeflenmiş ve fıziki-kültürel soykırım uygulanarak varlığı ortadan kaldırılmak istenmiştir. Bunun yanı sıra özel savaş politikası olarak kadın ve gençlik kesimleri spor, sanat, sosyal etkinlikler adı altında toplumsal mücadeleden uzaklaştırılmak ve fuhuş, uyuşturucu yaygınlaştırılıp ahlaki çöküşe sürüklenmesi amaçlanmıştır. Kürt halkını, iradesiz, örgütsüz, mücadelesiz bir pozisyonda tutmak için her sosyal kesime yönelik ayrı bir siyaset izlenmektedir.

Kürt kadınları devlet terörünün yanı sıra, toplumsal cinsiyetçiliğin egemenlikli zihniyetinin cenderesinde kalmıştır. Aile, cinsiyetçi toplumda erkeğin küçük devleti olarak inşa edilmiştir. Kadının derin köleliğe mahkum kılınmasında ailenin bu konumu etkili olmuştur. Sosyal politikamız gereği, mevcut toplumsal realitede aile aşılacak bir toplumsal kurum değildir, ancak dönüştürülmesi mümkündür. Bunun için hiyerarşiden kaynaklı kadın ve çocuklar üzerindeki mülkiyet anlayışı ve bunu koruyan yasaların değiştirilmesi gereklidir. Bu yönüyle kadının bilinçlenme, örgütlenme düzeyi ailenin ve toplumun eşit, özgür ve demokratik birlikteliklerin alanı haline dönüştürülmesinde kilit role sahiptir. Demokratik toplum kadın özgürlükçü zihniyeti ve özgür iradeyi gerektiren toplum olarak Demokratik Özerk Özgür Kürdistan'da yaşam bulacaktır.

Gençlik üzerindeki bağımlılaştırma politikaları ilk hiyerarşik yapıdan günümüze kadar derinleşerek devam etmektedir. İdeolojik propagandalarla, ezber, katı dogmalara boğmak, cinsel güdüye bağlamak, serkeşliğe çekmek gençlik enerjisinin sisteme yönelmesini engellemek ve düzeni sağlamakla bağlantılıdır. Buna karşı gençliği özgürlük ilkelerinde örgütlü kılmak demokratik toplumun kurulmasında temel bir role sahiptir. Özgürlüğe yürüyen bir gençliği tutmak zordur. Çünkü gençlik verili iktidar sistemlerinin başına en başta bela olan kesim olduğu gibi toplumun yeniden inşasında ve savunmasında da öncü konumdadır.

Hiçbir sınıflı toplumda özel veya kolektif mülk sahiplerinin özgür emekçileri olmaz. Bu nedenle işçi, köylü, memur, esnaf gibi emekçi kesimlerin örgütlenmesi ve toplumsal yaşama aktif katılımının sağlanması büyük önem taşımaktadır. Bu kesimlerin sosyal ve kültürel gelişimleri için projeler oluşturulması ve hayata geçirilmesi demokratik toplumun temel görevlerindendir.

Kapitalist moderaite ve ulus-devletçiliğe karşı özüne uygun olarak dinin kültürel canlanışı, başkaldırı yaşadıkça demokratik muhteva taşır. Ayrıca güçlü ahlaki damarları da temsil ettiği göz ardı edilemez. Demokratik-ulus kapsamında dini kültürün demokratik muhtevasını da demokratik-ulus içinde eşit, özgür ve demokratik bir unsur olarak değerlendirmek ve çözümde yer vermek oldukça önemlidir.

Tüm aşındırılma, çürütülme ve yok edilme çabalarına rağmen tarihsel toplumun ana eksenini ve toplumun esas çoğunluğunu ezilen, sömürülen tüm uluslar, halklar, etnisiteler, kadınlar, gençler, köy-tarım toplumları, işsizler, göçebeler, birçok dini cemaat, mezhepler, küçük gruplar ve emeği ile geçinen topluluklar oluşturmaktadır. Tüm bu toplumsal kesimlerin ifadesini bulduğu sosyal boyut, bu nedenle toplumsal yaşamın özgür ve demokratik temelde sürdürülmesini sağlama özelliğini taşımaktadır. Ahlaki ve politik toplumun çağdaş modernite hali olan demokratik toplum, gerçek anlamda farklılıkları en geniş yaşayan toplumdur. Her toplumsal grup tek tip kültüre ve vatandaşlığa mahkûm kılınmadan, kendi öz kültürü, kimliği ve örgütlülüğü etrafında oluşacak farklılıklar içinde yaşamalıdır.

Bu temelde Demokratik Özerk Kürdistan'da toplumun yeniden kuruluşu, her yerleşim alanında başta kadın ve gençliğin öncülüğünde olmak üzere, emek, eğitim, sağlık, yardımlaşma ve benzeri birimlerin kendini özgür örgütleme ve ifade etmesi ile gerçekleşecektir. Demokratik Özerk Kürdistan'ın sosyal boyutu, diğer boyutların kendini gerçekleştirmenin zemini olarak tartışma, kararlaştırma, yeniden yapılandırma ve eyleme geçme potansiyeline sahiptir.



