152
sanatçılar tarafından aynı ortak çerçevede birtakım
üretimler gerçekleştirilmesini salık vermesi açısından
analiz edilmiştir. Bu bağlamda, Barbara Kruger, Sher-
rie Levine ve Cindy Sherman’ın bu ortaklıkta hemen
hemen aynı kaygılarla ve birbirine yakın tekniklerle,
medyadan ya da sanat tarihinden görüntüleri kendi-
lerine mâl ederek ortaya koydukları yapıtların, Yeni
Kavramsalcılık ve Feminist Sanat’ı anlaşılır biçimde
örneklediği vurgulanmıştır.
In the West, art in the 1980s has witnessed Neo-Con-
ceptualism created by the certain artists taking aim
at the images which manipulate the social life. In this
period, this art movement understood especially over
identity politics has showed up as a visual expres-
sion of neo-conseptualists’s unrest arising from all of
the social inequalities. The artistic expression of the
reaction to gender discrimination in this social inequal-
ities has formed in Feminist Art which began before
Neo-Conceptualism. In this period, postmodern artists
have used transformation by citing the indicators from
media or art history in general going by the name of
appropriation as a technique. Postmodern combination
of Neo-Conceptualism, Feminist Art and appropriation
has brought together the three postmodern women art-
ists who are Barbara Kruger, Sherrie Levine and Cindy
Sherman. In this research, to shed light to Neo-Concep-
tualism, Feminist Art and appropriation notions over the
artworks of Barbara Kruger, Sherrie Levine and Cindy
Sherman who have been actively in these notions has
been aimed. In the research, document analysis method
as data gathering technique has been applied, written
sources and images related to the issue have been
used. The issue has been quoted from the documents
and has refered to the documents, data have been
interpreted by editing in terms of the subjects and the
subjects have been correlated. In consideration of the
obtained findings in the research, Neo-Conceptualism,
Feminist Art and appropriation have been analysed
with regard to recommend to have been created certain
artworks in the same frame by the postmodern artists.
In this context, it has been emphasize that the works of
art created by almost the same concerns and the close
techniques by appropriating images from media or art
history by Barbara Kruger, Sherrie Levine ve Cindy
Sherman in this association have ensampled Neo-Con-
ceptualism and Feminist Art clearly.
Giriş
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm disiplinlerde olduğu
gibi sanat disiplini içinde de yankı uyandırmaya başlayan
postmodernizm, tüm geleneksel teorilerin ve kav-
ramların altını boşaltmaya başlamış, kalıpların dışına
çıkabilmeyi bütün yaratıcı çalışma alanları için gerekli
kılmıştır. Bu sürecin ileri yıllarında sanat dünyası,
toplum hayatını kuşatan tüm parametreler üzerinde
belirleyici bir rol oynayan göstergeler sistemini hedef
alan ve sanatta eşsizliği makul bulmayan sanatçıların
uygulamalarından oluşan Yeni Kavramsalcılık akımına
tanıklık etmiştir. 1980’li yıllara tekabül eden bu dönem-
de kimlik politikaları üzerinden okunan bir sanat biçimi
gelişmeye başlamış; yeni kavramsalcılar, birilerinin
belli yargılarla sürekli ötekileştirilmesini hedef almıştır.
Bu ötekileştirmeye konu olan cinsiyet ayrımcılığına
gösterilen tepkinin sanatsal dönüşümünü, Yeni Kavram-
salcılıktan da önce, 1960’larda başlayıp 1980’lerde ikinci
kuşak sanatçılarının üretimleriyle devam ettiği görülen
Feminist Sanat dâhilinde izlemek mümkün olmuştur.
Kendine mâl etme ya da temellük etme (appropriation)
diye bilinen, genellikle medyadan ya da sanat tarihin-
den göstergeleri alıntılayarak ve dönüştürerek yeni-
den kavramsallaştırma, bu postmodern sanatçıların
çoklukla başvurduğu bir teknik olarak yankılanmıştır.
Yeni Kavramsalcılık, Feminist Sanat ve sanatta kendine
mâl etme işinin postmodern ortaklıkları, 1980’lerin Batı
sanatında aktif olan üç kadın sanatçıyı, Barbara Kruger,
Sherrie Levine ve Cindy Sherman’ı aynı çerçevede
izlememizi sağlamıştır. Bu sanatçılar, yeni kavramsal-
cılar ve aynı zamanda ikinci kuşak feminist sanatçılar
arasında yer almışlar, ortak bir dil kullanarak kendile-
rine mâl ettikleri işler veya görüntüler üzerinden yeni
yapıtlar ortaya koymuşlardır. Bu üçgende vücut bulan
sanatsal ifade biçimlerinin, hemen hemen aynı kaygı ve
tekniklerle çalışan sanatçıların eş alanı oluşunun ortak
bilinç üzerindeki öneminin belirtilmesi konusundaki
eksiklik problem olarak kabul edilmiştir. Yeni Kavram-
salcılık, Feminist Sanat ve sanatta kendine mâl etme
kavramlarının ortaklıklarına, bu kavramların içinde
etkin biçimde yer alan Barbara Kruger, Sherrie Levine
ve Cindy Sherman’ın sanatsal çalışmaları üzerinden ışık
tutmak bu araştırmanın amacını oluşturmuştur.
Araştırmanın genel amacına ulaşmak için önce Yeni
Kavramsalcılık, Feminist Sanat ve sanatta kendine mâl
etme kavramları incelenmiş, sonra Barbara Kruger,
Sherrie Levine ve Cindy Sherman’ın sanatsal çalışmala-
rının kolektif ruhuna vurgu yapılmış ve bu üç ortak sa-
nat alanına, bu alanlarda aktif olan bu üç önemli sanatçı
üzerinden ışık tutulmuştur. Bu aydınlatma, geleneksel
sanatsal ve toplumsal değerlere karşı vücut bulmuş
bir uyarılmanın vurgulanmasının yanı sıra bu değerlere
karşı bireysel ama aynı zamanda ortak ruhla hareket
eden sanatçı duyarlığının vurgulanması dolayısıyla da
önem arz etmektedir.
Araştırmanın sağlıklı yürütülebilmesi için çeşitli sınırlı-
lıklar getirilmiş, konu diğer postmodern sanatsal ifade
biçimleri içinde Yeni Kavramsalcılık, Feminist Sanat
ve sanatta kendine mâl etme kavramlarıyla ve diğer
postmodern sanatçılar içinde Barbara Kruger, Sherrie
Levine ve Cindy Sherman’ın sanatsal çalışmalarıyla
sınırlandırılmıştır. Araştırma bazı varsayımlar doğrul-
tusunda gerçekleştirilmiş; kullanılan yöntemin konuyu
tespit etmek için uygun olduğu, literatür taramalarından
elde edilen verilerin, Barbara Kruger, Sherrie Levine ve