Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
9
Sosyalist
devrimin
görevleri hukuki sahiplik ilişkilerini dönüştürmekle kısıtlı
olmadığı ve üretim ilişkileri dahil sosyal ilişkileri (a.b.ç.) bir bütün olarak
dönüştürmek esas olduğu içindir ki...
...dolayısıyla sosyalizme geçiş kaçınılmaz olarak uzun bir tarih dönemini kapsar
ve birkaç yıl içinde "başarılamaz". (a.g.e. sf. 20–22.)
"Üretici güçlerin gelişmesinin öncelliği.
1930'larda üçüncü Enternasyonal'in Avrupa seksiyonlarında kendini
kabullendiren Marksizmin basitleştirilmesinin karakteristik bir örneği olan ikinci tez
de üretici güçlerin gelişmesinin öncelliği teziydi...
Tarihin itici gücü olarak üretici güçleri gören tez, çok genel şekliyle Stalin'in
Eylül 1938 tarihli "Diyalektik ve Tarihi Materyalizm" başlıklı ve içinde şunları
yazdığı çalışmasında ortaya konmuştur: "Birinci olarak toplumun üretici güçleri
değişir ve gelişir ve ondan sonra bu değişikliklere bağımlı olarak ve onlarla uygunluk
içinde insanların üretim ilişkileri, ekonomik ilişkileri değişir."
Bu
şekilde formüle edilen tez, karşıt sınıfların çatıştıkları bir toplum oldukça sınıf
mücadelesinin rolünü inkar etmemekte fakat, bu rolü ikincil plana indirgemektedir:
Sınıf mücadelesi esas olarak, üretici güçlerin gelişmesine engel olan üretim
ilişkilerini kırmak için devreye girmekte, bunu yaparken üretici güçlerin gelişme
ihtiyacına uygun yeni üretim ilişkileri doğurmaktadır.
Açıktır ki kişi Marx'ta benzeri bir sorunsal ima eden parçalar bulabilir: fakat
eserlerinin tümü göstermektedir ki, onun için tarihin itici gücü sınıf mücadelesidir.
Ve sınıflar varoldukça, sosyal ilişkiler (abç) sınıflar arası çatışmalar aracılığıyla
dönüştürülür; o, sosyalist sosyal ilişkilerin sadece sınıf mücadelesi aracılığıyla
doğabileceğini gösterir. Benzer bir şekilde Lenin–Rusya'da bir proleter devriminin
neden vuku bulabileceğini açıklayan teorisini– "emperyalizmin zayıf halkası"
teorisini eğer, Menşevikler gibi esas ağırlığı üretici güçlerin gelişmesine veren
kavrayışa sarılsaydı, bu anlayışa göre bir proleter devrimi endüstriyel olarak en çok
gelişmiş ülkeler dışında olamayacağı için, katiyetle formüle edemezdi.
Üretici güçlerin birincilliği tezi, kişinin tarihi materyalizmin kavramlarını kavgacı
bir şekilde kullanmasını engeller ve Stalin'in yukarıda bahsi geçen çalışmasındaki şu
türden yanlış formülasyonlara iter: "Proletaryanın partisi siyasette yanılmamak için
hem programının yazılışında, hem de pratik faaliyetlerinde birincil olarak üretimin
gelişmesinin kanunlarından, toplumun ekonomik gelişmesinden hareket etmelidir."
Üretici güçlerin bu şekilde geliştirilen anlayışı onu bir bütün olarak tarihi
materyalizmin tezlerine uydurmaya sıra geldiğinde bir sürü zorluklara yol açtı; fakat
o, SSCB'nde sömüren sınıfların ve dolayısıyla sömürülen sınıfların yokoluşu
hakkında tezler için gerekli bir sonuçtu.