Demokratik Özerk Kürdistan'da demokratik konfederal örgütlenme biçiminin öncü gücü kadın ve gençliktir. Bu temelde tüm örgütlenme alanlarında, toplumsal yaşamda kadın öncülüğü esastır. Toplumsal cinsiyetçilikle mücadele edilerek, eşit- özgür- demokratik bir yaşamın ilkelerine göre aile, toplum ve bireyler arasındaki ilişkiler oluşturulmalıdır. Gençlik; demokratikleşmede dinamizmi, enerjisi ve toplumsal değişimdeki öncülüğü ile toplumun yeniden kurulmasında ve savunulmasında temel rol oynayacaktır. Çocukların zihinsel ve fiziksel eğitimini gözeten, gelişmelerine hizmet edecek koşullarda yetiştirilme, yaşama ve eğitilme imkânları oluşturulmalıdır. Çocuk

emeğinin sömürülmesi ve cinsel istismarı suç saymak ve Evrensel çocuk hakları çerçevesinde buna karşı mücadele etmek gerekir.


6- EKONOMİK BOYUT:

İlk toplumsallığın, neolitik tarım köy devriminin gerçekleştiği Kürdistan, bugün açlık ve yoksulluktan dünyanın dört bir tarafına savrulan insanların coğrafyası haline getirilmiştir. İnsanı ilk doyuran, kutsal kitaplarda her türlü bolluğun bulunduğu cennet vatan olarak tanımlanan Kürdistan bu hale dış güçlerin askeri işgali, siyasi ve ekonomik sömürgecilik politikalarının sonucu gelmiştir.

Kürtler üzerinde siyasi egemenlik kuranlar, Kürtlerin ekonomik yaşamını ekonomik sömürgecilikten öte soykırım düzeyinde yok etmişlerdir. Bunun sonucu aç ve işsiz kalan toplum, muhtaç hale getirilerek kimi kırıntılarla kendilerine bağlı kılınmaktadır. Böylece iradesi kırılmış insanlar üzerinde egemenliklerini kolayca sürdürmektedirler. Karnını doyurmak için başkalarına muhtaç hale getirilen insanlar gerçek bir özgür ve demokratik yaşam mücadelecisi ve kurucusu olamazlar.

Ekonomik toplum yaratmak, ahlaki-politik toplum olmada en önemli boyut olduğundan demokratik özerklik inşasının ilk canlandıracağı alan da topluluklar ekonomisinin yaratılması temelinde işsizliğin ve yoksulluğun ortadan kaldırılacağı ekonomik alan olacaktır.

Hiçbir toplum ya da siyasal ve sosyal sistem kendi ekonomik modelini gerçekleştirmeden kendini var edemez. Demokratik özerklik de kendi ekonomik modelini yaratarak Kürt halkının özgür ve demokratik yaşam sistemini kalıcı bir biçimde kurumsallaştırmalıdır. Demokratik özerklik demokratik ulusun bedeni olacaksa, ilk önce de ekonomik sistemini yaratmak durumundadır.

Ekonomik sorunlar, toplumun toplum olmaktan çıkarılmasıyla ortaya çıkmıştır. En ağır ekonomik krizlerin toplum için kanserli durumu ifade eden kapitalizmden kaynaklanması bu gerçekliğin kanıtıdır. Kürt Halk Önderi "kapitalizm ekonomi değil, ekonomi karşıtıdır" diyerek bu gerçekliği ifade etmektedir. Ekonomik faaliyetin dayandığı toplumsallığın ve örgütselliğin dağıtılması ve üretim yapmadan paradan para kazanmanın önemli bir sektör haline getirildiği bugünkü kapitalist sistem gerçeği bu değerlendirmenin en önemli kanıtı olmaktadır.

Sosyal ve ekonomik sorunlar, tarihte ilk defa kurnaz erkeğin kadın üzerinde egemenlik kurmasıyla başlamıştır. Böylece sınıflaşma, kentleşme ve devletleşme ile birlikte toplum sosyal ve ekonomik sorunlara yabancılaşarak ağır sorunlarla karşı karşıya gelmiştir. Ekonomi, toplumsallığı ve demokrasiyi gerektirir. Toplumun ihtiyaçlarını karşılayan ekonomi ancak demokratik toplumla mümkündür. Bu yönüyle demokratik toplum aynı zamanda ekonomik toplumdur. Görüldüğü gibi ekonomi teknik bir altyapı sorunu değildir; toplumların temel varoluş yapısı olarak toplumun tümünün görüş, tartışma, karar ve örgütsel eylemiyle, çalışmasıyla gerçekleştirilen bir faaliyettir. İnsanın ekonomiden kopartılması bütün yabancılaştırmaların temelidir. Bunun önlenmesi şart olduğu gibi, yegâne yolu da ekonomiyi tüm topluluklara mal etmekten geçer.

