Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
17
Biz en iyisi profesörümüzün mantığını daha iyi anlamak için onun, üretici
güçlerin birincilliğini reddedip sınıf mücadelesinin iticiliğini önerdiği yerlerden
öncelere gidelim.
Profesörümüz daha önceleri şunu önermişti: Sınıf mücadelesi üzerinden siyasi-
ideolojik ilişkilere hücum etmek ve böylece, bunlar sayesinde ekonomik ilişkileri
değiştirmek. Başka bir deyişle, önce sınıf mücadelesi, sonra ekonomik değişiklikler...
Aslında sınıf mücadelesinin öncelliği, birincilliği, ekonomik ilişkilerin ise
ikincilliği, ardıcıllığı anlamına gelen bu görüşler en açık bir şekilde "sosyal ilişkilerin
ilkliği" görüşüyle ileri sürülmektedir.
Profesörümüz, üretici güçler ile "sosyal ilişkileri" karşı karşıya koymakta ve
bunlardan sosyal ilişkilere ilklik, öncellik, esaslık vs. bahşetmekte.
Sosyal ilişkilerde
"siyasi-ideolojik" ilişkileri de içerdiği oranda profesörümüz ekonomik alt yapıya
değil, siyasi üst yapıya öncellik talep etmektedir.
Profesörümüz için yansıyan ekonomik alt yapı değil, siyasi üst yapıdır, sınıf
mücadelesidir.
Böylece profesörümüz Marksizmin temel taşlarından bir diğerini daha ters yüz
etmekte, kafası üstüne oturtmakta, revize etmektedir.
Böylece profesörümüzün Marks'a geri dönme vaadinin enteresan bir sonucuyla
karşılaşıyoruz.
Eğer sınıf mücadelesi birincil ise, ilk ise... bizzat bu sınıf mücadelesi ekonomik
ilişkilerin değişmesinin kaynağı ise... bu sınıf mücadelesi nereden
kaynaklanmaktadır? Kökeni nerededir? Sınıf mücadelesine neler yol açmıştır?
Profesörümüz böylesi sorular soramaz, çünkü onun için ekonomik değişikliklerin
kaynağı, kökeni sınıf mücadelesidir, ekonomik değişikliklere yol açan sınıf
mücadelesidir, ekonomik değişikliklerin kökeni buradadır. O zamanda,
profesörümüzün sınıf mücadelesi tabansız, ayakları havada, gökten düşme bir sınıf
mücadelesi haline gelmek zorundadır. Öyledir de.
Dolayısıyla profesörümüz Marks'a döneyim derken hızını alamamış ve Marks
öncesi tarihçilere, Fransız atalarına kadar geri gitmiştir. Profesörümüzün Marks'a
dönme vaadinin kesin sonucu budur.
C- C. BETTELHEİM'IN "SOSYAL İLİŞKİLERİ"
Profesörümüzün "sosyal ilişkileri" nelerdir?
İş-bölümü, üretim ilişkileri, siyasi-ideolojik ilişkiler ve dolayısıyla sınıf
mücadelesi. Bunların hepsi.
Yani ekonomik ve siyasi kavramlar bir kefeye konmuştur. Ekonomik ve siyasi
kavramlar mutlak olarak birleştirilmiştir. Hepsi bir arada "sosyal ilişkiler" dir.
Bunda bir yanlışlık var mı? Yok.
Üretim ilişkileri, bu ekonomik ilişkiler sosyal ilişkiler değil midir? Sosyal
ilişkilerdir.
Sınıf mücadelesi, bu siyasi ilişkiler, sosyal ilişkiler değil midir? Sosyal ilişkilerdir.
O halde hiç bir problem olmaması gerekir??
Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların Birliği
18
Ama vardır. Çünkü toplumsal(sosyal) yaşam ikiye bölünmüştür. Bu ikiye
bölünmüşlüğü dikkate almamak, bu gayet "basit" işi yapmamak bir yığın probleme
gebedir.
Ve profesörümüz üretici güçler ile sosyal ilişkileri iki zıt olarak ele alıp karşı
karşıya oturttuğunda tamı tamına da bir yığın problemle karşılaşmaktayız.
Üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki karşıtlık toplumun ekonomik
yaşamına özgü bir karşıtlıktır. Bu karşıtlık içinde neyin birincil,
neyin bu birincil
olandan türemiş, ikincil olduğu tespit edilmelidir. Profesörümüz bu karşıtlığı ele
alıyor mu? Hümme haşa. Ama o ne yapıyor? Üretici güçler ile üretim ilişkilerini de
içerttiği sosyal ilişkileri karşı karşıya koyuyor ve bunlardan ilkliği, öncelliği sosyal
ilişkilere veriyor, dolayısıyla da üretici güçlerle üretim ilişkisinin bağı söz konusu
olduğunda birincillik üretim ilişkilerine, üretim ilişkilerinin bir türevi olmakta üretici
güçlere veriliyor.
Bu, profesörümüzün tespit ettiğimiz birinci revizyonu, Marksizmin bu
revizyonunun teşhiri oldukça kolaydı. Çünkü profesörümüz üretici güçler ile üretim
ilişkilerini de içeren sosyal ilişkileri karşı karşıya koymuş ve bunlardan sosyal
ilişkilere öncelliği bahşetmişti. Ekonomik alt yapı ile siyasi üst yapı arası ilişkinin ele
alınışında ise işler biraz karışıktı. Niye?
Çünkü ekonomik alt yapı demek üretim ilişkileri demektir. Üretim ilişkileri
değişim ve dağıtım ilişkilerini, yani toplumun tüm ekonomik yapısını belirler. Yani
toplumun ekonomik alt yapısı demek üretim ilişkileri demektir. Profesörümüz ise
üretim ilişkileri ile siyasi ilişkileri bir kefeye koyup bunları mutlak olarak birleştirdi,
bunların hepsine birden sosyal ilişkiler deyip üretici güçlerin karşısına koydu.
Dolayısıyla bu karşıtlık içinde, üretici güçlerle sosyal ilişkiler karşıtlığı içerisinde,
profesörümüzün ekonomik alt yapı ile siyasi üst yapı arasındaki
ilişkiyle ilgili
görüşlerini anlamak imkansızdır. Bunu anlamak için bir şeylere daha ihtiyaç vardır.
Yani, profesörümüzün sosyal ilişkiler çerçevesinde ele aldığı unsurlar arası ilişki
konusunda ne düşündüğü bilinmelidir. Bu zorunluluk nedeniyle profesörümüzün
"doğru olarak yönetilen sınıf mücadelesiyle.... ideolojik ve siyasi ilişkilere hücum
ederek.... ekonomik ilişkileri..." değiştirme fikrine baş vurmuş ve buna dayanarak
onun ekonomik alt yapı ile siyasi üst yapı arası ilişkide siyasi üst yapının öncelliğini
savunduğunu göstermiştik.
Bu, profesörümüzün tespit ettiğimiz ikinci revizyonu, Marksizmi kafası üstüne
oturtmasının ikinci örneğiydi. Profesörümüzün anlayışının teşhiri için önce onun
ekonomik ve siyasi kavramları sosyal ilişkiler potasında eritmesinden, bu potada
mutlak olarak birleştirmesinden hareket etmek zorunda kaldık. Sonrada, bu sosyal
ilişkiler potasında eritilen kavramları ayırmasından, birbirinden koparmasından ve bu
kopukluk içinde "sosyal ilişkiler" arası ilişkileri nasıl ele aldığından hareket etmek
zorunda kaldık. Ve hemen yine karşımıza üretici güçler ile siyasi ilişkiler (sosyal
ilişkiler) arası karşıtlık çıktı. Profesörümüz üretici güçlerin öncelliğini reddetti.
Ekonomik alt yapı ile(üretim ilişkileriyle), siyasi üst yapı(sınıf mücadelesini) değil de,
üretici güçlerle sınıf mücadelesini karşı karşıya koyup üretici güçlerin öncelliğini
reddetti. Üretici güçler üretim ilişkilerinin önceli, üretim ilişkileri de sınıf