32
33
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
araştırma / Ahmed Yesevî’nin Anadolu’daki Nefesi / Doç.Dr.Hasan
Basri ÖCALAN
AHMED
YESEVÎ’NİN
ANADOLU’DAKİ
NEFESİ
Orta Asya’da yaşayan Türkler’in büyük oranda tasavvuf
yoluyla Müslüman olduğu söylenir. Ahmed Yesevî bu konuda
büyük bir rol oynamıştır.
Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN
O Türk dünyasının özellikle de halen
Türkistan’da yaşayan Müslümanların manevi
hayatında tasarrufu devam eden bir kişidir.
Kendisi Anadolu’ya gelmemekle beraber,
O’nun yolunun takipçileri,
nefesini bu topraklara
getirmişlerdir. Bu
nefeslerin etkisi halen
birlik ve beraberlik
yolunda devam
etmektedir.
Ahmed Yesevî,
Türkistan’da
Seyram adlı bir
kasabada dünyaya
gelmiştir. Babası
burada ünlü bir alim
olan İbrahim Şeyh,
annesi ise Ayşe Ana’dır.
İlk tahsilin doğduğu yerde
babasından yapan Ahmed,
babasının vefatından sonra Arslan
Baba tarafından manevi bakımdan yetiştirilir.
Arslan Baba’nın hayatı menkıbelerle örülüdür.
Rivayete göre Hz. Muhammed’in(sav)
ashabından olup, Ahmed Yesevî’yi irşad
etmek üzere 400 sene yaşamıştır. Arslan
Baba’nın vefatından sonra İslâm dünyasının
önemli ilim merkezlerinden biri olan
Buhara’ya giden Ahmed Yesevî, burada
Yusuf Hemedanî’ye intisap etmiş
ve ondan tasavvufi eğitimin
tamamlamıştır. Henüz 27
yaşındadır. Bir müddet
Türkistan’daki şehirleri
dolaşarak eğitim
faaliyetlerini sürdüren
Ahmed Yesevî,
hocası Hemedanî’nin
vefat etmesi üzerine
dergâhın postuna
geçti ve Buhara’da
bir müddet irşad
faaliyetlerine devam
etmiştir. Daha sonra
dergâhın irşad makamını
Hemedanî’nin başka bir talebesi
Abdülhalik Gücdüvanî’ye bırakıp Yesi
şehrine dönene Ahmed Yesevî burada
hizmete devam etmiş ve 1116 senesinde
vefat ettiğinde halen türbesinin bulunduğu
34
35
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
|
Temmuz 2016
|
Sayı 19
BURSA
’
DA ZAMAN
araştırma / Ahmed Yesevî’nin Anadolu’daki Nefesi / Doç.Dr.Hasan Basri ÖCALAN
yere defnedilmiştir. Halen mevcut olana türbesi Emir Timur
tarafından yaptırılmış, asırla sonra Türkiye Cumhuriyeti tarafından
restore edilmiştir.
Ahmed Yesevî, Yesi’ye yerleştikten sonra Türkistan’ın çeşitli
yerlerinden gelerek ondan eğitim alan kimseler Anadolu ve
Balkanlarda İslâm’ın yayılmasını sağladılar.
Pir-i Türkisatan, talebelerine Türkçe hitap etti ve onları bu dille
söylediği hikmetlerle eğitti.
Bismillah dep beyân eyley hikmet aytıp
Tâliblerge dürr ü gevher saçtım mena
Riyazetni kattığ tartıp kanlar yutup
Men defter-i sâni sözin açtım mena
Bismillah deyip beyan ederek hikmet söyleyip
Taleb edenlere inci, cevher saçtım ben işte.
Riyâzeti sıkı çekip, kanlar yutup
“İkinci defter” sözlerini açtım ben işte.
(Hoca Ahmed Yesevi, Divan-ı Hikmet, Haz. Hayati Bice, s.3)
Ahmed Yesevî’nin adıyla kurulan Yeseviyye tarikatı, Anadolu’ya
gelememiş, ancak onun pınarından içen dervişler, Yesevî’nin birlik
hikmetlerini bu topraklara getirmişlerdir. Anadolu Selçuklu Devleti
ve beylikler devrinde Anadolu’ya gelen ve “Abdalan-ı Rum” diye de
adlandırılan Horasan Erenleri, bu hikmetlerle Anadolu’ya geldiler.
Yahya Kemâl onların Anadolu’daki cevelanını şu mısralarda
terennüm etmiştir:
Fer almışken tulû-ı kibriyâdan
Bu gün bî-vâye kalmış her ziyâdan
Bu mülkün farkı yok bir tengnâdan
Niçin nûr inmiyor artık semâdan?