Ekonomik ve sosyal olarak en gelişmiş toplum gerçeğine ulaşması gerekirken, büyük ekonomik çöküntü ve ekonomik soykırımla karşı karşıya olması, Kürdistan toplumunun demokratik özerklik temelinde özgür ve demokratik yaşamını gerçekleştirerek ekonomik toplum haline gelmesinin ne kadar yaşamsal olduğunu da ortaya koymaktadır. Anti-tekelci topluluklar ekonomisi temelinde, yeniden ekonomik toplum gerçeği ortaya çıkarılırsa, Kürdistan'daki zenginlikler yalnız Kürt halkına değil, tüm bölge halklarına da ekonomik değer sağlayacak bir üretim bolluğunu sağlayacaktır.

Herkesin kendi işinin ve işyerinin emekçisi olduğu, kadın istihdamına öncelik veren, azami kârı hedeflemeyen kullanım değerini esas alan, anti tekelci, eşitlikçi, dayanışmacı bir ekonomik sistemi oluşturmak gerekmektedir. Ekonomik kaynakların kullanım ve tüketim hakkı Demokratik Özerk Kürdistan'a ait olmalıdır.
7- EKOLOJİK BOYUT:

Toplumsal sistem kriz ile birlikte, gittikçe derinleşen ekolojik krizin kökenlerini uygarlığın başlangıcında aramak en gerçekçi yoldur. Hiyerarşik ve devlet güçlerinin toplumu var eden komünal bağı inkâr etmesi ve yerine bir sapma olarak gelişen zihniyet durumu doğayla yaşam arasındaki bağın unutulmasına, önemsiz kılınmasına sebep olmuştur. Uygarlığın dayandığı bu zemin üzerindeki her yükseliş, daha fazla doğadan kopma, çevreyi tahrip ve yaşanılamaz bir dünyaya doğru gidişe neden olmuştur.

Günümüzde toplumsal kriz ile ekolojik boyutta yaşanan kriz birleşmiştir. İçinde yaşadığımız gezegenimizin ne kadar kent, insan, fabrika, ulaşım aracı, sentetik madde, kirli hava ve su kaldıracağı hesaplanmadan, azami kârın peşinde gözü kara bir gidiş vardır. Kanser gibi büyüyen kentler, kirlenen hava, delinen ozon tabakası, hayvan ve bitki türlerinde ivmeli azalış, orman tahribi, akarsu kirliliği, her tarafta çöp dağları, kirli atıklarla bulanmamış suyun kalmaması, anormal nüfus artışı doğada, geri dönüşü mümkün olmayan felaketlere neden olmaktadır.

Doğayla bütünleşmeyen hiçbir toplum sisteminin ahlakiliği ve demokratlığı savunulamaz. Kapitalist toplum sisteminin yaşadığı kaosla, çevre felaketi arasındaki ilişki diyalektiktir. Azami kâra dayalı ve ekoloji karşıtı endüstriyalizm başta olmak üzere kâr ve sermaye sisteminin bilânçosu sadece toplumun her yönden çözülüşü (ahlaksızlık, politikasızlık, işsizlik, enflasyon, fuhuş vb.) değil, çevrenin de tüm canlıların yaşamıyla birlikte tehlike altına girmesi olmuştur. Tekelciliğin toplum karşıtlığı bu gerçeklerle daha çarpıcı olarak kendini göstermektedir. Diğer yandan ekolojik bir toplum, ahlaki dönüşüm de gerektirir. Kapitalizmin anti-ahlakiliği ancak ekolojik yaklaşımla aşılabilir. Bu ise yetkin bir ekolojik donanımla anlam bulduğunda değer taşır. Yalnız başına çevrecilik hareketleriyle çözümleyici olunamayacağı sorunun bu karakterinden ileri gelmektedir. Bu nedenle sorunu ancak paradigmasal düzeyde ele almak doğru bir yaklaşımı ortaya çıkaracaktır.

Ekolojik yaşamın pratik sorunları, tüm dünyada ve içinde yaşadığımız coğrafya da oldukça günceldir. Özellikle Kürdistan coğrafyası üzerinde askeri, siyasi ve ekonomik nedenlerle yürütülen ekolojik yıkım Kürdistan coğrafyasına ve toplumsal yapısına çok ciddi zararlar vermiştir. Birçok köy, orman yakılmış, yerleşim yeri tahrip edilmiş, tarihi-kültürel eserler ve verimli araziler imar planları ve baraj projeleriyle sular altında bırakılmıştır. Birçok verimli arazi susuz bırakılarak çölleştirilmiştir. Ayrıca on binlerce dönüm tarım arazisi mayınlanarak insansızlaştırılarak üretim dışı bırakılmıştır. Benzer bir uygulama olarak yayla yasaklarıyla hayvancılık adeta öldürülmüştür. Yine zehirli atıklar Kürdistan'da depolanmaktadır. Bütün bu uygulamalar Kürdistan coğrafyasının bitki örtüsünü ve iklimini de değiştirmiş, dengesizliklere neden olmuştur. Kürdistan coğrafyasının karşı karşıya kaldığı bu saldırılara ancak ekolojik bir devrimle cevap verilebilir. Yaşanan ekolojik yıkım sadece o coğrafyayla sınırlı kalmamakta tüm dünyayı etkileyen bir durumdadır. Yakılan, çölleştirilen, zehirlenen Kürdistan coğrafyası yakılan, çölleştirilen, zehirlenen dünya olmaktadır.

