Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
5
ilişkilerinin varlığı ile, (ekonomik planın işlemesine rağmen) birbirlerinden, de fakto,
relatif bağımsızlık içinde çalışan ve böylece "ekonomik subje"ler olarak işleyen
üretim birimleri arasındaki bağın varlığını göstermeye adadım."
Toparlayalım:
Profesörümüz
1962-1967
arası yazılarında, yani:
i- Bir tarım "üstadı" olan ve önüne gelen herkesi parti kurallarına uymamakla,
mesela Kongre kararlarına uymayarak Kollektif olmamakla suçlayan Krusçef ve
şürekası SBKP XIX. Kongresinin tarım alanında aldığı kararların tam tersi yönde " El
değmemiş toprakları kazanmak" planıyla sahneye çıkıp Sovyet ekonomisini rayından
çıkarttıktan sonra;
ii-
Makine
Traktör
İstasyonlarındaki tarımda kullanılan
en önemli üretilen aletleri
kollektif çiftliklere satıldıktan ve böylece meta ve para ilişkilerinin alanı
daraltılacağına genişletildikten, bu üretim aletlerine sosyalist devletin sahip olmasının
mümkün kıldığı hızlı gelişmeleri engellendikten, kolhozların solhozlara dönüşmesi
engellendikten... sonra;
iii- tüm bunların sonuçlarıyla el ele bir de merkezi planlamayı imkansız kılacak,
üretim birimlerini "bağımsız subje"lere dönüştürecek tedbirler alındıktan, sosyalizm
şartlarında tek tek ünitelerin mali kontrol aracı olan karlılık, sosyalizmin mümkün
kıldığı daha üst düzeydeki milli ekonomi çapındaki karlılığı yadsımayan bu karlılık
tek tek üniteler için karlılığa dönüştükten... sonra
iv. tüm bunlarla ilişki içinde ağır sanayinin öncelliği tezini lafta kabullenir
görünürken her geçen gün hafif sanayinin ağırlığını artırdıktan... sonra...
Kruşçof ve şürekası tüm bunları yaptıktan sonra geliyor bizim profesörümüz ve
bize Sovyetler Birliğinin 1962-1967 arasındaki durumunu "üretici güçlerin seviyesi"
ile izah ediyor; sosyalizmin eksikliklerini "üretici güçlerin gelişmesinin kendi başına"
halledeceğini düşünüyor. Kendi izahları, eski görüşlerinin kendisi tarafından sunulan
izahları böyle.
Biz
şahsen referans verdiği eserleri incelemiş değiliz. İncelemeye
de hiç niyetimiz
yoktur.
Demek ki, Kruşçefçilerin doğrudan hedefi üretim ilişkilerini, sosyalist
ekonominin yasalarını değiştirmek olan tedbirleri ortalığı kasıp kavururken ve dahası
fiyatların azalması yerine fiyatların yükselmesi gibi en bariz ilk sonuçlarını da
vermişken bizim profesörümüz Sovyet ekonomisindeki tüm gelişmeleri "her şeyden
önce üretici güçlerin gelişmesine bağımlı" görmekte ve göstermekteymiş.
Sonra...
Sonra gün doğmuş, kafalar açılmış!? Şimdi de, tüm sorunları, "ilk ve herşeyden
önce sosyal ilişkilerde", "bunların tabiyatında, devrimcileştirilmesinde"
görmekteymiş!
Profesörümüzün bu Marksizm kavrayışında başardığı "sıçrama" çok enteresan bir
sıçrama: üretici güçlerin belirleyiciliğinden toplumsal ilişkilerin belirleyiciliğine ve
öncelliğine.
Önce, Krusçefçiler ortalığın altını üstüne getirirken üretici güçlerin öncelliği,
belirleyiciliği, esaslığı; şimdide, göreceğimiz gibi, ortalığın altını üstüne getirmeye
katkıda bulunmak için olsa gerek, "toplumsal ilişkilerin" öncelliği, belirleyiciliği,
esaslığı...
Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların Birliği
6
Bu
toplumsal
ilişkilerin neyin nesi olduğunu okur iyice öğrensin. Yoksa
profesörümüzü hiç mi hiç anlayamayacaktır. Neymiş bu toplumsal ilişkiler? Şimdilik
kaydıyla, kapitalist iş-bölümü, ideolojik iş-bölümü ve ideolojik ve siyasi ilişkiler.
Şimdilerde profesörümüz ‘Doğru Yol’u bulmuşsa da, o eski ve yanlış görüşlerin
mesulü kimlerdi?
2- Profesör'ün Eski Görüşlerinin "Kaynakları"?
"Daha
önce
denildiği gibi, kopmaya çalıştığım basitleştirilmiş Marksizm bana
özgü birşey değildi: o, benim sosyalizmin problemleri üzerine düşünmeye başladığım
1930'larda başlayarak Leninizm'den her geçen gün daha da uzaklaşan Üçüncü
Enternasyonal'in Avrupa seksiyonlarının Avrupa'da hüküm sürmesine sebep oldukları
şey haline gelmişti." (a.g.e., s. 19.)
"Yukarıda değinilen yazılarda (Stalin'in yazıları –b.n.) özellikle sistematik bir
şekilde ortaya konan ekonomist tezlerin açıkça yeniden canlanması iki yönden ele
alınmalıdır: Rusya toplumu ve Bolşevik Parti’nin önemli evriminin sonucu olarak ve
bu tezlerin Stalin tarafından savunulması sayesinde kazandıkları yeni otoriteyle
bağıntılı olarak" (a.g.e., s. 37.)
Kısacası Stalin'in başını çektiği "ekonomizm", "mekanik yaklaşımlar" vs., işte
çıbanın başı???
Tabii ki, bu ekonomizm illetinden sadece SBKP dahil Avrupa Partileri muzdarip.
Asya partilerine laf yok.
Niye mi? Gelin şimdi profesörümüzün bu ekonomizm hastalığından nasıl
kurtulduğuna bir bakalım, o zaman anlarız.
3- C. Bettelheim Nasıl Kurtuldu?
"Eğer 1962-1967'de şimdi ileri sürdüğüm formülasyonları ortaya koymamışsam,
bunun nedeni Avrupa'da geniş olarak egemen olmuş olan ve Lenin'in "ekonomizm"
dediği şeyin özgül bir biçiminden başka birşey olmayan belli bir "Marksizm”
anlayışından daha hala kuvvetli bir şekilde etkilenmiş olmamdır. Ekonomizmden
daha da kopmamı ve böylece, Avrupa işçi hareketini karakterize etmiş olan
ekonomist pratiğin uzun yılları tarafından maskelenmiş ve üstü örtülmüş olan
Marksizmin devrimci içeriği ile tekrar bağ kurmamı mümkün kılan şey Çin'deki
Kültür Devrimi’nden çıkartılacak olan derslerdi.
...Dediğim gibi, bu son birkaç yıl süresinde ve kısmen de Kültür Devrimi ve
önemi hakkında düşünerek "üretici güçler sorunsalını", yani sosyal ilişkilerin
dönüşümünü tek yanlı olarak üretici güçlerin gelişmesine tabi kılan anlayışı
reddetmenin sonuçlarını daha sistemli bir şekilde hesaba katmaya başladım." (a.g.e.,
s. 16-17.)
"Dip Not 2:
Sosyalist Ekonomiye Geçiş ve Ekonomik Muhasebe ve Mülkiyet şekilleri. Bu iki
kitap ayrıca iki büyük sosyal ve siyasi tecrübelerin- sırasıyla, 1958 ve 1960'dan beri
takip ettiğim Çin ve Küba devrimleri- ve ayrıca, Fransa'da Marksist düşüncenin