Bu şek, bağrımda her gün gâh ü bî-gâh
Dolaştım “Hû! ” deyüp dergâh dergâh
Ümid ettim ki bir pîr-i dil-âgâh
Desün “Destûr! ” mihrâb-ı hafâdan
Abâ var, post var, meydanda er yok
Horâsân erlerinden bir haber yok
Uzun yollarda durdum hiç eser yok
Diyâr-ı Rûm’a gelmiş evliyâdan
Ahmed Yesevî’nin en çok dikkat çektiği hususlardan birisi
eğitimdir. Zira eğitimin olmadığı yerde huzurdan, birlik ve
beraberlikten bahsetmek mümkün değildir. İşte O’nun cahilliğin
tehlikelerine dikkat çeken hikmetleri:
Cahilleri benden sorma göğüsüm çıka
Hakk’dan korkub yas tutsam güler kahkahayla
Ağzı açık nefsi ulu misli lakka
Cahillerden korkub Sana geldim ben işte
Birşey umma cahillerden kadrini bilmez
Karanlık içinde yol şaşırsan yola salmaz
Boyun büküp yalvarsan elini tutmaz
Cahilleri şikayet ederek geldim ben işte
Önce-sonra iyiler gitti kaldım yalnız
Cahillerden işitmedim bir güzel söz
Bilge gitti cahiller kaldı çektim üzüntü
Anadolu’da istikrarın olmadığı bir devirde ortay çıkan Yunus Emre
de Yesevî dilinden söylemiştir. İşte Yunus’un sözleri:
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek sen
Şu mısralarda Ahmed Yesevî’nindir:
Aşkın eyledi şeyda beni cümle, alem bildi beni,
Kaygım sensin gece gündüz, bana sen gereksin.
Taâla’llah zihi ma’ni, sen yarattın cisim ve canı,
Kulluk eyleyim gece gündüz, bana sen gereksin.
Gözüm açtım seni gördüm, bütün gönülü sana verdim,
Akrabalarımı terk eyledim, bana sen gereksin.
Söylesem ben dilimdesin, gözlesem ben gözümdesin,
Gönlümde hem canımdasın, bana sen gereksin.
Feda olsun sana canım, döker olsan benim kanım,
Ben kulunum sen sultanım, bana sen gereksin.
Alimlere kitap gerek, sufilere mescid gerek,
Mecnun’lara Leyla gerek, bana sen gereksin
Ahmed Yesevî’nin yetiştiği topraklardan Anadolu’ya ve Bursa’ya
gelen geyikli Baba, Abdal Murad ve Abdal Musa, Bursa’nın
fethinden önce şehir halkıyla teşebbüse geçerek, tabir yerinde ise
kaleyi içten fethetmeye çalışmışlardır.
Daha sonraki dönemlerde Fatih Sultan Mehmed devrinden
itibaren, aynı kaynaktan beslenen Nakşibendilik Anadolu
topraklarında yayılmaya başlanacaktır. Süleyman Çelebi’nin de
medfun olduğu yerde kurulan Ahmed İlahî Dergâhı (dergâhın
bir adı da Yoğurtlu Baba) Bursa’da kurulan ilk Nakşibendî
dergâhı olarak bilinmektedir. Ancak Anadolu’da tarikatın daha
sistematik yayılması Simavlı Abdullah İlahî vasıtasıyla olacaktır.
Abdullah İlahî Orta Asya’da Ubeydullah Ahrar’dan tasavvufi
eğitimini tamamladıktan sonra Simav’a, oradan da İstanbul’a
geçmiştir. Daha sonra bu meş’aleyi Balkanlara taşıyan İlahî
Vardaryenicesi’nde vefat etmiştir.
Netice itibarıyla Ahmed Yesevî bedenen Anadolu’ya gelmemekle
beraber, nefesi müridleri yoluyla bu topraklar gelmiştir. O nefes
asırlardır hala bu toprakların birliği ve beraberliği için üflenmeye
devam etmektedir.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı(UNESCO), 2016
yılını Hoca Ahmed Yesevî yılı ilan etti. Bu yılın Ahmed Yesevî’yi
daha iyi tanıma ve anlamaya vesile olacağını umuyorum. O’nun
hakkında Türk İslam dünyasında yapılacak etkinlikler, özellikle
Anadolu’daki Yesevî ve yolu hakkında yapılacak yeni çalışmalar
ile bilim alemine tanıtılması gerekmektedir. Yesevî dervişlerin
ilk konaklama yerlerinden biri olan Bursa da bu konuda üzerine
düşeni yapmalıdır.
Geyikli Baba Türbesi- Babasultan Köyü
Ubeydullah Ahrar’ın Buhara’daki türbesi.