Ekolojik bilinç yurt sevgisi ve dünya sevgisini iç içe taşıyan bir olgudur. Bu nedenle sağlıklı bir çevre ve toplum yaşamı için, toplumda bilinçlenmenin sağlanması ve acil tedbirlerin geliştirilerek ekolojik boyutta da aktif bir mücadelenin verilmesi temel bir görevdir. Eko-dengeyi bozan kentleşmelere karşı çıkmak,bitki örtüsünü değiştiren ve tarihi yerleri sular altında bırakarak Kürt toplumunu adeta belleksizleştiren baraj inşaatlarına karşı çıkmak gerekmektedir.


8- DİPLOMASİ BOYUTU:

Diplomasi genel olarak halkların, toplulukların, değişik grup ve devletlerin çıkar ilişkilerine dayalı geliştirdikleri bir faaliyettir. Modernite ve ulus devlet zihniyetine dayalı geliştirilen diplomasi tamamen güç olma temelindedir. Ulus-devlet diplomasisi, dış tekeller olan diğer ulus-devletlerle koordinasyonu, dünya ulus-devletler sisteminin işlerini takip için oluşturulur. Eğer dışta ulus-devletlerin tanıması olmazsa, tek bir ulus- devleti yirmi dört saat ayakta tutmak mümkün değildir. Bunun nedeni dünya kapitalist sisteminin mantığında gizlidir. Halkların rızası olmadan, hiçbir ulus-devletin varlığı kalıcı olamaz.



Demokratik modernite paradigmasına göre ise Demokratik Özerk Özgür Kürdistan'ın diplomasi boyutu; halklar, değişik grup ve topluluklar arasındaki karşılıklı dayanışmaya ve çıkarlara dayalı geliştirilir.

Kürdistan sorununun tarihsel ve toplumsal özellikleriyle dört parçaya bölünmüşlüğü göz önünde bulundurulduğunda, geliştirilecek olan diplomasinin komşu ülkeler, topluluklar ve diğer parçalar üzerindeki etkisinin ne kadar önemli sonuçlara yol açacağı görülecektir.

Demokratik Özerk Kürdistan diplomasisi, bölgemiz için barış ve kardeşliğin gelişmesi, ekonomik kalkınmanın sağlanması ve refah düzeyinin yükseltilmesini amaçlamalı ve bu yönlü rolünü oynamalıdır. Diplomasi devletsiz halklar, demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren halklar, gruplar ve topluluklarla karşılıklı dayanışma ve güven esaslarına göre yürütülür. Diplomasi Kürt halkının ulusal çıkarlarını, diaspora ve metropollerde yaşayan halkımızın haklarını gözetmelidir.

Değerli Katılımcılar, Saygıdeğer Konuklar, Sevgili Arkadaşlar;

Demokratik Özerklik modeli ile neyi kastettiğimizi, ana başlıklar halinde genel prensipleri ve görünürdeki ufku ile siz değerli katılımcılarla paylaştık.

Yeni sivil ve demokratik bir Türkiye Anayasası çalışmalarında, Demokratik Özerk Kürdistan Statüsü'nü de birlikte tartışmak gerektiğine inanıyoruz.

Sizlerle paylaştığımız bu taslak metin; üzerinde çok tartışılarak daha da olgunlaştırılması gereken bir metindir. Fakat, Kürt halkının asgari ihtiyaçları da, Kürdistan bölgesinin tüm farklılıklarıyla özgür bir şekilde ortak vatan Türkiye'de varolabilmesinin koşullarının da açık bir şekilde belirtildiğini düşünüyoruz.