SSCB'nde sömüren ve sömürülen sınıfların yokoluşu ve üretici güçlerin gelişmesinin
birincilliği üzerine olan bu iki tez üretim ilişkilerini (abç) dönüştürmek için yani, var
olan el koyma (temellük –Ç.N..) süreci şekillerinin, sınıf ilişkilerinin yeniden
üretiminin temelinin yıkılması ve yönetme ve uygulama görevleri arasındaki
toplumsal bölünmeyi, el ve kafa emeği arasındaki ayrışmayı ve şehir ve kır arasındaki
ve işçilerle köylüler arasındaki farklılıkları dıştalayan yeni bir el koyma (temellük –
Ç.N.) sürecinin inşası için–kısacası, sınıfların varlığının objektif temelinin yıkılması
Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların Birliği
10
için Sovyet proletaryasının her hangi bir örgütsel eyleminin
engellenmesine ideolojik
ve siyasi olarak katkıda bulunmuştur." (a.g.e. sf. 23–25.)
Görüldüğü gibi profesörümüz her ne kadar Marx'a ve Lenin'e dönmekten dem
vursa da, karşımıza Marksizm'in enteresan yorumlarıyla çıkmaktadır. Marksizm'in
temel taşlarıyla ilgili enteresan yorumlar sunmaktadır.
Bu
şartlarda en uygun yöntem önce Marksizm'in ele alınan temel taşlarının neler
olduğuna, bunlarda bir değişikliğin gerekli olup olmadığına bir bakmaktır. Ancak
ondan sonra profesörümüzün kendi mantığını veya mantıksızlığını açıkça
kavrayabiliriz.
-III-
C. BETTELHEIM'IN TEZLERİNİN ANLAMI
C. Bettelheim her ne kadar diyalektik ve tarihi materyalizme gerçek devrimci
karakterini iade etmeyi vaat etse de ve yine diyalektik ve tarihi materyalizmin
kavramlarını kavgacı bir şekilde kullanabilmemiz için zemini ekonomist otlardan
temizlemeyi üstlenmişse de-herhalde bizlerde bu ekonomist anlayışlardan
etkilendiğimizden olsa gerek(?)- ettiği lafları anlamak biraz güç geliyor. Bu nedenle
profesörümüzün görüşlerini ele alırken "tekrar, öğrenmenin anasıdır" ilkesinden
hareket edecek ve Marksizmin temel taşlarıyla ilgili kendi görüşlerimizi
tekrarlayacak ve tabii ki bu eski görüşlerin değişikliğe ihtiyacı olup olmadığına da
bakacağız. O zaman profesörümüzü anlamak kolaylaşacaktır.
A- ÜRETİM ÜZERİNE
Toplumun maddi yaşamı, onun varlığı birincildir. Toplumun ruhi yaşamı,
ideolojik yaşamı ise ikincildir, bu maddi yaşamın bir türevi, bir yansımasıdır.
Toplumun
maddi
yaşamının pek çok unsuru vardır. Fakat bunlar arasında
üretimdir ki toplumun fizyolojisini ve son tahlilde toplumun ideolojik yaşamını
belirler.
Üretimi
ele
aldığımızda onun üretici güçler ile üretim ilişkilerinin
bir birliği
olduğunu görürüz. Yani, üretici güçlerle üretim ilişkileri arasında, şu anda
belirlemeyeceğimiz bir ilişki içindedir ki üretim mümkün olur. Üretici güçlerle,
üretim ilişkileri arasındaki ilişkinin özelliklerini tespit etmek için önce bu ilişkinin iki
yanını tek tek ele alalım:
Üretici güçler: Üretim ilişkilerinden soyutlanmış olarak yani, üretimde
kullanılırken üretim ilişkileri sayesinde kazandıkları sosyal şekiller ve özelliklerden
bağımsız olarak ele aldığımız üretici güçler bize insanın tabiyat ile olan ilişkisini
sunarlar.
Üretici
güçler
şu unsurlardan oluşurlar:
"Emek sürecinin basit faktörleri şunlardır: 1, insanın bireysel faaliyeti yani, işin
kendisi, 2, bu işin subjesi, 3, onun aletleri." (K. Marx, Kapital c.1. s.174, İng.)