Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
7
tekrar canlanmasının izlerini de taşır. Bu yeniden canlanma, özellikle Mao-Zedung'un
fikirlerinin her geçen gün artan geniş etkisi ile bağıntılıdır ve L. Althusser ve
çevresinin Marx'ın Kapital'inin "ekonomist" yorumlarından kopmalarından
etkilenmiştir." (a.g.e., s. 48.)
Mao Ze-dung'un fikirleri, Kültür Devriminin dersleri ve L. Althusser 'in
katkıları... İşte C. Bettelheim'ın Kurtuluş yolu buralardan geçmekte. Ve onun Stalin'in
öğretilerine karşı ÇKP ile olan ortaklığı şu sözlerle simgelenmekte:
"ÇKP'nin "Krusçef'in Sahte Komünizmi ve Dünya İçin Dersleri" yayınlarında
şunları söylemeyi hakkı olarak görmesi anlaşılabilir: "Stalin sosyalist toplumda sınıf
mücadeleleri anlayışında Marksist-Leninist diyalektikten uzaklaştı." (a.g.e., s. 26.)
Bak sen... O zaman ne yapmalı?
4- C. Bettelheim'ın "Ne Yapmalı"sı.
"Tarihi ve diyalektik materyalizme gerçek devrimci karakterini yeniden
kazandırmak için katılaşmış Marksizm'in mutlaka kopulması gereken
üç temel tezi
şunlardır: (1) Sınıf ilişkilerinin temeli, (2) Üretici güçlerin rolü, (3) Devletin varlığı
ve "sönmesi" için şartlar." (a.g.e., s. 20.)
Demek ki "katılaşmış Marksizm'in", "basitleştirilmiş Marksizm'in",
"ekonomizmin", "mekanik" yaklaşımlar içeren bu konulardaki tezlerinden mutlaka
kopulmalı ve böylece tarihi ve diyalektik materyalizme, "gerçek devrimci
karakterini" yeniden kazandırmalı. Ya bu "gerçek devrimci içeriği kazandırmak" tan
ne anlamalı ?
"Dip
Not
11:
Marksizmin devrimci içeriğiyle "yeniden bağ kurmak" şüphesiz, o zamandan bu yana
cereyan etmiş olan sınıf mücadelelerinin çıkarılmasına imkan verdiği derslerden
önce, Marks ve Engels'in yaklaşık yüz yıl önce ortaya koymuş olduğu iddia edilen
tezlerini "yeniden bulmak" değildir. "Yeniden bağ kurmak" (belli bir dönem doğru
görünmüş olsalar da) içeriği yanlış olan, dolayısıyla, Marks'ın teorisinin sınıf
mücadelelerinin ve sonuçlarının somut analizinden hareketle zenginleştirilmesine
engel olan görüşlerin bir kenara itilmesi anlamına gelir. Marksist devrimcilerin,
Marksist teori karşısındaki tutumlarından söz ederken Lenin'in yazdığı gibi: 'Biz,
Marx'ın teorisini bitmiş ve dokunulmaz bir şey olarak görmüyoruz; tersine,
inanıyoruz ki Marksist teori, eğer hayattan uzak kalmak istemiyorlarsa, sosyalistlerin
bütün yönleriyle ileriye doğru itmeleri gereken bilimin temel taşlarını atmıştır.'
(Programımız. S.E., c.4, s. 211-212.)” (a.g.e., sf. 49.)
Ne kadar ilginç laflar...
Profesörümüzün
"katılaşmış Marksizmin" kopulmasını gerekli gördüğü tezleri
tamı tamına Marksizmin "temel taşlarını" söz konusu ediyor. Bu noktalarda
"Marksizmi geliştirme" ancak ve ancak yeni tarihi veriler veya yeni gelişmelere
dayanarak bu temel taşların doğrulandığını sergilemekten, bu temel taşları, onlara
dokunmadan, çeşitli şekillerde izah etmekten ibaret olabilir.
Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların Birliği
8
Tamı tamına bu nedenledir ki profesörümüz de Birinci
tezle ilgili görüşlerini
sunduktan sonra şöyle diyor: "Yukarıdakiler yeni şeyler değildir, kelimenin tam
anlamıyla Mark ve Lenin'e bir geri dönüştür." (a.g.e., s. 22.)
Demek ki, Stalin'in başını çektiği "ekonomizm" Marks ve Engels'in yüz yıldanda
önce ileri sürdüğü temel taşlardan sapmıştır ve bu "ekonomizm" akımına kapılmışlara
doğru görünmüştür, bu sapmalar doğru görünmüştür. O halde, doğru görünen, ama
Marks ve Engels’ten sapan bu görüşler tabii ki bir kenara itilir. İyi ama, o zaman bu
"geliştirme" ile ilgili laflar niye? Marks'tan bu güne ola gelmiş sınıf mücadeleleri
deneylerine atıflar niye?
Açıktır ki, Profesörümüz bu gayet esnek laf kalabalığı arasında bir şeyler saklıyor.
Temel taşları değiştirmek mi dersiniz???
Gelin
şimdi ona bir bakalım.
-II-
C. BETTELHEIM'IN TEZLERİ
"Sınıf ilişkiler ve sahipliğin hukuki şekilleri
Kopulması şart olan birinci tez, bilhassa sosyalizme geçiş söz konusu olduğunda
sınıf ilişkileri ile sahipliğin hukuki şekilleri arasında mekanik (abç) bir özdeşleştirme
yapan tezdir.
Bu tez Stalin’in SSCB Yedinci (8. olmalı –b.n.) Sovyet Kongresi’nde 25 Kasım
1936’da sunduğu SSCB’nin taslak anayasası üzerine raporunda açıkça ileri
sürülmüştür.
Stalin raporunda 1924-26 döneminde Rusya’da mülkiyet şekillerinde ortaya çıkan
dönüşümleri özetledi. Bu dönemde üretim ve değişim araçlarındaki
hukuki özel
araçlarındaki hukuki özel sahipliğin pratik olarak yok edildiğini ve onların yerini
mülkiyetin diğer iki türünün aldığını gösterdi -endüstri, ticaret ve bankacılıkta hakim
olan devlet mülkiyeti; ve tarımda hakim olan kollektif-çiftlik mülkiyeti; ve sözlerini
şöyle bitirdi: "Endüstride kapitalist sınıfın varlığı sona ermiştir. Tarım alanlarında
kulaklar sınıfının varlığı sona ermiştir ve ticaret alanında tüccarlar ve spekülatörlerin
varlığı sona ermiştir. Böylece tüm sömürücü sınıflar yok edilmiştir."
Hayat,
sahipliğin hukuki şekillerindeki değişikliklerin sınıfların ve sınıf
mücadelesinin var oluş şartlarının yokolması için yeterli olmadığını göstermeyi, daha
doğrusu hatırlatmayı kendine görev edinmiştir. Bu şartların kökenleri, Marx'ın ve
Lenin'in sık sık vurguladıkları gibi, sahipliğin hukuki biçimlerinde değil fakat,
üretim ilişkilerinde yani, sosyal el koyma (temellük –Ç.N.) şekillerinde, bu sürecin
şekillerinin üretimin öğelerine verdiği yerde– sosyal üretimde onlar arasında kurulan
ilişkilerdedir.
Proletarya
diktatörlüğünün ve mülkiyetin devlet ve kollektif şekillerinin
mevcudiyeti kapitalist üretim ilişkilerinin “yıkılması” ve antagonist sınıfların,
proletarya ve burjuvazinin “yokolması” için yeterli değildir.