Tartışmalarınıza katkıda bulunmasını diliyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum” şeklinde olduğu,
Belge içeriğinde iddianame içeriğinde bahsolunan Demokratik Konfederalizme dayalı kürdistan’dan bansedildiği, metin içeriğinin okuyanı bir anlık sanki normal bir idari yapılanma değişikliği isteniyormuş intibaına sevk ettiği, ancak metin derinlemesine irdelendiğinde, asıl amacın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarından bir kısmı ile komşu İran, Irak ve Suriye’nin topraklarının bir kısmının ayrılması suretiyle kurulması düşünülen bir devlet yapılanmasının hazırlıklarının yapıldığı, bugün için gerek iç ve dış konjonktürün müsaade etmediği, bağımsız kürdistan’ın, özerk kürdistan isimli yapılanma ile adeta temellerinin atıldığı, özerk kürdistan yapılanmanın öz savunma denilen askeri gücünü ve siyasi kurumlarını tamamen oluşturmasından sonra etnik temele dayalı bağımsız kürdistan’ı tesis edeceği, metin içeriğinde terör örgütü lideri Öcalan’ın referans alındığı, bu hususun bile söz konusu yapılanmanın hedeflerini ortaya koyma anlamında yeterince belirleyici olduğu,
PKK/KCK terör örgütüne karşı yürütülen mücadele sonucu çeşitli eylemlerden gözaltına alınan şahıslar için eylem talimatı niteliğinde basına ve kamuoyuna başlığıyla hazırlanmış metin belgesinin olduğu,

“BASINA VE KAMUOYUNA


Son günlerde Polis eliyle yapılan devlet terörü kürt halkına Devrimci ve Demokratlara yönelik yoğun baskı, tutuklama ve öldürme politikalarıyla her geçen gün daha da artmakla beraber insanların en temel toplantı, yürüyüş ve etkinlik yapma hakkı da ellerinden alınmak istenmektedir. Geçtiğimiz Pazar günü Taksim’de yaşanan polis terörü hala tazeliğini korurken aynı akşam Sarıgazi’de Her yıl düzenlenen geleneksel Halk Festivali’nin son gününde polis yine tahammülsüzlüğünü göstermiştir. Saldırı öncesinde yaşananları kısaca belirtmek gerekirse ; Festival öncesin de çalışma yürüten tertip komitesi takip edilerek, kimlik kontrolleri yapılarak baskı altına alınmaya çalışılmış. Festival’in 1.gününden itibaren Polisin tacizleri festivali provoke etmeye yönelik olmuştur. Sancak tepe İlçe Emniyet Müdürü Slogan ve pankartları bahane ederek Festivale Saldıracağı yönünde tehdit ve hakaretler savurmuştur. Festival boyunca alan içerisinde provokasyon yaratmaya yönelik girişimlerde bulunulmuş, Halkımızın ve Tertip komitesinin sağduyusu sayesinde bu girişimler boşa çıkarılmıştır. Festival günü etkinlikler başlamadan festivale katılmak isteyen gençlerin tehdit ve hakaret edilerek sokak aralarında tartaklanması festivale yönelik engelleme girişimlerindendir. Üç gün süren festivalin sonunda Sessiz ve sakin bir şekilde dağılan kitleye hiçbir uyarı yapılmaksızın Gaz bombaları, Panzer ve Gerçek mermilerle saldıran polis çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir. Sarıgazi’de sokak aralarında Akrep tipi zırhlı araçları Kadın, Çoluk-çocuk demeden adeta öldürme içgüdüsüyle halkın üzerine sürülmesi, zırhlı araçlardan halkın üzerine ateş açılması, sahneye bile gaz bombaları atılması, Kurum standlarının panzerlerle parçalanması ve festival pankartlarının yırtılması asıl terörün kimler tarafından yapıldığının açıkça göstergesidir. İşkenceye sıfır tolerans diyen AKP hükümeti Polis eliyle işkenceyi sokaklara taşımıştır. Bu saldırıda Panzer çarpması ve Gaz bombasının isabet etmesi sonucu iki kişi yaralanmış. 7 Kişide gözaltına alınmıştır. Yaralanan bir kişi hastaneden taburcu edildikten sonra Hastane çıkışı tekrar polisin Tekme-Tokat saldırısına maruz kalmış öldüresiye dövülmüştür. Bizler bu saldıranları iyi yanıyoruz. 77 1 Mayısı’ndan tanıyoruz. Gazi’den tanıyoruz, Gençlerimizi sokaklarda katledenler, Uğur Kaymaz’a yaşından büyük kurşun sıkanlar yine onlardı. Yapılan bu saldırı Festival ile birlikte Sarıgazi’nin örgütlülüğüne, birlikte ortak hareket etmeye ve bundan sonra yapılacak festivalleri engellemeye yönelik yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyor ve İnsanlık dışı, vahşi bir şekilde yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz.Halkımızı bu saldırılar karşısında ortak mücadele etmeye devletin polis eliyle yürüttüğü yozlaşma, çeteleşme,baskı ve sindirme politikalarına karşı durmaya çağırıyoruz.” şeklinde olduğu,
(1) adet üzerinde “Block Bayındır” ibareleri bulunan not defterinin yapılan incelemesi neticesinde;
Doküman içeriğinde;

- Cuma-Karabekirde saat:7 ‘de halk toplantısı

- Haziran Salı günü 31.05.2011’de Halk Şöleni var, Karabekirde,

- Salı günü 31.05.2011 Kocatepede Halk toplantısı var,

- Haziran-2-05-2011 Kadın toplantısı Karabekirde yani Perşembe günü saat: 2 ‘de

- Halisi Aramış – Tehdit edilmiş,

-İl’den Osman adında,

Çarşamba günü (25.05.2011) Sultanbeyli’de saat 1.30 ‘da taziye var,

Cuma Günü Planlaması

Cuma günü saat:13.30 Sultanbeyli Hamidiye Mahallesinde sivil Cuma namazı var,” şeklinde ibarelerin olduğu,


- (1) adet siyah renkli üzerinde “2007” ibaresi bulunan ajandanın sayfa sayfa yapılan incelemesinde;
30.07.2011 Kadın Toplantısı Planlama

PM üyesi


Ayşe Berktay

Asiye Kolçak

Ayşe Güney

Sakine Topoğlu

Emine Benli

Büşra Ersanlı

Gülçiçek Günertekin

Gurbet

Ayşegül Devecioğlu



Nergiz Ergin

Ülkü Karagöl

Nazlı

Kibriye evren



Çiçek Arınç
Planlama
Hediye Aksoyun durumu gittikçe ağırlaşıyor, el ilanı dağıtılsın, cezaevi önünde oturma eylemi, Taksimde oturma eylemi

Sağlık Bakanlığına faks

Cumhurbaşkanına mektup,

Beyaz kefen giyilsin

M.vekiller girişimde bulunabilir

Tv kanallarında program yapılabilinir

Afiş-bekleme nöbeti

Ayın 7 si pazartesi günü saat 1 de Taksim gezi parkında Demokratik Özerkliği selamlamak için şöleni yapılacaktır.
Toplantı 04.08.2011 Perşembe

Gündem


4 eylülde genel merkez kurultayı var

Genel kurultaya ilişkin hafta sonları ilçelerde kongrelere ilişkin toplantılar yapılacaktır.

Temel stratejik çalışma


  1. Temel gündemi Kürtler arası diyalog, Kürtler arası barış ve dayanışma

  2. Demokratik ulus çatı partisi demokratik kitle örgütleri ile birleşmek

  3. BDP’nin yeniden yapılandırılması buna dair toplantılar yapılacak bileşenler ve ilçe örgüt-meclis, gençlik, kadın katılacak PM üyesi seçilecek

Cumartesi saat 2 de Bahçelievler İlçede yapılacak

1.Bölgede Ümraniyede saat 2 de
2. gündem

MKM’nin Yedikulede eylül ayının 3 ünde konser var biletleri 15 TL satılacak


3. gündem

Fitre zarfları dağıtılacak

Yüzde elli ilin, yüzde elli genel merkezin


Eksik Kurultay delegeleri

Abdullatif Kümek

Bedredin Müren

Yusuf Üsenç

Nevzat İnce

Pazar günü saat 6 da Kadıköyde saymanlar toplantısı

Toplantı 6.08.2011

Saygı duruşu, yoklama, Ümraniye 17 kişi



Perspektiflerin okunması, sürecin değerlendirilmesi,

Toplantı 7.08.2011 Pazar

Gündem,

Yoklama,

Süreç değerlendirmesi

15 Ağustosa ilişkin değerlendirme

Kutlama on güne yayılacak

Her İlçe ve mahallede 15 Ağustosla ilgili şölen sinevizyon gösterimi film gösterimi

Güçlü olduğumuz

İlk gün ilçelerde şölen

İkinci gün sinevizyon gösterimi

Üçüncü gün halk toplantısı

Dördüncü kadın öncülüğünde iftar yemeği

Beşinci gün iki yada üç ilçenin birleşerek meşaleli yürüyüş

Altıncı sivil Cuma namazı

Planlama



Yarın saat 2 de Gaziosmanpaşa da taziye kurulacak

Siyaset akademisine kayıt 30 ağustosa kadar devam edecek,

Toplantı 11.08.2011 Perşembe

Gündem : Perspektif okunması ve değerlendirilmesi

Toplantı 13.08.2011

Kadın Koordinasyonu toplantısı

Gündem : Kadın meclislerinin güçlendirilmesi

Haftaya Cumartesi Kadıköyde kadın koordinasyonu toplantısı yapılacak (20.08.2011)

Planlama

10 eylülde eski çalışanlar ilde saat 12 de toplantı alınacak



11 eylülde cezaevi çıkışlılarla ilde saat :12 de toplantı alınacak

Eski çalışan ve cezaevi çıkışlılarla konuşmak için hem isimleri belirlenip hem de komisyon kurulacak

Göç-Der iki yoksul ailenin tespiti istiyor.

Çarşamba günü saat 6 da güvenlik için görevlendirilen 5 arkadaş ildeki toplantıya gönderilecek her ilçe 5 güvenlik görevlisi ayarlayacak

Toplantı 28.08.2011

Gündem


1 eylül dünya barış günü planlamalarına ilişkin

Barış analarının eylemine ilişkin

Toplantı 28.08.2011

Gündem

1 eylül dünya barış gününe ilişkin



Üsküdar, Ümraniye, Ataşehir, Çekmeköy, Sancaktepe, Sultanbeyli sorumlu ark. Nizamettin Öztürk, Bilal Duygu
Çekmeköye

Ramazan Yıldız 200 adet zarf verildi.

65 zarf, 30 bilet Mehmet Sıddık ark. verildi. Ben Sıddık Kümek

1 zarf Hasip ark verildi.

5 zarf, 5 bilet Ali Kurt’a verildi.

16.08.2011

2 zarf A. Hakim Gürlü 05345606509

121 zarf Sabır’a verildi

10 bilet Sabır Toktaşa

100 bilet Tanerle Fikri ark . gönderdim

10 Bilet Ali Kurta verdim

30 Bilet Kocatepeden Fettullah Sarıkayaya verildi. 05342092005

10 Bilet Mustafa ark. verildi. 5 bilet parasını verdi, 5 bileti Metin Bozan’a vermiş.

Sabır 46 boş zarf getirdi.

Ali Kurt 4 zarf getirdi, 3 bilet parası verdi,

10 zarf M.Sıddık KÜMEK e verildi

20 zarf Esenkentten Orhan ark. verildi

6 bilet Abdulhamit Sevgine verdim, 5 zarf Zelihaya verildi

100 zarf İbrahim amcaya verildi, 20 de bilet verildi

Ankaraya gidecek

Serkan İpek

Hakan Alkan

Hacı Zübeyir

Münevver Mağ

Kerem Bilen

Hacı Nureddin

Fettullah Sarıkaya

Mikail

28 adet zarf Fikri Başa teslim ettim,



10 adet boş zarf Fikri Başa verdim

10 tane bilet Suphi Bingöl e verdim (01.09.2011)

Akademi

İhsan Uçar-Nadir ark. ulaşıl.



Ankara gidilecekler

Asuman


Seyfettin

Mustafa


……
Toplantı 6.09.2011

Gündem


Planlama

10 eylül eski çalışanların toplantısı (Saat 12 de ,)

11 eylül saat 12 de cezaevi çıkışlıların toplantısı var,

10 eylül saat 1 de 1 mayıs mahallesi yürüyüş yapılacaktır.

1 mayıs mahallesi temsilciliğin önünde yapılacaktır.

10 eylül saat 5 de Kartalda toplantı,

Kongre partisinin çalışması

Ümraniyede kanaat önderleri, dernek başkanları, sendika başkanları, parti yöneticileri ve başkanları blok bileşenleri katılacak.

Bu toplantıya katılacak M.vekilimiz Sabahat Tuncel

11 eylül saat 12 de Tepe natiulus önünde toplanılacak daha sonra Kadıköy iskele meydanına yürünecek

Cuma günü ayın 9 unda akşam saat 7 de toplantı yapılacaktır. Eski çalışanlar bu toplantıya çağrılacaktır.

Kadın toplantısı 6.09.2011 Salı

Gündem eylemlilikler



Önderliğin durumu Ankara 16 eylül kadın yürüyüşü

Kadın çalışması yapılacak

9 eylül de barış için kadın girişiminin düzenlediği bir eylem saat 6 dan gece 12 ye kadar sürecek Taksim meydanında yapılacak

….
Toplantı

Gündem

16 eylül kadın yürüyüşü



Ümraniye – 50 Kadın getirecek

Kavacık Köprüsünde toplanılacak eylülün 16 sı gece saat 10 da

………..

Toplantı


Planlama

Ayın 27 si cumartesi saat 6 da Sultanbeylide basın açkılaması, süreçle ilgili dövizler hazırlanacak, dövizler Üsküdar Ümrariye Sultanbeyli 1 eylül dünya barış günü dolayısıyla saat 12 de tepe natiulusta toplanılacak kurultay kongresi için bir otobüs götürülecek, ayın 29 unda Taksimde oturma eylemi yapılacak, ayın 25 inde Bakırköyde saat 5 de kadın yürüyüşü, Maltepe saat 8 de mevlüt verilecek, ayın 27 si Sancaktepete Perşembe günü taziye var, Cuma saat 3 de genel olarak taziyeye gidilecek, kurultaydan bir gün önce Ankaraya güvenlik görevlisi gönderilecek, cezaevi çıkışlı ve eski yöneticilerin listesi çıkarılacak

………


Toplantı

Gündem: Önderliğin durumu ve bununla ilgili yapılacak eylemlilikler

Taksimde basın açıklaması saat: 2 de kitlesel olması için çalışmaların planlanması mahalle toplantıları ev ziyaretleri bildiri, dernek kahve ziyaretleri, araba tutulmayacak

……..


Toplantı 2.10.2011

Gündem Blok Cephesi Kongre Hazırlık toplantısı için değerlendirme toplantısı
Planlama

……….


İzzettin Müren 79 dolu, 2 tane boş zarf teslim etti,

400 TL Ayşe Güney’e otobüs için verildi

Toplantı 19.08.2011

Gündem


Planlama

Karabekir Fikri Baş

Taner Cantürk (27)

Ümraniye merkez

27 kişilik Şakir Güneş

Aşağı Dudullu

27 kişilik Recep Karagül

Birlik Mah. Seyfettin ayy. (27 lik araç ) Sedat

İstiklal Mah. Suphi Bingöl 27 lik

Kocatepe Seyfettin

Sabır, Bişar 27 lik araç

Esenşehir Vahdettin

Esenkent Asuman

Madenler 2 araç

Çakmak Bişar uzun

……….

Şeklinde ibareler olduğu şahsın KCK/TM yapılanması içerisinde katılmış olduğu toplantı ve örgütsel faaliyetleri kapsamında not tuttuğu,
- (1) adet üzerinde “2010 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi” ibareleri bulunan kahve renkli ajandanın incelemesinde;
28.05.2011

Esenşehirde ki 3 zarftan aldığım para 85. TL

Fikri baş’tan aldım.

Sedat Tekin’den 205 TL zarf parası aldım

Toplam 22 zarf teslim edildi. Orhan ark. 1.000 TL aldım
29.05.2011

Fatma Yıldız’dan 145.00 TL Kutu parası 90 TL Zarf parası aldım.


Perşembe günü Haziranın 2 sinde Katın şöleni Karabekir’de

Planlama


…………

Kürdistandaki savaşın genel durumu ve sonrası

Gençliğin durumu

Seçimlerin önemi ve durumu

Basının kitle üzerindeki etkisi psikolojik savaş yöntemi

Komisyonun yapacağı işler ev ziyaretleri

Oy pusulalarının tanıtılması, bildiri ve el ilanlarının dağıtılması, Pazar günkü miting için yapılacak çalışma katılım ve önemi


Demokratik özerklik kutlaması

Üsküdar, Beykoz, Ataşehir, Ümraniye, Beykoz

Pazar günü akşam saat 8 de demokratik

özerklik şöleni deniz gezmiş parkında yapılacak

Posterler, bayraklar, dövizler hazırlanacak

Demokratik özerkliği selamlayan yazılar yazılır

Park için izin alınacak

Ses sistemi kurulacak

Sanatçılar çağrılacak

Bildiri bastırılacak

Sunucu belirlenecek

Havaii fişek

Güvenlik oluşturulacak

Tertip Komitesi

Ataşehirde Kemal Başkan

Yer Ataşehir

Güvenlik Ümraniye

Havaii Fişek

Sunucu

Sanatçı ve ses sistemi Kadıköy



Bildiri (el ilanı) Üsküdar

Tertip komitesi Kemal, Ferit Yalçın,

Gıyasettin

Her ilçeden 2 kişi güvenlik gönderecek

Her ilçe 100 TL verecek

Şeklinde ibareler olduğu, Asuman KOD Erman ERGİN isimli şahsın KCK/TM yapılanması içerisinde katılmış olduğu toplantı ve örgütsel faaliyetleri hakkında not tuttuğu,


-(1) adet üzerinde “Block Bayındır” ibaresi bulunan not defterinin incelenmesinde;
Kumbaralar toplanacak

Makbuzlar Şehmuz

Bayram arkadaşa Mali rapor verilmedi

Pazar günü saat 1’de kadın toplantısı var.

Analar komisyonu oluşturulacak

……

Toplantı gündem çakmak



Planlama önderliğin doğum günü yarın saat 4’te

………


Sürecin değerlendirilmesi

Sivil itaatsizlik eylemleri

Savaş hali

Planlama


Bir mahalle plot bölge seçilir

Büro açılışı yapılır

Esenkent Madenler Esen Şehir

Kocatepe


Esenşehir’de Cumartesi büro açılışı var

Bağcılarda yarın saat 3’de

Basın açıklaması var

seçim komisyonları aktif hale gelmeli

her mahalleden temsiler açılması gerekiyor

dini açıdan hassas olan halkımıza dini doğru temelde anlatacak hocalarla ortaklaşmalıyız. Sivil itaatsizlik eylemleri devam etmeli



çadır eylemleri devam etmeli

devletin hocalarının arkasında namaz kılınmasını önlemeliyiz.

Her aile bir bireyini aktif hale getirmesi gerekir

Sivil toplum örgütleri ile görüşülecek

Büro temsilicilikler durumuna getirilmeli

Bürolarımızı eğitim kurumları haline getirmek halkı bilinçlendirmek

Aileler ziyaret edilmeli

Bizden olup bizi benimsemeyen aileleri ikna etmeli kazanmalyız”
Şeklinde ibareler olduğu,
- (18) adet 1’den 18’e kadar numaralandırılan “Demokratik İlçe Meclisi Kuruluş Yasası” ibareleri ile başlayan dokümanın incelemesinde;


Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   72   73   74   75   76   77   78   79   ...   278




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə